Gökçekuş YDÜ'yü anlattı
<P>Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof.Dr. Hüseyin GÖKÇEKUŞ ile yaptığımız sohbette bize YDÜ nin bugüne nasıl geldiğini ve neleri hedeflediklerini aktardı.Deniz Gürgöze'nin Halkın Sesi adına sorduğu sorular ve yanıtlarının tam metni; </P>
Röportaj: Deniz Gürgöze
Soru: Yakın Doğu Üniversitesi bugünkü göz kamaştıran konumuna bir üniversite için çok da uzun sayılmayacak bir sürede ulaştı. Bu meşakkatli yolu kısaca anlatır mısınız? 18 yıldır KKTC'nin bu en önemli kurumunda, diğer görevleriniz yanında halen sürdürmekte olduğunuz rektör yardımcılığı sıfatıyla bunu sizden dinlemek istiyoruz.
H.Gökçekuş: Yakın Doğu Üniversitesi'nde eğitim öğretim hayatına 1988 yılında başlandı. Sizin de belirttiğiniz gibi dünyadaki emsallerine baktığımız vakit, bugün dünyada marka olmuş en saygın üniversitelerin şu anda geldikleri seviyelere, çok daha uzun sürelerde ulaştıklarını görürüz. Üniversitemizde eğitim hayatımıza bugünkü kampus alanından başka bir yerde başladık. Halkımızın Cemaat Meclisi diye bildiği yerin üst katında 3-4 odadan oluşan bir mekanda. Kurucu Rektörümüz sayın Dr. Suat İ. Günsel, KKTC'de ilk kez dershane olayını hayata geçiren kişi olarak esas hayali olan üniversite kurma olgusunu hayata geçirmeye karar vermiş ve 1988'de bunun temellerini atmıştır. O günkü koşullarda tek bir bölüm, yani Bilgisayar Enformatik Bölümü ile 20 çalışan ve 40 öğrenciden oluşan bir başlangıç. YDÜ olarak bugün eriştiğimiz noktaya baktığım vakit, üst düzey bir yönetici olarak gurur duyup heyecanlanıyorum. Bir üniversite yaşamı açısından çok kısa sayılabilecek bu süre zarfında ortaya çıkan eser, yalnızca Kıbrıs adası üzerinde yaşayan insanları değil, dünyanın en gelişmiş ülkelerinde yaşamlarını sürdüren insanları bile heyecanlandıracak düzeydedir.
Yakın Doğu Üniversitesi, başkent Lefkoşa ile Gönyeli'nin hudut noktasında, Dikmen tepelerinin başlangıç noktasında, adeta bir gurur abidesi, bir mucize gibi yükselmektedir. Başlangıçtan günümüze kaydedilen gelişmeyi daha iyi anlamak açısından dün ile bugünü rakamları karşılaştırarak ifade edecek olursak: Dün, tek bölüm, 20 çalışan, 40 öğrenci. Bugün, 20 bine yakın öğrenci, 15 fakülte, 4 yüksek okul ve bunlara bağlı 65 bölüm ile 1000 akademik personel olmak üzere 3000'i aşan çalışan. Her yeni eğitim-öğretim yılında mevcut bölümlere yeni bölümler, çalışanlara ise yenileri ekleniyor.
Son 3-4 yıldaki yatırım alanlarına baktığımız zaman, Sn. Dr. Suat İ. Günsel'in sağlık konusunu çok ciddi anlamda önemsediğini görürüz. Üç yıl önce Diş Hekimliği, Eczacılık ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde eğitime başlanmış; iki yıl öncesinde de Tıp Fakültesi ile olay taçlanmıştır. Bu yıl ise, son olarak yeni eğitim yılından itibaren 15. fakülte olarak Veterinerlik Fakültemizde eğitime başladık. Tabii ki önceden kurulmuş olan fakültelerimize eklenen yeni bölümlerimiz de olmuştur. Örneğin, Mimarlık Fakültemize bağlı Peyzaj Mimarlığı Bölümü, Mühendislik Fakültesinde geçen yıl hayata geçen Biyomedikal Bölümü'ne ek olarak bu yıl da Bilişim Sistemleri Mühendisliği ve Gıda Mühendisliği bölümleri eklenmiştir. Ayrıca Fen-Edebiyat Fakültemize bağlı Mütercim-Tercümanlık ile İktisadi ve İdari Bilimler Fakültemize bağlı Bilgi ve Belge Yönetimi bölümlerimizi de eğitim hayatına başlayan yeni bölümlerimiz arasında sayabiliriz.
