İÇ HABERLER
okuma süresi: 7 dak.

Soyer: Rum Meclis kararı art niyetli

Soyer: Rum Meclis kararı art niyetli

<P>CTP-BG Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, Kıbrıs Rum Tarafında "Meclis'in" dün Kıbrıs'la ilgili olarak kabul ettiği karar tasarısının , Kıbrıs sorunun çözüm sürecine dönük art niyetle atılmış bir karar olduğunu vurguladı. Soyer'in açıklamasının tam metni şöyle:</P>

Yayın Tarihi: 20/02/10 17:54
okuma süresi: 7 dak.
Soyer: Rum Meclis kararı art niyetli
A- A A+

Kıbrıs Rum Tarafında "Meclis'in" Kıbrıs'la ilgili olarak kabul ettiği karar tasarısı, Kıbrıs sorunun çözüm sürecine dönük art niyetle atılmış bir adımından başka bir şey değildir.

Bu kararla her şeyden evvel güneydeki bağnaz anlayış pek çok olguyu ve yanlışı kendi kendine ilan etmiş bulunmaktadır.

A)- Bunlardan bir tanesi, 1963 darbesi ile Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasını ayaklar altına aldıkları gerçeğidir. Dolayısı ile bu günkü yapının demokratik meşruiyeti olmadığını kendi eli ile duyurmaktadır. Çünkü Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 180 e 181'inci maddeleri açıkça Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Londra ve Zürih antlaşmaları çerçevesinde oluştuğunu belirtilmektedir. 181. madde dün güneyde "Temsilciler Meclisinin" aldığı garantörlük ile ilgili durumu düzenlemektedir.

181. Madde açıkça şunu ifade etmektedir.

"Suretleri Ek 1 ve 2 olarak bu Anayasaya eklenmiş bulunan ve Cumhuriyetin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve Anayasasını teminat altına alan ve Cumhuriyet, Yunanistan Krallığı,Türkiye Cumhuriyeti ve Britanya ve Şimali İrlanda Birleşik Krallığı arasında akdedilen Antlaşma ve Cumhuriyet, Yunanistan Krallığı ve Türkiye Cumhuriyeti arasında akdedilen Askeri İttifak Antlaşması Anayasa hükmüne haizdir".

Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasının 181. Maddesi bu çerçevede Garanti ve İttifak Antlaşmasının Anayasal hüküm olduğunu belirtirken; 182. Maddesi ise bugün güneyde yapılanın tamamen "Kıbrıs Cumhuriyeti" Anayasasına aykırı olduğunu göstermektedir.

Madde 182:

1. Bu Anayasanın 11 Şubat 1959 tarihli Zürih Antlaşmasından ithal edilmiş bulunan ve Ek III'ünde gösterilen maddeleri veya maddelerinin kısımları, bu Anayasanın Temel maddeleri olup hiçbir suretle gerek değiştirme gerekse ilave veya gerekse kaldırma sureti ile tadil edilemez.

Bu, EK III'te yer alan maddelerden biri 181, de 182. maddedir.

Peki, bu Kıbrıs Cumhuriyeti nasıl bir yapıdadır ki "Temsilciler Meclisi", kendi Anayasasının değiştirilemez dediği maddelerin kaldırılmasına dönük karar alabiliyor?

İşte güneyde gasp edilmiş bir "Kıbrıs Cumhuriyeti" olduğu bu kararla ortaya çıkmış bulunmaktadır. Çünkü Temsilciler Meclisinin bu yönde karar alması kendi Anayasasına aykırıdır.

1964 tarihinde BM Güvenlik Konseyi kararı ile Kıbrıs Cumhuriyeti fesih edilmemiş, Anayasası da ortadan kaldırılmamıştır. İşlerin dönmesi için "zorunluluk doktrini" çerçevesinde güneydeki hükümeti "yasal" olarak kabul etmiştir. Anayasa fesih edilmemiştir.

Anayasası fesih edilmemiş ama gaspçı hükümetinin varlığı, "zorunluluk doktrini" çerçevesinde çözüm olana kadar, "yasal" kabul edilen bu yapı, bunu değiştirmeyi amaçlayan BM Çözüm Planını da ret ettikten ve 24 Nisanda "Hayır" kararı da verdikten sonra zorunluluk hali devam edebilir mi?

