Günler geçiyor!

Coronavirüs salgını yüzünden eve kapanalı tam altı hafta oluyor...  Bu süre salgının kontrol altına alınması ve salgına karşı sağlık alanında alınacak önlemlerin hayata geçirilmesi bağlamında önemli ve oldukça uzun...

Öte yandan, üretim faaliyetlerinin durması, özellikle eğitim ve turizm sektörlerinden kaynaklanan tüketimin de minimum düzeye inmesi (iç icraat gibi algılanmalı) ekonomik ve finansal açıdan büyük bir açığın ortaya çıkması demek!

Eve kapalılık  süresinin uzaması ve belirsizlik hepimizi psikolojik olarak da etkiliyor...

Elbette eve kapalılık konusunda sağlık alanında uzmanların karar vermesi en doğrusu, ancak eve kapanmanın da sonucu olmalı... Eve kapanma amaca ulaşmada bir araç!

Zaman kazanma durumu!

Peki zaman iyi kullanıldı mı?

Zamanın çok iyi kullanıldığını söylemek zor, altı haftalık dönemde az nüfusa sahip olmamıza rağmen testlerin istenilen düzeyde olduğunu söylemek zor!

Hastanelerimizdeki yatak sayısı artırıldı mı? Hayır...

Hastanelerimiz konusunda sürekli kararlar değiştirildi...

Burhan Nalbantoğlu gibi bir ‘’amiral gemisi’’ pandemi hastanesi ilan edildi! Bunun yanlışlığını ben değil sağlık alanındaki uzmanlar söylüyor...

Kapsamlı operasyon kapasitesi olan bir hastane pandemi hastanesi yapılamaz denildi...  

Kolon Hastanesinin ‘’amiral gemisi’’ olması imkansız diye doktorlar söyüyor, nitekim burada da sorunlar ortada...

Domuzcular burnundaki hastanenin kullanılması da konuya vakıf bir çok kişi tarafından dile getirildi...

Yukarıda da bahsettiğim üzere yaşamın normalleşmesi konusunda sağlık alanında uzman kişilerin görüşleri önemli...

Sağlık alanında uzman kişiler kapalılığın ilelebet süremeyeceğini sağlık alanında alt yapının hazırlanması gerektiğini ve testlerin artırılması gerektiğini söylüyorlar...

Üniversitelerimizin de bu sürece dahil edilmesi vurguluyor Sibel Siber... Ancak, sağlık bakanı ve ekibi bu konuda da tutuk davranıyor...

Mayıs sonuna kadar ülkenin normalleşme sürecine girmesi elzem olarak görülüyor... Çünkü olayın ekonomik ve sosyal boyutu da var...

O yüzden sağlık alanındaki alt yapı çalışmalarına hız verilmeli, yoğun bakım ünitelerinin artırılması ve testlerin rutin şekilde yapılabilecek bir sistemin kurulması gerekmektedir...

Hava ulaşımının başlayabilmesi için bu önlemlerin alınması elzemdir...

Gelelim ekonomi konusuna, ekonominin yeniden hayat bulabilmesi için sağlık alanında bulaşmayı minimum düzeye indirecek önlemler alınmalı; Maske, eldiven kullanımı, iş yerlerinde kişiler arasında mesafeyi koruyucu platformlar ve yurt dışından gelecek olanlara (yabancı öğrenciler de dahil) hızlı test mekanizması kurulmalıdır...

Kısacası bir standardizasyon süreci hükümet tarafından projelendirilip başlatılmalı...

Sayın Başbakan ekonomide kendimiz üretip kendimiz tüketeceğiz diyor... Elbette üretimi esas alan bir ekonomiyi herkes benimser, ancak bir çok üründe üretim girdi ve maliyetleri konusunda dünya piyasasında dezavantajlı bir pozisyonda olduğumuzu hemen herkes bilmektedir... Tarımsal ürünlerde dahi dezavantajlı bir durumumuz var o zaman mukayeseli avantaj teorisinden hareket etmekte yarar vardır... Ürünler konusunda da seçici olmalıyız...

İdrak etmemiz gereken şu ki, salgın eninde sonunda bitecek, Ekim-Kasım ayında ikinci bir dalga gelse de o zamana kadar insanlık bunu bir şekilde karşılayacak önlemleri bulacaktır...

Bu süreç içerisinde kamudaki giderleri azaltacak e-devlet daha fazla ön plana çıkarılmalı, e-devletin ön plana çıkması vatandaşın da zaman ve maddi tasarrufunu da sağlayacaktır.

Tarım alanında mukayeseli avantajımız olabilecek ürünlere yönelmeyi hızla gerçekleştirmemiz gerekmektedir... Devletin teşvik sistemini de bu bağlamda yeniden gözden geçirmesi gerekir...

Ekonomik anlamda lokomotiflerimiz olarak gördüğümüz eğitim ve turizm alanında hızlı bir toparlanmaya da girmemiz gerekmektedir... Burada devletin tüm paydaşlarla istişarede bulunması ve işbirliği yapmasını gerekli kılıyor ...

Daha fazla projelendirme ve somut adımlar bekliyoruz...

Günler geçiyor ve zorluklar kapıya dayanıyor...