DOĞA ve ÇEVRE
okuma süresi: 6 dak.

Doç. Dr. Pınar Uluçay: Küresel ısınma insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlara yol açacak

Doç. Dr. Pınar Uluçay: Küresel ısınma insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlara yol açacak

DAÜ KENT – AG  Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Pınar Uluçay, “Righelato Dünya Günü” ile ilgili yaptığı açıklamada, “Küresel ısınma insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlara yol açacak” dedi.

Yayın Tarihi: 26/04/23 15:10
okuma süresi: 6 dak.
Doç. Dr. Pınar Uluçay: Küresel ısınma insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlara yol açacak

Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi (KENT - AG) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve DAÜ Mimarlık Fakültesi, Mimarlık Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Uluçay Righelato Dünya Günü ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yrd. Doç. Dr. Righelato yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

“DÜNYAMIZA YATIRIM YAPIN”

“52. yıl dönümünde ‘Dünya Günü’ gönüllüleri, iklim değişikliğinin dünyamıza yönelik tehlikelerine dikkat çekerek, daha hızlı çözümlerin üretilmesi için hükümetleri, vatandaşları ve işletmeleri ‘hepimiz sorumluyuz’ sloganı ile daha yaşanabilir bir dünya için sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyor. 

Bu kapsamda her uyandığımız gün zihinlerimizi uyarmaya çalışan pek çok haberle karşılaşıyoruz. Haberler dizisi, küresel ısınmanın arttığına ve sınırlandırılamaması durumunda olası felaketlerden bahsediyor. Birleşmiş Milletler’in hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından ortaya konan bilimsel iklim değişikliği raporu medyanın bu bağlamda beslendiği rapor olma özelliğini taşıyor.

Burada, küresel ısınmanın 1,5°C ile sınırlandırılmasının aciliyeti ortaya konuyor. Dünya ülkelerinin küresel iklim değişikliğine karşı izleyecekleri yolda ve alacakları kararlarda yol gösterici bir rol oynayacak hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) “Küresel Isınmada 1,5°C Raporu”, olası iklimsel etkiler açısından 1,5°C'lik bir ısınmanın 2°C'ye göre nispeten daha güvenli olacağını vurguluyor. Rapora göre, küresel sıcaklıkların 2°C üzerine çıkması, yalnız doğal yaşam alanları ve türlerin kaybıyla sonuçlanmayacak, buzulların erimesi ve deniz seviyesinin yükselmesi sonucu sağlığı, refahı, güvenliği ve ekonomisiyle insan hayatını doğrudan etkileyecek yıkıcı sonuçlara da yol açacak.

1992'de Rio de Janeiro'daki Birleşmiş Milletler Konferansı sırasında kabul edilen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC) atmosferdeki sera gazı seviyelerini dengelemeye yardımcı olacak stratejilerin oluşturulmasına yardımcı olmak için oluşturulmuş uluslararası bir kuruluştur. UNFCCC'nin katılımcı ülkeleri, iklimin korunmasına yönelik bir sonraki adımı belirlemek için düzenli olarak “Taraflar Konferansı” (COP) düzenlemekle sorumludur. Bu çerçevede düzenlenen önemli bir buluşma, Japonya'nın Kyoto kentinde gerçekleşen 1997 UNFCCC toplantısıdır. Sonraları Kyoto Protokolü olarak anılmaya başlanan bu toplantıdan ortaya çıkan sözleşme, imzacı ülkeler tarafından onaylanan ilk belge olup, sera gazı emisyonu, azaltımları ve limitleri konusunda yasal olarak bağlayıcı yükümlülükler içeren bir belgedir. Bu belgenin uygulanabilirliği 2008-2012 ve 2013-2020 dönemleri için belirlenmiştir.  Bu sözleşme yalnızca gelişmiş ülkeleri bağlayıcı nitelikte olup, “ortak ancak farklılaştırılmış sorumluluklar” ilkesi kapsamında onlara daha ağır bir yük getirmektedir. Aralık 2012'de Kyoto Protokolü'ne bazı değişiklikler eklendi. Doha Değişikliği olarak bilinen bu değişiklikler, ilk taahhüdün tamamlanmasının ardından kabul edildi. Değişiklik, sonraki taahhüt dönemi (2013 ila 2020) için bazı yeni sera gazı emisyonu azaltma hedefleri eklemeyi amaçlıyordu. Otuz yedi gelişmiş ülke, Avrupa Topluluğu ile birlikte, %5 sera gazı azaltma hedefi olan ilk taahhüdün bir parçasıydı. İkinci taahhüt döneminde, katılımcı ülkeler 1990 seviyelerine kıyasla %18 sera gazı azaltımı taahhüdünde bulundular.

Kyoto Protokolü'nün ikinci taahhüt döneminin sonu olan 2020'nin ötesinde bile iklim değişikliğinin ele alınması zorunlu olduğundan UNFCCC 2015 yılında Paris'te düzenlenen 21. Taraflar Konferansı'nda Paris Anlaşması kabul edilmiştir. Bu anlaşma, iklim değişikliği ve etkilerini ele almak için fikri hemen hemen her ülke tarafından onaylanan çok önemli bir çevre anlaşmasıdır.  Paris Anlaşması, gelişmekte olan ülkelere küresel ısınmayla mücadelede gelişmiş ülkelerle el ele katılma şansı sunuyor. Anlaşma, sera gazı salan başlıca tüm ülkelerin emisyonlarını azaltmalarını ve taahhütlerini kademeli olarak güçlendirmelerini gerektiriyor. Şu anda, gezegendeki her ulus (sayı olarak 197) Paris Anlaşmasının bir parçasıdır. 197 ülkeden 180'i resmen Paris Anlaşması'na katıldı. 2019 yılı sonu itibarıyla sadece iki ülke (İran ve Türkiye) resmi olarak anlaşmaya katılmamıştır.

KKTC böyle bir taahhüt altında olmasa da ‘ada’ların genellikle ana karalara bağımlılığı tehlikesi ile karşı karşıya olması gerçeğinden yola çıkarak, adadaki insan yaşamının sürekliliği için özellikle, enerji, su ve atık yönetimi, ulaşım ve konut üretimi konularında çevreye duyarlı, sürdürülebilir çözümler üretmekle yükümlüdür. Hepimizin gelecek kuşaklar için dünyamızı ve gezegenimizi korumak için yapabileceğimiz pek çok şey vardır. Bugün başlayalım. Ağaç ekelim, daha az enerji tüketelim, kaynak kullanımımız azaltalım, tasarruf yapalım, yeniden kullanalım, geri dönüştürelim. Gelecek kuşaklar için başka dünya, başka gezegen yok. Sorumluluk hepimizin.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.