İÇ HABERLER
okuma süresi: 34 dak.

CTP'nin 26. Olağan Kurultayı'nda yeni parti meclisi belli oldu

CTP'nin 26. Olağan Kurultayı'nda yeni parti meclisi belli oldu

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 26. Olağan Kurultayında yeni parti meclisi açıklandı. CTP'de tek adaylı olan kurultayda aday olan Tufan Erhüman dönemi ise 14:14'de başladı...

Yayın Tarihi: 13/11/16 22:55
okuma süresi: 34 dak.
CTP'nin 26. Olağan Kurultayı'nda yeni parti meclisi belli oldu
A- A A+
Kıbrıs Postası - CANLI

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 26. Olağan Kurultayında yeni parti meclisi açıklandı ."Yeni CTP" sloganıyla gerçekleştirilen kurultayda yeni parti başkanı ve parti meclisi seçimi yapılıyor. Lefkoşa Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda gerçekleştirilen kurultayda parti başkanlığına tek aday olan Tufan Erhüman dönemi ise 14:14'de başladı...

22.44: Cumhuriyetçi Türk Partisi 26. Olağan Kurultayı'nda 108 adaydan 75 kişi seçildi. Seçilen adayların listesi şu şekilde:

26. DÖNEM PARTİ MECLİSİ:

Fazilet Özdenefe

Feriha Tel

Fatma Miralay

Çiçek Göçkün

Suzan Kısaoğlu

Evren Bağlarbaşı

Fide Kürşat

Simge Okburan

Bilen Sayılı

Ayça Çıralı

Nazenin Taşçıoğlu Şahali

Seda Efendi

Ürün Solyalı

Güner Gülhan

Şerife Korucan

Ayşenur Talat

Hülya Akbil

Ülkü Taşseven

Muhittin Tolga Özsağlam

Fatma Şencağ

Doğuş Derya

Tülay Sönmez

Cemil Sarıçizmeli

Emel Kişi

Aziz Kaya

Mustafa Ergüven

Osman Bican

Aybike Yektaoğlu

Armağan Candan

Bengü Gargınsu

Teberrüken Uluçay

Hüseyin Kırsaç

Abdülselam Tanışman

Tara Yektaoğlu

Çelen Özkaynak

Erkut Şahali

Hasan Barbaros

Tülin Murat

Onur Olguner

Ahmet Benli

Çimen Varer

Osman Işısal

Ali Karavezirler

Zühre Civa

Hasan Ulaş Altınok

Nazife Göçer

Neriman Tarkuç

Pembe Avşaroğlu

Hüseyin Manik

Birikim Özgür

Yüksel Çelebi

Abdullah Ekinci

Tijen Coşar

Mehmet Çağlar

Erdoğan Sorakın

Mutlu Azgın

Hasan Öztaş

Münir Çağanağa

Salih Bayraktar

Asım Akansoy

Derviş Aygın

Salahi Şahiner

Veçhi Cezaroğlu

Arif Osum

Kadri Fellahoğlu

Özkan Yorgancıoğlu

Hüseyin Erçal

Hüseyin Öztörel

Ahmet Gülle

Ertan İnce

Adil Onalt

İsmail Mıstıkoğlu

Biray Deliceırmak

Cemal Mert

Velettin Taşkent

YÜKSEK DİSİPLİN KURULU

Sibel Sorakın

Canan Öztoprak

Ezer Özsoy

İlker Işınsu

Halil Onbaşı

22.09: Cumhuriyetçi Türk Partisi 26. Olağan Kurultayı'nda oy verme işlemi sonrasında alınan ilk bilgilere göre katılım oranı yüzde 50 oldu. Kullanılmayan oy sayısı 967 olurken, kullanılan oy sayısı ise 970.

21.55: OY VERME İŞLEMİ SONA ERDİ

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 26. Olağan Kurultayı'nda oy verme işlemi sona erdi. CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ve CTP eski Genel Başkanı Mehmet Ali Talat'ta oy kullandı.

20.40: CTP eski Genel Başkanı Mehmet Ali Talat ile CTP yeni Genel Başkanı Tufan Erhürman oy verme işlemi için çıktıkları platforumda el ele birliktelik pozu verdiler. Oy verme işlemi devam ediyor. Saat 21.30'da oy verme işleminin sona ermesi bekleniyor.

16:50: OY VERME İŞLEMİ DEVAM EDİYOR

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 26. Olağan Kurultayı'nda parti meclisi ve Yüksek Disiplin Kurulu üyelerinin seçimi için parti üyeleri tarafından oy verme işlemi devam ediyor. Yaklaşık olarak 2000 üyenin oy kullanması bekleniyor.

14.55: "YENİ CTP HALKIN YANINDADIR"

Ama herkes de bilmelidir ki CTP bugün 46 yaşındadır ve yürürken sakız çiğnemeyi bilecek kadar deneyim biriktirmiştir. CTP, bu ülkede halkımızın günlük yaşamın her anında yaşadığı bu kokuşmuş sağ statükodan ve onun ürettiği ve beslendiği kültürden kaynaklanan sorunları görmezden gelip çözüm ertesine erteleyecek bir parti olmadığı gibi, çözümün ertesi günü bu statükonun ve onun kültürünün bir anda kendiliğinden yerle bir olmayacağını da bilen bir partidir. Onun içindir ki haysiyet, adalet, üretim ve hizmet temelinde yükselecek yeni sol politikalarını, hem çözümün olmadığı koşullarda, hem de çözüm sonrasında bu düzeni ve onun kültürünü alaşağı etmek için üretecektir.

