Buzulların 2007’den bu yana daha yavaş erimesinin nedenleri

Uluslararası bilim insanlarından oluşan bir ekip, Arktik Okyanusu’nun ısınma mekanizmasını ve 2007’den bu yana buz erimesinin yavaşlamasının nedenin ortaya çıkardı.

Science dergisinin son sayısında yayınlanan habere göre bilim insanları, Kuzey Kutbu’ndaki atmosferdeki ‘iki kutuplu’ olarak bilinen bir özelliğinin bu süreçte önemli bir rol oynadığının netleştiğini vurguladı.

Söz konusu özellik, iki basınç bölgesinden oluşan bir sistemdir. Avrasya’nın üzerinde yüksek, Kuzey Amerika’nın üzerinde alçak basınç oluşuyor ve arktik ısınma sürecini kökten etkiliyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu durumun, sıcak güney rüzgarlarının kuzey bölgelere nüfuz etmesine yardımcı olduğu ve buzun erimesini hızlandırdığı görüldü.

Bu bağlamda uydular ve yer izleme istasyonları aracılığıyla yapılan izlemeler, iki kutuplu döngünün 15 yıl sürdüğünü, yani yeni bir aşamaya yaklaştığını gösterdi. 2007’de başlayan mevcut aşama, rüzgarın saat yönünde estiği Kuzey Kutbu’nun Kanada bölgeleri üzerindeki atmosferik basınçtaki artışla karakterize ediliyor. Sibirya Kutup Bölgesi üzerindeki alçak basınç bölgelerinde ise rüzgarlar saat yönünün tersine esiyor. Bu durum, Grönland’ın doğusundaki Fram Boğazı yoluyla Atlantik Okyanusu’ndan Arktik Okyanusu’na su akışının azalmasına ve Atlantik Okyanusu’ndan Barents Denizi’ne olan akıntıların artmasına katkıda bulunuyor. Bunun yanı sıra saat yönünün tersine rüzgarlar Sibirya nehirlerinden Arktik Okyanusu’nun Kanada kesimine tatlı su taşıyor. 2007’den 2021’e kadar tatlı suyun batıya doğru hareketinin, 1992’den 2006’ya kadar olan döneme kıyasla Kuzey Kutbu’ndaki deniz buzunun erimesinin yavaşlamasına yardımcı olduğu belirtildi. Tatlı su katmanının derinliği de arttı. Bu da onu alttaki daha ağır, tuzlu suyla karıştırılamayacak kadar kalın ve stabil hale getirdi. Dolayısıyla sıcak tuzlu su deniz buzunu eritemiyor. Ancak iki kutuplu sistemde oluşacak bir değişikliğin, arktik ve yarı arktik iklim sistemlerinde deniz buzu kaybının daha hızlı olması da dahil olmak üzere büyük iklim sonuçlarına neden olabileceği kaydediliyor.