Yasal zorunluluğa rağmen cankurtaran eksikliği göze batıyor
Birçok kişinin boğulma tehlikesi geçirdiği ve bu yaz 3-4 kişinin de boğularak feci şekilde can verdiği denizlerimizin plaj olarak kullanılan sahillerinde yasal zorunluluğa rağmen cankurtaran eksikliği göze batıyor
Belediye denetimine tabi plajlarda görev yapan cankurtaranların bir kısmının sertifikalarının dahi olmadığı yetkili ağızların açıklamaları ile anlaşılırken; Eski Su Sporları Başkanı Sedat Kaplan, "Cankurtaranlık sadece kulenin tepesine oturtmak değildir" uyarısı yaptı.
Girne Kaymakamı Mehmet Envergil, yasaya göre sertifikaya sahip cankurtaran bulundurmak zorunluluğu olduğuna dikkat çekerken; Mağusa Kaymakamı Şifa Çolakoğlu ise, bazı plaj işletmecilerinin kuleye "sadece iyi yüzme bildiklerine inandıkları birisini koyarak sorunu çözmeye çalıştıklarına" işaret etti.
Güzelyurt Kaymakamı Doğan Bağkur ise, "Herhangi birine yelek giydirmekle o kişi cankurtaran olmaz. Güzelyurt'ta 4 plaj ve buna ek olarak kullanılan kıyı şeritleri var. Ancak bu plajlarda cankurtaran yok" diyerek vahim tabloyu Kıbrıs Postası'na resmetti
Kıbrıs Postası - Eniz ORAKCIOĞLU
Ülkemizde bunca boğulma vakası yaşanırken plajların birçoğunda cankurtaran olmaması vatandaşı tedirgin ediyor. Çok az sayıda plaj ve otelde sertifikalı cankurtaran olması ve birçoğunda da sertifikası olmayan cankurtaranların çalıştırılması "Plajların Kullanımı ve Denetimi Yasasına" uyulmadığını bir kez daha gözler önüne seriyor.
Belediyelerin denetiminde olan plajların denetimleri yapılsa bile eksik cankurtaran olduğu halde, yine de mühürlenmemesi dikkatlerden kaçmazken, bunun sebebi ise sertifikalı cankurtaranın yetişmemesinden kaynaklanıyor. Bunu da devlete bağlayan plaj işletmecileri "Devlet bizlere cankurtaran yetiştirsin" diyor.
"Cankurtaran çok iyi yüzme bilmeli"
Eski Su Sporları Başkanı Sedat Kaplan, Cankurtaranların en az 2 tane yüzme tekniği bilmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Serbest ve sırt üstü stillerinde de bronzdan altına doğru gittikçe sınavlarda diğer tekniklerde de yapabilmesi gerekiyor. Kısaca bir cankurtaranın her şeyden önce çok iyi yüzme bilmesi gerekiyor. Bunun yanında cankurtaranlığın 3 aşaması bulunur. Bronz, gümüş ve altın aşamalarında altın olan kurs verme yetkisine de sahip olur. Diğer aşamalarda bulunanlar ise sahil kenarının büyüklüğüne göre bronz yardımcı, gümüş de direk cankurtaranlık yapabiliyor. Bir sahilde 4 tane cankurtaran varsa muhakkak ki 2 veya 1 tanesi gümüş olmalıdır" şeklinde konuştu.
"Denetim yapılmalı"
Kaplan, ülkemizde cankurtaran sınavlarının ve kurslarının azlığına dikkat çekerek, "Benim federasyon başkanı olduğum zamanlarda Türkiye'den getirdiğimiz ve burada kurs verme yetkisi olan bir arkadaşımızla cankurtaran kurslarını ve sınavlarını 2 defa gerçekleştirdik. O dönem Turizm Bakanlığı aracılığıyla bütün otellere bildirmemize rağmen, kursa katılım sayısı çok az oldu. Zaman zaman cankurtaran kursu açanlarda var, tabi ki bu kursların federasyondan izin alınarak açılması gerekiyor ama şuanda federasyonda yetkili biri olmadığı için spor dairesinden izin alıp yapıyorlar. Bunun dışında bu kursları federasyonun dışında birkaç kez ODTÜ düzenledi, 2 kez de Güçver su sporları düzenledi. Bu kursların düzenlemekte bir sakınca olmasa da muhakkak izin alınması gerekiyor. Bu sebeple de denetim yapılması gerekiyor. Önemli olan kursu para verip bitirmek değil, düzgünce yapabilmektir" dedi.