Solculuk her şeyden önce halkçılık, toplumculuktur. Yeni CTP kamunun, kamu yararının, kamusal olanın, özetle halkın yanındadır. Yalnızca üst sınıfların çıkarına olan, orta sınıfları her gün biraz daha eriten, alt sınıfları yoksullaştıran ve açlık sınırına yaklaştıran bir ekonomik model, devletçi de özelci de olsa kamunun, halkın yararına değildir. Böyle bir modeli, yalnızca tasarrufçu maliye politikaları ve neo-liberalizmin temel mottosu olan "devleti küçültme" formülü ile dönüştürmek mümkün değildir. Böyle bir modeli dönüştürmek için her şeyden önce pastayı büyütmek ama bu yetmez… Aynı zamanda pastayı adil bölüşmek gerekir. Devleti küçülteceğim diyerek Göç Yasası'nı çıkarıp kamu çalışanı gençlerimizi aile içi gelir aktarımı olmaksızın yaşamını sürdüremeyecek duruma getirenlerden değiliz… Devleti küçülteceğim deyip üniversite mezunu gençlerimizi işsiz bırakanlardan, göç etmek zorunda bırakanlardan da değiliz… Devleti küçülteceğim diyerek kamu hastanelerini doktorsuz bırakanlardan da değiliz. Devleti küçülteceğim diyerek gençlerimizi, özel sektörde, sendikasız, toplu sözleşme hakkı olmadan, iş güvencesiz, günde sekiz saat çalışma ilkesine bile uygun olmayan koşullarda, asgari ücrete çalışmak zorunda bırakanlardan da değiliz… devleti küçülteceğim deyip sağlık ve eğitim sistemlerinden elini eteğini çeken, alt ve orta sınıflarla üst sınıfların bu hizmetlere erişim olanakları arasında kapanmaz bir uçurum açanlardan da değiliz…

Biz, gelin pastayı büyütelim ve adil paylaşalım diyenlerdeniz. Biz 1963'ten, hatta 1878'den beri bu topraklara tırnaklarını geçirmiş, var olmak, var kalmak için mücadele eden bu halkın ancak üreterek var olacağını bilen, bunu söyleyenlerdeniz. Bu vahşi liberal düzende bu rekabet bizi bitirecek, tarımda, hayvancılıkta, küçük sanayide, hatta turizmde kooperatifleşmenin, güçlerimizi birleştirmenin yollarını bulmamız gerekir diyenlerdeniz. İstihdam olanaklarını artırabilmemiz için yatırıma ihtiyacımız var… Bu ülkede hangi yatırım yapılacak, halka hangi hizmet götürülecekse, bunun, çevreyi, herkesçe öncü sektör olarak kabul edilen turizm sektörünü ve üniversiteleri ve elbette üretim ve istihdam olanaklarının artırılmasını gözetmesi, tüm bunları dikkate alan bir plan çerçevesinde yapılması gerekir diyenleriz. Bu ülkede yalnızca kamu yok. Özel sektör de var. Özel sektörde çalışma koşullarını masaya yatıralım, iş güvencesini, iş güvenliğini, sendikalı, toplu sözleşmeli çalışmayı getirelim, kamuyu küçülteceksek bu yolla küçültelim diyenleriz.

Şu anda yurt dışında kumar adası olarak bilinen bir ülkeyiz. Bizim bu ülke için bir hayalimiz var. Bu ülke burada da, yurt dışında da, bir turizm, birinci sınıf üniversiteler, doğal güzellikler, kültürel miras, üretim ve bilim-kültür-sanat adası olarak bilinsin, öyle tanınsın istiyoruz.

Şu anda savaşla, çatışmayla, çözümsüzlükle anılıyor bu ülke. "Bütün Kıbrıslıların insan haklarına inandım, inanmaya devam ediyorum" demişti Özker Hoca. Bizim Özker Hoca'dan beri bir hayalimiz var. Bu ülke barışın, çok kültürlülüğün, farklı milletlerden, etnik kökenlerden, dinlerden, mezheplerden insanların, Türküyle, Rumuyla, Ermenisiyle, Marunisiyle, Latiniyle, Lefkoşa'da, Mağusa'da, Larnaka'da, Baf'ta, Londra'da, Avusruralya'da, Karadeniz'de, Adana'da, Hatay'da, Diyarbakır'da doğanıyla, Müslüman, Hıristiyan olanıyla olmayanıyla, Alevisiyle Sünnisiyle kardeşçe, eşit haklara sahip biçimde yaşadığı, çözümsüzlüğün hüküm sürdüğü ülkelere örnek olarak gösterilen bir ülke olsun, öyle bilinsin istiyoruz.

Bu ülkede emeğe, insan onuruna saygı yok. Bizim bir hayalimiz var: Aç kalan, çocuklarına ekmek götüremeyen, onları okutamayan, doğru dürüst bir evde barınamayan, şantiyelerde yaşamak zorunda kalan, inşaatlardan düşüp ölen insanların da, vatandaş olsunlar, olmasınlar bizim insanlarımız olduğu bilinsin, onların acılarını acılarımız, onların sorunlarını sorunlarımız bilelim istiyoruz.

