İÇ HABERLER
okuma süresi: 8 dak.

Ataoğlu: "DP ihanet edilen bir parti... Serdar Başkan'la biz eğitim taburu muyuz?"

Ataoğlu: "DP ihanet edilen bir parti... Serdar Başkan'la biz eğitim taburu muyuz?"

Turizm ve Çevre Bakanı ve Demokrat Parti Gazimağusa Milletvekili Adayı Fikri Ataoğlu, Hasan Hastürer'in Kanal T'de hazırlayıp sunduğu Buluşup Konuşalım programına konuk oldu.

Yayın Tarihi: 21/12/17 07:30
okuma süresi: 8 dak.
Ataoğlu: "DP ihanet edilen bir parti... Serdar Başkan'la biz eğitim taburu muyuz?"
A- A A+

Kıbrıs Postası

Turizm ve Çevre Bakanı ve Demokrat Parti Gazimağusa Milletvekili Adayı Fikri Ataoğlu, Hasan Hastürer'in Kanal T'de hazırlayıp sunduğu 'Buluşup Konuşalım' programına konuk oldu ve hükümetin icraatlarından bakanlık sürecine, seçim sürecinden çevre kirliliği sorununa dek birçok konuda görüşlerini kamuoyuyla paylaştı.

"DP İHANET EDİLEN BİR PARTİ… SERDAR BAŞKAN'LA BİZ EĞİTİM TABURU MUYUZ?"

Demokrat Parti'den istifaları değerlendiren Ataoğlu, DP'nin ihanet edilen bir parti olduğunu söyledi. "2013 yılındaki seçimleri düşündüğümüzde içimize ulusal güçler adı altında da UBP'den bir grubun bir şekilde atılmasıyla ve yoğun bir çaba içinde oldukları o süreci değerlendirdiğimde bir partiden seçilmekle ilgili arayış içindeydiler. DP olarak kucağımızı, kapımızı açtık ve büyük çoğunluğuna makam mevki verdik ve bu şekilde bir partiden ayrılıp atıldıkları partiye geri döndüler. Hoş bir olay değil" diye konuşan Ataoğlu, "Serdar Başkan'la biz eğitim taburu muyuz? Eğitir ve bölüklere mi dağıtırız?" diye sordu. Halkın yaşananları bildiğini de sözlerine ekleyen Ataoğlu, günü geldiğinde kimin cezalandırılacağı ve kimin mükafatlandırılacağına halkın karar vereceğini ifade etti.
Hükümette DP'nin sahip olduğu 3 bakanlığın faaliyetleriyle ilgili görüşlerini paylaşan Ataoğlu, Maliye Bakanlığı görevini yapan Serdar Denktaş'ın pratik düşünceleri ile sorun çözen bir tavır sergilediğini ve başarılarının ortada olduğunu söyledi.

"BU BİR İZDİR…"

Turizm ve Çevre Bakanlığı'ndaki çalışmalarını da aktaran Ataoğlu, şunları kaydetti:

"Kısa görev süremiz içindeki sürece baktığımızda, 2016'daki istatistiklerde '42 yıl sonra ilk kez' diye medyada geniş bir şekilde yer aldı. Bizim yaptığımız, ülkeye gelen turist sayısı ve nereden geldiğiyle ilgili araştırma yapıp çalışma yürütmekti. Bu çalışma sonrasında Bakanlığın sadece uluslararası turizm etkinliklerine katıldığını öğrendik ve 'Niye biz bakanlık olarak daha geniş bir şekilde bu tanıtım etkinliklerini hayata geçiremiyoruz?' dedik… İngiltere piyasasındaki KKTC'ye gelen turist sayısının çok hoş bir sayı olmadığını görüp etkinlik yapma kararı aldık. Akabinde İsrail'de, İran'da, Azerbaycan'da ve Türkiye'nin değişik illerinde tanıtım etkinlikleriyle ilgili turizmde artış olduğunu gözlemledik. Bunu önce bakanlık olarak yapalım diye karar aldık ancak 'neden sadece turizmi tanıtalım' diye düşündük. Hemen içimize üniversitelerimizi, Sanayi Odası'nı, Ticaret Odası'nı, sanatçılarımızı, müteahhitlerimizi alarak etkinliklerimizi yaptık. Bunları yapmak turizme, eğitime, inşaata, kültürün, sanatçının tanıtımına faydalı oldu… Geniş çaplı bir operasyon yaptık. Bu başarıyı bu şekilde elde ettik. Yıllardır, 'Ülkeye turist gelir ama nerededir acaba, turistleri görmüyoruz' denir. Kış turizmi de yoktur. Biz onu başardık. Bu bir izdir ve inşallah bunun da devamı olur".

"KKTC OLARAK OLMAMIZ GEREKEN YERDE NASIL OLABİLİRİZ DİYE UĞRAŞ VERMEMİZ GEREKİR"

Ataoğlu, çözüm çabaları ve Avrupa Birliği süreciyle ilgili kendisine yöneltilen bir soruya ise AB ile ilgili referandum sürecini getirenin Serdar Denktaş ve Mustafa Arabacıoğlu'nun çalışmaları olduğunu ve KKTC ve TC'nin de ciddi katkıları ile sürecin ilerlediğini kaydetti. Sürecin sonunda Türk tarafının elinden geleni vermesine rağmen karşı tarafın bunları alıp kabul etmesine rağmen Türk tarafı gibi yaklaşmadığına dikkat çeken Ataoğlu, "Bugün itibariyle şahsi görüşüm bu kadar yıldır bu uğraş içinde olduğumuz ve verdiğimiz tüm imkanlara rağmen karşı taraf yine olumsuz yanıt veriyorsa, tüm dünyaya artık KKTC olarak olmamız gereken yerde nasıl olabiliriz diye uğraş vermemiz gerekir" dedi.

