Komünist Emek Hareketi: "Adalet, özgürlük, demokrasi için yürüdük, yürüyeceğiz!"

Bugün aslında bu eylemi yaparken içimizden acı acı kan damlıyor. Daha 2 gün önce TC Devleti'nin Anadolu halklarına yaşattığı terörün acısını o günden bugüne Girne'den, Lefkoşa'ya yürürken hissederek geldik.

Ne gariptir ki bizlerin bu yürüyüşü yapmamıza sebep olan "devlet" ile Anadolu coğrafyasında Anadolu Halklarına bu zulmü yapan "devlet"; "ana-yavru" edebiyatı ile yıllardır her iki coğrafyanın halklarına terör estirmekte ve katliamlar yapmaktadır.

13 Mayıs 2014'de SOMA'da bir işçi katliamı yaşandı. Devletin denetimsizliği ve patronlarla işbirlikçi hükümetinin birebir sorumlusu olduğu katliamda tam 301 tane işçimiz öldü!

Olayın ardından 2 gün sonra 15 Mayıs 2014 tarihinde TC Devleti Elçiliği önünde; Soma'da 301 işçinin katledilmesi üzerine gerçekleştirilen protesto eyleminde; Komünist Emek Hareket'lilerin içerisinde aktif bir şekilde yer aldığı protestoda tutuklanan 6 kişi; eylem yerinde işkence ile gözaltına alınmış; bunun üzerine polisin içi boş bir çok iftiralarla dolu iddianameleri ile olay savcılığa sevk edildi. 1 günlük gözaltı sonrası ertesi gün Lefkoşa Kaza Mahkemesi'nde bizleri mahkemeye çıkarttılar ve bizlere yurtdışı yasağı koyup; teminat karşılığı bizi KKTC sınırlarına "tutsak" ettiler...

Yaşanan olayın ardından tam 17 ay geçmesine rağmen KKTC Devleti Mahkemeleri kurumlarından bugüne kadar bizlere mahkeme celbi dahi gönderilmemiş; hiçbir tebligatta bulunulmamıştır.

Bu KKTC Devleti Mahkemesi ve polis teşkilatının "Soma katliamında yaptığımız onurlu eylem" karşısında bizlere uygulanan faşizan tavrın devamıdır ve onların kendi yasaları önünde düştüğü acınası durumdur. Amaçları bizlerin "gözünü korkutmak" ve güya bizleri inandığımız değerlerden uzaklaştırmaktır.

BİZ ADALET İSTİYORUZ! 301 SOMA İŞÇİSİ İÇİN DİRENMEK "SUÇ" DEĞİLDİR!

Devlet haklıysa neden bizi "mahkemeye" çağırmıyor ?

Neden oyalıyor ? Kimden kaçıyor ?

Bizleri "işkencelerle" TC Elçiliği önünden götürüp nezarete atan; ertesi gün mahkemeye veren polis teşkilatı kime hizmet etmektedir ?

KKTC Mahkemeleri "katilleri, hırsızları, uyuşturucu baronlarını, insan tacirlerini" dışarıda serbestçe dolaşmasına izin verirken; biz 301 tane katledilen işçimiz için eylem yaparken bize neden yurtdışı yasağı dayatıyor ?

Talebimiz gayet açıktır. Girne'den buraya ADALET, ÖZGÜRLÜK ve DEMOKRASİ için yürüdük.

Kavgamız bu üç kavramın hayat bulması içindir.

Kavgamız emekçilerin katledilmeden, sömürülmeden ve ezilmeden "insanca yaşayabileceği" bir memleket ve dünya kurmaları içindir.

Kavgamız Kıbrıs'ta ve Dünya'da başka SOMA'lar yaşanmasın ve yaşanırsa da buna karşı mücadele edenlerin; seslerinin faşist baskılarla kesilmemesi içindir.

Sözlerimizi Bertolt Brecht'in "halkın ekmeği" ile bitirmek isteriz.

"Bilin: Halkın ekmeğidir adalet.

bakarsınız bol olur bu ekmek,

bakarsınız kıt,

bakarsınız doyum olmaz tadına,

bakarsınız berbat.

Azaldı mı ekmek,başlar açlık,

bozuldumu tadı,başlar hoşnutsuzluk boy atmaya.

Bozuk adalet yeter artık!

Acemi ellerle yuğurulan,iyi pişirilmemiş adalet yeter!

Yeter katıksız,kara kabuklu adalet!

Dura dura bayatlayan adalet yeter!

Bolsa insanın önünde ekmek,lezzetliyse,

gözler öbür yiyeceklere yumulsada olur.

Ama her şey bollaşmaz ki birdenbire...

Bilirsiniz,nasıl bolluk doğurur ekmek:

Adaletin ekmeğiyle beslene beslene.

Ekmek her gün nasıl gerekliyse nasıl,

adalet de gerekli her gün,

hem o,günde bir çok kez gerekli.

Sabahtan akşama dek,iş yerinde,eğlencede,

hele çalışırken canla başla,

kederliyken, sevinçliyken,

halkın ihtiyacı var pişkin, bol ekmeğe,

günlük, has ekmeğine adaletin.

madem adaletin ekmeği bu kadar önemli,

onu kim pişirmeli, dostlar, söyleyin?

Öteki ekmeği kim pişiren?

Adaletin ekmeğini de

kendisi pişirmeli halkın,

gündelik ekmek gibi.

Bol,pişkin,verimli."

Komünist Emek Hareketi