İÇ HABERLER
okuma süresi: 11 dak.

Berkay Tulumbacı: "Her zaman insan olmayı hedefledik"

Berkay Tulumbacı: "Her zaman insan olmayı hedefledik"

Ülkemizde yetişen, gönlünü sanata vermiş, aldığı her solukta sanatı yaşayan ve yaşatan bir isim Berkay Tulumbacı… Kısa bir süreliğine geldiği ülkemizde hem biraz soluklanan, hem de ailem dediği ülkesini ziyaret eden Tulumbacı, gazetemizi de ziyaret ederek sanat yolculuğunu anlattı.

Yayın Tarihi: 24/11/13 12:41
okuma süresi: 11 dak.
Berkay Tulumbacı: "Her zaman insan olmayı hedefledik"
A- A A+

Elif Şen - Kıbrıs Postası

"Eskişehir'de eğitim alırken bize öğretilen önce insan olmaktı. 'İyi insan olun. İyi insan, iyi oyuncu olur' denildi ve bu öğretildi bize. Biz her zaman iyi insan olmayı hedefledik. Temel insan olmak."

"Şöhret olmanın avantajları olduğuna inanıyorum. Yapmak istediklerinizi, hayata dair hedeflerinizi şöhretle kazanabilirsiniz. Ama bahsettiğim şeyin popüler olma kaygısıyla alakası yok. Sadece daha fazla insana ulaşabilmekten bahsediyorum."

"Kıbrıs benim doğduğum, büyüdüğüm yer. Ailem burası… Burada sahne almayı çok istiyorum. Geri dönüşü olumlu ya da olumsuz olsun hiç fark etmez. Yaptıklarımı göstermeyi çok isterim."

Ülkemizin bağrından kopmuş ve genç yaşına rağmen elde ettiği başarılarla gurur kaynağı olmuş bir yetenek Berkay Tulumbacı… Her ne kadar yolu eğitim için gittiği Türkiye'de devam etse de sanat aşkını ilk hissettiği, ilk sahne deneyimini yaşadığı topraklardan kopamıyor. Hatta sonuçları ne olursa olsun deneyimlerini buradaki izleyiciyle paylaşmanın özlemi içinde… İyi sanatçı olmak için iyi insan olmalı felsefesiyle aldığı eğitimini bir an olsun aklından çıkarmadan, yolunda ilerleyen, önce insan olmanın onuruyla hareket eden Berkay Tulumbacı'yla Kıbrıs Postası için konuştuk. Tek kişilik oynadığı tiyatro eserinde de, hayatta da dimdik durabilen, sanatın engellenemeyeceği bir dünyanın varlığına inanan sanatçı, uçak mühendisi olmak isterken kendini nasıl sahnede bulduğunu tüm samimiyetiyle paylaştı.

Bu topraklarda yetişen ve mesleki kariyerini Türkiye'de devam ettiren bir sanatçı olarak sanatla buluşmanızdan ve bu yolculuktan bahseder misiniz?

Ben hala yolun başında olduğumu düşünüyorum. Sanatın içerisinde, sanata yatkın bir aileden geliyorum. Küçük bir çocukken annem beni tiyatro oyunlarına götürüyordu. Babam resim çizer, kuzenim müzik yapar, teyzem şiir yazar. Ailede herkesin kazancını sağladığı farklı meslekleri var ama mutlaka içinde sanat barındıran şeylere de imza atılıyor.

"Sanat ailemden geçen bir yetenek"

Sanat bana da ailemden geçen bir yetenek diye düşünüyorum.Çok küçük yaşlarda annem beni bale kurslarına yazdırmıştı. İlk başlangıç böyle oldu. İlkokul sıralarındayken de özel günlerde şiirleri, metinleri bana okuturlardı. Bu bana kendimi özel hissetmemi sağladı. Aynı zamanda da büyük bir sorumluluk duygusu hissediyordu. Eksiksiz olmalı, her şey yolunda gitmeli duygusuyla hareket ederdim. İlerleyen yıllarda bale yapmak, balet olmak istemediğimi anladım. Bir yandan gitar çalmayı öğrendim. Birkaç yerde sahne aldım. Sahneye çıkmanın mutluluğunu ilk hissettiğim lise dönemlerimdi. Sonrasında zaten hiç sahneden inmek istemedim. Sahne benim için keyif verici bir duygu…

"Uçak mühendisi olmayı istiyordum"