Sağ statükonun sağ kültürü bize üretmeyi değil tüketmeyi öğretiyor. Bizim bir hayalimiz var. Bu ülkede insanlar ne tükettikleriyle değil, ne ürettikleriyle anılsın, bilinsin istiyoruz.

Kısacası sevgili yoldaşlar, kadınıyla, erkeğiyle, engellisiyle, çocuğuyla, genciyle LGBTI bireyleriyle, Müslümanıyla, Hıristiyanıyla, alevisiyle, sünnisiyle, Türküyle Rumuyla, nerede doğmuş olursa olsun, ister vatandaş olsun, ister olmasın bu insanlar bizim. Kuzeyiyle, güneyiyle, batısıyla, doğusuyla bu ülke bizim. Ve biz varsak, soldaysak, bu ülkede politika yapıyorsak, bu ülke için, bu insanlar için varız…

Bizim ideolojimizde "ben" yoktur, "biz" vardır. Ve biz ne zaman başardıysak "biz" olmayı, bu ülke de, bu halk da, bu ülkede yaşayan herkes de ileriye gitti. Ne zaman ki "ben"ler öne çıktı, egolar şişkinleşti, bu ülke de, bu halk da, bu ülkede yaşayan herkes de geriye gitti. Bundan sonra "ben" demeye hakkımız yok. Bu ülkeye de, bu ülkede yaşayanlara da borcumuz var. Hem de sadece bugün yaşayanlara değil, bizden önce yaşayıp, mücadele edip, bedeller ödeyip bugün aramızda olmayanlara da. Sadece onlara da değil, bizden sonra bu ülkede yaşayacak kuşaklara da borcumuz var.

Onlar için, artık "ben" yoktur, "biz" vardır demeye var mısınız? Onlar için bu sağ statükoyu yıkacağız demeye var mısınız? Onlar için sol yenidir, yeni soldur demeye var mısınız? Onlar için yine birlikte yeni CTP demeye var mısınız? Onlar için fabrika ayarlarımıza dönmeye, dayanışmaya, saygıya ve sevgiye var mısınız?

Siz varsanız ben de varım sevgili yoldaşlar. Hepinizi, saygıyla ama en çok da sevgiyle kucaklıyorum.

Sağ olun, var olun…

14.40: "YENİ CTP DEMENİN TAM YERİ VE TAM ZAMANI"

Sağ statükonun ve onun kültürünün hüküm sürdüğü yerde yeni olan soldur, sol yenidir. Eşitliği, özgürlüğü, adaleti, haysiyeti, üretim ve hizmeti yerlerde süründüren bu statüko sağ bir statüko olduğuna göre, yeni olan politikalar yalnız ve ancak sol politikalardır. YENİ CTP bu ülkede sol politikaları uygulayacaktır. O yüzdendir ki şimdi yine birlikte yeni CTP demenin tam yeri ve tam zamanıdır.

Bir de "CTP'yi de denedik" diyorlar ya hani!.. Evet üç kez iktidara geldik. Yukarıda söyledim, yine söyleyeyim. İktidara geldiğimiz dönemlerde çok şeyler yaptık. Ama kabul etmeliyiz ki yapmak isteyip de yapamadıklarımız hep daha fazla oldu. Her üç iktidar döneminde de sağ partilerle koalisyon kurmak zorunda kaldık. Her üç iktidar döneminde de statükonun halatları ayağımıza dolaştırıldı. Bu denemelerden çok dersler çıkardık. O yüzdendir ki denenmemiş olanı da, denenmesi gerekeni de, denenmeye değer olanı da biliyoruz. Denenmemiş olan bu dersleri çıkarmış, özeleştirisini yapmış, yeni politikalarını üretmeye başlamış yine birlikte oluşturacağımız yeni CTP'dir. Denenmemiş olan sol politikaların, CTP'nin tek başına iktidarıdır.

"YOLA 28 SAYFALIK BİR MANİFESTOYLA ÇIKIYOR OLMAMIZ BOŞUNA DEĞİL"

Ama bu kez başka türlü olacaktır CTP'nin iktidarı. Yola 28 sayfalık bir manifestoyla çıkıyor olmamız boşuna değildir. Kurultay'dan hemen sonra yeni programını, o programa uygun ayrıntılı plan ve projelerini hızla hazırlayacak, kamuoyuyla paylaşacak ve halktan o program, plan ve projelerin hayata geçirilmesi için oy isteyecektir yeni CTP.

Sol değerlerimiz ve ilkelerimiz doğrultusunda hazırlanacak yeni programımız üç ayak üstünde yükselecektir. Bunlar, haysiyet, adalet, üretim ve hizmettir.

