İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Ya kurallarla boğuyoruz ya fazla özgür bırakıyoruz

Ya kurallarla boğuyoruz ya fazla özgür bırakıyoruz

Ülkemizde çocuk yetiştirmede birçok aile özellikle 0 ila 3 yaş arasında nasıl bir yol izleyeceğine dair soru işaretleri yaşıyor. Mutlu ve özgüvenli çocuklar yetiştirmek adına farklı kaynaklardan ve kitaplardan beslenen, psikologlar ve pedagoglardan destek alan ailelerin sayısı ise git gide artıyor.

Yayın Tarihi: 21/04/15 07:43
okuma süresi: 9 dak.
Ya kurallarla boğuyoruz ya fazla özgür bırakıyoruz
A- A A+

Çocuk gelişiminin hızlı olduğu 0 ila 3 yaş arası dönemde ülkemizde ebeveynlerin en çok yaptığı hatalı yaklaşım ise ya çocuğu kurallarla boğmak ya da hiç kural koymamak.

Kıbrıs Terapi Anne Baba Merkezi'nden Klinik Psikolog Selen Üstüner, ailelerin çocuklarıyla iletişim içerisinde, demokratik bir yapı sağlamaları üzerinde durarak, kuralları olan ve çocuklara seçme şansı tanınan bir ortam yaratılması gerektiğini kaydetti.

Kıbrıs Postası - Meryem EKİNCİ

Kıbrıs Terapi Anne Baba Merkezi'nden Klinik Psikolog Selen Üstüner, çocuk gelişminin önemli bir evresi olan 0 ila 3 yaş döneminde çocuğun gelişimi, ebeveynlerin ve özelde de çalışan ebeveynlerin çocuklarıyla iletişiminin çocuk gelişimine etkileri ve ülkemizde çocuk yetiştirmede anne ve babaların yaptıkları hatalı uygulamalar konusunda değerlendirmelerde bulundu.

0 ila 3 yaş arasındaki dönemin, çocuğun hem zihinsel hem de bedensel olarak çok hızlı bir gelişim içerisinde girdiği bir dönem olduğuna işaret eden Klinik Psikolog Selen Üstüner, bu dönemde benmerkezciliğin hakim olduğunun, hayır kelimesine aşırı duyarlı olan çocuğun öfkle nöbetleri yaşayabildiğinin ve her şeyi denemek istediğinin altını çizdi.

Zıtlaşma değil uzlaşı

Bu dönemde annelerin ve babaların, çocuklarının döneme özgü inatlaşmasını bilinçli karşılamamaları durumunda, çocuklarda ileriki yaşlarda bazı problemler çıkabileceği üzerinde duran Üstüner, "Eğer anne ve baba bir problem çıktığında bunu öfkelenerek, bağırarak ve saldırgan davranışlarla yapıyorsa, çocuk da bunları yapmayı öğreniyor. Bu yaş bunların temellerinin atıldığı ilk yaştır" dedi. Ailelere bu dönemde çocuklarının güvenliğini sağlayarak yeni şeyleri keşfetmesi için yol açmasını,çocukların soru sormasını desteklemesini önerdi.

Üstüner, söz konusu dönemde zıtlaşma yerine sevgisini gösteren ve toleranslı davranan ailelerin çocuklarının, daha uyumlu davrandıkları üzerinde de durarak, bu konuda ebeveynelerin de birbirleriyle tutarlı davranmaları gerektiğini ifade etti.

Televizyon değil oyun

Üstüner, ailelere işten eve geldiklerinde televizyonu açmamalarını ve çocuklarıyla oynamalarını da önererek, "İlk yaptığımız şey televizyonu açmak olmamalı. Ev içerisinde herkesin oynayabileceği oyunlar oynanmalı, ailece birlikte planlanan küçük köy turları, ve çeşitli aktiviteleri de yaşantınızın içine yerleştirin" dedi.

İşini sevmek ve güçlü iletişim önemli

Üstüner, evebeynlerin iş hayatında aktif olması ve uzun mesai saatlerinde çalışmaları durumunda, çocuklarıyla geçirebilecekleri sürelerin azalmasının, bu dönemde çocuğa etkileri konusunda ise, çocukla geçirilen zamanın değil geçirilen zamanın kalitesi üzerinde durdu.

"Çocuk burada kaç yaşında olursa olsun onunla geçirilen sürenin uzunluğu değil kaliteli olması büyük önem taşımakta. Eğer anne baba, çocuğu ile iletişim kurabiliyorsa, onu dinliyor ve boş zamanlarında çocuğuyla kitap okuyor, onunla sinemaya gidiyor, birlikte alışveriş yapmak gibi etkinliklere zaman ayırıyorlarsa, bu uzun çalışma saatleri hem anne baba hem de çocuk veya çocuklar için sıkıntı olmaktan çıkacaktır" diyen Üstüner, burada önemli bir faktörün de çalışan ebeveynin işini sevmesi olduğunu ifade etti.

Suçluluk duygusu olumsuz etkiliyor

Üstüner, çalışan ebeveynlerin suçluluk duygusunun ise çocuğa olumsuz yansımaları olduğunun altını çizerek, "En büyük tehlike anne ve babanın çocuğu ile yeterince ilgilenemediklerini düşündükleri için yaşadıkları suçluluk duygusudur. Bu suçluluk duygusundan kurtulmak için de onun her istediğini yerine getirmeye çalışırlar. Bu durum da çocuğu tatminsiz ve bencil bir birey haline getirebilir" dedi.