İşte burada AB üyesi olan bir ülkenin, AB'nin tüm ilke ve kurallarına, ayrıca açıkça Kopenhag kriterlerine de aykırı tavrı ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bu nasıl bir yapıdır ki kendi Anayasasında bulunan ve Anayasasının değiştirilemez dediği kurallarının yoklukla malul sayılmasına dönük karar alabiliyor. Bu nasıl bir demokratik hukuk devletidir? Hani, Kopenhag kriterleri nerededir?

Bu bakımdan "Temsilciler Meclisi'nde" alınan tek yanlı karar büyük bir yanlıştır. Kabul edilemez bir gaspın yeniden ilan edilmesidir. AB, BM bu darbeci anlayışı kesinlikle sorgulamalıdır.

B)- Güneyde alınan bu karar açıkça özellikle BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon'un ülkemizi ziyaretinden sonra; çözüm yönünde alınan ivmenin netleşmesi ve Kıbrıs Türk tarafı ile Türkiye'nin çözüm yönünde kararlı duruşunun ortaya çıkması üzerine güneyin bağnaz güçlerinin bundan duyduğu paniğin yol açtığı bir tavırdır.

Ayrıca bu karar açıkça; güneyde bu ziyaretten sonra ortaya çıkan ve EDEK Partisinin hükümetten ayrılması ile doğan siyasi krizi aşmak için Dimitris Hristofias'ın kendi iktidarının sıkıntısını aşmak maksadı ile DİKO'ya verdiği bir tavizdir. Milliyetçilere verilen tavizler huzuru asla getirmez.

Yani güneydeki hâkim anlayışa göre amaç, Kıbrıs sorununun çözümünü öne almak değil, kendi kısır siyasi çıkarlarını korumaktır.

C)- Güneyde alınan bu kararın gerisinde yatan diğer bir niyetinde, çözüm süreci n de içte ve dışta kararlı bir duruş sergileyen Kıbrıs Türk tarafını ve en başta da Cumhurbaşkanımız Mehmet Ali Talat'ı ve Türkiye Cumhuriyetini bu yolda sıkıntıya sokmak olduğu açıkça bellidir.

Bu kararla ulaşmak istedikleri bir diğer sonucun da Kıbrıs Türk tarafında yaklaşan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de çözüm istemeyen güçlerin önüne sözde ufuk açmak olduğu açıktır.

D)- Bu bakımlardan bu kararla 24 Nisan Referandumundaki "Hayır" kararında olduğu gibi Sayın Dimitris Hristofias, yine çözüm yönünde değil, çözümsüzlük konusun da bir başka tarihi hataya daha imza atmıştır.

Amaç bizi çözüm perspektifinden uzaklaştırmaktır. Çözümden asla geri durmamalıyız. Çözüme dönük alabildiğine kararlı tutumuzu sürdürmeli ve dünyaya güneydeki yapının "Kıbrıs Cumhuriyeti" Anayasasına aykırı tutumunu adanın üzerinde Kıbrıs Türk halkının haklarını gasp ederek sürmek amacı taşıdığını göstermeye devam etmeliyiz.

Çünkü Kıbrıs Türk halkının ve Kıbrıs Rum halkının geleceği çözümdedir. Bu yalnız bizim değil ama ayni zamanda Türkiye ve Yunanistan'ın da çıkarınadır. Güneyde alınan bu kararın çözüm sürecine getirdiği zorluk kadar, söz konusu kararla, bu gün ağır ekonomik krizle uğraşan Yunanistan halkına döndük olarak ta bencilce davranıldığı da açığa çıkmıştır. Çünkü çözümsüzlüğün sürmesinin bu üç ülkenin ekonomileri üzerinde oldukça ağırlık getirdiği bir gerçektir. Şu anda ekonomilerinde sıkıntıya karşın kısmi rahatlık, güneydeki bağnazlara, bu bencilliği de getirmektedir. Buna hakları yoktur.

CTP-BG olarak açıkça Kıbrıs sorununa bulunacak çözümün; iki liderin 23 Mayıs ve 1 Temmuz 2008 de yaptıkları antlaşmalar ve 1960 Garanti ve İttifak antlaşmaları zemininde olacağının altını yeniden çizmek isteriz.

Ferdi Sabit Soyer
CTP-BG Genel Başkanı

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.