Manifestoyu okuyanlar bana soruyorlar: "Hoca, bu manifestoda Kıbrıs sorununa çok fazla değinilmedi, yeni CTP artık Kıbrıs sorununun çözümünden vaz mı geçti" diyorlar. Böyle bir şey mümkün mü yoldaşlar? Kuruluşundan bu yana bu ülkede barışı istemiş, çözüm için federasyon formülünü en zor koşullarda savunmuş olan CTP'nin Kıbrıs sorununun çözümü için çalışmaktan vazgeçmesi söz konusu olabilir mi? Bunu düşünmek bile imkansızdır. Hele de bu günlerde, tarafların İsviçre'de son adımın atılması için bir kez daha buluşmaya hazırlandığı bu günlerde CTP'nin yaratıcı çözümler üretilmesi için iki lidere ve ekiplerine, hem masada hem de sokakta her türlü desteği vereceğinden kuşku duyan bir tek kişi bile yoktur. Yoktur, çünkü sadece bu adanın kuzeyinde yaşayanlar değil, güneyinde yaşayanlar da, sadece bu adada yaşayanlar değil, bu ada dışındaki herkes de bilir ki biz, Fikret Demirağ Hocamızın dediği gibi, "Bizi acıyla sözlediler ama ey barış biz senin nikahlınız" diyenleriz. Biz nikahı barışa kıyanlarız, sözümüzden dönmeyiz…

14.30: "KİMSE BİZDEN, SAĞ SİYASET ANLAYIŞINI KABULLENMEMİZİ BEKLEMESİN"

Ama sevgili yoldaşlarım, bilmeliyiz ki, bugün çektiğimiz bu kalın çizginin gerisinde bırakmamız gereken, bırakacağımız şeyler de var. 46 yıllık parti yaşamımız içinde, belki bu kadar uzun sürede doğal karşılanabilecek, istemediğimiz, arzu etmediğimiz, hepsinden önemlisi sol değerlerimizle bağdaştırılması asla mümkün olmayan bazı şeyler de yaşadık. Bazı kadrolarımızın benmerkezci davranabildiğini, dayanışmadan, sevgiden, saygıdan, birbirine sahip çıkma anlayışından uzaklaştığını gördük. Bu ülkede hegemonyasını ilan etmiş sağ statükonun ve onun ürettiği kültürün bazı hastalıkların aramızdan bazılarına bulaştığını gördük. Sol değerlerimizle bağdaştıramayacağımız, rekabet, benmerkezcilik, ben bilirimcilik, kişisel hırslar, makam, mevki beklentileri, kişisel çıkar arayışları gibi bazı sağ hastalıkların bünyemizin orasında burasında dolaşma fırsatı bulduğunu gördük. Sakın ha… sakın ha kimse bizden bu hastalıkları bu kalın çizginin ötesinde hoş görmeyi, onlarla birlikte yaşamayı öğrenmeyi beklemesin. Kimse bizden, bu ülkede yerleşik hale gelmiş sağ siyaset anlayışını, yukarıdan aşağıya doğru menfaat dağıtıp, aşağıdan yukarıya siyasi destek sağlama anlayışını kabullenmemizi beklemesin.

Sevgili yoldaşlar, bugün, aynı zamanda, hakim kültürün bizlere bulaştırmaya çalıştığı bu hastalıklardan arınma günüdür. Yeni CTP'yi, bu hastalıklardan arınarak, yine birlikte oluşturma günüdür.

"CTP'NİN ÖZÜNDE OLAN SOL DEĞERLERİMİZE, SOL İLKELERİMİZE GÜVENİYORUM"

Parmağımızın arkasına saklanacak değiliz. Uzun bir süreden beri Partimiz, kamuoyunda, yapıp ettiklerinden, en önemlisi ürettiklerinden ziyade, parti içi uyuşmazlıklarla, uzlaşmazlıklarla, didişmelerle anılır oldu. Bizi başka türlü yok edemeyeceklerini, kontrol edemeyeceklerini bilenler, bunu fırsat bildiler, gençler-yaşlılar, bıyıklılar-bıyıksızlar, sosyalistler-liberaller dediler, bizi bölmeye, parçalamaya, yok etmeye çalıştılar. Ama yağma yok. 46 yaşındayız… Çok köprüler geçtik… Azgın dalgaları birlikte aştık… Biz bu taktikleri biliriz…

Bana soruyorlar, "Hoca, iyi söylüyorsun, güzel söylüyorsun, doğru söylüyorsun da… CTP'nin bu halinde nasıl yapacaksın bunları? Sana izin verecekler mi? Neye, kime güveniyorsun" diyorlar. İki şeye güveniyorum yoldaşlar… CTP'nin özünde olan sol değerlerimize, sol ilkelerimize güveniyorum… Ama ondan daha önemlisi var. Biliyorum ki Mesarya'daki, Lefke'deki, Karpaz'daki, Girne'de hem dağın o tarafındaki hem de bu tarafındaki, Güzelyurt'taki, İskele'deki, Mağusa'daki, Lefkoşa'daki emekçi, esnaf, üretici, tarımcı, hayvancı, yedi gün yirmi dört saat sokakta, insanların içinde olan yoldaşlarım yukarıda bir yerlerde yaşanan bu didişmelerden fena halde rahatsız. Biliyorum ki çok sıkıldılar. Biliyorum ki onlar da benim gibi, CTP'yi fabrika ayarlarındaki dayanışmaya, saygıya, sevgiye döndürmeye hasret. Biliyorum ki onlar hazır. Biliyorum ki sizler yine birlikte demeye hazırsınız. Ben biliyorum. Başka hiçbir şeye ihtiyacım yok… Yalnızca size güveniyorum, arkamı yalnızca size yaslıyorum. Zerrece kuşkum da yok. Ama bana bu soruları soranların çok güçlü bir şekilde duyması lazım. Sadece onlar duysun diye soruyorum. Şimdi söyleyin: Yeni CTP'yi yine birlikte kurmaya hazır mısınız? Bu ülkedeki sağ statükoyu birlikte yıkmaya hazır mısınız? Yeniden birlik-mücadele-dayanışma diye haykırmaya hazır mısınız?

