ATCA, yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türkere KKTC’de seçme ve seçilme hakkı  verilmesi taleplerini yineledi

Birlik tarafından yapılan yazılı açıklamada, brexit sonrasında varılacak anlaşmalar neticesinde, Kıbrıs’ın üç garantöründen  ikisinin (Birleşik Krallık ve Türkiye) AB dışında olacağı kaydedildi ve Birleşik Krallık vatandaşlarının çoğu tarafından desteklenen brexitin nedenlerinin Kıbrıslı Türkler tarafından anlaşılması gerektiğine dikkat çekildi.

Birleşik Krallık’ta AB’nin en temel kuralı olan ‘Serbest Dolaşım ve Yerleşim’ konusu ve İngiltere’nin bundan kaynaklanan siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlarına tepki olarak brexite destek verildiği ifade edilen açıklamada, Kıbrıslı Türkler’in küçük bir ada ülkesinde yaşıyor olduklarını da  göz önünde bulundurarak her hangi bir AB üyeliğinin neler getirip neler götüreceğini iyice düşünüp tartışması gerektiği kaydedildi.

Açıklamada, “AB’de Kıbrıs Rum tarafı, Yunanistan ve AB ülke vatandaşlarına ‘serbest yerleşim’  olduğundan, bizim lehimize  kalıcı derogasyonlar olmaksızın ve Türkiyesiz AB’ye girmemiz durumunda, bugün BK halkının ‘çıkmak için’ egemenlik haklarını kullandıkları bir ortamda bizlerin de ders çıkarması gerekmektedir” denildi.

Açıklamada, Brexit sonrasında Birleşik Krallık ile ilişkilerin şekillendirilmesi ve geliştirilmesi için yetkililer harekete geçmeye davet edildi ve doğrudan uçuş, doğrudan ticaret, Kıbrıs Türk gençlerinin kendi kimlikleri altında spor müsabakalarına katılabilmeleri için Birleşik Krallık’la diyalog yollarının aranması gerektiği belirtildi.

YURT DIŞINDA YAŞAYAN KIBRISLI TÜRKLER’İN SEÇME VE SEÇİLME HAKKI KONUSU

Yurt dışında yaşayan Kıbrıslı Türklere KKTC seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı tanınmasının hassas bir konu olduğu da kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:

“Yurt dışında yaşayan diasporanın kendi ülkelerinde seçimlere katılabilmelerinin yararlı olacağı inancındayız. Unutulmamalıdır ki birçok insanimiz askerlik mükellefiyeti mevcut; vatandaşlık (kimlik numarası) verilmektedir; ve KKTC’de birçoğunun mülkiyeti vardır ve vergilerini de ödemektedirler. Dolaysıyla bu konuyu bir insan hakkı konusu olarak değerlendiriyoruz”.