İÇ HABERLER
okuma süresi: 9 dak.

Volkan: "Bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün geliyor"

Volkan: "Bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün geliyor"

5 kez Nobel'e aday gösterilen, Sigorni Ödülü sahibi ve dünyada "Politik Psikolojinin Dehası" olarak kabul edilen Kıbrıslı Profesör Vamık Volkan'a 5'li Zirveye dönüşerek devam eden müzakere sürecini sorduk…

Yayın Tarihi: 08/12/16 07:49
okuma süresi: 9 dak.
Volkan: "Bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün geliyor"
A- A A+

Kıbrıs Postası

5 kez Nobel'e aday gösterilen, Sigorni Ödülü sahibi ve dünyada "Politik Psikolojinin Dehası" olarak kabul edilen Kıbrıslı Profesör Vamık Volkan'a 5'li Zirveye dönüşerek devam eden müzakere sürecini sorduk…

"Genel olarak bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün…Genel anlamda düşüncemin özeti bu" diyen ünlü profesör Volkan, Ada'da bir anlaşma olabileceğine ilişkin kuşkulu olduğunu dile getirdi.

Avrupalı ve Amerikalı diplomatların psikolojik sorunlar ve bu sorunların ortaya çıkaracağı zorlukları anlamadığını dolayısıyla da bunun "mantıki diplomasiye" yansımadığını belirten Volkan, "Türkiye'nin sesi duyulmadan Kuzey Kıbrıs Halkı'nın özgür ve güven içinde yaşama haklarının garantiye alınması zor bir şey. Bu nedenle, garantörlük önemli bir unsur olarak duruyor. Nüfus değişim talebi konusunda ise, anladığım kadarı ile bir anlaşma olabilmesi için Rum tarafı, YüzBinin üzerinde Kıbrıslı Rumun, Türk tarafına geçip yaşamasını öne sürüyor" diye konuştu…

Dönüşümlü Başkanlıktan vazgeçilmemesi gerektiğini de ifade eden ve müzakere masasında konunun psikolojik olarak ele alınmadığına dikkat çeken Vamık Volkan, öte yandan AB'nin de kendi içinde büyük sorunları olduğunu bu nedenle Kıbrıs Sorununa ilişkin "yardımının da sorunlu" olduğunu ifade etti.

Kıbrıs Postası'na konuşan Vamık Volkan, iki resmi devletin barış içinde yan yana yaşaması demek olan "Delikli Peynir" modelinin de halen geçerli olduğunu sözlerine ekledi.

5 kez Nobel'e aday gösterilen, Sigorni Ödülü sahibi ve dünyada "Politik Psikolojinin Dehası" olarak kabul edilen Kıbrıslı Profesör Vamık Volkan'a 5'li Zirveye dönüşerek devam eden müzakere sürecini sorduk…

"Genel olarak bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün genel anlamda düşüncemin özeti bu" diyen ünlü profesör Volkan, Ada'da bir anlaşma olabileceğine ilişkin kuşkulu olduğunu dile getirdi.

Avrupalı ve Amerikalı diplomatların psikolojik sorunlar ve bu sorunların ortaya çıkaracağı zorlukları anlamadığını dolayısı ile de bunun "mantıki diplomaside" yer almadığını belirten Vamık Volkan, "Türkiye'nin sesi duyulmadan Kuzey Kıbrıs Halkı'nın özgür ve güven içinde yaşama haklarının garantiye alınması zor bir şey. Bu nedenle, garantörlük önemli bir unsur olarak duruyor. Nüfus değişim talebi konusunda ise, anladığım kadarı ile bir anlaşma olabilmesi için Rum tarafı, Yün Binin üzerinde Kıbrıslı Rumun, Türk tarafına geçip yaşamasını öne sürüyor" diye konuştu…

Dönüşümlü Başkanlıktan vazgeçilmemesi gerektiğini de ifade eden ve müzakere masasında konunun psikolojik olarak ele alınmadığına dikkat çeken Vamık Volkan, öte yandan AB'Nin de kendi içinde büyük sorunları olduğunu bu nedenle Kıbrıs Sorununa ilişkin "yardımının da sorunlu" olduğunu sözlerine ekledi.

"Dünyada eşi olmayan bir deneyim ve başarı öyküsüne rağmen Kıbrıs görüşmelerinde fiilen hiç yeralmamış olmanız konusundaki eleştirilere her zaman "ben tarafım, bu nedenle bu konuda fiilen çalışmam olmaz" diye yanıt verdiğinizi yakından biliyoruz. Ancak Kıbrıs'tan hiç kopmadınız. Bu çerçevede özellikle Kıbrıs Görüşmeleri sürecinde gelinen noktayı değerlendirebilir misini?" sorusuna yanıtla Volkan, "Aslında dediğiniz gibi, fiilen yer almadım ancak uzak da kalmadım hep bilgi sahibi oldum. Buna rağmen, son senelerde, Kıbrıs Türkleri arasında gelişmekte olan düşünce ve duygular üzerinde ciddi bir araştırma yapmadım. Yalnız, yaz aylarını Kıbrıs'ta geçirirken, komşulardan, arkadaşlarımdan ve basından takip ettiğim kadarı ile Kıbrıs'ın geleceği hakkında bilgi edindim…"dedi.

