Eroğlu: "Üç garantöründe olacağı görüşme önerimiz geçerlidir..."

Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu'nun Muratağa, Atlılar, Sandallar katliamlarının 39'ncu Yılı Anma Töreni'nde yaptığı konuşma şöyle:

"Değerli kardeşlerim hüzün ve ibret verici bir anma töreni için bir yıl sonra yine buradayız... 1963 yılı Kanlı Noel'inde Rum-Yunan ikilisinin Ada'yı Yunanistan egemenliğine sokmak için Akritas Planı'nın yürürlüğe koyması Kıbrıs Türkü'ne yapılacak katliamların ilk habercisi idi aslında.

Kıbrıs Türk Halkı, Rum-Yunan ikilisinin ENOSİS amaçlı silahlı saldırılarının yanı sıra masum insanların katliama tabi tutulmalarının ilk örneğini 1963'te Yılmazköy'de yaşadı...

Yine, 1963 yılında Lefkoşa'nın Kumsal mahallesinde yaşanan Doktor Yüzbaşı İlhan'ın eşi ve çocuklarının katliamı olayı Rum-Yunan ikilisinin Enosis uğruna gözünü ne kadar karartabileceğinin bir göstergesi idi.

15 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleştirilen Yunan Cuntası-EOKA-B Tedhiş Örgütü ortak darbesinin de hedefi Kıbrıs'ı Yunan yapmaktı.

Kendi içlerindeki katliamın ardından Kıbrıs Türk Halkı'na yönelecekleri açıktı... 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Türk Barış Harekatı Kıbrıs Yunan olmasın diye yapıldı... 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı Kıbrıs Türk Halkı katliamlara uğramasın diye gerçekleştirildi.

Ama Rum-Yunan ikilisi harekatın barış amaçlı olduğunu anlamadı, anlamak istemedi. Birinci ve İkinci Cenevre konferanslarında ortaya konulan iyi niyetli Türk önerilerini herkes iyi bilmelidir. Bu önerilerin reddedilmesi nedeniyle, zorunlu olarak Kıbrıs Türk Barış Harekatı'nın ikinci safhasına geçilmiştir.

Eğer Rum tarafı yapılan harekatın amacını doğru yorumlayıp, Ada'ya çıkan Türk birliklerine ve Ada'nın dört bir yanındaki Kıbrıs Türk yerleşim birimlerine saldırmasa, bizleri esir almaya, muhasara altında tutup diz çökertmeye çalışmasa, çözüm önerilerine olumlu yanıt verseydi harekatın ikinci aşamasına geçilmesine gerek olur muydu?

Ama uzlaşmayı, gerçekleri görmeyi değil katliamı tercih ettiler. Toplu katliamlar için yaptırılan bu anıt mezarlar üzerinde yazılan isimlere ve şehit kardeşlerimizin yaşlarına, cinsiyetlerine bakıldığı zaman vahşetin ne denli insanlık dışı olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Muratağa, Atlılar, Sandallar katliamları ile ilgili haberler duyulduğunda Barış Harekatı'nın getirdiği özgürlüğe kavuşma sevincimizin ne denli olumsuz etkilendiği hala hafızalarımızdadır.

Değerli katılımcılar, sevgili kardeşlerim bize, "dünü unut" diyorlar...

Peki ama kendileri unutuyor mu?

Hayır.

Biz dünü unutmayacağız ama düne saplanıp da kalmayacağız. Dünden ders çıkararak, bugünleri, yarınları daha güvenli, daha güzel kılacak bir yapı oluşmasını sağlayacağız.

Görüşümüz, çabamız, hedefimiz budur.

Kıbrıs'ta dili, dini üzerinde egemen oldukları coğrafyalar farklı iki halk iki Devlet vardır. Kıbrıs Türk Halkı bir bütün olarak kendi kendini idare etmekten vazgeçmeyeceğini kurduğu Devleti, demokratik düzeni, siyasi partileri, sivil toplum kuruluşları ile ortaya koymaktadır.

Kıbrıs Türk Halkı ve Meclisimizin oy birliği ile aldığı kararlar net bir şekilde ortaya koymaktadır ki bizler için Anavatan Türkiye'nin etkin ve fiili garantisinin devamı vazgeçilmez bir unsurdur.

Rum komşularımız bunları artık anlamalı ve 1974 öncesine dönüş hayali kurmaktan vazgeçmelidir.

Yunanistan Başbakanı Sayın Andonis Samaras Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barrack Obama ile görüşmesinde Maraş'ın peşinen kendilerine verilmesini isteyeceğine görüşme masasında bizimle buluşsun ve bizi bir dinlesin.

Kıbrıs Türk tarafı olarak masaya koyduğumuz, Kıbrıs Türk ve Rum tarafları ile üç garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin bir masa etrafında buluşması, görüşmelere yeni bir ivme kazandırılması önerimiz hala geçerlidir.

Yunanistan'ın yapması gereken Kıbrıs Rum tarafının arkasına gizlenerek, onları kışkırtmak, zamana oynamak, ENOSİS hayali görmek değil Kıbrıs Rum halkını akıl yoluna girmeye teşvik etmektir.

Pek çok kez ifade ettiğim üzere eğer Rum komşularımız sözlerinden geri adım atmazlar, sulandırmaya, çarpıtmaya kalkışmazlarsa Ekim ayı başlarında kalınan yerden Kıbrıs görüşmelerine devam edebiliriz.

Bizim tavrımız nettir; Kıbrıs konusuna erken bir çözüm zamanı gelmiştir.

Her şeyi konuştuk, görüştük. İki taraf da karşısındakinin hangi konuda ne düşündüğünü, hangi noktaya kadar gidebileceğini biliyor.

Sorun niyettir.

Biz iyi niyetli, barışçı ve çözüm taraflısıyız.

Bu anlamlı günde ve şehitlerimizin huzurunda, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve ilgili tüm üçüncü ülkelere Rum komşularımızın bizim haklarımızı gasp etmelerine, bizi izolasyon ve ambargo altında tutmalarına daha fazla izin vermemeleri çağrısında bulunuyorum.

Değerli kardeşlerim, bu topraklar, bu Devlet, özgürlüğümüz bize şehitlerimizden emanettir. Bu toprakları, Devletimizi, egemenliğimizi korumak ise bizim için geleceğe borcumuzdur.

Devletimiz, özgürlüğümüz, egemenliğimiz bize birileri tarafından hediye edilmedi.

Biz direndik, haklarımıza, Milli Dava'ya sahip çıktık, Anavatanımız her bakımdan destekledi ve bugünlere geldik.

Bunları bilerek yarınlara emin adımlarla ilerliyoruz.

Kimse merak etmesin, yarınlar daha güzel olacaktır.

Yeter ki değerlerimize sahip çıkıp, birlik-beraberliğimizi koruyalım.

Bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha tüm şehitlerimizi rahmetle, gazilerimizi şükranla anıyor halkımıza en derin sevgi ve saygılarımızı ifade ediyorum.