YDÜ, şu anda bir öğrencinin gönlünden geçen, dilediği herhangi bir bölüme kayıt yapabileceği fakülte ve bölüm zenginliğine ulaşmış bulunuyor. Tıp, Diş Hekimliği, Eczacılık, Sağlık Bilimleri, Veterinerlik, Atatürk Eğitim, Denizcilik, Fen-Edebiyat, Güzel Sanatlar, Sahne Sanatları, Hukuk, Mimarlık, İktisadi ve İdari Bilimler, İletişim ve Mühendislik Fakülteleri ile Turizm ve Beden Eğitimi Yüksek Okullarımızın tamamında, öğrencilerimize çağdaş eğitim olanakları sunulurken gerek akademik kadronun mükemmelliği, gerekse öğrencilerimizin eğitim gördüğü dersliklerin konforu ve laboratuarlarımızda sunulan teknik olanaklar da göz kamaştırmaktadır.
Soru: Öğrencilerinize sunulan diğer imkânlar kısaca nelerdir?
H.Gökçekuş: Bugün halen şehirle üniversite arasında öğrencilerimize ücretsiz taşımacılık hizmeti sunmaktayız. Tamamı kampüs içerisinde yer alan, beş bin yatak kapasitesi ile her türlü alt yapı ve güvenlik hizmetinin sunulduğu, aynı zamanda her öğrencinin bütçesine göre yararlanma olanağı bulabildiği 1, 2, 3 ve 4 kişilik odalarımız ile öğrencilerimize yurt olanağı sunmaktayız. Ayrıca, her öğrencinin gelmiş olduğu ülkenin yöresel yemeklerini dahi aratmayacak çeşitlilikte, her damak tadına hitabedebilen otuz beş kafeteryada ve 3 öğün zengin yemek olanaklarının sunulduğu bin kişi kapasitesine sahip ana yemekhanede de beslenme olanağı sunmaktayız.
Öğrencilerimiz, dünyanın sayılı kütüphaneleri arasında yer alan Büyük Kütüphanemizden 365 gün 24 saat kesintisiz hizmet alabilmektedir. Benzer biçimde, her fakültenin kendisine özgü son derece gelişmiş bilgisayar ve laboratuar olanakları yanında, büyük bir ayrıcalık olarak da dünya üniversiteleri arasında 12. sırada yer alan super bilgisayarından da gönlünce yararlanma olanağı bulmaktadır.
Öğrencilerimiz, aldıkları çağdaş eğitim imkânı yanında, kampus içerisinde düzenlenen son derece zengin bilimsel faaliyetler, sanatsal ve kültürel etkinliklerden de yararlanma olanağı bulmaktadırlar.
Bunlara ek olarak öğrencilerimiz, kampus alanı içerisinde yer alan Olimpik Kapalı Yüzme Havuzu ile Sağlık ve Spor Merkezi yanında, tüm kapalı ve açık spor alanlarından da yararlanarak her türlü spor faaliyetini gerçekleştirebilmektedirler.
Üniversitemizin en önemli özelliklerinden birisi de, sahip olduğu tüm alt yapı imkânlarını sadece üniversitenin öğrenci ve öğretim görevlilerine sunmakla kalmayıp, tüm halkımıza ve yeri geldiğinde Kıbrıs dışından gelen insanlara da sunmasıdır. Bir aydınımızın dediği gibi "YDÜ, sırtı şehre dönük değil, halkı ile iç içe geçmeyi başarmış bir üniversite"dir.
Zaten üniversite dendiği zaman, üniversitelerin evrensel anlamda en temel üç görevi vardır: Eğitim- öğretim, araştırma-geliştirme (AR-GE) ve topluma hizmet. Bunlardan herhangi birini yapamayan veya eksik yapan bir üniversiteye evrensel anlamda gerçek bir üniversitedir, diyemeyiz. YDÜ, birçok diğer özelliklerinin yanı sıra, sözü edilen her üç unsuru da aynı derecede yerine getirmesi açısından, gerçek anlamda bir uluslar arası üniversite özelliğini kazanmıştır, diyebiliriz.
Soru: YDÜ'nin tanınmışlığından söz edecek olursak, neler söylemek istersiniz?
