Barutçuzade Ahmet Vasıf Efendi Vakfı, Rum Kaza Mahkemesi'ne başvurdu
<P>Kıbrıs'taki önde gelen Türk vakıflarından Barutçuzade Ahmet Vasıf Efendi Vakfı, Güney Kıbrıs'taki mülkiyet hakkı için Lefkoşa (Rum) Kaza Mahkemesi'nde "Kıbrıs Elektrik İdaresi, Cumhuriyet Başsavcısı ve Türk Malları Vasisi" sıfatıyla Rum İçişleri Bakanı aleyhinde dava dosyaladı.</P>
Vakıf, "Kıbrıs Elektrik İdaresi, Cumhuriyet Başsavcısı ve Türk Malları Vasisi" sıfatıyla Rum İçişleri Bakanı aleyhinde dava dosyaladı.
Davaya konu olan mal 725 metrekarelik tarihi bina ve 950 metrekarelik park alanı...
Vakıf, 1975'ten sonraki 35 yıllık kira bedeli olarak yaklaşık 2 milyon euro'luk tazminat ve mal vakıf mütevellisine boş olarak iade edilene kadar ayda 8 bin 500 euro'luk kullanım ücreti talep ediyor.
Kullanım bedeli ve serbest tasarruf haklarının iadesi talebiyle ikame edilen 7413/2010 sayılı dava, 31.08.2010 tarihinde vakıf avukatı Murat Metin Hakkı tarafından dosyalandı.
Bu gelişmeyle ilgili Türk Ajansı Kıbrıs'a (TAK) açıklamada bulunan Murat Metin Hakkı, davaya konu teşkil eden taşınmazın Güney Lefkoşa'da Kıbrıs Müzesi yanında, Homer Caddesi ile Mısır Sokağı'nın kesiştiği kavşakta bulunan 725 metre karelik iki katlı tarihi bina ve bitişiğindeki 40 araç kapasiteli 950 metrekarelik park alanı olduğunu belirterek, vakfa ait bu yerin İngiliz koloni döneminde Charleton Hotel binası olarak da kullanılan oldukça kıymetli bir mal olduğunu söyledi.
Hakkı, vakıf mülkünün 1960'lı yılların başında Kıbrıs Elektrik İdaresi'ne kiralandığını ve bu kamu kuruluşunun takriben 1975 sonundan itibaren kira ödemeyi durdurduğunu ve 1979 yılına kadar herhangi bir bedel ödemeden ilgili yeri tasarruf ettiğini ifade etti. Avukattan alınan bilgiye göre adı geçen gayrimenkul, Rum Elektrik Kurumu'nun mekanı terk etmesini müteakip, muhtemelen resmi makamların da onayıyla, son 31 yıldır Rum Eski Eserler Dairesi'nin kullanımında.
Vakıf 1975'ten sonraki 35 yıllık kira bedeli olarak yaklaşık 2 milyon Euro'luk bir tazminat ve mal vakıf mütevellisine boş olarak iade edilene kadar ayda 8 bin 500 Euro'luk kullanım ücreti talep ediyor.
Kıbrıslı Türklerin mallarıyla ilgili oluşturulan Vasilik kurumuna dair yasanın 1991 yılında Rum Meclisi'nde geçtiğini anımsatan Hakkı, "Bu yasanın işlevlik kazanmasıyla Güney'de mal bırakan Kıbrıslı Türkler'in malları yeterince korunmadı ve bazı düzenlemeler malların göçmen veya göçmen olmayan Kıbrıslı Rumların ihtiyacını gidermesi maksadına hizmet etti" dedi.
Hakkı, ilk kez "Cumhuriyet Başsavcısı v İbrahim 1964" davasının ardından Kıbrıs hukuk literatüründe yer bulan "gereksinim doktrini" ya da 1974 sonrası var olan koşulların Rum idaresine Güney'deki vakıf ve benzeri mallara dair muamele konusunda "açık çek" veriyor ya da keyfi uygulamalara "cevaz veriyor" gibi yorumlanmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu kaydetti.
Avukat Hakkı şöyle devam etti:
"Temsil ettiğim vakfın Güney'deki malları 1974'te 'terk edilmiş mal' statüsünde değildi. 1976'ya kadar dava konusu bina için o zamanki mütevelli Elektrik İdaresi'nden para tahsil edebiliyordu. İlaveten, vakıf son yıllara kadar çeşitli kereler yine kendine ait olan Mısır elçiliği binası gibi civar binalar için de kira antlaşmaları yaptı ve mülkiyet hakkından istifade etti. Dolayısıyla dava sebebi vakıf taşınmazının Türk malları vasisinin tasarrufuna geçmiş addedilmesi ve başkalarının kullanımına sunulması hatalıdır. Bu argüman kabul edilmezse bile Kuzey'de Rum mallarından istifade etmeyen bir vakfın mallarının hiçbir tazminat ödenmeden genişleme ihtiyacı duyan Rum devlet kuruluşlarının bedelsiz hizmetine sunulması için güçlü bir dayanak olamaz''.
Murat Metin Hakkı, son olarak AİHM gündemindeyken dostane çözümle sonuçlanan Nezire Sofi davasına dikkat çekerek, o süreçte 139/91 sayılı yasanın zayıf yönlerinin bizzat Rum makamlarınca, en azından zımnen kabul edildiğini ve sonuç olarak geçtiğimiz bahar aylarındaki yasal tadilatların gerçekleştirildiğini vurguladı.
Hakkı, getirilen yeni düzenlemeler arasında dikkat çeken bir noktanın da, Madde 6 A'nın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerinin resmi makamlarca ihlali halinde Kıbrıslı Türklere dava açma hakkının açıkça vurgulaması olduğunu ifade ederek, bu yeni düzenlemelerle Türk mallarıyla alakalı eski Rum içtihatlarının yeniden yorumlanmasının ve tazminat talep edebilmenin yolunun açılmış olabileceğini söyledi.
Rum mahkemelerindeki sürecin, davacı vakıf aleyhine sonuçlanması durumunda konunun Strazburg gündemine taşınması bekleniyor.
TAK
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.