Lise yıllarımda üniversiteye giderken uçak mühendisi olmayı çok istiyordum. Sayısal zekamda iyiydi. Sınavlara hazırlanırken gittiğim dershanede yaşanan sıkıntılar yüzünden kopuşlar yaşandı. Bir türlü uyum sağlayamadım. Benimle birlikte üniversite sınavına hazırlık yapan arkadaşlarım bu süreçte Kıbrıs'ta eğitim hayatlarına devam etmeye karar verdi. Bense tamamen koptum. Böylelikle uçak mühendisliği de hayal oldu. Sanatsa her zaman içimde yapmak istediğim bir şeydi. O dönemlerde Ertaç Hazer'in çalışmalarını yürüttüğü 5-6 kişilik bir ekiple birlikte eğitimler alıyordum. Konservatuvar sınavlarına hazırlanmaya karar verdim.

"Bu işin merkezi İstanbul"

Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin yetenek sınavlarına girdim. Tek bir yerde sınava girdim ve orada da kabul edildim. 2010 yılında mezun oldum. Eskişehir'de aldığım eğitimin ardından İstanbul'a gitmeye karar verdim. Çünkü bu mesleğin merkezi İstanbul… Bir süre arkadaşlarımın yanında kaldım. Kafamda ufak tefek fikirler vardı ama tam olarak ne yapacağımı da bilmiyordum. Benden önce mezun olan ve çevre edinen arkadaşlarım vardı. Her zaman birlikte olduğumuz sürece önümüze bir şeyler çıkar düşüncesindeydik. Bu süreçte tek başına olmak çok büyük sıkıntı. Televizyon ve dizi programları için denemler oluyordu. Ancak ben, ajansları çok samimi bulmuyordum. O dönem de Devlet Tiyatroları'nın sözleşmeli personel alacağını duydum. Yeni mezun olduk ve geleceğimizle ilgili kaygılar yaşarken Devlet Tiyatroları'nı da beğenmiyorduk. Şimdi bu fikrin sadece bizim bilinçsizliğimiz olduğunu söyleyebilirim. Aslında Devlet Tiyatroları yıllarda ayakta duran, köklü bir kurum. Özellikle şu an geldiğim noktada rahatlıkla söyleyebilirim ki mutlaka olmalı. Ne olursa olsun… Yapacak bir şey yok diyerek denemelere girdim. Ne olacağımı bile bilmeden iş olsun diyerek şansımı denedim. Seçilenlerin arasında yer aldım ama hala ne olacağımı bilmiyordum. İlk profesyonel oyunum 'At' adlı tiyatro oyunu oldu.
Eskişehir'de eğitim alırken bize öğretilen önce insan olmaktı. 'İyi insan olun. İyi insan, iyi oyuncu olur' denildi ve bu öğretildi bize. Biz her zaman iyi insan olmayı hedefledik. Temel insan olmak.

"Dozunda bir özgüven kazandım"

Mesleki anlamda Devlet tiyatrosunun size katkısı ne oldu?

Benim için çok büyük bir deneyim oldu. Çok önemli insanlar tanıdım, çok iyi oyuncularla oynadım. Meslekle ilgili güzel şeyler öğrendim, cesaretim biraz daha fazlalaştı. Dozunda bir özgüven kazandım diyebilirim. Ama bize öğretildiği gibi iyi oyuncular olduğumuz için değil, iyi insanlar olduğumuz için yolumuz açıldı. Oynadığım çocuk oyununda ödül aldım. Sezonun kapanmasıyla birlikte ben de tv ve diziler de şansımı denemeye karar verdim.

Bir tiyatro sanatçısı olarak, televizyon dizilerine ve televizyonun getirdiği şöhrete bakış açınız nedir? Şöhret olma hayaliniz var mıydı?
Şöhret olmanın avantajları olduğuna inanıyorum. Yapmak istediklerinizi, hayata dair hedeflerinizi şöhretle kazanabilirsiniz. Ama bahsettiğim şeyin popüler olma kaygısıyla alakası yok. Sadece daha fazla insana ulaşabilmekten bahsediyorum. Örneğin tiyatro sahnesinde tanınmış bir yüz, çok daha fazla seyirciyle buluşabilir. Onu tanıyan, takip eden insanlar sırf bu sempatiyle tiyatroya giderek aslında sanata destek verebilir. Sanatı idame ettirmek için… Oyuncu olarak, tanınmış olmak çok daha fazla dikkat çekiyor.