H.Gökçekuş: 15 Kasım 1983'de ilan edilen KKTC'nin sonsuza dek yaşatılması gerektiğine inanan birisi olarak, her ortamda, her etkinliğimizde, katıldığımız her uluslar arası toplantıda bunun mücadelesini vermekteyiz. Şu an için realite budur. Dünya kabul etse de, etmese de, biz KKTC vatandaşıyız ve KKTC topraklarında yaşıyoruz. Bunun aksi ispatlanıncaya kadar da bu bizim gerçeğimiz olarak devam edecek. KKTC, Türkiye dışında başka bir ülke tarafından tanınmıyor. Birleşmiş Milletler'in 1983 ve 1984 yıllarında aldığı 541 ve 550 sayılı kararlar, KKTC'nin tanınmaması yönündeki kararlardır. Bu nedenle, bugün dünyayla olan tüm bağlantılarımız, Türkiye üzerinden ve Türkiye'nin yardımlarıyla sağlanabilmektedir. KKTC'nin siyaseten tanınmamışlığına karşın, ülkedeki 6 üniversitenin diplomalarının dünyanın her tarafında tanınıyor olması, önemli bir çelişkidir.
Bugün, KKTC de mevcut altı üniversitede, elli bin civarında yüksek öğrenim gören öğrenci bulunuyor. Bunların yaklaşık otuz dört bini, Anavatandan geliyor. On bir bin civarında KKTC uyruklu, beş bin kadar da altmıştan fazla farklı ülkeden gelen yabancı uyruklu öğrenci bulunmaktadır. Altmıştan fazla ülkenin öğrencisine diploma olanağı sunmak ve diplomalarımızın dünyanın her yerinde geçerli olması, KKTC'nin tanınmamışlığı ile tezat teşkil eden bir durumdur. Ülkemiz tanınmıyor, ama dünyanın her yerinde diplomamız geçerli. Ayrıca, birçok üniversitemiz de dünyanın en saygın kurumlarına tam üyedir. YDÜ, bugün, UNESCO Dünya Üniversiteler Birliği'nin tam üyesi, Avrupa Üniversiteler Birliği'nin tam üyesi, İslam Üniversiteler Federasyonu'nun ve daha birçok kurumun tam üyesidir. Ayrıca bugün YDÜ, sayısını tam hatırlamadığım çok sayıda saygın ülke üniversitesi ile bire bir protokoller imzalayarak dünya üzerinde işbirliğini gerçekleştirmeyi başarmış; bu sayede uluslar arası hüviyeti olan bir üniversiteye dönüşmüştür.
Üniversitelerimizin uluslararası düzeydeki tanınmışlığı, zaman içinde KKTC'nin Türkiye dışındaki başka ülkeler tarafından da tanınmasına olanak sağlayacaktır.
Bu arada bir ülke düşünün ki, eğitim, sağlık ve güvenlik açısından ciddi sorunları olsun. Asgari olarak bu üç hususun tam olmadığı bir ülkede yaşayan insanların yaşam kalitesinden, bağımsızlığından, ayrı devlet olma özelliğinden ne kadar bahsedebilirsiniz?
Demek ki bir ülkeyi bağımsız, demokratik bir hukuk devleti yapan, kısacası bir devleti devlet yapan en temel üç unsur, ülke insanına en iyi eğitim imkânlarını sunmaktan, en mükemmel sağlık imkânlarını sunmaktan ve halkını huzur içinde, yani hiçbir şekilde güvenlik bunalımına düşmeden ve emin biçimde, kendi hudutları içinde yaşatmayı başarmaktan geçer. Bu bağlamda ülkemize baktığımız zaman, Kıbrıs Barış Harekatı'nın gerçekleştiği 20 Temmuz 1974 tarihinden bugüne kadar ülkemizde güvenlikle ilgili bir sorun yaşanmamıştır. Eğitim alanında, ülke çapında bir takım sorunlar yaşanmasına karşın, genel durum itibarı ile KKTC bugün AB üyesi birçok ülkenin okur-yazar oranından daha yüksek bir okur-yazar oranına sahiptir. Özellikle üniversiteden mezun olan genç nüfusumuzun lise eğitiminden sonra üniversite eğitimini tamamlamışlık oranı ise, birçok AB ülkesini geride bırakmış durumdadır.
