Terör değil, ‘derin işler’ var

Uzun yıllar yaşadığı Atina’ya 30 yılın ardından dönen Star TV’nin ilk yurtdışı temsilcisi Kıbrıslı Türk Fevzi Tanpınar, yaşadıklarını anlattı. Atina’da iki diplomatın öldürülmesi ile ilgili duygularını ifade eden Tanpınar, tekrar Atina’da olmayı içinin bir türlü almadığını belirtti. Dostu olan diplomatların şehit edildikleri yere giden Fevzi Tanpınar, suikastın gerçekleştirildiği yerde dostlarını bir kez daha yâd ederek çiçek bıraktı.

Yunanistan’da öldürülen diplomatlar ile az kalsın aynı kaderi paylaşacağına, ancak apar-topar Atina’dan uzaklaştırıldığına dikkat çeken Tanpınar, suikastları terör örgütünün üstlendiğini, ancak kendisinin buna inanmadığını, “Derin işler” olduğunu belirtti.

TANPINAR, YAŞADIĞI ACILARI ‘TEK TEK’ ANLATTI…

30 yılın ardından Atina’ya dönen ve öldürülen dostlarının son nefes aldığı yere gidip çiçek bırakan Kıbrıslı Türk Fevzi Tanpınar, yaşadıklarını şu şekilde aktardı: “Temmuz 1994 günü, gelen bir istihbarat sonrası apar topar ayrılmak zorunda kaldığım Atina’ya 30 yıl boyunca gitmedim. İçim bir türlü almıyordu tekrar orada olmayı… Kısaca tam 30 yıl aradan sonra Atina’ya gitmek benim için hiç de kolay olmadı. İki değerli dostumu, iki diplomatımızı öldürüldükleri, şehit düştükleri yerlere birer demet çiçekle de olsa gidip onları son nefeslerini aldıkları yerlerde anmak, onlara bir kez daha yakın olmak, onları bir kez daha hissetmek istedim. Yunanistan’da görev yaptığım 1990-94 yılları arasında ilk önce Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği, Basın Ataşe Yardımcısı Çetin Görgü’yü 7 Ekim 1991 sabahı saat 09.10'da Atina'da Pangrati’deki evinin önünde şehit ettiler. Görgü'nün evden çıkmasını bekleyen iki kişi, Çetin’in arabasına bineceği sırada yanına yaklaşarak tabancayla tam beş el ateş ettiler. Türkiye’nin Atina Büyükelçiliği maslahatgüzarı Haluk Sipahioğlu ise 4 Temmuz 1994 günü saat 08.50'de Atina'nın Paleo Faliron semtindeki evinden aracı ile çıkarken, kimliği belirsiz bir kişi arabaya yaklaşarak yarım metre mesafeden Sipahioğlu'na yedi el ateş ederek şehit düşürdü. Bu eylemde çok muhtemeldi ki, aynı mahallede oturduğumuz ve bazı zamanlar birlikte Atina şehir merkezine gittiğimiz Haluk Abi ile aynı kaderi paylaşacaktık ki, 3 gün önce Atina’dan apar topar uzaklaştırılmıştım. Her iki suikastı de kılıf olarak hep 17 Kasım “Terör Örgütü” üstlendi ama çok net bir şekilde “derin işlerin” birer sonucuydu gerçekleştirilen cinayetler… Asla unutmayacağız ve unutturmayacağız… Huzur içinde uyu Çetin Görgü, huzur içinde uyu Haluk Sipahioğlu”

SUİKASTE UĞRAYAN DİPLOMATLAR…