Uluslararası ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Ahmet Sözen: “Kıbrıs politikası değişmeye mecbur…”

Kıbrıs Postası’na konuşan Doğu Akdeniz Üniversitesi Kıbrıs Politikalar Merkezi (DAÜ-KPM) Başkanı ve DAÜ İşletme ve Ekonomi Fakültesi, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Sözen, Türkiye’deki seçim sonrası kim kazanırsa kazansın Kıbrıs ve Doğu Akdeniz politikasında değişiklik bekliyor…

Çünkü Kıbrıs’ta izlenen, değiştirilen politika Sözen’e göre dünya nezdinde bir destek bulmadığı gibi Türkiye dostları nezdinde de herhangi bir gerçek destek görmüyor...

Kıbrıs sorununa ilişkin “olası değişimleri” sorduğumuz Prof. Dr. Ahmet Sözen şöyle konuştu;

“GÜNEY’DE SEÇİM BİTTİ; TÜRKİYE VE ARDINDAN YUNANİSTAN VAR…”

“Türkiye’deki seçim, tarihinin en önemli seçimi… Tabi ki sonucu önemli ve seçim sonrası Türkiye’nin izleyeceği sadece Kıbrıs konusunda değil; bir dolu başka geleneksel dış politikasına da etkisi olacak. Bu yadsınamaz.

Bu yıl, 2023 bir dizi seçimin olduğu yıldır. Biri Rum tarafında tamamlandı. Türkiye’de olacak. Yaz aylarında Yunanistan’da olacak…

Seçim dönemlerinde aktörlerin, politikacıların böyle taviz de dâhil bu tür politikaları izlemeleri beklenemez; tersine seçim döneminde milliyetçilik hamaset yüksek olur. Ama seçimler bittiğinde herkes oturur ne gerekiyorsa, dünyadaki koşullara göre en doğru ve en gerçekçi kararlar verilir.”

“BATI İTTİFAKININ KIBRIS VE DİĞER BÖLGE KONULARINDA DAHA ÇOK İNİSİYATİF ALACAĞINI DEĞERLENDİRİYORUM…”

“Bütün bunlara baktığımızda özellikle dünyada yaşanan Ukrayna savaşı ve yarattığı enerji krizi ve sirkülasyon çerçevesinde batı ittifakının Rusya karşıtı konumlanması ve sair Kıbrıs’ta ve Doğu Akdeniz genelinde batının, batı ittifakının Kıbrıs ve diğer bölge konularında daha çok inisiyatif alacağını değerlendiriyorum…

Bundan dolayı da Türkiye’yi, gerek Recep Tayyip Erdoğan’ı gerekse de kazanırsa muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu yeniden batı ittifakına daha sağlam şekilde eklemlemeyi deneyeceklerdir, diye düşünüyorum. Bunun içinde Kıbrıs konusu da vardır.

Türk tarafının iki egemen eşit pozisyon politikasının da değil AB ya da Güvenlik Konseyi Türkiye’nin dost diye sayacağı ülkeler tarafından bile destek bulmaması bu siyasetin bir yerde değişmeye mecbur olacağını gösteriyor ki benzerini daha önce yaşadık; 1997’de Lüksemburg Zirvesi ile Türkiye’nin reaksiyonu benzerdi.

Ne demişti Türkiye 97’den sonra: AB bu kararla Kıbrıs’ı berhava etmiştir ancak konfederasyon konuşuruz; Tam 2 yıl bunu söyledi ve başka şeyler oldu…”