Yakın Doğu Üniversitesi'ni eğitim bazında ele aldığımızda, gerçekten bir ekol olduğunu kolaylıkla görürsünüz. YDÜ "yaşam boyu eğitim" misyonunu üstlenmiştir. Bir çocuk, bugün üç yaşından itibaren Yakın Doğu Kampusu içerisindeki okul öncesi eğitim merkezinde eğitim hayatına başlayabiliyor; daha sonra mükemmel eğitim olanağı sunan bir ilkokula devam edebiliyor. Akabinde, eğitimin İngilizce olduğu, Almanca, Fransızca gibi yabancı dillerle de desteklenen ortaokul ve lise eğitimine devam ettikten sonra, üniversite eğitimini aynı kampusta sürdürebilir; isterse bunu yüksek lisans ve doktora eğitimiyle de taçlandırabilir. YDÜ'de verilen eğitim olanakları bunlarla da sınırlı olmayıp, Yaşam Boyu Eğitim Merkezi'nin koordinasyonu ile çok geniş bir perspektif dahilinde yetişkinlere de eğitim olanağı sunulmaktadır.
Yakın Doğu Üniversitesi Okul Öncesi Eğitim Merkezi, Fransızların bu konuyu hayata geçirdiği andan 300 yıl sonra hayata geçmiştir; ama 300 yıl sonra bugünkü duruma baktığımız zaman sahip olduğumuz altyapı, Fransızları, Almanları, İngilizleri hayretler içinde bırakacak kalitede ve konforda bir eser. Belki böylesi bir eseri gerçekleştirmek için 300 yıl geç kalmış olabiliriz; ama bugün Avrupa standartlarında mükemmel bir kaliteyi yakaladığımıza inanıyorum. Avrupalıyı gıpta ettirecek durumdayız.
Soru: Yakın Doğu Üniversitesi'ni ayrıcalıklı kılan unsurlar nelerdir? Neden tercih edilmelidir?
H.Gökçekuş: YDÜ' nün tercih edilmesine etki eden birçok unsur mevcuttur. Bunların en başında, verdiği kaliteli ve çağdaş eğitim olanakları yanında, öğrenciye sunduğu Fakülte ve bölüm zenginliği gelir. Dünyanın herhangi bir ülkesinde yaşayan bir öğrenci, gönlünden geçen herhangi bir bölümde son derece konforlu bir ortamda -beslenme, barınma ve ulaşım sorununun olmadığı bir ortamda- en kaliteli eğitim olanağına sahip olabilir.
Ayrıca, YDÜ'de uygulanmakta olan ücret politikalarımıza bakıldığında, Türkiye'deki özel/ vakıf üniversitelerindeki fiyatlardan daha düşük olduğunu görebilirsiniz. Şu an için toplam öğrencimizin yarısı, değişik burs imkânlarından yararlanıyor. Akademik olarak yüksek not alan öğrencilerimize, başarı bursu vermekteyiz. Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavında üniversitemizin bir bölümünü kazanma başarısını gösteren ve sıralamada ilk yüzde 10'a giren öğrencilerimiz ise, tam burs olanağımızdan yararlanmak suretiyle hazırlık sınıfı dışındaki tüm eğitim yaşamı boyunca, para vermeden okumaya hak kazanmaktadır. YDÜ'de bir diğer önemli burs olanağı ise, herhangi bir spor dalında üniversitemizi temsil etme başarısı gösteren öğrencilerimize sunulmaktadır. Görüldüğü gibi, Üniversitemizin birçok alanda çok sayıda burs sağlaması, düşük gelirli aile çocuklarının da böylesi geniş ve son derece kaliteli eğitim olanağı sunan üniversitemizden eğitim alabilmelerini olanaklı kılmaktadır.
Soru: Üniversite içerisinde en etkin ve yoğun biçimde kullanılan birim hangisidir?
H.Gökçekuş: Kütüphaneyi bu açıdan ayrı bir yere koymak gerekir. Dünya'da 365 gün 24 saat açık olup, kendi öğrenci ve çalışanı yanında, her kesimden insana ücretsiz hizmet sunan ve bu özelliğiyle de dünyada tek olma özelliğine sahip kütüphaneyi ben çok önemsiyorum. Bir kütüphane ki, bugün bölge coğrafyamızda böylesi özellikleri sahip bir başka kütüphane yoktur.
Soru: Kütüphanenizi ayrıcalıklı kılan genel özelliklerden bahsedecek olursanız, neler söylersiniz?
