Yeni 'biyolojik' silah: Tükürmek...
Covid-19'la beraber kendini yeniden hatırlatan ve son olarak Girne'de gözlemlenen 'tükürme' eylemi, aslında yıllardır içimizde... Akademisyen ve yayıncı Halil Duranay, tükürmenin, "yeni tür 'kendini gösterme aracına' dönüşebileceğini" düşünüyor...
Önce, koronavirüsün (Covid-19) patlak verdiği Çin'in Vuhan kentindeki bir süpermarkette başlayan, ardından da virüsle beraber tüm dünyaya yayılan yeni 'biyolojik' silah: Tükürmek...
Covid-19 hastası olsa da olmasa da; bazısı kendini korumak için, bazısı ise toplum baskısından ötürü 'kendini yanlız hissetmemek adına', bu 'silaha' başvuruyor.
Tüm dünyada, ceza yasalarının değişmesine neden olan bu eylem, son olarak ülkemizde de görüldü.
Girne'de, kısmi sokağa çıkma yasağını denetlemek üzere sokağa inen polis mensupları, yasağı ihlal ettiği tespit edilen 61 yaşındaki bir şahsı tutuklamak istedi, bunun üzerine 61 yaşındaki şahıs, tutuklanmama amacıyla polislere tükürdü.
Peki, geçmişten günümüze bakıldığında, 'tükürmek' eylemi, ne gibi badireler atlatarak günümüze kadar ulaştı ve bir silah halini aldı?
Akademisyen ve yayıncı Halil Duranay, bu süreci, sosyolojik açıdan Kıbrıs Postası'na değerlendirdi...
ÇEŞİTLİ 'TÜKÜRÜKLER'...
Duranay, önce, tükürmenin, kültürler içerisindeki anlamlarından söz ediyor:
"İngilizce’de 'Mezarına Tüküreceğim' diye ağır hakaret içeren bir deyiş vardır. Bazı Afrika ülkelerinde de tükürerek selamlaşma geleneği var. Ortadoğu toplumlarında da nazar değmesin diye okuyup üfleyip tükürmek ya da tükürme sesi çıkarma geleneği var. Kaldı ki birçok kültürde kavga sırasında yere tükürmenin agresif bir eylemi tetiklediğini biliyoruz. Kültürlere göre tükürmenin farklı anlamları var ama kamusal alanda yere tükürmenin hem sağlık açısından hem de ahlaki açıdan negatif bir etkisi var üzerimizde. Hiç kimse yolda yürürken yanında ya da önündeki kişinin boğazını temizleyip yere tükürmesini hoş karşılamaz hatta çoğu kişi bu rahatsız eylemden ötürü kavga bile ediyor ki bu gayet normal. Hele ki içinde bulunduğumuz ve hepimizi tehdit eden bu salgın sırasında bu eylemin ciddi bir tepkiyle karşılaşacağı hatta belki de ciddi cezalara yol açacağını düşünüyorum zaten şu ana kadar dünya genelinde alınan bazı kararlar bunu doğruluyor..."
"BİRÇOK ÖRNEK GÖRÜLDÜ, GÖRÜLMEYE DE DEVAM EDECEK"
Virüsün tırmanışa geçtiği ve 'pandemi' nitelemesine layik görüldüğü Şubat ve Mart aylarında, dünyanın birçok yerinde pozitif olduğu düşünülen insanların marketlerde raflardaki ürünlere tükürdükleri görüntülerin viral olduğu videoları anımsatan Duranay, şöyle devam ediyor:
"Yine Suudi Arabistan’da market kapısına tüküren adam tutuklandı. Çin’de yine pozitif bir hasta yol boyunca tüm arabaların üzerine tükürüp, eliyle tükürüğü yaydığı video epey tartışıldı. Türkiye’de Umreden dönenlerin götürüldükleri karantina yurtlarında polisle kavga ederken polise tükürdüklerini gördük. Bunun gibi benzer birçok örnek görüldü ve görülmeye de devam edecek..."
"BİR İHTİMAL KRONİKLEŞEBİLİR..."
Covid-19 salgını sürecinin doğurduğu davranışların, bir ihtimal 'kronikleşebileceğine' dikkat çeken Duranay, "Şimdi çok erken ama bir süre sonra bu ve buna benzer davranışların yaygınlaşması sosyal-psikolojinin ajandasını epey meşgul edecek" dedi.
Bu eylemlerin, 'yeni bir ötekilik kodu' üzerinden değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Duranay, "fiilen tükürmese de, birçok kişinin pozitif çıkan insanları ya da tedbir amaçlı karantinaya alınan kişileri hedef gösterdiğine hala tanık oluyoruz" ifadelerini kullandı.
