Alpman: "Dome Hotel'de sessiz tarih yazılıyor"
BirGün gazetesi köşe yazarlarından Nazım Alpman, köşe yazısında Dome Hotel'i yazdı... Alpman'ın yazısının tam metni şöyle:
Sadece Kuzey'in değil, bütün Kıbrıs'ın da en güzel kenti olarak kabul edilen Girne'nin en eski oteli olan Dom Otel'de bugünlerde olağanüstü bir deney yaşanıyor. Özellikle dünya işçi sınıfı açısından özel bir yere sahip olan konu "tersine" yürünen bir yolun bütün "sağır kulakları" delecek nitelikte olması
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de "özelleştirme çılgınlığı" yaşanıyor:
-Artık kamu yönetiminde hiçbir iş başarılı olamaz!
Neredeyse bu görüşe karşı çıkan
kalmadı gibi görünüyor. Türkiye'de Turgut Özal ile başlatılan
bu görüş, Kıbrıs'ta da benzer bil yol izledi. Kamu
mülkiyetinde olan ne kadar işletme varsa, yok bahasına özel
sektöre devredildi.
Sonuçlarını biliyoruz. Göz göre göre
yılların birikimi özel sektör tarafından yağmalandı. Bazıları
kapandı, bazıları ise ballı lokma tatlısı olarak özel sektörün
insafına terk edildi. İşçileri kapının önüne konuldu. Mal
varlıkları da satıldı.
Benzer bir yol da Kıbrıs'ta
uygulandı. Sadece bir istisnası var:
-Girne Dom Otel!
Otel kamu yönetiminde 3 milyon lira zarar batağına saplanmışken, iş yerinde örgütlü olan Turizm Emekçileri Sendikası (TES) ortaya çıkıyor ve diyor ki:
-Otelimizi satmayın, bize bırakın,
zararı biz üstleniyoruz. Kâr edersek yarı yarıya
paylaşacağız!
Bu ölümcül anlaşma 2008'de imzalanıyor.
2010'da otel borçlarını kapatıyor. Kâr eden bir işletme
haline geliyor. İşçiler öncelikle otelin 40 yıldır el
sürülmeyen alt yapısını yeniliyorlar. Tesisin Rum sahibi Costas
Catsellis döneminden kalan battaniyeleri atılıyor, yenileri satın
alınıyor. Kireçlenmeden dolayı tıkanmış durumda olan su
boruları çıkartılıp, yenileri döşeniyor.
İşçi sınıfının nasıl yönetici olabilecekleri de ortaya konuluyor. Otelin en üst yöneticisi Yönetim Kurulu Başkanı olan TES Başkanı Bayram Karaman 3000 TL maaş alırken en yeni personeli 1800 TL ile işbaşı yapıyor. Başkan TES'deki bordrosunu kapattırıyor.
(Bizde asgari ücretle çalışanların
üye olduğu sendikalarda yöneticilerin 15 katı maaş aldıklarını
düşünürseniz, başarının sırrını da çözebilirsin: Yüksek
bir ahlaki yapı söz konusu!)
İşçi sınıfının Dom Otel
deneyi, gören herkesi etkiliyor. Örneğin ilk olarak 8 Ekim 2011'de
Doğan Tılıç yazmıştı: Dikkat bu bir otel reklamıdır!
Can Dündar ise 2 Haziran 2012'de
yazdığı "Kimlik Krizi" başlıklı yazısına şöyle
başlıyordu:
"Bu köşede öyle otel restoran övgüsü
yapılmadığını bilirsiniz. Ama bugün bir istisna yapıp alenen
bir oteli öveceğim!"
Can Dündar gibi reklamlarda yer
alması için önüne serilen servetleri elinin tersiyle iten bir
yıldızın- reklam yapacağım diye peşinen ilan ettiği Dom Otel,
dünya işçi sınıfı açısından da dikkatle izlenmesi gereken
bir deney yaşıyor: Üretenler yönetiyor!
Bizim olaya dahil olmamız bütün entelektüel birikimini işçi sınıfına adayan İsmail Hakkı Kurt sayesinde oldu. Sosyal politika alanında tez konusu olabilecek Dom Otel, Girne'de denize sıfır ve merkezi konumuyla anıt gibi duruyor. Gazeteciler ancak izleyip, tanıklık edebilir. Biz de öyle yaptık +1'de devam eden Zaman Mekan İnsan kuşağı için belgeledik. Kıbrıs'ın ve Girne'nin Dom Otel'deki yansıması eşliğinde:
-Dalgalar şarkı söylerken!..
***
Bir otelin hüzünlü tarihi
Girne'nin en önde gelen turizm öğesi Dom Otel'i Kıbrıslı Costas Catsellis inşa edip geliştiriyor. Bilinenlerin tersine Costas zengin bir Kıbrıslı Rum değil. 1914'te ABD'de çalışmak için gidiyor. New Jersey ve New York'ta otellerde bulaşıkçılık yapıyor. Terfi edip mutfağın diğer tarafına geçip, aşçı oluyor. 1920'lerin başında Girne'ye dönüyor. Eleni Stavri Votti'ye aşık oluyor. Kayınvalidesi tek şartla "evet" diyeceğini söylüyor:
-Kızım alıp Amerikalara götürmezsen olur!
Damadını da gözü tutuyor. Bugün
Orduevi olarak hizmet veren sahildeki evlerini genç evlilere
veriyor. Costas Catsellis bu küçük evi pansiyon olarak hizmet
veren bir tesis haline getiriyor. Böylece hem Girne'nin hem de
Kıbrıs'ın ilk turistik oteli (Sea Viev) hizmete giriyor.
Kazandığı paralarla çaprazda kalan arsa üzerine büyük bir otel
inşa ediyor. Çift kubbeli otelin mimarı İngiliz mimarı Caroll'e
ilhamı da Costas veriyor:
-Bizim dağlık bölgede Antifonidis
Manastırı vardır, onun şahane bir kubbesi bulunur, onun kubbesini
örnek al, otelin iki yayına koy!
Rumca "Dome" Kubbe anlamına
geldiğinden otelin adı da kendiliğinden belli oluyor: Dome
Hotel!
Catsellis bir emekçidir. Oteli tırnakları, dişleriyle
hayatı kazıyarak inşat edip ortaya çıkarmıştır. Şimdi de
otel emekçilerin olağanüstü gayretleriyle ölümün eşiğinden
dönüp Girne'de yaşamaktadır.
Otel ilk sahibine duyulan
saygının pek çok izini taşıyor. Mesela, Catsellis'in odası
bugün de yönetim merkezi konumunda. Büfede Catsellis'e ait
kadehler ve dibinde tek içimlik konyak, kristal şişesinde onun 20
Temmuz 1974'te bıraktığı biçimde duruyor.
Dom Otel 1974 Kıbrıs Barış Harekatı
olarak anılan savaşta Rum esirlerin toplandığı bir merkez
konumunda bulunuyordu. Rum esirler arısında Costas Catsellis'in
oğlu da vardı!
Küçük Catsellis, o sırada otelin kontrolünü
sağlayan Türk subaylardan bir istekte bulunuyor:
-Beni otelin en tepisine çıkartın!
-Niye?
-Girne'ye son kez bakıp kendimi
aşağıya atacağım!
Elbette bu istek geri çevriliyor.
Otel tarihi ile ilgili bu kadar detaylı bilgiyi tarih bölümü mezunu aynı zamanda otelde ön büro personeli olarak çalışan Naim Pınar'ın Havadis gazetesinde yayınlanan yazısından aldım.
BirGün Gazetesi
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.