H.Gökçekuş: Kütüphanemiz, üniversite bünyesi dışındaki tüm vatandaşların da sürekli olarak faydalanabileceği, merkezi ısıtma ve soğutma sistemine sahip, mimarlık ve mühendislik harikası bir yapıdır. Kütüphane içinde yer alan ve bin kişiden fazla kapasitesi olan 4 ayrı salonda insanlar konferanslara katılabilmekte, ders dinleyebilmekte ya da bir başka kültürel faaliyeti takip etme olanağı bulabilmektedir. Fuaye alanında ise, bugüne kadar birçok sergi açılmış; resepsiyonlar düzenlenmiştir. Bünyesinde yer alan altı yüz bin kitapla dünyanın en büyük kütüphaneleri arasına girmese de, üniversite senatosunun kararıyla her yıl bir milyon doları yeni kitap alımına ayırmış olmasından ötürü Kurucu Rektör Dr. Suat İ. Günsel'in bu konuya verdiği önemi anlamak mümkündür.
Elektronik donanım açısından kütüphanemiz hayranlık uyandıran bir yapıya sahiptir.
Kütüphanemizde öyle bir program geliştirildi ki, biz bu bilgisayar programı sayesinde üniversite kütüphanesinin kapısından girdiğimiz anda, altı tane bilgisayardan herhangi birine araştırmayı düşündüğümüz konuyla ilgili istediğimiz bir kelimeyi yazdığımız vakit, size sadece kütüphanede olan o konuyla ilgili tüm kaynakları sunmakla kalmıyor, aradığınız dokümanın hangi katta ve hangi rafta olduğuna kadar detay bilgi veriyor. Bu çok ciddi bir teknolojidir. Üzerinde durulması gereken en önemli husus ise, elektronik dergilere olan aboneliklerimiz sayesinde yüz altmış milyondan fazla makaleye anında ulaşabiliyor olmanız ve üye olduğunuz kütüphane kartınızdaki kullanıcı kodu ve şifreniz sayesinde dünyanın herhangi bir noktasından bulunduğunuz ortamdaki mevcut bilgisayar sayesinde bu bilgilere ulaşabiliyor olmanızdır.
Dünyanın neresinde olursa olsun bu bilgilerden faydalanabilirsiniz.
Sahip olduğumuz bu önemli ve avantajlı durumdan sadece biz kendimiz yararlanmadık; dünyadaki birçok insanla bu olanaklarımızı paylaştık. Biz ayrıca bu önemli programı YDÜ olarak TBMM Kütüphanesine de hediye ettik.
Kütüphanemizde kullandığımız bu otomasyon programı, kütüphanecilik için geliştirilmiş olan Milenyum Programından daha gelişmiş bir programdır. Kütüphane çalışanlarımız, Türkiye Büyük Millet Meclisi Kütüphanesine hem bu programı yüklediler, hem de Meclis Kütüphanesi personeline 15 günlük eğitim verdiler.
Yedinci Türk Dünyası Konferansı 14 Aralık 2007'de Yakın Doğu Üniversitesi'nin ev sahipliğinde ve TC Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarlığı'nın işbirliğiyle gerçekleştirilmişti. Bu önemli etkinlik sonunda bizi gururlandıran bir durum yaşanmıştır. Konferans Sonuç Bildirgesi'nde şöyle bir cümle yer alıyordu; "alt yapısının yeterliliği göz önünde bulundurularak YDÜ Büyük Kütüphanesi Türk Dünyası Merkez Kütüphanesi olarak kabul edilmiş olup, enformasyon işlemleri de bu merkezden yapılacaktır." O andan itibaren YDÜ olarak sonuç bildirgesinde yer alan ifadeleri süratle hayata geçirdik. Öncelikle Orta Asya Türk devletleri başta olmak üzere, Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan gibi ülkelerin üniversite kütüphaneleri ile milli kütüphanelerini ücretsiz üye yaparak onların Kütüphanemizden yararlanmalarını sağladık.
Böylelikle bizim sahip olduğumuz kütüphane olanaklarından, çok sayıda Türk Dünyası bilim insanı ile öğrencisinin yararlanmasını da sağlamış olduk. Bu evrensel bir olaydır ve dünyalı olma adına atılmış ciddi bir adımdır.
KKTC nüfus olarak ve kapladığı alan açısından küçük bir ülke olmasına karşın, bu küçük coğrafya üzerinde 6 üniversitede 60'ın üzerinde farklı ülkeden ülkemize gelen 50 bin öğrenciye eğitim olanağı sunmayı başarmıştır.
