"Filmin sonu gelecek mi?"

Filmin sonu gelecek mi?

70' li yıllarda, o hafta gösterimde olan Türk filmlerinin afişleri dağıtılırdı köylerde.

"Bu akşam iki film birden; başrolde…." diye anons edilirdi.

Uzatılan afişi alırken sorardı hep hanımlar,

"Filmin sonu gelecek mi ?" diye.

Sonu gelirse filmin; iki sevgili kavuşacak , sonu gelmezse mutlaka ayrılacaklar demekti. Sonu gelmeyen filmlere gitmek istemezdi kimse. Sinemaya müşteri toplama gayretindeki genç de, ısrarla söylemek istemezdi filmin sonunun gelip gelmeyeceğini.

Halbuki bizim oyuncu olarak rol aldığımız filmlerin sonu mutlaka geliyor; ama sevgililerin kavuşması anlamında değil, gerçek son anlamında, sonsuza kadar veda anlamında… Bizler belki farkında değiliz ama, şu anda sonu belli olan kendi filmlerimizi çevirmekteyiz başrol oyuncusu olarak.

Herşey gerçek bu filmlerde, diğer sinema filmlerinden farklı olarak. Üzüntüler de gerçek, sevinçler de, ayrılıklar da, kavuşmalar da…

Bir de bu filmlerin hiç değişmeyen iki sahnesi var. Başlangıç ve bitiş sahneleri. Doğumla başlayıp ölümle bitiyor tümü. Başrol oyuncusu mutlaka öldüğü için filmin sonunda; kendi filminin gala gösteriminde bulunamaz hiç kimse. Seyredemezsiniz filminizi hiçbir zaman baştan sona.

Filminizin konusunu da önceden bilemezsiniz. Yazılı senaryo yoktur. Ya kendi arzunuz, ya da diğer oyuncuların yönlendirmesi doğrultusunda sürer gider filminiz; ama hep başroldesiniz.

Eşiniz, sevdikleriniz, yakınlarınız, yani sizin dışınızdaki herkes yardımcı rollerde… Herşey sizin etrafınızda dönüyor… Tüm film karelerinde varsınız, sevginizle, nefretinizle, hayallerinizle, beklentilerinizle…

Her sahne bir kez oynanır, tekrarı yoktur. Hata yapmışsanız, daha sonraki oyunculuk gücünüzle belki düzeltebilirsiniz hatanızı, ama yok edemezsiniz.

Filmde rol alan tüm diğer oyuncularla da karşılıklı etkileşim içindesiniz film süresince. Bazen güç verirler, heyecan verirler size, bazen ise kötü giden senaryodan onları sorumlu tutarsınız.

Doğumdan itibaren hep güzel filmler çevirmek arzusundadır insanoğlu. Dünya kendi etrafında dönmektedir çünkü. Tüm çocukluk hayallerini gerçekleştirmek ister. "Ben" duygusu güçlüdür; herşeye , her güzelliğe layık görür kendisini. Güzel bir senaryo ve mutlu bir son düşler hayatının filminde.

Birçokları, rolünü kendi çevresinde oynamayı tercih eder, geniş olmayan oyuncu kadrosuyla daha güzel, daha başarılı bir filminin olacağına inanır; bazıları ise geniş kitlelerin katılımıyla yıllarca anılacak bir film yaratmayı düşler.

Büyük kitlelerle film çevirmek arzusunda olanlar ya onay alırlar kalabalıklardan , ya da zorla katarlar onları kadrolarına.

Çok geniş kadrolu filmin başrol oyuncusu olmanın kendine özgü riskleri de vardır şüphesiz. Filminiz eğer kötü bir film ise, birçok insan da etkilenir sizinle birlikte. Sadece siz değil, onlar da yaşar kötü giden bir senaryonun yarattığı olumsuzlukları.

Tarih, bu tür başrol oyuncularıyla doludur maalesef. Örneğin Hitler, geniş halk kitlelerini kattığı için filmine, kendi çevresi değil, tüm dünya etkilenmişti kötü oyunculuğundan ve kötü senaryosundan.

O yüzden kitlelere mal olacak filmde başrol almayı düşünürseniz, büyük sorumluluk alacağınızın bilincinde olmalısınız. İyi bir oyuncu değilseniz, uzak durmalısınız kalabalıklardan.

Yüz binlerce yeni film başlarken, yüz binlerce film de sona eriyor hergün ve insanoğlu kötü başrol oyuncularının filmlerinde rol almaya, onların oyuncu kadrosunu genişletmeye devam ediyor. Bu nedenle sonu hiç gelmeyecek dünyadaki, ne savaşların ne de insanlık suçlarının…