Bu ülkede 1974'ten, hatta 1963'ten beri kurulmuş, taş taş üstüne konularak örülmüş bir statüko hüküm sürüyor. Bu statüko, adaletsizlik üzerine kurulmuş… Bu statüko bir halk olarak haysiyetimizi teferruat olarak görmüş… Bu statüko bizi üretimden koparmış… Bu statüko hizmet görüntüsü altında, yağmalamış, talan etmiş, peşkeş çekmiş, çevreyi tahrip etmiş, yalnızca bizim değil, gelecek kuşakların da haklarını yemiş… O vakit hiç çekinmeden, birilerinin okudukları üç beş satırdan bilgi edindiklerini sanarak durmadan ısıtıp ısıtıp önümüze sürdükleri, "ideolojiler bitti, sağ-sol ayrımı kalmadı" yalanlarına kulak asmadan adını koyalım bu ucubenin. Bu ucube sağ bir statükodur. Bu ülkede statüko sağdır. Eski olan, değişmesi gereken odur.

"DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ, YÜRÜYECEĞİMİZ ÇOK YOLUMUZ VAR"

Peki biz değiştirebildik mi bu statükoyu? Son zamanlarda moda oldu biliyorsunuz. Kimileri sanki kendilerinden önce bu ülkede kimse yokmuş, kimse mücadele etmemiş, bugün bu ülkede biraz olsun demokrasiden, biraz olsun haysiyetten söz edebiliyorsak, barışı hiç olmazsa yüksek sesle savunabiliyorsak, bunun ardında bizden önceki yoldaşlarımızın, kanı, teri, emeği, ödediği bedeller yokmuş gibi konuşabiliyorlar. Hakimiyetin her şeyden önce unutma, unutturma üzerine inşa edilebileceğini biliyorlar. Ama biz unutanlardan değiliz, asla olmadık yoldaşlar. Vefa bizde bir semt adından ibaret değil. Demokrasi şehitlerini unuttuk mu?.. Bütçe meclise diyenleri, en zor günlerde barışı, federasyonu dillendirenleri, bunun için ağır bedeller ödeyenleri unuttuk mu? Matbaa direnişindeki yoldaşlarımızı unuttuk mu? 1990'da adaletsiz seçim sistemini ve seçimlere müdahaleleri protesto ederek Meclise girmeyi reddeden yoldaşlarımızı unuttuk mu?

Evet, unutmadık yoldaşlar. Biz unutanlardan değiliz. Biz vefa duygusunu yitirenlerden de değiliz. Hiçbir zaman da olmayacağız. Ama biz "artık tatlı su balığı olma, statükoya eklemlenme ve ondan nemalanma zamanıdır. Daha fazla değişime gerek yoktur. Yaptıklarımız yeter" diyenlerden de değiliz.. Hayır yetmez yoldaşlar… Daha yapacak çok işimiz, yürüyeceğimiz çok yolumuz vardır.

"HALK, SAĞIN KURDUĞU STATÜKODAN BIKTI USANDI"

Hani durmadan değişimden bahsediyor ya herkes. Evet, bu halk bu statükodan sıkıldı. Bu halk sağın kurduğu, sağın yaşattığı ve yaşatmaya devam ettiği, bizim de her türlü mücadelemize rağmen yıkamadığımız bu statükodan bıktı usandı. Onu değiştirmek istiyor. Denenmemişi denemek istiyor. Yeni olanı istiyor. O zaman yeni olanı söyleme zamanıdır.

Hani der ya Mevlana:

"Dünle beraber gitti cancağızım

ne kadar söz varsa düne ait

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım"

14.20: ERHÜRMAN: "BUGÜN CTP'NİN BUNDAN SONRAKİ SİYASİ YAŞAMININ İLK GÜNÜDÜR"

Evet, bugün CTP'nin bundan sonraki siyasi yaşamının ilk günüdür. Her yerde söyledim. Bir kez daha söyleyeceğim. Bugün bu Kurultayda kalın bir çizgi çekiyoruz. Bu kalın çizginin gerisinden alıp ileriye taşıyacağımız şeyler var. Her şeyden önce 1970'ten beri savunduğumuz, uğrunda ter akıttığımız, yeri geldi kanımızı akıttığımız, ağır bedeller ödediğimiz sol değerlerimizi, sol ilkelerimizi taşıyacağız bu çizginin ötesine. Ama biliyoruz, 46 yıllık mücadelemiz bize öğretti ki yalnızca bunları taşımak yetmez… Sol mücadele, barış, demokrasi, haysiyet, adalet, üretim ve hizmet mücadelesi kolay değildir. Bu yol engebeli, meşakkatli bir yoldur. Bu yol ancak yoldaşlıkla, dayanışmayla, attığınız her adımda yoldaşlarınız omuzlarını omuzlarınızın yanında hissederseniz, hissedebilirseniz yürünebilir. Onun içindir ki fabrika ayarlarımızı da o kalın çizginin gerisinden alıp çizginin ötesine taşıyacağız. Dayanışmayı, saygıyı, sevgiyi ve hani Ustamız "biz birbirimizi sokakta bulmadık" demişti ya bize, işte onun sözünü ettiği birbirimize sahip çıkmayı alıp çizginin gerisinden, nerede bıraktıysak oradan, bu çizginin ötesine taşıyacağız.