"Cankurtaran sayısı yeterli değildir"
Kaplan, Cankurtaranlığın sadece kulenin tepesine oturtmak olmadığını vurgulayarak, "Cankurtaranlık yardımcı malzemelerini tam tutup görevi sağlıklı bir şekilde yapmaktır. Bunun yanında ülkemizdeki cankurtaran sayısı yeterli değildir. Yasamıza göre her sahilde 200 metre mesafeye 1 tane cankurtaran düşmesi gerekiyor ve bizim sahillerimizde bunu yapan çok az sahil veya otel var. Gittiğim sahillerde gözlemlediğim kadarıyla birçok sahilde 1 cankurtaran mevcut ama bana göre bu sayı yetersizdir, en az 2 tane cankurtaranın sahil boyunca görev yapması gerekmektedir" diye konuştu.
"Boğulmalar cankurtaran eksikliğinden"
Kaplan, sözlerine şu şekilde son verdi; "İnsanın canı her şeyden önce gelmelidir. Bu sebeple cankurtaranın bütün sahil ve otellerimizde malzemeleri ile birlikte olması ve görev yapması gerekir. Çünkü can gidince geri gelmiyor ve ülkemizde yaşanan boğulma vakalarının en büyük sebebi de cankurtaran eksiklikleridir. Hava kötü olduğu zaman insanların denize girmemesini, açılmamasını gösteren ikazları vardır ve o sahilde cankurtaranın olması en azından düdükle insanların daha çok açılmamasını veya havanın kötü olduğu zaman denize girmemesini müsaade etmemesini sağlar. Fakat cankurtaran yoksa insanlar umursamayıp denize girebiliyor ve bazen de kötü şartlar kötü sonuçlar doğuruyor."
"Ülkemizde sertifikalı cankurtaran sayısı çok azdır"
Girne Kaymakamı Mehmet Envergil, yasa gereği plajların denetiminden esasen belediyelerin sorumlu olduğunu, fakat belediyelerinde kaymakamlıklar tarafından denetlendiği için 2 tarafı da ilgilendiren bir sorumluluk olduğunu belirterek, "Geçtiğimiz gün Lapta bölgesinde belediyeden sorumlu biri ve kaymakamlıktan bir müfettişle 5-6 tane plajın denetimi yapıldı. Şunu söyleyebilirim ki maalesef plajlarımız bizim istediğimiz düzeyde değildir. Cankurtaran bulundurmakta yasa gereğince şartlardan bir tanesidir, fakat yasa diyor ki sertifikaya sahip cankurtaran bulundurmak zorunluluğu var. Maalesef ki ülkemizde sertifikalı cankurtaran sayısı çok az ve bu bağlamda verilen bir eğitimde nerdeyse yok denecek bir seviyededir" dedi.
"Küçük plajlarda cankurtaran yoktur"
Mehmet Envergil, özellikle küçük plajlarda cankurtaran sıkıntısının sürekli yaşandığını belirterek, "Bu eksikliğin sebebi ise plajların 3 veya 4 ay açık olduğundan dolayı geçici çalıştırılacak cankurtaranın bulunmamasından kaynaklanıyor. Büyük işletmeler ve büyük plajların ise bu konuda fazla sıkıntısı olmuyor, çünkü maddi olarak gücü yettiği için, ölü mevsimde, yani yaz sezonu dışında da maaşını ödeyip, başka bir göreve yönlendiriliyorlar. Ama şunu söyleyebilirim ki ülkemizde iyi ve sertifikalı cankurtaran sayısı gerçekten çok azdır, küçük plajlarda cankurtaran yoktur" şeklinde konuştu.
