İÇ HABERLER
okuma süresi: 13 dak.

Emekli Korgeneral Öznal Paşa: "Allah Makarios'tan razı olsun"

Emekli Korgeneral Öznal Paşa: "Allah Makarios'tan razı olsun"

Emekli Korgeneral Erdoğan Öznal Paşa Kıbrıs Postası'na konuştu…

Yayın Tarihi: 01/01/16 08:00
okuma süresi: 13 dak.
Emekli Korgeneral Öznal Paşa: "Allah Makarios'tan razı olsun"
A- A A+
Kıbrıs Postası - Ulaş BARIŞ

1938 Tekirdağ doğumlu Emekli bir havacı Korgeneral…

Erdoğan Öznal…

Hava Kuvvetlerinde tam 40 yıl boyunca görev yapmış.

Bunun son 15 yılını 'Paşa' olarak geçirmiş…

Önce Tuğgeneral, sonra Tümgeneral, en son ise Korgeneral olmuş…

1996'da emekli olduktan sonra o zamanların Anayasasına göre Genel Kurmayın bir kişi atadığı Yüksek Öğrenim Kurumu'na(YÖK) atanmış.

Arada 28 Şubat darbesi yaşanmış…

Ardından 2004'te Anayasa değişince Öznal Paşa'nın YÖK üyeliği sona ermiş…

Sonrasında ise Ergenekon ve diğer davaların getirdiği gergin günler…

Öznal Paşa da bu davalardan yargılanmış ve hatta hala daha devam davaları var.

Ancak onun Kıbrıs'la ilgili en unutulmaz anısı 8 Ağustos 1964'te Erenköy çarpışmalarında olmuş.

Öyle ki, o zamanlar genç bir üsteğmen olan Erdoğan Öznal, Dillirga Tepelerini bombalayan 4 uçaklık özel filonun pilotlarından birisi…

O uçaklardan birisi ise görevden geri dönmemiş…Yüzbaşı Cengiz Topel'in uçağı…

Paşa'ya göre Kıbrıs olayı Türk Ordusunda çok büyük değişimleri de beraberinde getirmiş. Bundan dolayı ordu içerisinde şakayla karışık bir de söylem bile gelişmiş: "Allah Makarios'tan razı olsun."

Paşa 1974 müdahalesinde çok zorlandıklarını, Rum Hava Kuvvetlerinin olmamasını ve Yunan Hava Kuvvetlerinin müdahale etmemesini bir şans olarak gördüğünü söylüyor.

Bugün gelinen noktada ise Kıbrıs sorunun çözüleceğini söylüyor…

Öznal Paşa ile şehit olup adını Kıbrıs tarihine yazdıran Yüzbaşı Cengiz Topel'in filo komutanı olduğu o günü ve diğer meseleleri konuştuk.

"Bizi o özel görev için Muhsin Batur Paşa seçti"

Paşam, nasıl oldu Erenköy olayı? Nasıl bu göreve seçildiniz?

Okuldan mezun olduktan sonra 1959'da Diyarbakır'a geldim, ardından bir sene Bandırma ve 1962'de Eskişehir'e geldim. O zamandan beri Ege ve Kıbrıs sorununu iyi bilirim çünkü Kıbrıs da Eskişehir Üssüne bağlıdır.

O zamanlar F-100 uçakları vardı. Bunlar çok gürültü çıkaran uçaklardır. Bunun nedeni de 'After Burner' sisteminin bu uçaklarda kullanılmasıydı. Bu sistemde çıkan yakın bir daha yanar ve onun gürültüsü çıkar. Düşman bu uçakların geldiğini duyunca çil yavrusu gibi dağılırdı. Psikolojik etkisi çoktu yani anlayacağınız.

