Dünya Toprak Günü: ZMO Başkanı Uluçam’dan "En büyük doğal kaynağımızı hızla kaybediyoruz" uyarısı

KTMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Başkanı Erkut Uluçam, 5 Aralık Dünya Toprak Günü kapsamında yaptığı açıklamada, sağlıklı şehirlerin sağlıklı topraklardan geçtiğini vurgulayarak, ülkede Toprak Koruma Yasası’nın olmamasının ciddi riskler yarattığını belirtti.

Bu yılki Dünya Toprak Günü’nün temasının “Sağlıklı şehirler için sağlıklı topraklar” olduğunu hatırlatan Uluçam, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2014’ten bu yana resmî olarak düzenlediği bu günün, toprak farkındalığını artırmayı amaçladığını ifade etti. Uluçam, dünya genelinde artan kentleşme, toprak sızdırmazlığı, ormansızlaşma, arazi kullanımı baskıları ve nüfus artışının, toprakların ekosistem hizmetlerini tehdit ettiğini söyledi.

Toprakların yalnızca yaşam alanı değil; bitkiler için besin ve su düzenleyicisi, biyolojik çeşitliliğin koruyucusu ve iklim değişikliğine karşı karbon depolayıcı olduğuna işaret eden Uluçam, “Ne yazık ki dünya topraklarının yüzde 62’si bozulma süreçlerinden etkilenmektedir” dedi. Erozyon, kirlilik, tuzlanma, asitlenme, ötrofikasyon ve kontrolsüz yapılaşmanın, toprak üzerindeki en büyük tehditler olduğunu belirtti.

Uluçam, sağlıklı toprakların şehirlerde sıcaklığı düzenlediğini, karbon depoladığını, havayı ve suyu filtrelediğini, suyu depoladığını ve kentsel gıda güvenliğine katkı sağladığını ifade ederek, “Kentsel topraklar doğru yönetildiğinde sel, aşırı ısınma ve kirliliğe karşı en önemli doğal savunma hattıdır” dedi. Yeşil altyapı uygulamalarının, geçirimsiz yüzeylerin azaltılmasının, sürdürülebilir drenaj sistemlerinin ve kentsel tarımın yaygınlaştırılmasının önemine dikkat çekti.

Bireylerin de kompost yapma, organik bahçecilik, yeşil alan oluşturma ve yerel girişimleri destekleme gibi yöntemlerle katkı sağlayabileceğini belirten Uluçam, ülke özelinde ise durumun daha kaygı verici olduğunu vurguladı.

Uluçam, Kuzey Kıbrıs’ta Toprak Koruma Yasası’nın bulunmaması nedeniyle ekilebilir arazilerin hızla azaldığını belirterek şunları kaydetti:

“Mevcut tarımsal arazi en son 2010 yılında güncellenmiştir. Personel ve maddi kaynak eksikliği nedeniyle 2010’dan bu yana yetkili makamlar tarafından herhangi bir çalışma yapılmamıştır. 2000–2010 arasında 75 bin dönüm arazi tarım dışı kalmıştır ve bunun 45 bin dönümü birinci ve ikinci sınıf tarım arazileridir. Tarım arazileri azaldıkça üretim düşmekte, ithalat artmaktadır. Bu gidişatı görmezden gelirsek, gelecekte tüm tarımsal ürünleri ithal eden ve daha pahalı tüketen bir ülke olacağız.”

Toprağın ülkenin en önemli doğal kaynağı olduğunun altını çizen Uluçam, “Yerel tarımsal üretimin sürdürülebilmesi için topraklarımızı korumak zorundayız. Yetkilileri göreve davet ediyoruz” çağrısında bulundu.