ÇEVRE KİRLİLİĞİNE KARŞI EĞİTİM VE MEMLEKET SEVGİSİ…

Ülkedeki çevre kirliliği sorununu yorumlayan Ataoğlu, her Perşembe günü Çevre Dairesi'nin tüm bölgelerindeki daireleri, sivil toplum örgütleri ve yerel yönetimlerle birlikte temizlik yaptıklarını ancak bir hafta sonra aynı kirlilikle karşılaşıldığını söyledi.

Ataoğlu, "Eğitim koyalım dedik. Geçen yıl sivil toplum örgütleriyle çalışma yapıp müfredata çevre dersi koyduk. Sırf çocuklarımız görerek, yaşayarak, tatbik ederek eğitim alsın diye ilkokullara üç gözlü ayrıştırıcı çöp bidonları dağıttık. Ancak çok ciddi şekilde duyarsız kardeşlerimiz var" ifadelerini kullanarak ceza uygulamasının da devrede olduğunu söyledi.

Kirliliğe karşı çaresiz olmadıklarını da sözlerine ekleyen Ataoğlu, "Burada bizim yapmamız gereken kendi eğitimimizi vermemiz ve memleketimizi sevmemizdir. Memleketimizi seviyorsak hepimiz birbirimizi ikaz ederiz" diye konuştu.

"BAŞVURAN HERKESİ KABUL ETMEYE ÇALIŞTIM"

Vatandaşların sorunlarıyla ilgili muhakkak ilgili bakanı görmek istediklerinin de altını çizen Ataoğlu, bakanlığa görüşmek için kim geldiyse herkesi kabul etmeye çalıştığını, vatandaş kabul günü şeklinde bir sınırlama getirmediğini ve elinden geldiğince tüm yoğunluğuna rağmen kendisine başvuran herkesi kabul edip yardımcı olmak için gayret gösterdiğini ifade etti.

"BAŞARILARDAN, 'NEDEN DAHA FAZLASINI YAPMAYAYIM' DİYE MUTLU DEĞİLİM…"

Göreve geldiğim ilk günden bugüne kadar Bakanlığı boşlamadığını da hatırlatan Ataoğlu sözlerine şöyle devam etti:

"İlk günkü heyecanım neyse aynı şekilde devam ediyor. Aktarmış olduğum başarılardan da çok da mutlu değilim. Neden daha fazlasını yapmayayım diye mutlu değilim. Her zaman için daha fazlasını istiyorum. Ciddi olaylar yaptık. 1979'dan bugüne kadar geçen sürede herhangi bir müze açılmış değildir. Her ilçede müze açacağız dedik ve çalışmalarımızı başlattık. İskele'deki açılmak üzere, Mağusa'daki şömineli evin restorasyonu bitmek üzere, Lefke'deki Vasıf Palace binasının ihalesi sonuçlanmak üzere… Benim içimden geçen; bunlar bittikten sonra onların içine ürünleri koyup yapacağımız açılışlardı. Geçmişten gelen Girne'deki yeni yat limanı projesiyle ilgili ciddi çalışma yaptım ancak bakanlığıma ait bir proje olmadığı için başaramadım. En son Mağusa'da kolordu komutanıyla yaptığım yazışmada, Mağusa Laguna'daki Palm Beach'teki istikametindeki askeri evi balıkçı barınağı olarak aldım. O evin sol tarafını liman istikametine doğru, karşıdaki Maymun Adası da dahil yine bakanlığa aldıktan sonra Bakanlar Kurulu'nda uluslararası ihaleye çıkmak için de yetki aldım. Şartnameyi hazırlayıp Merkezi İhale Komisyonu'na (MİK) verdik. Marina projesi MİK'tedir. Bakanlığım döneminde benim yaptığım Mağusa'daki yat limanının hayat bulması konusundaki girişim sonucunda o koltukta kim oturursa otursun birkaç yıl sonra Mağusa'ya çok güzel bir marina kazandırmış olacağız. Mağusa'nın da çevresi çok ciddi şekilde değişecek".

"HER ZAMAN SINIRIN ÜZERİNE %8,7, %10,3 KOYDUK"

Demokrat Parti'nin seçimden beklentisinin ne olduğu yönündeki soruyu da yanıtlayan Ataoğlu, DP'nin kurulduğu günden bugüne 'barajı geçemez' denildiğini ancak her zaman sınırın üzerine %8.7, %10.3 koyduklarını ifade ederek, "Kamuoyu yoklamalarına güldüm geçtim. DP bakanlıklarının tüm icraatları düşündüğümüzde halk her şeyi biliyor. O gün geldiğinde DP'nin mükafatlandırılmasıyla ilgili gerekeni yapacağını düşünüyorum" diye konuştu.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.