İÇ HABERLER
okuma süresi: 7 dak.

Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs sorunu ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu

Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs sorunu ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu

Tarihçi ve Yazar Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs sorunu ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu. Geçmişin unutulmaması gerektiğini ifade eden Beratlı, bugünlere çok kolay bir şekilde gelinmediğini anlattı.

Yayın Tarihi: 28/12/13 14:23
okuma süresi: 7 dak.
Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs sorunu ile ilgili çok çarpıcı açıklamalarda bulundu
A- A A+

Kıbrıs sorununun, garantör ülkeler dâhil ne Rum tarafına ne de Türk tarafına hiçbir yarar getirmediğini savunan Beratlı, sorunun sadece ulusçu ve ideolojik bir iddiadan ibaret olduğunu aktardı. Tek egemenlik kavramının çoğu defa bazı kesimlerce yanlış ifade edildiğini de kaydeden Beratlı, çift egemenliğin olmayacağına vurgu yaptı.

Siyasette, toplum tercihlerinin temsil edildiğini açıklayan Beratlı, "Dibe vuran siyaset toplumun aynasıdır" dedi. ADA TV'de yayımlanan ve Erçin Şahmaran'ın hazırladığı Gündeme Bakış Programı'na katılan Tarihçi ve Yazar Dr. Nazım Beratlı, Kıbrıs tarihinin geçmişten günümüze yansımalarını anlattı.

"1970'LERDE OLUŞTURULAN PARADİGMA ÇÖKTÜ"

1970'lerde oluşturulan paradigmanın çöktüğünü kaydeden Beratlı, "1974 sonrası oluşturduğumuz kavram ve kurallar ne kadar sürdürebilirdi bizi?" dedi. Beratlı sözlerini şöyle sürdürdü: "Ben yıllar önce Türkiye'ye geldiğimde beni Mağusa Hastanesi'ne tayin ettiler. Bir gün zamanın İçişleri Bakanı'na araba çarpmıştı ve kolu kırıldı. Mustafa Adaoğlu hocamdı, odasına gidip geliyordum sürekli, bir arzunuz var mı diye. Bana dedi ki, ziyaretçileri engelle Bakan için. Yaptıktan sonra 'otur sohbet edelim' dedi. Benim siyasi görüşlerimi takip ediyordu.

"DENİZ BİTTİ, KUM BİTTİ, ÇAKILLARDAN YİYORUZ"

Bana dedi ki 1992 yıllarında, deniz bitti kum bitti çakıllardan yiyoruz. Üstüne neler oldu biliyorsunuz o zamandan bu yana. Çöken aslında 2010'da biz seçimden çıktıktan sonra bir dizi yazı yazmıştım. İki şey çökmüştü temelde; Paradigma çöktü, bilinen kurallar kalmadı ona bağlı olarak sol paradigma da çöktü. 1970'lerde oluşturduğumuz perspektif çöktü. Çöken bugün değil aslında bankalar krizinde de dibe vurduyduk, 1974 sonrası oluşturduğumuz kavram ve kurallar ne kadar sürdürebilirdi bizi? Herkes kendi dışında her şeyin çöktüğünü iddia ediyor. Kime sorsanız siyaset çöktü ekonomi hayatı çöktü elektrik çöktü. Dibe vuran siyaset toplumun aynasıdır. Toplum tercihleri temsil ediliyor."

"GEÇMİŞ UNUTTURULMAMALI"

Kıbrıs sorununun ne Kıbrıs halkının ne de anavatanların yararına olduğunu kaydeden Beratlı, geçmişin unutturulmaması gerektiğini ancak insanların affetmeye ikna edebileceğini ifade etti. "Çok kolay bir şey de değil. Bence Akla aykırıdır ve hepimizin zararınadır. Ulusçu ve ideolojik bir iddiadır. Bugün yavaş yavaş gelişmektedir. Yeni etkenler geliyor soruna taraf olunmaya başlanıyor. Türkiye ile Yunanistan arasında ortak çıkarlar esasında davranma gelişmiştir. Belki bize de olabilir diye düşünüyorum. Yarın öyle bir şey olacak demiyorum" diyen Beratlı, bunun bir süreç olduğunu, sonrasının bilinçle gelişeceğini belirtti.

