Memurlar yılda 186 gün izinli

İzin Cenneti

10-15 yıl kadar önce yine yapmıştım bunu. Oturup, ülkemizde bir yıl içinde, bir devlet memurunun kaç gün izin yaptığını, kaç gün çalıştığını hesaplamıştım. Çıkan sonuç çok ama çok şaşırtmıştı beni. Hatta o kadar ki, çıkan sonucu, başka ülkelerle kıyaslamaya dahi kalkmıştım.

Geçtiğimiz günlerde, bir arkadaş toplantısında yine açıldı aynı konu. Yıllar önceki masa-başı araştırmamın sonucunu hatırladım ve anlattım.

Aradan 10-15 yıl geçmişti. Gerçi hiçbir şey değişmemişti ama yine de 2008'i merak ettim. Önüme bir takvim aldım ve hesaplamaya başladım...

Cumartesi – Pazar'lar yanısıra Milli ve Dini Bayramlar tatillerinin 365 gün içindeki toplamı 114 gün...

Bir devlet memurunun yıllık izin hakkı, 42 gün...Hastalık ve mazaret izinleri ile bu rakam 72 de olabilir.

Yani, resmi tatilleri de ekleyince toplam izin günü sayısı 186 ediyor...

Yani, 365 günde devlet memuru 179 gün çalışıyor, 186 gün de izin yapıyor...

Bu rakamlara , (kadınsa) doğum izni , (kadınsa) doğum sonrası emzirme izni, kaytarmalar ve yıl içinde verilen 'idari izinler' eklenmiş değil. Onları "yok" saydım.

Manzara böyle...

Batı ülkelerinde benzerimiz yok... Bizimki kadar veya bizimkinden fazla rakamların var olduğu bazı ülkeler var ama.. Hangileri mi ? Bazı ortadoğu ülkeleri, bazı Afrika ülkeleri vede bazı Güney Amerika ülkeleri...

Ülkemizden ilginç bazı saptamalar daha...

* Devlet memurlarımızın % 95'i, yasaların kendilerine tanıdığı izin hakkını, son zerresine kadar kullanıyorlar.

* Kaçamaklar ? Çok büyük oranda... Şu veya bu nedenle, haftanın en az iki gününde birkaçar saati bulan 'özel izin' alıyorlar. ( Gerekçeler : su parası, elektrik parası, telefon parası, banka işlemleri vb. )

* Her devlet memurunun, çalıştığı iş yerinde, her iş günü içinde ortalama 1 saatlik molası var... (Kahve, sigara, sohbet, dedikodu vb. )

* Mesai saatleri mi ? Var gibi görünüyor ama aslında yok öyle birşey. Denemek istiyorsanız saat tam 08.00'de bir Devlet Dairesi'ne gidin..Çok merak ettiyseniz eğer, -öğle veya akşam - paydos saatine 10-15 dakika kala bir kez daha gidin... Birisini bulursanız alnınızdan öperim.

Manzara böyle.....

"Kazanılmış haklar"... İşte sihirli ifade bu...

İki tür "kazanılmış hak" var ülkemizde. Birincisi, yasalarla verilmiş "kazanılmış haklar" ; ikincisi ise kendiliğinden yerleşmiş "kazanılmış (!) haklar"..

İşte bu kazanılmış haklara dokunmanın ateşe dokunmaktan farkı yok. "Kazanılmış haklar geri alınamaz" veya "kazanılmış haklara dokunulamaz". Varsa bir kahraman, dokunmaya kalksın, arkasından seyreyleyin cümbüşü..

Peki nasıl çözülecek bu sorun ?

Bilen varsa beri gelsin.

Bir yanda hükümetler...

Gelip giden her hükümet bu durumun farkında aslında. Ama ellemeye cesaretleri yok. Seçilmişler, on binin üzerinde resmi devlet memurunun oyunu kaybetmeyi göze almadı, alamaz da.

Diğer yanda sendikalar... Hem Hükümetlere karşı çıkmak hem de üyelerine sevimli görünmek için bu konuda atılan her adımın karşısında yer alıyorlar.

Ama kime sorsanız durumdan şikayetçi. Memurun kendisi bile...

Çözüm....?

Yok.....

İşte böyle, hem söyleneceğiz hem de aynı şekilde yürümeye devam edeceğiz. Taa ki dışarıdan birileri – ister AB olsun isterse bir başkası – "Durun yahuu..Nedir bu rezalet ?" diyene kadar.