14.14: CTP'DE ERHÜRMAN DÖNEMİ BAŞLADI...

Tek adaylı olan kurultayda Tufan Erhürman CTP Başkanlığı'na getirildi...

13.50: TALAT: "SİZE VEDA ETMİYORUM"

Taşınmaz mal komisyonu Yasası'nı da yaptık.

Cadı kazanına dönen YÖDAK'ın yeni bir yasaya kavuşturulması yine engellendi.

Su kurumu yasası, DAÜ özerklik yasası, Kıb-Tek özerklik yasası hayata geçirilemedi.

Yine birlikte yeniden birlikte derken, hedefimiz çıkardığımız dersler le hep ileriye gitmektir. Eskinin kırgınlıklarını bir kenara iterek yine birlikte yeniyi kuracağız.

Bir hafta sonra yine İsviçre'de tarafların buluşması öneli bir görev olarak bizim de omuzlarımızdadır. Herhangi bir yol kazasına uğramadan orada ikinci kez toplantı yapılması hedefimiz olmalı. Güney ile Kuzey ile Türkiye ile ilişkilerimiz vardır. Bu zirvenin güvenli bir şekilde toplanmasını ve sonuç vermesini sağlamak boynumuzun borcudur. İki evet için aktif olacağız.

Sadece Kuzey'den değil, Güney'den de evet çıkmalı.

Barış ateşlerini yakıp bu ülkede barışı sağlayacağız.

Bir hususa dikkat çekmek istiyorum. Eğer bir yol kazası olursa halkın yine CTP'ye ihtiyacı vardır. Yanlış yollara sapmaması için, olmayacak duaya amin denilecek noktalara gitmemesi için halkın CTP'ye ihtiyacı vardır.

Kurultayımız tüm görevlerimizi başarıyla yerine getirecek yönetimi belirleyecektir.

Başkanımız da yeni CTP'yi bu yolda götürecektir.

Tümünüze yardımlarınız ve katkılarınız için teşekkür ediyorum. Ama biliniz ki size veda etmiyorum. Sadece genel başkanlıktan ayrılıyorum. Sevgili Tufan arkadaşım Hoş geldin başarılar diliyorum. Parti meclisi üyeleri kucaklıyorum başarılar diliyorum. Sevgi ile kucaklıyorum hepinizi"

13.40: TALAT: "BİZİ SİNEĞE BENZETTİLER ALDIRMADIK"

Türkiye ile kişilikli ilişkileri kurmanın yolu da CTP'den geçmektedir. O yüzden artık hep birlikte çalışacağız ve bu çalışma ile partimizi iktidara taşıyacağız. Ev ev dolacağız, sokak sokak dolaşacağı, STÖ'lerde çalışmak, dost olmak, CTP'nin politikalarına dost kazanmak önemlidir. Bunları başarmalıyız.

Onlar bile gösteriyor ki CTP tek başına hükümet olsa bunları katlar ve fersah fersah ileriye götürür.

İlk elektrik üretim tesisini, üretimi CTP başlattı. Hem de yapamazsınız diyenlere inat bunu 1994-95'de başardı.

Elektrik konusundaki tüm yatırımlar CTP iktidarında yaşandı. Onlar elektrik sayacı bile alamadılar.

Grev ve toplu iş sözleşme yasasını CTP yaptı. %13'ü aşan büyümeyi de maaşlara CTP yansıttı.

CTP Kıbrıs sorunun çözümüne de en fazla önem verendir. Uluslararası hukukun içinde olmak istiyoruz. Tanınma denendi, konfederasyon denendi, Türkiye ile bir takım girişimler denendi, mümkün değildi. Dünyanın desteğini de alarak bir çözüm ancak gerçekten bir çözüm olur. Halkımızı dünyada en iyi CTP temsil etti. Kıbrıs'ın AB süreci 2000'li yıllarda başladığında CTP önderliği vardır. Her şeyi CTP sahiplenmiyor ama üye sayımızla sempatizanlarımızla yollardayız.

Annan planının Kıbrıslı Türklerin kabulüne uygun olacak şekilde düzenlendi. O dönemde Denktaş bu konuları görüşmüyordu.

Bizi sineğe benzettiler, aldırmadık.

Süreç 2003 yılında Lahey'de çöktü. Sonrasında görüşmeci Talat sloganı ile seçime gittik. Ve gerçekten CTP olarak önemli bir adım atıp birinci parti geldik. Mecliste eşit sayı olunca DP ile ortaklık kuruduk. Annan planını her türlü zorluğa rağmen getirdik.