1964'te olaylar cereyan ediyor biz de Eskişehir'deyiz, 112.Filo'da. 4 uçak seçildi filodan. Muhsin Batur, rahmetli o zamanlar Eskişehir 1. 1.Taktik Hava Kuvveti komutanıydı, sonradan Hava Kuvvetleri Komutanı da oldu. Sonrasında senatör oldu ve ardından da Cumhurbaşkanlığını kıl payı kaçırdı. Çok muhteşem bir insandı, liderlik vasfı olan, kendinden emin birisiydi. Bu Kıbrıs'taki olaylar yüzünden 4 kişi seçildi. Filo komutanı da Yüzbaşı Cengiz Topel olarak belirlendi. Tabii o kıdemlimizdi, ben Üsteğmendim. O gece Muhsin Paşa geldi ve seçimde bulundu. O biliyor tabii, Topel Yüzbaşı bizden kıdemli çünkü o F-100 uçağını önceden biliyor. Aslında askeri hiyerarşi içerisinde komutan o filonun binbaşısını atlayıp da gidip görev için kendi seçmez. Ancak o görev özel bir görev olduğundan Muhsin Paşa kendi geldi ve bizi o özel görev için seçti.

Geçen gün gittim Cengiz Topel anıtını ziyaret ettim orada Topel'in uçağı 19.30'da görev için üsten kalkmış diyor ama sanki daha erken gibiydi. Şimdi uzun zaman geçti, hafızam beni yanıltabilir. Çünkü 19.30'da oradan kalkılsa, yani Eskişehir'den, 30 dakikada intikal edilse, gece olur. Neyse, çok da önemli değil, kalkındı gelindi, Erenköy Bölgesine taarruzlar yapıldı, düşmana zayiat verdirildi. Ben 4 uçak arasında geride olanındaydım çünkü hiç savaş tecrübemiz yoktu.

"Kıbrıs olayı TSK'yı kendine getirdi"

Topel Yüzbaşının düşme anını gördünüz mü?

Biz üç uçak görevimizi tamamladık, üsse döndük ama Topel Yüzbaşımız geri dönemdi. Hatırlıyorum da saatlerce dönemsini beklemiştik ama dönmedi. Muhtemelen yerden açılan ateşle düşürüldü ancak ben olayı görmedim. Gerçi bu konuda bir başka teze göre de kendi bombasının patlaması yüzünden düştüğü söyleniyor. Şimdi bu da olabilir. Uçaktan kendi bombanızı atmanız için alçalmanız lazım. Eğer fazla alçalırsanız bombadan etkilenebilirsiniz. Bunlar saniyelerle ölçülen işler. Ancak benim inancım yer ateşi sonucu olduğudur. Bize de o gün yoğun ateş açılmıştı ancak bizi vuramadılar. Bunlar çok zor görevler, çok zor kararlardır. Yani vurulduğunuz anda paraşütle atlamak zorundasınız ve bunun kararını saniye içinde vermelisiniz. Eğer 1 saniye gecikirseniz, Allah rahmet eylesin. İşte pilotlarımız bazı durumlarda 'acaba indirebilir miyim, uçağı kurtarabilir miyim' diye düşünür ama bunun sonu felaket olabilir.

"Orduda bir espri var, 'Allah Makarios'tan razı olsun diye. Zira onun mesul olduğu Kıbrıs olayı bizi kendimize getirdi, toparlandık"

Aslında Kıbrıs olayı Türk Silahlı Kuvvetlerine çok şey kazandırmıştır, çok tecrübeler vermiştir. Hatta askeriyede espri konusudur, zaman zaman kendi aramızda "Allah Makarios'tan razı olsun" derdik. Tabii o günler geçti gitti. Peki, niye derdik?

Çünkü onun tutumuyla çıkan bu olaylar, bizim yani TSK'nın kendine gelmesine vesile oldu. Ne diyordu Rumlar? "Türkler Akdeniz'e çıkar, müdahale edecek der, sonra da edemez."

Anlayış buydu.

