Unutulmuş zanaat: "Kunduracılık"
Binbir zorluğa göğüs gererek günümüze kadar gelen birkaç kunduracıdan yalnızca biri Arif Nurak... Unutulmuş ve artık icra edilmeyen zanaatlardan birini yapmaya çalışan, fakat fabrika ayakkabıcılığı yüzünden artık sadece ayakkabı tamiri yapan bir zanaatkâr Arif usta...
Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU
Hayatın günden güne fabrikasyon ürünlere dönüştüğü çağımızda, el sanatları ve eski zanaatkarlar yok olmaya yüz tutuyor. Geçmişte ülkemizde her köyde bir kunduracı dükkanı bulunurken, günümüzde neredeyse bu meslekle uğraşan kimse kalmadı. Yurtdışından ülkemize gelen hazır ayakkabıların mağazalarda yerini almasıyla unutulan kunduracılık mesleği sadece bir iki kunduracının verdiği mücadeleyle ayakta durabiliyor. Bunu başarabilen kunduracılarımızdan biri olan Arif Nurak, aynı zamanda ünlü siyasilerin de ayakkabılarını da tamir ediyor. Arif Usta, dünden bugüne kunduracılık zanaatının gelişimini ve yok olma sürecini anlattı. 1980 -82 yıllarında fabrikalarda üretimi yapılan ayakkabıların ülkemize gelmesi ile kunduracılık mesleğinin bittiğini söyleyen Arif Usta, "Yine de dükkânımı kapatmadım, fakat para kazanmak için ayakkabı tamirine yönelmek zorunda kaldım" dedi.
"Askerden sonra dükkân açtım"
Kunduracı Arif Nurak, 1958'de Vadili Köyü'nde doğduğunu söyleyerek, "10 yaşına kadar Vadili'de yaşadım, sonra ailemle birlikte Lefkoşa'ya yerleştim. Abim çok zekiydi ve çok başarılıydı, öğretmenleri babama okuması gerektiğini söylerdi. Sınırlardaki kargaşadan dolayı ve Rumların gençleri toplamalarından dolayı babam her gün bu korkuyu yaşayamayacağını söyleyip aileyi toparladı ve Lefkoşa'ya yerleştik. Sonrasında orada okula gitmeye başladım okuldan arda kalan zamanlarımda da kunduracı amcamın yanında meslek öğreniyordum. Askere gittim geldim ve kendi dükkânımı açtım ve hala bugündür mesleğimi yapıyorum" şeklinde konuştu.
"Mesleği amcamdan öğrendim"
Arif Usta, mesleğe 1968'de ilkokul çağlarında başladığı belirterek, "Benim ustam amcamdı, bu zanaatı amcamdan öğrendim. İlkokul ve ortaokul yıllarında her gün okul çıkışı amcamın yanına koşar ona yardım ederdim. Her defasında bu mesleği öğrenmek için heyecanla yanıp tutuşurdum. Yaptığı şey ilgimi çekerdi. Askere gidene dek 10 sene amcamın yanında hem çalıştım hem de bu zanaatın püf noktalarını öğrendim. Askerlik bittiğinde de Bandabulya'nın yanındaki bu küçük dükkânı açtım. 1978'den bu yana aynı yerde aynı mesleği yapıyorum" diye konuştu.
"Her köyde kunduracı vardı"
Arif Usta, eskiden her köyde kunduracı olduğunu söyleyerek, "Bugün baktığınızda koca ülkede 2 veya 3 kunduracı kaldık. Eskiden köylerdeki kunduracılar tüm köyün ayakkabı ihtiyaçlarını karşılardı. Simdi mağazalarda olduğu gibi ayakkabılar sergilenmezdi, sipariş üzerine yapılırdı. Bunun yanında köyde yaşayan insanlar hayvancılık ve tarımla uğraşırdı, aileler ise kalabalıktı, kısacası insanların maddi durumu iyi sayılmazdı. Dolayısı ile ayakkabı almakta çok zor ve lükstü. Bu yüzden kunduracılık zanaatı o zamanlarda çok zorluklar yaşadı" dedi.
"Fabrika üretimi bizim sonumuz oldu"
Nurak, 45 senedir çıraklık dönemi de içinde bu mesleği yaptığına dikkat çekerek, "Bu meslek de her zaman için en büyük sorun malzeme eksiğimizin oluşuydu. İstediğimiz malzemeleri tam olarak bulamıyoruz. Üç sene önce emekli olmama rağmen tüm bu zorluklara rağmen kunduracılık mesleğinin ölmemesi için halen çalışıyorum. Bizim mesleğimizi bitiren Fabrikalarda üretilen ayakkabıların ülkemize gelişi ve günden güne gelişmesiydi. Önce Türkiye, Sonra Çin'in ürettiği ayakkabıların ülkemize gelmesi ve mağazalarda satışa sunulması bizim sonumuz oldu" şeklinde konuştu.
"Kunduracılık bitti, ayakkabı tamirine geçtik"
Kunduracı Arif Nurak, sözlerine şu şekilde devam etti, "1980 -82 yıllarında fabrikalarda üretimi yapılan ayakkabıların ülkemize gelmesi ile kunduracılık mesleği de bitmiş olduk. O dönemde işi büyütmek adına aldığım makinelerde hep elimde kaldı, şuan evimde bir sürü kullanamadığım makine duruyor. Sonrasında bu ülkede kunduracılık mesleği ile uğraşanlar ayakkabı tamirine yöneldi. Birçoğu da dükkânlarını kapatmak zorunda kaldı."
"Siyasilerin ayakkabılarını tamir ettim"
Arif Usta, sözlerine şu şekilde son verdi; "Zamanında Sayıştay Başkanı Nail Atalay Bey, Milletvekili olan Amerikalı bir profesörü, getirmişti dükkânıma. Onun ayakkabılarının tamirini yapmıştım. Profesör potinlerini çok beğenmiş, beni Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'a da anlatmış ve tavsiye etmişti. Daha sonrasında Denktaş Bey'de ayakkabılarını bana getirdi. Bunun yanında Mehmet Ali Talat, Sibel Siber'in de tamir işlerini ben yapıyorum. Kısacası birçok siyasinin ayakkabı tamiratlarını yaptığımı söyleyebilirim."
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.