Volkan şöyle devam etti; "Genel olarak bir anlaşma olamayacağı fikri bende üstün. Suallerinizebelki derinden cevap vermek zor. Ama genel anlamda düşüncemin özeti bu…"

"Güney Kıbrıs'la süren özellikle zirve nitelikli son görüşmelerde, basına yansıyan üst çatışma maddeleri, garantörlük, Rumların kuzeyde yaşama talebi ve dönüşümlü başkanlık görünüyor. Bu üç konuda Kıbrıslı Türkle süreci nasıl değerlendirmelidirler? Politikacılar ve bizi görüşmelerde temsil edenler, özellikle politik psikoloji bağlamında hangi temellerde hareket etmelidirler?" sorusuna yanıtla ise Volkan şöyle dedi; "İlk önce garantörlük meselesinden bahsedeyim. Bu söyleyeceğim yanlış anlaşılmasın ancak, bir bakıma Kuzey Kıbrıs, tarihi ve kültürel nedenlerle Türkiye'nin bir uzantısı gibi. Bu temelden bakıldığında burada Türkiye'nin sesi duyulmadan Kuzey Kıbrıs Halkı'nın özgür ve güven içinde yaşama haklarının garantiye alınması zor bir şey. Bu nedenle, garantörlük önemli bir unsur olarak duruyor. Nüfus değişim talebi konusunda ise, anladığım kadarı ile bir anlaşma olabilmesi için Rum tarafı, 100.000'in üstünde Kıbrıslı Rumun, Türk tarafına geçip yaşamasını öne sürüyor. 1960'lardan beri iki toplum ayrılmış durumda. Tekrar bir arada yaşama olanağının büyük psikolojik süreçlere yol açacağını Avrupalı veya Amerikalı diplomatlar düşünmüyorlar. Yani arada psikolojik sorunlar ve bu sorunların ortaya çıkaracağı zorluklar "mantıki" diplomaside yer almıyor…"

"Masada konunun psikolojik açıdan ele alınmadığını söylüyorsunuz. Peki, Rumların dönüşümlü başkanlık istememesi ve hatta Yunanistan Dışişleri Bakanı'nın ısrarla Kıbrıslı Türklere azınlık demesi konusunu görüşme süreci kapsamında nasıl değerlendirirsiniz?" şeklindeki soruya yanıtla ise Vamık Volkan, "Bir anlaşma olursa, dönüşümlü başkanlıktan vaz geçilmemeli. Dönüşümlü başkanlığın bir anlamı var. Bu Ada'daki iki toplumun eşitliğini gösteriyor. Dönüşümlü başkanlığı kaybetmek aslında eşitliği kaybetmek olur…" ifadelerini kullandı.

Volkan daha önce de zaman zaman belirttiği ve "hala geçerli tek formül" olduğunu ifade ettiği"Delikli Peynir" modelinin hatırlatılması üzerine ise formülün hala geçerli olduğunu kaydetti.

Volkan "Yüksek miktardaki bir para, ortak olunacak büyük bir kaynak veya servet bazen ani bir çözüm getirebiliyor. Ancak Kıbrıs'ta henüz böyle bir şey göremiyoruz. Bu durumda Delikli Peynir modeli hala geçerli. Delikli Peynir modelinin de psikolojik sorunları var. Ancak gelişimi yavaş yavaş oluyor. Görüşmelerin çözümle sonuçlanması için nasılsa başka bir çare olmadığı görünüyor. O halde Delikli Peynir en gerçekçi tutum olur.

Kaldı ki, Avrupa Birliği şimdilerde büyük bir sıkıntı içinde. Bu nedenle, Kıbrıs Sorunu'na, Avrupa Birliği'nin herhangi bir yardımı da şimdi sorunlu.." diye konuştu.

DELİKLİ PEYNİR MODELİ NEDİR?

Profesör Dr. Vamık Volkan, yaptığı tüm açıklamalarda Kıbrıslı Türkler ve Rumlar için Delikli Peynir modeli ile ilgili şu bilgileri verdi; "Senelerdir aralarında kanlı meseleler çıkmadı. Bu onların birbirlerini kardeş gibi seveceklerini göstermiyor ama Türkiye ve Yunanistan gibi iki halkın yan yana yaşabileceklerine işaret ediyor.

Ben 'delikli peynirden yapılacak' bir hudut tavsiye ediyorum. Gündüzleri deliklerden geçip birbirlerini ziyaret etsinler, bazen beraber çalışsınlar, fakat güneş battıktan sonra kendilerine ait yerlere gitsinler. Bu grup kimliklerini korumak ve öz sevgiyi artırmak için gerekli. 'Delikli Peynir' modelinin en iyisi, iki resmi devletin barış içinde yan yana yaşamasıdır. Tek bir devlet için baskılar var. 'Delikli peynir' bir federasyon olarak düşünülürse, çeşitli federasyonlar olduklarını unutmayalım. Eşitlik kaybolursa ada Yunan adası olur. Yüz veya iki yüz sene sonra Türkler, 'Neden kendi kendimizi korumadık?' diye üzüntüyle geri bakarlar…"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.