Biliyorsunuz 1964 yılında da müdahale etmeye kalkmıştık. O zaman karar verdik, adaya çıkacağız. ABD Başkanı Johnson bize haber gönderdi ve dedi ki "eğer müdahale ederseniz ve Rusya, ya da o zamanın Sovyetler Birliği diyelim, size engel çıkarırsa, biz NATO olarak sizi koruyamayabiliriz." Yani Amerika bizi o konuda yalnız bıraktı ve ardından da o ünlü Johnson Mektubunu İsmet İnönü'ye yolladı. Bunun üzerine İnönü çok ünlü açıklamalarından birini yaparak dedi ki "Peki öyleyse, yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini alır."

"Müdahale etmek istiyorduk ancak bunun için ne teknik ne de silah donanımımız vardı"

Aldık mı almadık mı bilemiyoruz ancak o zamandan itibaren çok kötü üzücü günler geçirdik. Yani Kıbrıs halkı burada mezalime uğrarken, bizim aklımız, yani askerlerin aklı hep buradaydı. Çok üzülüyorduk ama bir yandan da deneyimizi olmadığı için sıkıntılar çekiyorduk. Ayrıca hiçbir şeyimiz olmadığını, yani malzeme, teçhizat anlamında olmadığını o günlerde anladık. İşte bu yüzden çok çalışmaya, ordumuzu geliştirmeye, kendimizi geliştirmeye başladık.

Yani Makarios'a Allah razı olsun derken, kastım, o zamanlar ne çıkarma araçlarımız var ne silahımız var. İşte tüm bunların sağlanması Kıbrıs olayı sayesinde oldu. 1963-64, 1974 olmasaydı, TSK bugünlere çok zor gelirdi.

Hele de havacılık konusunda çok zorlanırdık. Zira askeriyede hava kuvvetleri hayati önemdedir. Mesela IŞID olayına bakınız, havadan saldırılar düzenleniyor. Neden? Çünkü genel görüş IŞID'ın olduğu yere postal değmeden sorunun çözülemeyeceği yönündedir. Onların taktiği 1000 kişilik kuvvetlerle saldırılar düzenlemektir ancak tepelerinde hava kuvvetleri olduğundan bunu yapamıyorlar. Böyle olunca da 150-200 kişilik kuvvetlere bölünüp öyle hareket ediyorlar ve etkinlikleri azalıyor. Tabii tek başına hava kuvvetleri ile savaş kazanmak mümkün değildir ancak Kosova'da bunu başardık. Ben orada da aktif olarak uçtum. F-16'larla harekât yapıyorduk. İtalya'daki birlikler bana bağlıydı diye hem denetleme hem de katılma açısında oralarda aktif görev aldım.

Orduda en son görevim Ekişehir 1.Taktik Hava Kuvveti komutanıydım. Yani Ankara'nın Batısındaki tüm hava birliklerinden sorumlu komutandım. Nedir bunlar? Ankara, F-16'lar-Akıncı Üssü, Balıkesir, Bandırma Üsleri, tüm radarlar ve Kıbrıs da dahil sorumluluğumda idi. Mesela Geçitkale Havaalanı benim sorumluluğumda idi. Yeni öğrendim, orasını kapatmışsınız, öyle duruyormuş.

"20 Temmuz'da çok zorlandık. Eğer Rumların hava kuvvetleri olsaydı çok daha zorlanabilirdik"

Aslında 20 Temmuz 1974 günü de Türk ordusunun adaya çıkarken çok zorlandığı söylenir, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Doğru mu bu?

Kıbrıs Harekâtı TSK açısından son derece önemli oldu çünkü bizi kendimize getirdi, güvenimizi yerine getirdi. Çok önemliydi.

1974 harekâtında çok zorlandığımız doğrudur. Bunun en büyük sebebi arazi şartları ve diğer saydığım sebeplerdir. Adam gelmiş Beşparmakların üzerine oturmuş.

