Ömer Suay: Gazze'de çocuk olmak ne demekti?
Konuk yazar KKTC Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Suay, İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılar ile ilgili olarak bugünkü köşesini “Gazze'de çocuk olmak ne demekti?” başlığıyla konuyu ele aldı.
İsrail'in abluka altındaki Gazze Şeridi'ne 7 Ekim'den bu yana düzenlediği saldırılar devam ediyor.
Konuk yazarımız KKTC Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Suay, Gazze Şeridi'nde yaşanan olayları “Gazze'de çocuk olmak ne demekti?” başlığıyla kaleme ele aldı.
Ömer Suay’ın bugünkü köşe yazısı şu şekilde:
“Gözlerimizi Gazze'ye çevirdiğimizde, evlatlarını göğsüne basan babaları, yavrularının başında dua eden anaları, tüm ailesi şehit olduğu için enkaz başında oturan bedeni küçük ama kalbi kocaman olan masum çocukları görürüz.
Gazze'de çocuk olmak, oyuncaklarıyla oynarken bir anda yıkılan evinin enkazının altında kalmak, cennete uçmak ya da tüm aileyi kaybetmek, hayatta yapayalnız kalmak demektir.
Gazze'de bir çok bebeğin, çocuğun kolunda adı soyadı yazılıdır. Kâh bir kelepir kalemle, kâh bir mürekkep ile.
Peki neden bilir misiniz?
Aileler, eğer bir gün İsrail bombalarıyla evleri yıkılır ve tüm aile hayatını kaybeder de çocuklarının cansız bedenleri enkazdan çıkarılırsa, en azından adlarının bilinmesini, yavrularının kimsesizler mezarlığına gömülmemesini isterler.
Koluna adını yazmayı oyun olarak kabul eden bir çocuk, bu olayın bir nevi tanınma sigortası olduğunu nereden bilebilir ki? Kimsesizler mezarlığına gömülmek acaba ne demekti? Tüm ailemi kaybeder de geriye bir ben kalırsam kolumda adımın yazması acaba ne anlama gelir? Sorularını nasıl sorsun ki?
Kim bilir, belki bir gün anne babası olmadan, yalnızca adıyla hatırlanacak ve belki de adıyla anılmak, onun bu dünyada bırakacağı tek iz olacaktır.
Bununla birlikte, Gazze'deki aileler, çocuklarını kardeşler arasında misafir ederler. Çocuklar, amcalarına, dayılarına, halalarına, teyzelerine sürekli olarak misafirliğe giderler. Sanki bir düğün, bir bayram, bir kutlama varmış gibi.
Ancak bu kutlamaların, bu bayramların altında yatan gerçek acıdır. Eğer bir ailenin evi İsrail bombardımanı sonucunda yıkılırsa, en azından o ailenin tamamı yok olmasın diye çocuklar başka evlere dağıtılır.
Bir çocuğun evini, ailesini, oyunlarını bırakıp başka bir aileye gitmesi, bir çocuğun kendisini güvende hissetmesi için gereken en temel ihtiyaçlarından birini, aidiyet duygusunu yitirmesi demektir. Ancak Gazze'deki çocuklar için aidiyet duygusu, hayatta kalma mücadelesinin yanında ikinci planda kalıyor.
Gazze'de çocuk olmak ne demekti? Aslında bu soruyu suskun vicdanlara sormamız gerekmez mi?
Bir çocuğun koluna adının yazılması, bir çocuğun başka bir aileye misafir edilmesi... Gazze'nin çocukları için bu, sadece hayatta kalma stratejileri değil, aynı zamanda kıyamın, suskunluğun sesi olmanın ve her türlü zulme, her şeye rağmen yaşama tutunmanın ta kendisidir.”
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.