İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

"KKTC'ye uygulanan ambargolar dünya ile entegrasyonunu engelliyor"

"Uygulanan ambargolar dünya ile entegrasyonunu engelliyor"

Abant İzzet Baysal Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kamer Kasım, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne (KKTC) uygulanan ambargoların ülke ekonomisini olumsuz etkilediği gibi bölge ve dünya ile entegrasyonunu da engellediğini belirtti.

Yayın Tarihi: 20/07/14 15:01
okuma süresi: 9 dak.
"Uygulanan ambargolar dünya ile entegrasyonunu engelliyor"
A- A A+

Kıbrıs ekonomisine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Prof. Dr. Kasım, uygulanan amborgolara rağmen KKTC'nin 2003-2006 döneminde yüzde 13'e varan bir büyüme yakaladığını ve kişi başına gelirin de 11 bin doları geçtiğini belirterek, dünyadaki ve adadaki ekonomik krizlerin adanın ekonomisini kötüye götürdüğüne dikkati çekti.

Adada turizmin ambargolardan dolayı belirli bir seviyenin üstüne çıkamadığını vurgulayan Kasım, "Annan Planı sürecinde verilen sözler yerine getirilmedi ve ambargolar devam ettirildi. Yeşil Hat Tüzüğü'nün KKTC ekonomisine anlamlı bir katkıda bulunması için KKTC'nin AB ile doğrudan ticaret yapabilmesi gereklidir. Rum yönetiminin kuzeyden gelen mallara uyguladığı yasa dışı engeller de durumu olumsuz etkilemektedir. Kıbrıs Rum Kesimi'nde ekonomik kriz olması da Avrupa Birliği ve güneyi çözüm konusunda zorlamamıştır. Hem Güney Kıbrıs'taki hem AB'deki ekonomik kriz ise kuzeyde AB'ye yönelik ilginin azalmasına neden olmuştur" dedi.

KKTC'ye uygulanan ambargoların ülke ekonomisini olumsuz etkilediği gibi bölge ve dünya ile entegrasyonunu da engellediğini ifade eden Kasım, Kosova'nın bağımsızlığından sonra Kıbrıs'ta tek devletli bir çözümün uluslararası sistemin eğilimine ters olacağını savunarak, "Kıbrıs'ta iki ayrı etnik dil, din ve kültürel özelliklere sahip halk, 1963'den beri fiilen, 1974'den beri resmen ayrı yaşamaktadır. Kuzey'de de güneyde de işleyen bir demokratik sistem var" diye konuştu.

RUMLARIN HEDEFİ AVRUPA İLE ENTEGRASYON

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Dış Politika Uzmanı Furkan Şenay da, 1983 yılında KKTC'nin bağımsızlığını ilan etmesiyle Türkiye dışında hiçbir ülkenin bu yönetimi tanımadığını anımsatarak, iki taraf arasındaki görüşmelerin sonuçsuz kaldığını hatırlattı.

Rumların çözümden ziyade Avrupa ile entegrasyon hedefine odaklandığını vurgulayan Şenay, şöyle konuştu:

"Bu da 1990 yılında Avrupa Topluluğu'na başvuruyu getirdi. Fransa'nın AB dönem başkanı olduğu süreçte Rum tarafının üyelik müzakerelerine başlaması için tarih belirlenirken, Türkiye için ise Yunanistan'ın Gümrük Birliği Anlaşmasına yönelik uyguladığı veto engeli kalktı. Bu gelişmeyle birlikte Rumlar AB'ye üyelik yolunda ivme yakalarken, Türkiye de KKTC ile ekonomik ilişkilerini derinleştirmeye devam etti.

İşin özünde, Rum kesimi çok daha zengindi, Kıbrıslı Türklerin maddi durumu daha kötü olduğundan ve zorlu şartlarda yaşadıklarından AB üyeliğini ve ambargoların kalkmasını istiyorlardı, bu nedenle çözüme yönelik süreçte Kıbrıs Türk toplumunun tutumu çok daha olumluydu. Ekonomik ambargo ve çözülemeyen sorunlar KKTC'nin çözüme ihtiyacını arttırırken Rum kesimi uluslararası siyasi arenadaki tanınırlığı sayesinde kendi lehine bir zemin oluşturma çabasını sürdürdü."

Özel sektörün desteklenmesi için AB'nin yaptığı birtakım çalışmaların olduğunu belirten Şenay, küresel ekonomiden tecrit edilmiş olan KKTC'de özel sektör yeterli ticari alanı bulamamaya devam ettiğini kaydetti.

Rum tarafının AB üyeliği emlak sektöründe bir balon oluşturulduğunu, turizm gelirlerinin azaldığını ve inşaat sektörü de yavaşladığını dikkat çeken Şenay, şunları kaydetti:

"Yunan tahvilleri alan Rum bankaları Yunanistan'da kriz çıkmasıyla çok büyük zararlara uğrarken IMF ve AB'den 10 milyar Euro kredi aldı. Bankalarda ise 100 bin Euro üzerindeki mevzuatlarda yüzde 40 kesinti yapmak zorunda kalındı. 2013'te KKTC ekonomisi yüzde 2,8 büyürken Rum tarafının ekonomisi ise yüzde 5,3 küçüldü. 2014 başı itibariyle Rum kesiminde işsizlik oranının yüzde 16,8 olduğu ve bu değerde artış olduğu görülüyor."