Üniversitemiz açısından en az kütüphanemiz kadar önemli bir diğer konu ise, sahip olduğumuz "süper bilgisayarımızdır." Saniyede 12 trilyon işlem yapabilme hızına sahip bu bilgisayarın kapasitesine baktığınız zaman, bizimle aynı kulvarda koşan dünyadaki toplam on bin üniversiteden sadece on bir üniversitenin bizim bilgisayarın hızından daha fazla hıza sahip olduğunu bilmek, bizler açısından ayrı bir gurur vesilesidir. Süper Bilgisayar'ın bu inanılmaz işlemci hızı yanında, bir o kadar önemli diğer bir husus ise, sahip olduğu hafıza hacmidir. Bu sayede son derece büyük hacimli veri tabanlarını depolama olanağı sunuyor. Bu aşamada bazı bankalarla diğer önemli kurumların tüm verilerini emniyetli bir şekilde depolama işlemini de başlatmış bulunuyoruz. Süper bilgisayarın varlığı, YDÜ'de sürdürülen birçok projeye inanılmaz bir ivme kazandırmış durumdadır.
Soru: Bu durumda, üniversitenizde kaydedilen gelişmeler ışığı altında herhangi bir uluslar arası projede yer almak ne zaman mümkün olabilecek?
H.Gökçekuş: Şöyleki, bugün İsviçre'de dünyanın en büyük araştırma projelerinden birisi olan "big bang-büyük patlama" deneyi sürdürülüyor. Evrenin oluşumunu deneysel ortamda yeniden yaratmaya yönelik bu proje, şu an birtakım nedenlerle yarım kalmışken, hesaplamalara yeniden başlandı ve proje büyük bir titizlikle sürdürülüyor. Dünya çapında böylesi büyük bir projeye dünyanın en gelişmiş otuz ülkesi katkı koyarken, bu ülkelerden bir tanesi de BM tarafından tanınmayan KKTC dir.YDÜ'dir.
Zaten süper bilgisayarın sahip olduğu işlem yapma hızı dikkate alındığı vakit, ortaya çıkan bir başka çarpıcı sonuç ise şudur: Dünyadaki üniversiteler sıralamasında YDÜ 12. sırada yer alırken, ülkeler sıralamasında ise KKTC 13. sırada bulunuyor.
Tabii ilgili olduğumuz uluslar arası projeler, bununla sınırlı değildir.
Kanada'da sürdürülen dünya kanser ve AIDS araştırmalarına da büyük katkı koymaktayız. Bu sayede dünya birinciliklerimiz var.
Kısaca, YDÜ'ye başladığım günden bugüne kadar geçen on sekiz sene boyunca hep mucizelere şahitlik ediyorum. Bundan da büyük keyif alıyor; yapacağım bir sonraki çalışma konusunda da motive oluyorum. Genel anlamı itibarıyla ele aldığımızda, 1571'de atalarımızın Kıbrıs Adasına ayak bastığı ilk günden itibaren bugüne kadar geçen sürede Adada yapılanları irdelediğimiz vakit, ortaya konan en büyük eserin YDÜ olduğunu söylemekle konuyu abartmış olmayız, sanırım.
Bugün üniversitemizde, en karmaşık DNA araştırmalarından tutun da bir ağaç kökünden, bir çiçeğin yaprağından, yani doğadaki herhangi bir ham maddeden alınarak işlenip son ürün olarak ilaca veya herhangi bir başka eczaya dönüşmüş şeklinin paketlenmiş biçimde masanıza konabileceği endüstriyel anlamda yüksek teknolojiye sahibiz. Yani, Eczacılık Fakültemizde bugün ilaç üretebileceğimiz laboratuarlarımız mevcuttur. Aynı zamanda gen araştırması yapabiliyoruz. Mükemmel bir alt yapıya sahibiz. Böyle bir altyapı Türkiye'de bile yok.
Bugün Diş Hekimliği Fakültesi'nin sahip olduğu olanakları, sahip olduğu donanım ve altyapıyı, kullandığı teknolojiyi, hakikaten ancak Avrupa'daki sayılı üniversite veya kurumlarında bulmak mümkün olabilir. Bu Fakültenin 1,5 yıl içinde dünyanın en saygın akreditasyon kurumları tarafından akredite olması, sahip olduklarımızın en yüksek kalitede olduğunu gösterir.
Eğer fark edilmek istiyorsak, farkı yaratmak zorundayız. Özellikle de dünyadaki mevcut 10 bin üniversite ile yarışıyorsanız, hedefleriniz o oranda büyük olmalıdır. İletişim ve bilgi çağının başdöndürücü bir biçimde yaşandığı günümüzde teknoloji o kadar hızlı değişiyor ki, bu duruma yetişmek ve çağa ayak uydurabilmek için çalışmanız, çalışmanız, durmadan ve çok çalışmanız gerekmektedir.