"Gerekirse plajlar yasaklanmalıdır"
Envergil, ülkemizin bütün kıyılarında denize girildiğini söyleyerek, "Resmi plaj diye açıklanmayan yerlerde yüzmeye giden birinin boğulması, sadece kendi sucudur, fakat resmi plajlarda denize girildiği zaman kimsenin boğulmaması gerekir, boğulma tehlikesi geçiren birinin cankurtaran tarafından kurtarılması gereklidir. Öncelikle yüzmesi iyi olmayan insanlar cankurtaran olarak göreve alınmamalıdır. Bunun yanında cankurtaran olmayan plajlarda da devlet ve belediyeler devreye girmeli, hatta gerekirse bu tür plajların yasaklanmalıdır. Tabi ki bu bağlamda gösterilen ilk sebep cankurtaran bulunamamasıdır. Bunun içinde ölü dönemde garsonluk yapabilecek insanların cankurtaran eğitimi alması için teşvik edilmelidir. Böylelikle yazları cankurtaranlık, diğer aylarda da garsonluk yaparak maaşlarını sürekli almaya devam edebilirler, böylelikle sorunda bir nebze çözülür" diye konuştu.
"Cankurtaran eksiği giderilmeli"
Envergil, Özellikle Eğitim Bakanlığı veya Ulaştırma Bakanlığının cankurtaran yetiştirmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Cankurtaran eksiklerinin bir şekilde yetkili makamlar tarafından giderilmesi için çalışmalar yapılmalıdır. Aynı şekilde belediyelerinde plajların cankurtaran bulması için zorlayıcı olmalıdır. Bunların yanında bir diğer dikkat çekilmesi gereken şey ise vatandaşların bu konularda uyarılmasıdır. Özellikle iyi yüzücü olmayan vatandaşların plaj olmayan yerde denize girmemeleri, plajlarda da cankurtaran olan plajların tercih edilmesi için uyarılmalı. Şu bir gerçektir ki bizim ülkemiz bir adadır ve turizm ülkesidir, bu yüzden de ailelerin çocuklarını yüzme kurslarına teşvik etmesi gerekmektedir ve devletinde kendi olanaklarıyla düşük ücretlerle bu kursları vermeleri lazımdır" dedi.
"Devlet cankurtaranlık için kurs açmalı"
Mağusa Kaymakamı Şifa Çolakoğlu, Mağusa'da birkaç otelde profesyonel cankurtaran hizmeti verildiğini söyleyerek, "Bunun yanında diğer sahillerde su sporları eğitimi veren profesyonel cankurtaranlar bulunuyor. Aynı şekilde belediyenin de kendi bünyesinde cankurtaranı bulunuyor. Buradaki sıkıntı şudur Mağusa'da bulunan upuzun kıyı şeridinin tümünde cankurtaran bulundurmak zaten mümkün değildir. Fakat resmi plaj olarak bulunan yerlerin birçoğunda cankurtaranlar mevcuttur. Fakat bazı plaj işletmecileri de cankurtaran bulundurmak istemiyor, çünkü cankurtaran geçici eleman olarak kabul ediliyor ve bunu karşılayacak durumlarının olmadığını söyleyerek, ekstra elemana para vermek istemiyor. Çünkü bir insana bu kursu aldırıp cankurtaran yapmanın bedeli bin 500 2 bin TL civarındadır ve bu masrafın dışında aylık maaşını da ödemek zorundadır. Bu nedenle de belediye kontrole gidince senin cankurtaranın yok hadi işletmeni kapatıyoruz diyemiyor, çünkü onlarda diyor ki devlet de bizde bu konuda yardımcı olsun. Nasıl ki orman dairesi veya herhangi bir bakanlık ihtiyaç olduğu zaman geçici işçi alıyor, aynı şekilde devlet cankurtaranlık için kurs açmalı ve cankurtaran eğitmeli. Böylelikle plaj işletmecisi sadece aylık maaşı karşılayarak cankurtaran bulundurması daha kolay hal alabilir" dedi.