Rum tarafı için çözümün getireceği en önemli ekonomik faydalardan birinin Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi olacağını savunan Şenay, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin hava ve deniz limanlarını Güney Kıbrıs'a açması Rum tarafının ekonomisini ciddi bir biçimde canlandırabilecekken adanın enerji kaynaklarının Kıbrıs'tan Avrupa'ya ihraç edilmesi de ada ekonomisine katkıda bulunacaktır. Bu noktada çözümün Rum ekonomisi açısından hayati bir önem taşıdığı söylenebilir. Rum Kesiminin AB üyeliğinden hesapladığı beklentileri karşılayamadı ve yüzünü yine çözüme çevirdi."

Norveç'te bulunan Oslo Barış Araştırmaları Enstitüsü (Peace Research Institute of Oslo-PRIO) tarafından bu yılın Nisan ayıda yayımlanan "Çözümün Ekonomiye Katkısı Raporu" çözüm ile birlikte ada ekonomisinde ciddi bir yükseliş olacağını ortaya koydu.

Raporda dikkat çeken noktalara göre, Kıbrıslı Türkler 500 milyonluk Avrupa Birliği pazarına girerken, Kıbrıslı Rumlar ise 76 milyonluk Türkiye pazarına açılma fırsatı yakalayacak.

KKTC Ekonomisi´nin dayandığı temel sektörler uzmanlar tarafından başlıca tarım, turizm ve eğitim olarak ifade ediliyor.

KKTC'nin Ekonomi Bakanlığı Ticaret Dairesi verilerine göre, 2013 yılında KKTC 1,15 milyar doları Türkiye'den olmak üzere toplam 1,7 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi.

Aynı yıl ülkenin ihracatı da 120.6 milyon olarak kaldı. Bunun 63 milyon doları Türkiye'ye yapılan ihracat oluşturdu. KKTC Maliye Bakanlığı, Kıbrıs'ın Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın (GSYİH) 2014 yılının birinci çeyreğinde yüzde 4.1 olduğunu açıkladı.

RUM KESİMİNİ AB FONLARI BİLE KURTARAMADI

Avrupa İstatistik Ofisi (Eurostat) verilerine göre, Güney Kıbrıs Rum Kesimi nüfusu 1 milyona yakın ve sabit fiyatlara göre Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) Ocak-Aralık 2013 döneminde yüzde -5.3 olarak küçülerek 25 milyar dolar civarında kaldı.

Milli gelir bütün AB'nin binde 2'si. Buna göre Malta ve Estonya'dan sonra AB'nin en küçük 3. ekonomisi Güney Kıbrıs. Aynı yıl kişi başına düşen milli gelirde 25 bin dolar olarak gerçekleşti.

Güney Kıbrıs, 1 Mayıs 2004'te AB üyeliğine ve küresel krizin başlamasından hemen önce, 1 Ocak 2008'de Euro Bölgesi'ne alındı.

AB üyeliği, Güney Kıbrıs'a para girişini hızlandırdı. Artan kredibilite ile hem doğrudan yatırımlar, hem portföy yatırımları hızlandı. Büyüme bundan destek aldı ancak, artan para girişlerinin yanı sıra, hızla düşen kredi faizleri zamanla halkın ve şirketlerin borçlanmasını hızlandırdı. Yükselen gelir, işgücü maliyetlerinin de artmasına sebep oldu. Zayıflayan rekabet gücü ve artan harcamalar zamanla cari açığı önlenemez bir yükseliş dönemine itti.

Rum İstatistik Ofisinden alınan bilgiye göre Güney Kıbrıs'ta, 2012 yılında 27 bin 459 olan işsiz sayısı, 2014 Ocak sonu itibarıyle toplam 52 bin 783 kişiye yükseldi. İşsizlik oranını da yüzde 16,8'ye yükselerek tarihi rekor seviyesine ulaştı.

2013 dönemindeki dış ticaret açığı, 3 milyar 232 milyon Euro'ya ulaşdı ve yabancı sermaye girişi pek olmadığından, cari işlemler dengesinde de büyük sıkıntı yaşamakta.

Güney Kıbrıs'ta bankacılık sektörünün aktif büyüklüğü 164 milyar dolar ve ekonominin toplam büyüklüğünün 7 katı. Euro Bölgesi'nde bu oran 3.5 kat. Son yıllarda yüzde 25'e yakın payla en yüksek ihracat pazarı olan Yunanistan'dan gelen talep daralmasıyla Güney Kıbrıs'ın ihracaatı da düşür gösteriyor 2011'de 1 milyar 920 milyon dolar olan ihracat, yüzde 16 gerileme ile 2012´de 1 milyar 745 milyon dolara indi.

Rum kesimi hükümeti 5 Haziran 2012'de Avrupa Birliği kurtarma fonlarından yardım istedi ve 2013 mart ayında Euro Bölgesi Maliye Bakanları yazılı bir açıklama ile Güney Kıbrıs için 10 milyar Euro büyüklüğünde bir kurtarma yardımı verileceğini söyledi.

Krizin Rum kesimine faturası, daralan bir bankacılık sektörü, moralini kaybetmiş bir halk, yeni dış borçlar ve kayıp yıllar.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.