Yaşarsam Kuzey'e geçerim
<P>Kıbrıs sorunu çözülürse Kuzey'e geçeceğini söyleyen Klerides, ibadet etmek için Apostos Andreas Manastırı'na gitmek istediğini söyledi Yıllarca Rum Yönetimi başkanlığı yapan Glafkos Klerides, "İbadet etmek için Apostol Andrea'ya gitmek isterim. Ve Kıbrıs sorunu çözüldüğünde gitmeyi umuyorum. Gelecek ay 89'u tamamlayıp 90'ıncı yaşıma giriyorum. Kıbrıs sorunu çözülür de hayatta olursam, gitmek isterdim" dedi. </P>
"Biz Helenleriz, onlar Türk ama bizi birleştiren bir şey var. Kıbrıs Cumhuriyeti. İçinde yaşamamız gereken Kıbrıs Cumhuriyeti. Karşılıklı anlayış. İhtiyaç olan bu" diyen Klerides, Politis'e çok özel açıklamalarda bulundu.
Gazete bugün 89 yaşında olan Glafkos Klerides'le yaptığı söyleşiyi okurlarına şöyle aktardı:
Soru: Siyasi irade var mı sizce?
Yanıt: bu konuda genel konuşmak yanlış olur. Müzakereleri yapacak olanlarla ilgili konuşabilirsiniz. Bizim tarafta siyasi irade olduğuna inanıyorum. Sayın Talat'ın tarafında da olacak. Bilinmeyen 'X' Türkiye'dir. Bunu halen ölçemedik. Elbette Türkiye Kıbrıs sorununu çözmeye bir dereceye kadar ilgi gösterir çünkü bu; AB'ne üye olma çabalarına yardımcı olacak. Avrupa'yı, kendisini kabul etmesi için ikna etmelidir.
"ANLAMAZLIKTAN GELDİKLERİMİZ"
Soru: Yeni tur müzakerelerden beklentiniz nedir?
Yanıt: Benim değerlendirmem: 6 BM Genel Sekreteri çözüm için iyi niyet misyonu kullandı. Önerileri ya bir tarafça ya da öteki tarafça reddedildi. Bu nedenle de bugün; gerçekten siyasi irade var mı sorusu soruluyor. Bizim anlayamadığımız veya anlamıyor göründüğümüz; BM çözümden söz ettiğinde, uzlaşı çözümünden bahsettiğidir. Kararlardan hiçbirinde Güvenlik Konseyi'ne var olmayanı dayatma hakkı verilmez. Dolayısıyla kastettiğimiz; kendi kriterlerimizle adil olduğunu düşündüğümüz bir çözüm ise kararları alacak olanın mahkeme değil siyasi organ olduğunu bilmemiz gerekir. (kararları) aldı da bize bir devlet, bir egemenlik, bir vatandaşlık ama ve siyasi eşitlik de verdi. 'Kararlara uygun bir çözüm istiyorum' dediğimizde, kararların söylediği budur! Tek egemenlik, tek uluslar arası temsiliyet ki Türkler iki egemenlik ve dolayısıyla iki devlet istiyorlardı- vatandaşlık konularında hakkımızı verdiler. Ancak siyasi eşitlikte de Kıbrıs Türk toplumuna hakkını verdiler. Yani Türklerin Federal Hükümet organlarında sonuç alıcı şekilde temsil edilmesini Karar, işimize geleni de söylüyor, gelmeyeni de. tercih yapma fırsatı yoktur. Çünkü öteki de tercih yapacak.
Soru: bu uzlaşıyı adalet anlamıyla kabul etmeye hiç mi hazır olmadık? Bugün dahi 'bütün göçmenlerin yurtlarına dönmeleri' sloganı işitiliyor.
Yanıt: Bunu anlamamış gözüküyoruz. Bütün göçmenler geri gitse, Türklerin çoğunlukta olduğu anlaşılmayacak. 1974'te olduğu gibi çünkü bugün sayıları çok arttı dolayısıyla bulacağımız çözümün uzlaşı çözümü olacağını anlamamız gerekir.
Soru: Size göre, değişebilecek başka özlü meseleler var mı?
Yanıt: İyileştirmeler olabilir. ancak her zaman; öteki taraf da iyileştirmeler alacak. Hiçbir şey tek taraflı değil. Türk askerlerinin gitmesi: Kofi Annan'ın planı, 14 yılda veya Türkiye AB'ne girdiğinde daha erken çekilmesini söylüyordu. Bu sayılar değişebilir. Çok şey değişebilir ama temel ilkeler değil
Soru: Çoğu kişi; kötü bir çözümdense çözümsüzlük daha iyi diyor.