Görüşlerimizi aktardık. Kıbrıslı Türklerin "evet"ini başardık.

Daha sonra halkımız bizi parti başkanını Cumhurbaşkanlığı mevkisine taşıdı. Dünyayı dolaşık. Kıbrıs sorununu çözmeye çalıştık. Bizim barışı gerçekten istediğimizi dünyaya ispat ettik. Barış siyasetini aralıksız sürdürdük ve barış istediğimizi kanıtladık. Pek söylenmiyor. Bir şekilde kendiliğinden oldu gibi görünüyor ama Kayıpların aranması projesi bizim projemizdir. 1981'de başladık ama o zaman hiçbir şey yapılmadı. Dosyalar kapatılmadı. Aramalar yapılmadı. Ne zaman ki annan planı referanduma sunuldu ve sonuçta başarı getirmedi CTP olarak kayıpların aranması projesine başladık.

Sevgili dostlar,

Kültürel miras komitesini de biz kurduk. Parti lideri olarak benim Cumhurbaşkanı seçilmem, CTP, Meclis başkanı, başbakan oldular.

Ferdi Sabit Soyer'i, Özkan Yorgancıoğlu'nu, Sibel Siber'i, Ömer Kalyoncuyu, Bakanlık yapan arkadaşlarımızı, sevgi ile kucaklıyorum.

KKTC bankaları kara para aklama şüphesi ile listedeydi.

Yaptığımız çalışmalarla o listeden çıktık. ABD'li ve İngiliz diplomatlar bizimle görüşmeye başladılar.

Barış mücadelesini iktidarlarımızda da sürdürdük. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Başkanı ile görüştüm.

13.20: YENİ HEDEFİMİZ TEK BAŞINA İKTİDAR OLMAK

CTP Genel Başkanı Talat, "Sevgili dostlar değerli partililer, sevgili yoldaşlarım hepinizi sevgi ile kucaklarım. CTP 46 yıl önce kurulurken hedeflerini barış, demokrasi ve Özgürlük üzerine temellendirmiştir. CTP basıkıcı dönemin nefes almanın zor olduğu dönemin, bey faşizminin egemen olduğu yıllarda kuruldu. Byraktarlık elçilik ve yönetim öyle bir ağ kurudu ki kimseyi konuşturmuyordu. Demeokrasiyi barışı ve özgürlüğü, Kıbrıslı Türklere getirmeyi hedefleyen parti CTP'ydi. Aramızda olmayan Naci talat, Ahmet Mithat Berberoğlu ve Özker Özgür'ü saygı ile anıyorum. Sevgili yoldaşlar bugün 26. kurultayımızda çok mutluyum çünkü CTP'yi bugüne getirenlerin gözleri arkada kalmadı.

CTP yine yoluna devam ediyor. Demokrasi, barış için yoluna devam ediyor ve edecektir. Siyasetin odağında insan vardır. İnsana hizmet insanımızı daha üst seviyede bir ekonomik hayata kavuşturmak, barışı yükseltmek, Kıbrıs sorunu çözmek hedefleri CTP'nin geleneğinde devam ediyor. Emek en yüce değerdir diyerek yola çıktık. Ayni yolda devam ediyoruz. 46 yıl içinde büyük başarılarımız da oldu hatalarımız da oldu. Hatalarımızı düzelttik yolumuza devam ettik. Alnımızın akıyla yolumuza devam ediyoruz. Mesşakatliydi, zordu. Çok değişik yaklaşımlar vardı. Bu süre içerinde farklı anlaşılardan dolayı partimiz içinde bazı bölünmeler yaşadık. İyi ki ideolojik değildi. Fakat kayıpları da oldu.

Üyelerimizin ciddi şekilde moralini bozdu. Nasıl olur dediler? CTP'liler hep birlikte mücadele etti. CTP'liler hep birlik oldu. Mücadelesini devam ettirdi. Bugün arkadaşlarımız kardeşlerimiz nasıl olur da bir biri ile yakın duramıyor. Artık. Bu durumda tedbir alınmasa örgütler iç bölünmeleri nedeniyle bozulur ve dağılır bizim bir an önce adım armamız gerekiyordu. Bugün bu kurultayımızda tek başkan adaylığı ile yapılıyor. Görevimi gönül rahatlığıyla bir arkadaşıma devrediyorum. Haziran ayında yayınlamış oldğum 25 maddelik bir program açıklamıştım. 17 aylık sürede ne ölçüde sadık kaldık. Onu açıklamak istiyorum. Partinin tüzüğünü, örgütsel yapısını, programını, hükümetteki konumunu gzden geçireceğimizi söylemiştim.