Soru: Son olarak yeni yılda hizmet vermeye başlayacak olan Üniversite Hastaneniz için bir de ambulans uçak alındığını duyduk. Oldukça etkileyici bir açılım. Böyle bir atılımı yapmaya neden gerek gördünüz?
H.Gökçekuş: YDÜ'de çok ciddi bir devrim niteliği taşıyan Tıp Fakültesi açma fikri ve ardından da bölgenin en donanımlı hastanesinin inşası fikri ile geldiğimiz noktada Hastanemize bir de ambulans uçak alınması, sanırım başta ülke insanımız açısından sağlık alanında atılabilecek ciddi adımlardan en önemlisidir. Neden ambulans uçak alındığı konusuna gelince, ambulans uçak sayesinde dünyanın en saygın cerrahlarının, en saygın Profesörlerinin anında Yakın Doğu Hastanesi'nde bir operasyona katılabilmeleri, herhangi bir cerrahi müdahaleyi en hızlı biçimde gerçekleştirebilmeleri mümkün olacaktır. Bu durum büyük önem taşımaktadır. Bir hastaya gerekli kritik müdahalenin en hızlı biçimde yapılması veya hastanın yapılacak müdahale için bulunduğu yerden alınıp hastanemize getirilebilmesi, hayati süre dediğimiz çok kısıtlı süreler içinde bunun gerçekleştirilmesi, insan hayatının kurtarılması bakımından son derece önemlidir. Hasta taşıyabilme özelliği yanında, 9 yolcu kapasitesine de sahip ambulans uçak sayesinde, öngörülen sağlık hizmeti kalitesini yakalama şansını bulabileceğiz.
Yakın Doğu Araştırma Hastanesi, KKTC halkına sağlık konusunda çok büyük imkân sağlayacaktır. Ancak hedef, sadece KKTC halkına sağlık hizmeti götürmekle sınırlı olmayıp, tüm ada halkına ve yakın coğrafyamızda yer alan tüm ülke halklarına da hizmet götürmektir. Planlamalar bu doğrultuda yapılmaktadır.
Hedef, kısa süre içinde başta Güneye, Rum tarafına ve diğer yurt dışı ülkelerine hasta yollamaya son vermek, yurt dışına hasta gönderen bir ülke konumundan çıkıp, bunun yerine yurt dışındaki insanlara şifa dağıtan bir ülke konumuna gelmek, sağlık konusunda dünyada ciddi bir marka olmayı başarmaktır.
Soru: Ada içindeki doktorlarımızdan yararlanılacak mı?
H.Gökçekuş: Kesinlikle yararlanılacaktır. Sadece KKTC de yaşayan doktorlarımızdan değil, başta Türkiye ve İngiltere ile diğer Avrupa ülkelerinde ve Amerika'da yaşayan, konusunda son derece büyük başarılara imza atmış, dünya çapında ün sahibi Kıbrıslı Türk doktorlardan da hizmet almayı planlamaktayız. Bugüne kadar bu hep böyle oldu; bundan sonra da farklı olmayacak.
Soru: Yeni yılda hizmete girmesi beklenen bu mimarlık ve mühendislik harikası eserin mimari özelliklerinden de bahsedebilir misiniz?
H.Gökçekuş: Elli beş bin metre karelik muhteşem bir yapı. Üç bloktan oluşuyor. Batı bloğu üç kat, orta blok dokuz kat ve doğu bloğu ise dört kattan oluşmaktadır. Batı bloğunda hastane hizmet servisleri, acil servis, radyoloji, nükleer tıp, sekiz ameliyathane ünitesi, yoğun bakım servisi ve anjiyo servisi olacak.
Orta blokta laboratuarlar, hemodiyaliz ünitesi, kan bankası, idari ofisler, yirmi ikisi VIP Suit oda olmak üzere tek kişilik iki yüz elli yatak kapasiteli tedavi servisleri yer alacak. (Öyle planlandı ki iki yüz elli yatak kapasitemiz bir anda beş yüz yatak kapasitesine dönüştürülebiliyor.)
Doğu bloğunda radyoterapi, fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitesi, ilaç hazırlık ve dağıtım bölümü, doğum servisi, poliklinik hizmetleri(Tüp Bebek konusu da gündeme gelecektir) mevcut olacak. Görüldüğü üzere, hastanemizde tıp alanında mevcut her branş yer almaktadır.