Yanıt: Durum olduğu gibi kalacaksa çözümsüzlük daha iyi. Ancak hukuki varlık tanınırsa diğer taraf egemenliğinin tanınmasının son basamağında olacak. O zaman iki devletten söz edeceğiz.
"İSTEMEYECEĞİMİZ BİR ÇÖZÜME YAKLAŞIYORUZ"
Soru: Hiç istemeyeceğimiz bir çözüme mi yaklaşıyoruz?
Yanıt: Gerçektir. Bu görüşmeler; öyle bir şekilde yapılmalı ki başarısızlık olması halinde hiçbir şekilde bizim omuzumuza yüklenmesin. Avrupa'ya girişimiz konusunda savaşı kazandık çünkü Türk tarafını çözümü engelliyor gösterdik. Referandumdan sonra bunlar tersine döndü. Anlamalıyız ki bugün AB bir uzlaşı ilkesi temelinde yaşıyor. Çoğunluğun ne karar verdiği değildir. Kıbrıs'ın bir oyu ve Almanya'nın bir oyu olduğunu gördüğünüzde onları; siyasi eşitliğin Kıbrıs'ta geçerli olmaması gerektiğine ikna edemezsiniz.
"ÇÖZÜM OLSUN, KUZEYE GEÇERİM"
Soru: 'Birleşmiş' Ledra'da yürüyecek misiniz?
Yanıt: Yapamayacağım şey pasaport ibraz etmektir. Kimlik, evet; çünkü ayrı devleti tanımak anlamına gelmiyor. Doğal olarak bana, bugüne kadar neden gitmediğimi soracaksınız. Sorun çözülmeden geçmek istemedim. Orada hiç mülküm yok. Çıkarım yok bir kez, Talat'la yemek çerçevesinde kimlik göstermeden gittim.
Soru: heyecanlandınız mı?
Yanıt: İbadet etmek için Apostol Andrea'ya gitmek isterim. Ve Kıbrıs sorunu çözüldüğünde gitmeyi umuyorum. Gelecek ay 89'u tamamlayıp 90'ıncı yaşıma giriyorum. Kıbrıs sorunu çözülür de hayatta olursam, gitmek isterdim. Çok tanıdığım, dostum var. Onları görmeye gideceğim ama sorun çözüldüğünde. Aksi halde iştahımı çekmiyor. Çünkü yabancı gibi gideceğim. Kendi ülkesinde serbest hareket eden Kıbrıslı olarak değil.
Beni korkutan, Kıbrıslı Türklerle Rumların dostluk içerisinde yaşayamayacakları değil. Ama eğer siyasi liderler barışın; her birinin hislerine saygı gösterirsek başarılabileceğini anlarlarsa. Belki okullarda; evet, iki farklı durumun öğretilmesi gerekir. Biz Helenleriz, onlar Türk ama bizi birleştiren bir şey var. Kıbrıs Cumhuriyeti. İçinde yaşamamız gereken Kıbrıs Cumhuriyeti. Karşılıklı anlayış. İhtiyaç olan bu.
RAUF DENKTAŞ'LA İLİŞKİLER
Soru: Denktaş'la ilişkileriniz çok daha dostane miydi?
Yanıt: Evet. Bu da daha sonra insani konularda yardımcı oldu. İstiladan sonra, biryerlerde kayıplar bulunduğunu öğrendiğimde Denktaş'la konuşuyordum. Beni arabasıyla alıyordu ve gerçekten de kayıplar var mı diye kontrol ediyorduk. Hiç reddetmedi' bir keresinde kocası öldürülmüş bir kadın bulduk. Yaralıydı, şoktaydı. Yanında küçük kardeşi vardı, o da yaralıydı. Özellikle ilgi gösterdi. Onu buldu ve kadını Ledra Palace'a götürdü. Kendisini Almanya'ya yolladık, ameliyat oldu, şimdi serbestçe dolaşıyor, yeniden evlendi.
Soru: Kişisel-ailevi ilişkileriniz de var mıydı?
Yanıt: O'nu, avukat olduğum dönemlerden beri tanırım. Karısı çoğu kez evimize gelir benim karım da evlerine giderdi. O zaman çoğu Kıbrıslı Türkle ilişkimiz vardı. Şimdi de bazıları Meneu'ya gelip beni görüyor. İlk kez evine gittiğimde yerde çocukları vardı. Küçüklerdi. Daha sonra bana 'kuyruğu ve boynuzları yok' saptamalarını aktardı. Beni şeytan zannediyorlardı (gülüyor.)
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.