Daha fazla kişiye ulaşabiliyorsunuz. Bu da sanata katkı açısından çok daha fazla katkı sağlıyor.

Bu topraklardan çıkan bir sanatçı olarak, Türkiye'de tutunabilmenin formülü nedir?

Sanat, doğduğu günden itibaren devam eden bir şey… Antik Yunan döneminden başlayan tiyatro, Orta Çağ'da kilise tarafından baskı altına alınan tiyatro hala soluksuz devam ediyor. Sadece eğlenmek için devam eden tiyatro halen var. Yani tiyatro her zaman, hep var. Sanat durmaksızın devam ediyor. İnsanlar gelip geçiyor ama sanat kalıcı… Tehditler, güç gösterileri, engelleme çalışmaları yapılabilir ama su akıp yolunu buluyor. Biz ölüyoruz, sanat devam ediyor…

Onlar ölüyor, devam ediyor… Herkes ölüyor sanat yine devam ediyor… Devlet tiyatroları mı, şehir tiyatroları mı kapatılacak? Kapatılsın… Sanat her zaman, her yerde devam edecek. Sokaklar da yapılacak. Ama yapılacak. İnsanlar sokaklarda eserlerini sergilemeye devam edecek. Ben sadece işimi yapmaya çalışıyorum. Bu bütün meslekler için geçerli olmalı. İşini iyi yapmak…
"Başıma ilk defa böyle bir şey geldi"

'İkinci dereceden işsizlik yanığı' adlı tek kişilik oyundan bahsedelim birazda. Tek başına sahne almak size nasıl bir deneyim kazandırdı? Zorlandınız mı?

Başıma ilk defa böyle bir şey geldi. Tek kişilik bir oyunda sahne almakla ilgili fikir sahibi bile değildim. Kalabalık oyunlarda sahnede ne yapacağınızı bilirsiniz. Bir hata yapılırsa nasıl toparlayacağınız konusunda fikriniz vardır. Sahneyi paylaştığınız arkadaşlarınızdan güç alabilirsiniz. Ama her hangi bir aksamada nasıl toparlayacağımı bilmiyordum. Aslında ben bu oyunda asistan olarak görev almıştım. Eseri başka bir sanatçı oynayacaktı. Sanatçı soyundan vazgeçince teklif bana geldi. Ben de kabul etti. Oyun 2001 yılında Türkiye'de yaşanan ekonomik krizi ve etkilerini anlatıyor. Yaşanmış hikayelerle, krizin topluma etkilerinin bir kişi tarafından anlatılması…Eserin yazarı "Çağımızda krizler ne yazık ki süreklilik arz ediyor. Tarih sürekli tekerrür ediyor. Ben de aslında bütün krizleri anlattım" dedi. Ben de sahnede izleyiciye aktarıyorum.

Oyunla ilgili izleyiciden geri dönüşler nasıl oldu?

25 oyun oldu. Olumsuz bir dönüş yok. İlk oyunumda bile bu kadar heyecanlandığımı bile hatırlamıyorum. Bu benim ilk deneyimim. İlk on dakika seyircinin gözlerine bakıyorum; ardından gelen beş dakika içerisinde hissetmeye başlıyoruz. Onlar da, ben de… Oyun bir buçuk saat sürüyor. Ama ilk on beş dakika seyirciyle iletişim kurma adına çok büyük önemli. Her sahneye çıkışım ilk defa gibi heyecan veriyor. Sahneye çıkışımda kalbim hızla atıyor.

"Kıbrıs benim ailem"

Peki Kıbrıs'la ilgili projeler var mı?
Burası benim memleketim. Burada olmayı her zaman çok isterim. Burada sanatsal anlamda sahne alabilmem için galiba bir davet gerekliymiş. Bu vesileyle ilgili makamlara da duyuralım. Kıbrıs benim doğduğum, büyüdüğüm yer. Ailem burası… Burada sahne almayı çok istiyorum. Geri dönüşü olumlu ya da olumsuz olsun hiç farketmez. Yaptıklarımı göstermeyi çok isterim.
Dizi setleri mi, tiyatro sahnesi mi diye bir kıyaslama istesem sizden…

İkisi de ayrı ayrı güzel. Tiyatro benim için manevi doyum. Tiyatro sahnesi benim hayatımda bitmeyecek bir şey. Dizi setleri ise bahsettiğim sanatın ulaşılabilirliğini sağlayacak bir gerekçe. Ama kıyaslama gerekirse tiyatro daha güzel.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.