Karapaşaoğlu'ndan Erhürman'a: "Sen bir şiiri bir kamuflajdan daha çok sevdin mi?"
Vicdani Retçi Halil Karapaşaoğlu, sürdürdükleri vicdani red davasında daha önce muhalefette şimdi ise hükümette olan bazı yetkililerin kendilerine verdiği sözleri tutmasını talep etti.
Vicdani Retçi Halil Karapaşaoğlu, sosyal medyadan dostluğu da bulunan Başbakan Erhürman'a yönelik bir yazı paylaştı.
Daha önce birlikte vicdani ret konusunda birlikte mücadele ettiği arkadaşlarının hapis yattığına vurgu yapan Karapaşaoğlu, 10 Mayıs'ta yeniden Askeri Mahkeme'de yargılanmaya devam edileceğini hatırlattı.
Bizzat Tufan Erhürman'a yönelik paylaştığı yazısında ise Başbakan'ın da edebiyat ve şiire olan düşkünlüğünü dile getirerek "Bir yazar bir şairi "hapise attı" diye yazacak gelecek şairler ya da bir yazar bir şair ve onun iki dostunu hapise atacak kadar vicdanı çürümemiş diye yazacak tarihçiler" şeklinde bir yorumda bulundu.
İşte Karapaşaoğlu'nun o paylaşımı:
"Sevgili Tufan Hocam ya da Hiç Sevemediğim Bu Ülkenin Başbakanı
Hukuk Fakültesindeki odana gelmiştim. 21 yaşında olmalıyım. Sen de 36. Masanın köşesinde birçok kitap vardı. Karl Marx'ın "1844 El Yazmaları" hemen dikkatimi çekmişti. 21 yaşındaki genç bir adamı, okuduğu üniversite de bir hocanın masasında Marx'ın kitaplarını görmek nasıl heyecanlandırır, anlatamam.
Şimdi 33 yaşındayım, "Marx beni hâlâ bu kadar heyecanlandırıyor mu?" bilmiyorum. Sahi sen hiç 33 yaşında oldun mu? Şayet Tufan 33 yaşında olmuşsa, onunla tanışmak isterdim. Calvino'nun öykülerini, Kafka'nın romanlarını ya da Ece Ayhan'ın şiirlerini onunla okumak, Marx'ın kitaplarını görmek kadar heyecanlı olurdu sanki. Seninle bir yaz akşamı, sokaklara bir kilim gibi serilen Yeni Şehir'deki meyhanelerden birine gider, 70'lik bir rakı çağırır boyuna Louis Pierre Althusser konuşurduk.
Kafamız güzelse, Julio Cortazar'ın "SEK SEK" isimli romanında kaybolurduk. Karşında Cortazar olurdum; "Edebiyatı yerle bir etmeyen yazar ne işe yarar?" Sevgili Tufan diye soru sorardım sana. Ben bu akşam o Tufanı buldum. O Tufanı senden, senin tarihinden alıp kaçırdım. Şimdi ona bu boktan hapishanenin içinde son yazdığım şiirlerimi okuyacağım. O kadar gerçek geldi ki hayat bana, distopyalar yazıyorum şimdilerde. Ben, bu gerçeği hiç sevmedim, sevemedim be Tufan
Ve sen, sen hiç 33 yaşında olmadın, olamayacaksın hiç sevemediğim bu ülkenin başbakanı
İnsanın hayalleri avuçlarında ağırlaşır mı? Hayallerim avuçlarımdaki bir kuş tüyü kadar hafif mi? Bu evren karşısında hiçbir değeri olmayan bir ülkenin yazarıyla, şairi nasıl karşı karşıya gelir? Haftalardır düşünüyorum.
Yazdığın yazıları, yazdığım şiirleri mi yaksam? Kaldığım bu eski, hantal apartman dairesinin 5. katından, hangimizin yazdıklarını yere bıraksam? Hangimizin yazdıkları yere düşer, hangimizin yazdıkları bu güzelim karanlıkta dağılır gider? Yazılarını hiç kaçırmadan okuduğum bir yazar, sevdiğim bir aydın, bir şairin silah tutmak istememesini, ne doğanın ne de insanın katliamının parçası olmak istememesini nasıl olurda anlamaz? S
özcüklerin anlamlarıyla, sesleriyle bir çocuk gibi oynamayı severken, elime el bombasını nasıl olurda yakıştırırsın kalem yerine
Doğru söyle lütfen! Şiirlerimi hiç mi sevmedin?
Erik Satie'yi dinliyorum şu an. Ruhumdaki küften, dilimdeki çürümeden kurtulamıyorum bir türlü. Harıl harıl tütün içiyorum.
Sigaranın biri bitiyor diğerine başlıyorum. Ağzımdan çıkan dumanın içine girmek istiyorum. Girmek istiyorum ki görmeyeyim, görüp de sevmeyeyim, sevdalanmayım sınırsız, savaşsız, özgür bir yaşama
Erik Satie'yi dinliyorum. Doğum hanelerden, mezarlıklardan geçip seninle konuşmaya geliyorum Sevgili Tufan. Doğmak ve ölmek arasında bir tedirginlik
Bütün bu cihan işte bu tedirginlik içinde çalkalanıp duruyor. Hangi imparatora, hangi padişaha, hangi komutana hangi başbakana kalmış bu koltuk?
Yanı başında 80 milyonluk dev bir ülke, başında büyük bir diktatör bir sen bir de ben
Yol ayrımındayız ikimizde.
Bir yazar bir şairi "hapise attı" diye yazacak gelecek şairler ya da bir yazar bir şair ve onun iki dostunu hapise atacak kadar vicdanı çürümemiş diye yazacak tarihçiler
Sevgili Tufan
Sen hiç 33 yaşında oldun mu? Bir şiiri bir kamuflajdan daha çok sevdin mi?"
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.