'Kıbrıs sadece bir ada mı?'

Cumhurbaşkanı Talat'ın makalesinin tercümesi şöyle:

24 Nisan Kıbrıslı Türkler için özel bir gün: Bir yıl önce bu tarihte, adayı -sevgili adamız ve son 450 yıldır Kıbrıslı Rumlarla ortak evimiz- yeniden birleştirmek için oy kullandılar. Ama Kıbrıs sadece bir ada mı?

Bu noktada, ünlü "hiçkimse tekbaşına bir ada etmez" sözlerini yazan büyük İngiliz şair John Donne'nin sözlerini hatırlıyorum ve sözü "hiçbir ada, tekbaşına ada değildir"
şeklinde değiştirme ihtiyacı duyuyorum. Kıbrıs'ta olanların Doğu Akdeniz kıyılarının ötesini etkilediğine inanıyorum.

Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs sorununu çözme planı (Annan planı) Kıbrıs Rum ortaklarımızın "hayır" oyundan dolayı yolunda gitmediği halde, Kıbrıslı Türkler barışçı bir çözüme
bağlılıklarını sürdürdüler. O zamandan beri iki demokratik seçimde -biri parlamento, bir diğeri de cumhurbaşkanlığı seçimi- Avrupa Birliği içinde birleşmiş bir Kıbrıs'tan yana
olan partiler için oy kullandılar. Uluslararası toplum bu görüşü desteklemeli ve beslemelidir.

Referandumun yıldönümünde cumhurbaşkanlığı seçiminin kazananı olarak halkımın bana ve politikalarıma olan güveninden gurur duyarken, görevimin büyüklüğü altında
eziliyorum.

Kıbrıs sıradan bir ada değildir. Sadece antik medeniyetlerin kesişme noktasında yer almakla kalmaz, dünyanın en hassas bölgelerinden birindedir de. Uzun süredir devam eden bölünmüşlüğü, iki bölgesel güç, daha geniş açıdan bakarsak, iki büyük uygarlık arasındaki farklılıkların bir belirtisidir.

Kıbrıslı Türkler adalarının bu karmaşık ulusal, bölgesel ve uluslararası çıkarlar ağında oynayabileceği olumlu role önem vermektedirler.

Yine de adamızı bölen "Yeşil Hat"tın ötesine baktığımda, maalesef, tanınan "hükümeti" AB üyeliği ve bunun beraberinde getirdiği bütün ekonomik, siyasi ve psikolojik faydalarla destelenirken rahat konumunun sonsuza kadar süreceğine inanan, herhangi bir çözüm istemeyen bir lider görüyorum.

Kendisini ve Kıbrıslı Türklere karşı uzlaşmaz politikasını teşhir etmeye çalışmak dışında, Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanı Tasos Papadopulos'un kalıplaşmış konumuna karşı
çıkmam için bir yol olmadığını biliyorum. Artan uluslararası baskının farklılık yaratacağını umabilirim.

Ancak bu arada, gözle görülür bir değişime giden halkım, Kıbrıs Rum hükümetinin kışkırttığı tecrit yüzünden acı çekmeye devam ediyor. Bu tecridin özellikle AB içinde kaldırılması, en azından azaltılması çabaları da Rum tarafınca engelleniyor. AB liderleri bu yapıcı olmayan tavır karşısında hayrete düşerken, "klüp üyeleri Kıbrıs" tarafından kendilerine sunulan siyasi ve yasal engellerle nasıl başa çıkacalarının bir yolunu henüz bulamadılar.

Kıbrıslı Türklere getirilen bu insanlık dışı sınırlamaları azaltmak için harekete geçen ABD'nin daha fazla kararlılık gösterip tecridin son bulmasına yol açacağına inanıyorum.
Kıbrıslı Rumların engelleyici tavrından etkilenmeyen dünyanın tek büyük gücü olarak ABD bunu başarabilir.

Kıbrıs, parlak gökyüzü, sadece geçmişin hayaletleri ve şimdinin şovenist uygulamalarıyla kararan, küçük ama dünyanın önemli bir parçasıdır. Küçük olduğu kadar Kıbrıs, uygar dünyayı, adaleti yerine getirmesi için büyük bir mücadeleyle karşı karşıya bırakmaktadır.

Elimi yeniden barış ve dostlukla Kıbrıslı Rumlara uzatırken, uluslararası toplumun adalet çağrımıza kulak vermesini istiyorum. Başkan Bush'un dünyanın en karanlık
köşelerine özgürlük ve demokrasi yayma sözü verdiği konuşması bu evrensel değerlere inanan herkese ilham veriyor.

ABD'nin liderliği ve ortak uluslararası çabalarla Kıbrıs, Doğu Akdeniz'de, Orta Doğu'da ve ötesinde barış ve özgürlük için yol gösterici olabilir.