O da değil, Girne üzerinde savunma sistemleri var. Mesela Dome Hotel üzerinde uçak savar vardı, çok etkiliydi. Biz de kalkmış geliyoruz, bir baktık Dome'dan ateş ediliyor. Sonradan vurduk onu ama ilk başlarda yerini bulamadıydık. Çıkarma Bölgesi de çok dar bir bölgeydi. Hava indirme harekâtının ve Amfibi harekâtının en hassas noktası çıkarma noktasıdır. 20 Temmuz da bir amfibi harekâttı idi. Tutunmak zorunda olduğumuz bir yerdi. Buna 'beach head' durumu denir. Yani plaj başı... 1915 Çanakkale'yi hatırlayın, İngilizler çıkmıştı. Eğer Atatürk'ün taarruz kararı olmasaydı, İngilizler durmazdı. Ama saldırılınca İngilizler durdu. Durunca da bittiler.

"Yunan Hava Kuvvetleri müdahale etmeye cesaret edemedi"

Allahtan Rumların hava kuvvetleri yoktu. Eğer olsaydı durum çok değişebilirdi. Aslında Yunanlıların hava kuvvetleri vardı ama cesaret edemediler. Eğer cesaretleri olsaydı bile mesafe çok uzundu, o da etkili olurdu. Onların F-104'leri vardı, Girit'te, Iraklion ve Sudabey hava üsleri var, oralarda beklediler. Kalksalar, yüksekten geleceklerdi, o zaman da biz engellerdik ama dediğim gibi Yunanlılar eğer havadan müdahale etseydi, çok zorlanırdık gibime geliyor.

Dolayısıyla, Türk Hava Kuvvetleri olmasaydı, Kıbrıs Harekâtı çok zorlanacaktı. Zaten bizim Karacı arkadaşlar da bunu her zaman söylediler.

"Kıbrıs sorunu çözülecek gibi duruyor"

Peki Paşam, o sıcak günlerden sonra, bugün geldiğimiz noktada, Kıbrıs sorununun çözülebileceğine inanıyor musunuz? Var mı umudunuz?

Bence Kıbrıs Sorunu çözülecek gibi duruyor. Gerek Mustafa Bey gerekse de karşı taraf iyi niyetli duruyor, öyle davranıyor. Türkiye de çözüm yönünde görüşte ama zaman zaman bu değişebiliyor. Aslında bu konjonktüre göre değişen bir durum olabiliyor. Mesela bu son Rusya olayından sonra, Rusya Kıbrıs'ta bir çözüme nasıl bakıyor? Ne diyecek? Geçenlerde Ruslar çıkmış İsrail'e 'aman sakın Türkiye ile barışma' diyor. Rusya diyor bunu. Rusya hala daha ben emperyal devletim diyor, hala daha sıcak denizlerde emelleri vardır. Gerçi son Suriye hareketi ile bu emeline ulaşmış gibi görünüyor. Onlarda buralarda olacak. İran'la filan ortak hareket edecekler. Güç dengeleri tekrardan oluşacak. Rusya bu adadan vazgeçmez ama.

Dolayısıyla değişken durumlar vardır ama ben bu kez olacağını düşünüyorum.

"İki tarafta da irade var gibi duruyor"

İrade varsa ki iki tarafta da var gibi. Yani Sayın Talat da işin içinde, o da görevde, bu kez olabilir. Mesela geçenlerde Mustafa Bey Mart ayında olabilir dedi. Keşke olsa. O zaman Kıbrıs fırlar gider, kimse tutamaz. Yıldız gibi olur.

Kıbrıs'ın stratejik önemi asla azalmaz. Gerçi bizim askeriyede çok parlak bir paşamız vardı, ismi lazım değil, o bir gün gelip 'Kıbrıs'ın önemi çok azaldı' demişti ama hiç olur mu öyle şey? Mümkün değil.

Yarın: Öznal Paşa'nın YÖK dönemi, davalar, kumpaslar…

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.