Çocuk bakımının temeli tutarlılık ve sevgi

Üstüner, "Bu yaştaki bebekler/çocuklar için ailelerinin çalışma hayatı içerisinde olduğu sürelerde, bakımlarının kimler tarafından yapılması, sağlıklı gelişim için avantaj taşımaktadır?" sorusuna karşılık ise, çocuğa kimin baktığının değil, bakımın ve eğitimin kalitesi olduğunu kaydetti.

"Çocuğun sevgi ve ilgiyle büyümesi, ihtiyaçlarının dengeli bir şekilde karşılanabilmesi çocuk bakımında en önemli yeri tutmaktadır. Çocuğa her kim bakarsa baksın önemli olan anne ve babanın çocuğunu yetiştirirken tutum ve davranışlarını, bakım veren kişinin de üstlenmesi ve aynı tutum ve davranışları sergilemesidir" diyen Üstüner, karşıt bir durumun ise çocuğun kurallara uymamasına ve her istediğini yapmasına yol açabilecek bir ortam oluştrabileceğini ifade etti.

Kusursuz çocuklar bekliyoruz

Kıbrıs Terapi Anne Baba Merkezi'nde ailelere yönelik eğitimler veren Üstüner, 0 ila 3 yaş döneminde çocuk yetiştirmede en fazla yapılan hatalı yaklaşımlar konusunda ise, evebeynlerin ya çok baskın ya da kuralların olmadığı bir yapı sunduğunun altını çizdi.

Üstüner, şöyle dedi:

"Çocuğun ilk karşılaştığı sosyal çevre, ailedir. Ailenin her tepkisi, gösterdiği her davranış, çocuğun tüm gelişimini etkilemektedir. Çünkü çocuk yaşamış olduğu sosyal çevreye göre davranışlarını şekillendirir. Tutumlar, anne- baba ve çocuk ilişkisinin temelini oluşturur. Özellikle özgüvenin gelişiminde bu tutumların rolü çok büyüktür.0-3 yaş dönemi değil aslında okul öncesi dönem insan yaşamında çok önemlidir. Bu dönemde alınan eğitim, kişiliğin temeline zemin oluşturmaktadır. Literatürde birçok anne baba tutumu vardır. Ancak Kıbrıs'ta özellikle benim kliniğimde gördüğüm ve en çok yapılan hatalı anne baba tutum ve davranışı, Baskıcı-Otoriter ve Serbest Anne Baba Tutumlarıdır.

Baskıcı-Otoriter anne baba tutumunda tabi ki mutlak sevgi vardır. Ancak burada hiç çocuklara söz hakkı tanınmadığı gibi, aşırı kuralcı ve emirlerin çok sık olduğu bir tutum söz konusudur. Anne babalar çocuklarının yaşlarına bakmaksızın onlardan yüksek beklentiler içine girerler. Ayrıca çocukların kusursuz olmalarını beklerler. Ne yazık ki bu tutum çocuğun sosyal gelişimini engellemektedir.

Sınırsız anne baba tutumunda ise durum bunun tam tersidir. Sevgi ve hoşgörü hakim olan bu tutumda ise kontrol çocuklardadır. Kuralların olmadığı bir ortamda büyüyen çocuk, ev dışında da uyulması gereken kurallara uymaz, uyumsuzluk gösterir. Her istediğinin olmasına alışan çocuk doyumsuz ve tatminsizlik bunun da sonucu olarak mutsuzluk yaşar.

En çok uygulanması gereken anne baba tutumu, Demokratik anne baba tutumudur. Burada anne babanın desteği, sevgisi ön plandadır ancak sınırlar koymayı da ihmal etmezler. Burada en önemli unsur, anne baba ve çocuk arasındaki açık iletişimdir. Çocukla ilgilidirler ve aktif dinleme becerisini sürekli uygulamaktadırlar. Çocuğa sorumluluk verilirken diğer yandan bağımsız bir birey olması da desteklerler. Burada kural, çocuğa sizin oluşturacağınız alternatifler sunularak, seçenekler yaratılarak çocuğun bunlardan birini seçmesi sağlamak."

Sosyal alan yetersiz

Üstüner, ülkemizde ev dışındaki sosyal alanlar ile şehirlerdeki dış yaşam alanlarının çocuklar için yeterli fırsatlar sunmadığını da ifade ederek, "Evet Kıbrıs'ta çocukların rahatça oynayabileceği parklar, ev dışı yaşam alanları çok fazla yok .Ancak bu yaşam alanları yok diye çocuğu eve kapatmak da doğru bir yaklaşım değil" dedi.

Kaygılı ebeveyn sosyalleşmeyi zorlaştırıyor

Ailelerin kaygılı yapılarından dolayı çocukların sosyalleşebilmesinin zorlaştığı üzerinde duran Üstüner, çocukların başka çocuklarla oynayabileceği, özellikle de sporetif faaliyetlerde bulunabileceği ortamlara yönlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Çocuk kaybetme duygusuyla başa çıkabilmeli

Çocukların kaybetmenin de yaşanabilen bir duygu olduğunu ve bunun da atlatılabilen bir süreç olduğunu küçük yaşta öğrenmesinin önemini de vurgulayan Üstüner, "Aile bazen çocuğun kaybetmesine tahammül edemiyor ve ciddi hırslarını çocuğa yansıtıyor. Kaybetmenin de yaşanabilen bir duygu olduğunu ve bunun da atlatılabilen bir süreç olduğunu küçük yaşta öğrenen çocuk ileriki yaşantısında böyle şeylerle karşı karşıya kaldığında daha kolay atlatabilme ihtimali olduğunu görüyor. Sosyalleşemeyen çocukların kişiliklerinde problemler yaşama olasılıkları çok daha yüksektir" dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.