Kızı döven babası olunca anne geçmiş olsun diyemez mi?

Yayın Tarihi: 23/01/24 07:00
okuma süresi: 4 dak.

Sosyal Bilimlerde… Metafor çok önemli bir kavramdır… Diplomasi tarihi metaforlarla dolar taşar… Sosyoloji ve felsefe alanının da sıklıkla kullandığı bir yöntem oluğu rahatlıkla söylenebilir… Metafor ile ilk tanıştığım yıllarda, kullanmakta oldukça zorlanıyordum… Uygulamalı bir diplomasi sınavının son dakikalarında… Arkadaşımın gözlerinin içine bakıp bu metafor işi çok zor dedim… Metafor, bir tren gibidir Deniz dedi… Varacağı son durak bellidir… Güzergâhındaki ara duraklar ise sana kalmıştır… Bu yolculukta hangi durakta durup, durmayacağına… trene hangi yolcuları alıp hangilerini indireceğine sen karar veriyorsun dedi…

Şimdi başlıktaki metafor denemesini bir ele alalım… Konu ne isterse olsun, kim isterse olsun… kimsenin kimseye şiddet uygulamaya hakkı yoktur olamazda… Şiddetin nedeni olmaz… açıklanamaz… Bir bireyin bedenine bireyin izni olmaksınız başka bir kimse dokunamaz… Şiddet uygulayanın yakınlık derecesi ve nedeni, şiddeti açıklamak için mevzu bahis olamaz… “Kızını dövmeyen dizini döver” gibi söylemler de bu yüzyıla ait değildir… Her bireyin hayatı ve bedeni kendine aittir… Buna kimse müdahale edemez… Konu da tartışmaya açık değildir… Ne baba, ne sevgili, ne eş… suçlu kimdi? Tartışmasına girilemez… Dokunamazsın. Nokta.

Şimdi  metafor noktasında…bir kez daha okuyoruz. Hatayı yapan, güçlü ve destekleyeni çok bir kişi ise… ya da ülke ya da kurum…yapmış olduğu hata görmezden geline bilir mi? Döven Baba olunca, ya da güçlü bir ülke…ya da uluslararası bir kuruluş…çok ortaklı bir şirket… yani? Nasıl olsa biz bu konuda bir şey yapamayız elimizden bir şey gelmez deyip… toplum ya da uluslararası camia veya kurum çalışanları… her şeyi kabulleniyor olabilir mi? Aile arasında çözsünler… misali…

Kızın ses çıkarmayacağını mı düşünüyorsunuz? Bence yanlış bir tespit olur… O ses çıkacak… dedim ya bu yüz yıl… o yüz yıl değil…

Anne kim? Anne de ses çıkaracak merak etmeyin… Anne toplum mu yoksa? Yoksa Uluslararası Birlikler mi? O zaman mağdur kim? Kız ve anne ayni mücadelede yer alıyor… O zaman bu kendini güçlü zanneden kim? Durak çok… şimdi kimi indirelim… yolcu diye kime hoş geldin diyelim… Ana kızın sonsuz sevgisinde menfaate yer yoktur. Oysa…uluslararası siyasette dostluk da menfaatin, çıkarın kırmızı çizgisine kadar… Ne yapalım menfaat için duranlar… olmadı bir sonraki durakta inerler…

Tekrardan başlıyorum… Trenin son varacağı durak belli… Bellik ki birileri dayak yiyor…Hem yerelde, hem ulusalda hem de uluslararası alanda… Şiddet uygulanıyor… Şiddeti uygulayan malum… güçlü biliniyor… Ses çıkaramayacağını sandığınız kız…hakkını arayacak… duraklardan biri bu olmalı… Hak aranmalı. Bir daha hiçbir kıza… hiç bir bireye, hiç bir canlıya şiddet uygulanamamalı… Fiziksel veya psikolojik… şiddet kabul edilemez…

Uluslararası düzende işler gittikçe zorlu bir yapıya bürünüyor… Biz aile içi diye metafor yaptık… Oysa şiddetin düzeyi uluslararası boyutta seyrediyordu… Şimdi buradaki duraklar… trenin yolcuları… varacağı son nokta konusunda hepimizin endişeleri bulunuyor… Hiçbir yaptırım gücü olmayan adalet terazileri değil… gerçekten terazinin doğru tarttığı sistemler için…umut ediyoruz…

Güçlü hep vuracak… diğerleri de tıpkı bir dizi repliği gibi “aman ağzımızın tadı bozulmasın” diye ses çıkarmayacak… dedim ya o dönem çoktan geçti… Geçti değil mi?

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Prof. Dr. Deniz İŞÇİOĞLU yazıları