DÜNYA
okuma süresi: 9 dak.

6 Ağustos 1945; Hiroşima... İnsanlığın öldüğü gün...

6 Ağustos 1945; Hiroşima... İnsanlığın öldüğü gün...

Felaketin üzerinde tam 70 yıl geçti ama acısı hala daha taptaze… Tam 70 yıl önce bugün, sabah 8.15'de Japonya'nın sanayi kenti Hiroşima üzerinde yaklaşık 9000 metrede uçmakta olan bir B-29 tipi Amerikan ağır bombardıman uçağı Uranyum-235 tipi atom bombası "Little Boy" (Küçük Oğlan)'u kentin semalarına bırakır.

Yayın Tarihi: 06/08/15 09:30
okuma süresi: 9 dak.
6 Ağustos 1945; Hiroşima... İnsanlığın öldüğü gün...
A- A A+

Kıbrıs Postası - Ulaş Barış

Yaklaşık olarak 43 saniye boyunca düşen bomba, kentin tam ana merkezinin 600 metre üzerinde patlayıp kente ölüm saçar…

Patlama anında yaklaşık 80 bin; yılsonuna kadar ise 140 bin kişi bombanın etkilerinden ölecektir.

İnsanlık tarihini sonsuza kadar değiştiren bu bombayı bırakan uçağın adı Enola Gay, komutanı ise Albay Paul W. Tibbets, Jr.'dir.

Albay Tibbets, ne taşıdığından habersiz normal bir bombalamaya gittiğini sanan ekibine, bomba atılmadan sadece 2 saat önce uçuş sırasında açıklama yapar; "beyler bu tarihi bir görevdir, bugün ilk atom bombasını atan ekibin içinde tarih yazıyorsunuz."

Esasında yazılan tarih filan değil, acı kan ve gözyaşıdır; ekibe ise görevden sonra yüksek onur nişanı verilecektir…

Gerçekten de Amerikalılar bombayı atmadan önce can kaybını artırmak için bir takım çalışmalar yapmaktan geri durmamışlardır.

Bombanın atılma saatinin sabah 8.15 olarak seçilmesi, Hiroşima halkının en yoğun şekilde işe gitme saatidir.

Öte yandan Mayıs ayından itibaren o sıralar Japonya'ya ağır bir 'halı bombardımanı' yapmakta olan Amerika Hava Kuvvetlerine 'Hiroşima'yı listeden çıkarın' emri gitmiştir.

Bunun sebebi, bombardıman altına olan diğer şehirlerden Hiroşima'ya 'güvenli' diye göç sağlamaktır.

Bu sinsice plan gerçekten de tutmuş ve Japonya içindeki Amerikan casuslarının da yardımıyla kente yoğun bir göç sağlanmıştı.

Gerçekten de saat tam 8.15'te şehrin semalarında patlayan bombanın etkileri korkunçtur.

Rüzgârın da etkisiyle tam hedef noktası olan Aloi Köprüsü üzerinde patlamayan 16 kiloton TNT etkisindeki bomba 240 metre hedeften saparak bugün Genbaku denilen Atom Bombası anıtının dikildiği yerin üzerinde patlayacaktır.

Amerikan kaynaklarına göre bomba yaklaşık olarak 12 kilometrekare alanı yakıp yıkarak Hiroşima kentindeki binaların %69'unu tamamen yok etmiştir.

Kentte bulunan doktorların %90'ı ve hastabakıcıların %93 bombadan ölmüş, sadece Terufumi Sasaki adlı bir doktor göreve devam edebilmiştir.

Bu bombanın patlamasından sonra birçok yaralının tedavi edilemeden acı içinde ölmesine sebebiyet verecektir.

Bombanın patladığı anda Japon 2.Ordu Komutanlığına bağlı toplam 3224 Japon askeri sabah yoklaması sırasında ölmüş, şehrin belediye başkanı Senkichi Awaya da sabah kahvaltısı yaptığı torunuyla bombaya yakalanmıştır.

O gün Hiroşima kentinde ölen asker sayısı ise 20 bini bulacaktır.

Bombadan sadece Japonlar değil, Amerikalı savaş esirleri de hayatını kaybetmiştir. Bombanın patlama merkezinden sadece 400 metre uzakta bir hapishanede tutulan esirlerden 10 tanesi hemen ölmüş, diğer ikisi ise Japonlar tarafından bombanın atılmasından sonra idam edilmiştir.

O zamanlar Japon işgali altında olan ve Kore'den getirilen ucuz iş gücü Korelilerin de yaklaşık 20 bini bombadan hayatını kaybetmiştir.

Ne gariptir ki, bombanın hedef merkezine çok yakında olan insanlardan bazıları bu tarihin en büyük felaketlerinden birisinden sağ kurtulmayı başarmıştır.

Japonların 'Hibakuşa' dedikleri ve Türkçeye 'bombadan kurtulmayı başaranlar' diye çevrilen bu kelimeyi hak eden insan sayısı Mart 2014 Japon rakamlarına göre toplamda yaklaşık 450 bin kişidir.