"BU TOPLUMU İYİ TANIMADIĞINIZDAN İNANIYORSUNUZ"

Nazım Beratlı programda şu ifadelere yer verdi: "Bir gün Denktaş bana, 'çok inanıyorsunuz ama bu toplumu iyi tanımadığınızdan bu kadar çok inanıyorsunuz' demişti. 200 kişilik EOKACI'lar herkesi ürküttü ve ENOSİS'li oldular bu yüzden güvenmeyin demişti. TMT ilk kurulduğunda 90 küsur kişiydi.

'EGEMEN DEVLET'

1960'ta devlet kuruldu ama ne Türkler ne de Rumlar güveniyordu. Türkler Rumlara güvenmediğinden TMT devam ediyordu, Rumların da kendi örgütleri devam ediyordu. Benim bakış açıma göre tek egemenlik konusu, bir devletin kendi hakkındaki tüm kararları yine kendisinin vermesidir. Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenliğinde iki taraf da egemen değildi. Egemen garantörlerdi. Teorik olarak egemen olmayan devlet olmaz, bir devlet kendi kararında kendi kararını veremiyorsa egemen değildir. Hiçbir federasyonda, birden çok politik varlığın bulunduğu hiçbir ülkede egemenlik hakkı çoğunluk olana verilmiş değildir. Demokrasi azınlığın da hakkını teminat altına alır. Bu ülkede tek egemenlik var diyerek iyiye savunmak demek egemenliği çoğunluğa terk etmek demektir. Homojen bir ulus devlette örneğin Fransa'da, büyük çoğunluk Frank kökenli Fransızlardır. Tek ve bölünmez bir egemenlikten bahsedebilirsiniz. Teorik olarak azınlık ve çoğunluğa bakılmadan en büyük ve en küçük halk eşit kabul edilir.

"ÇİFT EGEMENLİK OLMAZ"

Bugün AB de öyledir. Federasyonlar da öyledir. O bakımdan bence bizde sorunu çözmek için veya doğru çözümü önermek için Kıbrıs Cumhuriyeti kaynağında iki halkın iradesi yatan tek egemenliğe sahiptir derseniz iki taraf da kabul eder. Ama çift egemenlik olmaz. Ama çoğunluğun diktatörlüğünü de savunmadan bu tek egemenliği savunmak gerekiyor. Kıbrıs'taysa değil imparatorluğu bölüp de ulus devletleri yaratmak, iki yakası bir araya gelemeyen adada, bir türlü egemen olamayan bir devleti ve bütün halkı temsil edemeyen bir devleti, bütün Kıbrıslıları temsil eder bir federasyon çatısına dönüştürme olacak. Azınlığı yok farz edemezler, kimse de boynunu büküp gitmez. Ortak ve tek egemenlik denilirse daha sonra egemenlik tartışmaları yapılamaz.

'İDEOLOJİLER ÖLMEZ'

Fransız İhtilali'nden Fransa'da halkın seçtiği vekiller meclis başkanının sol tarafında otururlardı, kralın vekilleri de sağ tarafta otururlardı. Bu yüzden sağcılar ve solcular diye ortaya çıkmıştır. Halkın temsilcilerine solcular denildi, düzenin temsilcilerine de sağcılar denildi. Zamana ve zemine göre de değişiyor bunlar. Aristokrasi egemenken solcular tüccar sınıfıydı, 19. Yüzyılın sonrasında tüccar sınıfı kendi düzenini kurdu ve onlar sağcı oldu. Yeni bir düzen ve emekçi sınıfın temsilcileri solcu oldu. Reel sosyalizm tatbikatı çöktü. Sonrasında öteden beri liberalizmden başka düşünce yoktur diye bağrışan kesim tarihin sonu geldi dedi. İdeolojiler öldü denildi. Ancak ideolojiler ölmez. İnsanlar da ideolojilere tutsak olmamalıdır. Sol denilen şeyin içeriği, insanların refahtan ve mutluluktan eşit pay talebidir. Herkes refah ve mutluluktan eşit pay almalıdır. Bu çeşit kavramlar tam olarak algılanmadığından yanlış anlaşılıyor."

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.