Parti meclisinin de onayıyla yeni bir hükümet kurma yoluna gittik. Ocak ve ilçe kongrelerimizi yaptık tamamladık. Bu sözün içerisinde parti programı yeni döneme kaldı. Bunu da yeni yönetimimiz yapacak. Kıbrıs Sorunun çözümüne hep destek olduk. Gerek çeşitli yayın organları gerekse dolaşarak insanlarımıza anlattık. Hükümette Kıbrıs Tük halkının özne olamsını sağlayacak tutumu ortaya koyduk ve sürdürdük. Su ve mali protokol krizinde CTP onuru ile duruduk. Tükiye olan ilişkilerde kardeş ilişkiden geri adım atmadık. En çok değer verdiğimiz adalet hep savunuldıu ve kolandı. Siyasi partiler, seçim ve halk oylaması yasasını geçirdi. Elektrik kurumunun özlleştirilmesine karşı çıktık.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ile tüm partilerin yapısına %40'a çıkardık. Daha çağdaş daha eşitlikçi katılımcı anlayıla yeniden organize ettik. Kadınlarımızda kotayı politik bilinç geliştirme aracı olarak kullanmalı. CTP hertürlü ayrımcılığa karşıdır. Kamuda partizanca istihdam terfi gibi hadiselere son vereceğiz dedik, münhalsiz sınavsız istihdam yapmadık. Yasaları da hazırlamamıza rağmen ortağımızın ayak sürümesi ile karşılaştık değişemedik. Yeni müşavir yaratmayacağız dedik. Delege sisteminden üye sistemine geçtik. Nazım Hikmetin dediği gibi yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür bir orman gibi kardeşcesine devam edeceğiz. Bakın etrafınıza, herkes buradadır. Gençlerimize barış sözümüz vardır.

Sevgili geçler partimizi size emanet edeceğiz. Yavaş yavaş partideki rolünüz artıyor. Sahip çıkacaksınız. Birbirinizi seviniz destek olunuz. Sevginizi erken kaybetmeyiniz, okuyunuz, tartışınız, değerlendiriniz, dünyada yaşananları değerlendiriniz. Eleştiriniz, öz eleştiri yapınız. Birlik ve beraberlik içinde yolunuza devam ediniz. Partinize sahip çıkınız. Sevgili dostlar, Bir teşekküre daha ihtiyacım var. yeniden parti başkanlığına geldiğim günlerde beni çok şasırtan bir durumla karşılaştım. Partimizin seçimler nedeniyle 6 milyon borcu vardı. Oturup kara kara düşünmedik. Alternatif mali kaynaklar yaratmaya çalıştık.

6 milyonu 2 milyon civarına düşürdük. Bu başarıda rolü olan arkadaşlarıma da teşekkür etmek istiyorum. MYK'ya teşekkür ediyorum. Merkezde birlikte çalıştığım arkadaşlarım, Tufan Erhürman, Erdoğan Sorakın ve Ali Karavezirler'e çok teşekkür ediyorum. Yeni yönetim eminim partinin mali yanını da güçlendirecek. Çünkü siyasi partiler paraya ihtiyaç duyuyor. Ben göreve gelirken partinin birliği çok önemliydi.

Ama bugün yeni bir dönüşüm ve yönetime ihtiyaç vardır. Bunu değerlendirecek kapasite elbette ki vardır. Bizim hedefimiz sağ partiler ile hükümette olduk, neler yapıp yapamadığımız da gördük bundan sonraki hedeefimiz tek başına iktidara gelmektir.

12.45: Divan Başkanı Fatma Ekenoğlu, kurultayda yaptığı konuşmada CTP'nin geleneklerinden taviz vermediğine dikkat çekerek statükonun kendielrini teslim alamadığını söyledi. Yaşanılan sürecin ve sağ partilerle bulunalan hükümet ortaklıklarında onların hatalarının CTP'ye bulaştırıldığını söyleyen Ekenoğlu, "Yağma yok biz CTP'yiz statükoyıu kuracak yeniyi kuracak olanız. CTP'yi yıpratmaya çalışıyorlar. Statüko soldan CTP'den korkuyor. Bizler barış ile sözlendik. Dünya evine onunla girdik adımız onunla anılıyor. Mont Pélerin'den gelen haberler umudumuzu görümesin, bir hafta sonra umudumuzu yükseltiyoruz. CTP'lilere büyük görev düşüyor. Barış umudumuzu yükseltelim. Biz CTP'yiz..." dedi.

12.40: DİVAN SEÇİMİ İLE KURULTAY BAŞLADI

CTP'nin 26. Kurultayı Divan oluşumu ile başladı. Divan Başkanlığı'na Fatma Ekenoğlu getirilirken, Özgür Dayıoğlu, Zalihe Mevsimler, Haşim Kiracıoğlu, Meftune Hocalı getirildi.

12.35: OY VERME İŞLEMİ ELEKTRONİK OLARAK YAPILACAK

Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin 26. Olağan Kurultayı başladı. Açılışın ve saygı duruşunun ardından ilk konuşmayı Genel Başkan Mehmet Ali Talat gerçekleştirecek. Faaliyet raporu ve mali raporun okunup aklanması ile devam edecek olan kurultay, Gençlik Örgütü'nün etkinlikleri, Genel başkan seçimi, yeni genel başkanın konuşması ve parti meclisi ile Yüksek Disiplin üyelerinin seçimi ile sona erecek. Ülkemizde ilk kez kullanılacak olan yeni elektronik oy verme işlemi ile oy verme işleminin sona ermesinden kısa bir süre içerisinde tüm sonuçlar açıklanacak. Cumhuriyetçi Türk Partisi'nde delege sistemi yerine üye sistemine geçildi. Bugün ilk kez üye sistemi ile oy verilecek. Bugünkü kurultayda yaklaşık olarak 2000 parti üyesinin oy kullanması bekleniyor


#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.