Özellikle adamızda çok yaygın olarak görülen kanser ve kalp hastalıkları konusunda biraz daha ayrıcalıklı davranmayı planlıyoruz. Çünkü temel hedef kitlemiz, kendi insanımızdır. Temel amacımız, onların sağlık sorunlarına çözüm bulmaktır. Tabii ki bunu yaparken, söz konusu alanlarda kaydedilecek gelişmelerle de dünyada fark yaratmaktır; dünyada sağlık alanında aranan bir marka olabilmektir.
Takdir edersiniz ki insan, yaşam kalitesi yükseldikçe, daha kaliteli, daha farklı hizmet alma ihtiyacı hisseder. Siz farkı yarattığınız sürece fark edilirsiniz. Dünyada bu sayede ortaya konan başarılarınızla fark edilebilmeyi başardığınız sürece, bu olumlu durum KKTC'nin dünya üzerindeki varlığının da kabul görmesi bakımından son derece önemlidir.
Soru: Üniversitelerimizi ve tabii ki sahip olduğu öğrenci sayısı bakımından en kalabalık öğrenci nüfusunu bünyesinde barındıran YDÜ'yü KKTC ekonomisine yaptığı katkılar bakımından ele alacak olursak, neler söylemek istersiniz?
H.Gökçekuş: Çok doğru, başta YDÜ olmak üzere, ülkemizdeki üniversitelerin eğitim-öğretim, AR-GE, topluma hizmet, tanıtım gibi çok önemli evrensel katkıları yanında, ülke ekonomisine yaptığı katkılar bakımından da son derece önemli kurumlar olduğu gerçeği, üzerinde dikkatle durulması gereken bir başka husustur.
2009 KKTC bütçesinin 1.5 milyar dolar olduğu gerçeğinden hareketle, bütçedeki gelir hanesine baktığınız zaman, gelir hanesindeki en büyük payın yüksek öğrenimden geldiğini rahatlıkla görürsünüz. Yüksek öğrenimden sağlanan altı yüz milyon dolarlık payın, dört yüz milyon olan turizm gelirlerinden %50 daha fazla olduğunu görmek, ülkemizin turizm adası mı, yoksa bir eğitim adası mı olduğunu yeniden düşünmemiz açısından önemlidir. Altı yüz milyon dolarlık yüksek eğitim gelirlerinin, toplam bütçe gelirlerinin %40 ını oluşturuyor olması da, üzerinde dikkatle durulması gereken bir başka husustur. Bu gerçekten hareketle, KKTC halkının her ferdi için ayrı önem taşıyan üniversitelerimiz, aynı zamanda haksız izolasyonlar ve ambargolar altında yaşamak zorunda bırakılan KKTC halkı için ülkenin dışarıya açılan pencereleri konumundadırlar.
Bu durumda, bir üniversite adası olma yolunda son 20 yılda ciddi adımların atıldığı ülkemizde, üniversitelerin öneminin bir o kadar daha arttığını da söyleyebiliriz.
Yolumuzun daha uzun ve zor olduğunun bilinciyle bugün her zamankinden daha çok çalışıyoruz ve bunu da başta ülkemize, ülke insanımıza ve tüm dünyaya karşı yapmamız gereken bir görev olarak algıladığımızdan dolayı yapıyoruz.
Soru: Son olarak neler söylemek istersiniz?
H.Gökçekuş: Ben son olarak, özellikle Sn. Dr. Suat Günsel hocama, Kurucu Rektörüme, KKTC halkı adına ve kendi adıma teşekkür etmek istiyorum. Bugün kendi ülkemizde hizmet verebiliyorsak, üniversitemiz sayesindedir. Suat hocam, kendi halkına sahip çıkarak, yaratıcılığı ve zekâsı sayesinde bugün bu muhteşem eserin, YDÜ'nün yaratılmasını sağlamıştır. Biz de ona katkı koymaya çalıştık,çalışıyoruz ve çalışmaya devam edeceğiz. Bu benim için hep büyük bir ayrıcalık olmuştur; olmaya da devam edecektir. İnanılması güç tüm bu gelişmeler sayesinde, Suat hocamın dediği gibi "adada kıtalı gibi yaşamak" sözünün gerçekleşmesine her gün biraz daha yaklaşıyoruz.
Ben geleceğe umutla bakıyorum. Okur yazar oranının yüzde yüz olduğu bir ülkede, halkın neredeyse %85'inin bir üniversiteden mezun olduğu bir ülkede, çağdaş bir toplum yaratmak zor değildir. Hak ettiğimiz yere ulaşacağımıza inancımı bir kez daha belirtmek isterim.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.