"Birçok plajda kule eksikliği var"
Çolakoğlu, sözlerine şu şekilde son verdi; "Cankurtaranlıkla ilgili bir diğer önemli sorun ise bazı plaj işletmecilerinin sahile bir kule koyarak üzerine çok iyi yüzme bildiklerine inandıkları birisini koyarak sorunu çözmeye çalışmalarıdır. Cankurtaran kurslarının olmamasından ve açılan az sayıda kursunda maliyetlerinin yüksek olmasından kaynaklanan sertifikalı cankurtaran bulma sorunu işletmeciler tarafından bu şekilde çözülmeye çalışılıyor. Bunun yanında plajlarda 1 den fazla cankurtaran olması gerekebilir, fakat baktığınızda birçok plajda kule eksikliği ve şamandıralarda eksiklikler bulunuyor. Bu işin en güzel yöntemi sezonluk cankurtaran olarak gençlerimizden faydalanarak, devlet eli ile bu gençlere sezonluk cankurtaranlık için eğitim vermektir. Böylelikle hem çocuklara destek olmak, hem de sorunu çözmek mümkündür diye düşünüyorum."
"Yelek giymekle cankurtaran olunmaz"
Güzelyurt Kaymakamı Doğan Bağkur, Güzelyurt bölgesinde gerekli çalışmaların yapılıp bazı yerlerdeki denizlere girilmemesi gerektiğini söyleyerek, "Akdeniz'den başlayarak Yeşilyurt'a kadar uzanan sahil çok riskli bir sahildir. Bazı dönemlerde dalga kıyıya vurduğunda, kanal oluşturarak kendini süratli bir şekilde geri çeker ve yüzme bilen biri bile boğulabilir. Bu konularda çalışma yapılıp bu bölgelerde dalganın belli ölçünün üzerine çıktığında oranın işletmecisi bu konuda tedbir alarak vatandaşı denize girmemesi için uyarması gerekiyor. Bunun yanında sahillerde işletmeleri olan kişilerin sertifikalı ve profesyonel cankurtaran kullanmaları şarttır. Herhangi birini plaja oturtup, yelek giydirmekle o kişi cankurtaran olmaz. Önce gerekli sınavlardan geçip profesyonelce bu işi yapalı ve hak ettiği maaşı da almalıdır. Güzelyurt'ta kullanılan 4 plaj vardır bunun dışında da rasgele kullanılan kıyı şeritleri vardır, fakat bu plajlarda cankurtaran yoktur. Sertifikalı cankurtaran azlığı tüm ülkede yaşanan en büyük sıkıntıdır bu sebepten de plajlarımızda cankurtaran eksikliği vardır" dedi.
"Zorunlu tedbir alınmalı"
Bağkur, Güzelyurt Kaymakamlığına bağlı olarak plajı olan bir tek Lefke Belediyesi olduğunu belirterek, "Biz gerekli duyuruları belediyelere belirli zamanlarda yapıyoruz. Ramazan Tekin'in boğulması ise denizin akıntısından dolayı ve gencin o denize yabancı olmasından dolayıydı. Aynı sorun Mağusa'nın Bedis plajında da yaşanıyor, yılda 3-4 kişi boğulduğu halde hiçbir tedbir alınmıyor. Bu konunun iyice incelerek zorunlu tedbir alınmalıdır. Eğer plaj işletmecisiysen orada cankurtaranda bulundurmak zorundasın. Yıllarca plajların serbest ve bedava olması için savaş verildi, fakat verilen hizmetlerin bir bedeli olmalı. Bizim en büyük hatamız bir yere saplanıp orada kalmamızdır. Eğer bir plajda işletmeci şezlongunu ve şemsiyesini koymuşsa, cankurtaranını bulunduruyorsa bunun karşılığında bir bedel almalıdır" şeklinde konuştu.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.