"YENİ BİR 'LANETLİ TİP' YARATILABİLECEĞİ SAKINCASI..."
Toplum içindeki bazı grupların, ekonomik sıkıntıları dizginlemek adına özel kamp alanlarına yerleştirilmesi gibi açıklamaların duyulduğunu ve uygarlık tarihinin, salgın hastalıklarda bu refleksi hep gösterdiğini belirten Duranay, şöyle devam ediyor:
"Misal ortaçağ Avrupasın’daki veba salgınında tamamı karantinaya alınmış köyler ve kentler ya da tarih boyunca ayrı yerleşim alanlarından uzak kamplara kapatılmış cüzzam hastaları -ki 60’lı yıllara kadar faaldi bu tip kamplar- bunlar düşünülebilir. Hasta olanın tıbbi olarak tecrit edilmesi salgın hastalıklarda şüphesiz önemli zaten benim burada işaret etmeye çalıştığım şey 'hasta' üzerinden yeni toplumsal bir tipin yaratılıp oradan yeni bir lanetli tipi yaratılabileceği sakıncası..."
"TÜKÜRMENİN, ZAMAN İÇİNDE 'KENDİNİ GÖSTERME' ARACINA DÖNÜŞMESİ OLASI"
Bu hastalığın, zaman içinde, sadece yeni bir "ben - öteki" paradigması yaratmayacağına dikkat çeken Duranay, "bunun yanında sınıfsal bir çatışma alanını da önümüze serecek" diyor ve ekliyor:
"Çünkü hepimiz, herkesin kaygıyla kapatılma yaşadığı ve fiziki sosyal temaslarına minimuma çektiği bu aşamada nefreti üretmek, onlarca yeni büyük öteki yaratmak hatta bu ötekileri de tehdit unsurları olarak görmek hepimizin içine düşebileceği bir tuzak. O yüzden tükürmenin zaman içinde bir tür kendini gösterme aracına dönüşmesi olası hatta belki de sivil bir cezalandırma ya da şu anki örneklerde olduğu gibi saldırma belki de öc alma aracı olarak sıradanlaşması ama söylediğim gibi bunun bilinçdışında yatan etmenler çok fazla..."
"ÖCÜNÜ ALMA" DÜRTÜSÜ...
Şu an yaşadığımız olağanüstü hallerde, biriken onca şeyin bir tür 'doğal reflekse' dönüşebileceğini ve 'sıradanlaşabileceğini' ifade eden Duranay "kaldı ki bunu kötüye kullanacak insanlar hem Covid-19 öncesi vardı hem de sonrasında da olacak" diyerek, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Bulaşıcı bir hastalığın, bir hasta tarafından bilerek diğerlerine de bulaştırılması ve bunun üzerinden kendi içinde bulunduğu durumun öcünü alması sadece Covid-19’da ortaya çıkmadı. Örnek, son birkaç gündür kanunlara uymayan bazı kişilerin kendini kurtarmak için başvurdukları sıradan bir reflekse dönüştüğünü gözlemliyoruz bu eylemin; Girne’de sokağa çıkma yasağını ihlal eden kişinin polise mukavemet ederken polise tükürmesi ya da Antalya’da Jandarma tarafından adam kaçırmaktan göz altına alınan kişinin Jandarmaya “Ben korona virüslüyüm. Hepinize bulaşsın” diye tükürmesi... Dünyada bir taramayapılsa, yüzlerce benzer vaka listelenebilir"
DEVLETLERİN ALDIĞI ÖNLEMLER...
Bazı ülkelerin, Covid-19 ile mücadele kapsamında, 'tükürmek' gibi eylemlerin hukuki olarak cezalandırılması tedbirini, 'önlemler listesine' dahil ettiğini anımsatan Duranay, şöyle örnekler veriyor:
"Kuveyt ilk örneklerden biri hasta birinin bilerek hastalığı bulaştırması durumunda ciddi hapis ve para cezalarını yasalaştırdı, Belçika’da bilerek birinin yüzüne hapşırmak da aynı biçimde cezalandırıyor, Rusya’da geçen ay metroda benzer bir hareketle şaka yaparak panik yaratan kişiye hapis cezası verildi. Bunlar olağanüstü bir hal için çok radikal tedbirler değil çünkü dediğim gibi yeryüzündeki herkes aynı riskin altında..."
"HERKES, HAREKET VE SÖZLERİNE DİKKAT ETMELİ"
Son olarak, "Herkesin hareket ve sözlerinde gereğinden fazla dikkatli olması gereken bir dönem" içinde olduğumuzu belirten Duranay, "sadece tükürme mevzusu üzerinden değil her tür ötekileştirici eylemi de hesaba katmalıyız" dedi.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.