80 yaşına kadar yaşayan Eiz? Nomura ise bombaya en yakın olup da hayatta kalan en şanslı Hibakuşa'dır. Bombanın patlama noktasına sadece 170 metre uzakta bulunup sağ kalmıştır. Akiko Takakura da patlama merkezinden sadece 300 metre uzaklıkta bulunup sağ kalmış en yakın ikinci kişidir.

Çok ilginçtir, o gün Hiroşima kentine bir iş gezisi yapan Japon işadamı Tsutomu Yamaguchi saldırıdan yanıklarla kurtulmuş ve evine yani Nagazaki'ye dönmüştür.

Hiroşima'dan üç gün sonra Nagazaki'ye atılan ikinci atom bombasına da yakalanan Yamaguchi, o saldırıdan da sağ kurtulmayı başaran tanrının sevgili kulu bir kişidir.

Tam 93 yaşına kadar yaşayan Yamaguchi karın kanserinden 2010 yılında hayatını kaybetmiştir.

Sonradan, Japon yetkililerin bu konuda yaptığı araştırmalarını konu alan 2006 yapımı bir belgeselde iki bombadan da sağ kurtulanların toplam sayısı 165 olarak açıklanmıştır ancak bu konuda kesin bir rakam vermek mümkün dedildir.

Bombanın atılmasından üç yıl sonra Hiroşima'ya giden bir Amerikan araştırma ekibinin bulguları ise korkunçtur.

Bombalama sırasında hayatta kalan ve hamile olan kadınların nerdeyse tümünün çocukları radyasyon etkisiyle sakat olarak doğmuştur.

Radyasyon etkisinin yıllarca devam ettiği bölgede o günden sonra hamile kalan kadınların da büyük bölümünün sakat çocuklar doğurduğu görülmüştür.

Japon hükümetinin yaptığı bir başka araştırmaya göre, 1950-2000 yılları arasında bölgede kan kanserinden ölenlerin %46'sı yine bombadan sağ kurtulanlar arasındandır. Yine ayni araştırma toplam kanser vakalarından ölenlerin %11'i yine bombadan kurtulan kişilerdir.

Yani bu korkunç bomba sadece patlama anında değil ondan yıllar sonra bile can almaya devam etmektedir.

Bombanın atılmasından sonra Amerikan Başkanı Henry Truman Japonlara seslenerek hemen teslim olmasını ister ancak mağrur Japonlar buna kayıtsız kalır.

Kifayetsiz Truman Japonya'ya atılan atom bombasını "2 milyar dolarlık muhteşem bir proje' olarak tanımlar ve şunları der; "Atom bombasının yarattığı etkileri üzülerek izliyorum. Ama yine de tanrıya şükrediyorum ki bu buluşu düşmanlarımız yerine bize gönderdi. Şüphesiz ki tanrı bizi kendi emelleri uğrunda belli bir amaç için yönlerdi."

Truman teslim olmayan Japonya'yı dize getirene kadar atom bombası atmak niyetinde olduğunu da açıklar.

Ve dediğini yapıp üç gün sonra Nagazaki'ye bir bomba daha attırır, 80 bin kişi daha katledilir.

Eğer Japonlar 15 Ağustos günü teslim olmayı kabul etmemiş olsalardı, 3. bomba Niagata (17-18 Ağustos) ve 4.bombanın Kyoto'ya (27-28 Ağustos) atılması emrini bizzat Truman Genel Kurmay Başkanı Marshall'a çoktan iletmiştir.

Tarihçiler, 9 Ağustos günü Kore üzerinden Japonya'ya saldıran Ruslar olmasaydı, Japonların asla teslim olmayacağı konusunda hemfikir durumdalar.

Gerçekten de İmparator Hirohito, Hiroşima saldırısından sonra Japon askerlerine 'ölmelerini ama teslim olmamalarını' bildiren bir mesaj yollamıştır.

Öte yandan Japonlar hala daha Pasifik'te büyük bir güç olmayı sürdürmekte ve olası bir Amerikan işgaline karşı hazırlanmaktadırlar.

Ancak 9 Ağustos günü Stalin'in Tokyo büyükelçisinin Japon dışişleri bakanlığına ülkesinin Japonya'ya savaş ilan ettiğini bildiren mesajı götürmesi iki ateş arasında kalan Japonlar için her şeyin sonu olmuştur.

15 Ağustos günü teslim olan Japonya İmparatoru Hirohito halkına şöyle seslenir; "Düşman yeni ve korkunç bir silahı bize karşı kullanmış, masum insanların canını almış, ülkemize büyük zarar vermiştir. Bu savaşa devam etmemiz sadece bir savaşı kaybetmek anlamına değil, tüm Japon ulusunun yok olmasına neden olacaktır. Bu şartlar altında benim sorumluluğum Japon ulusunu kitlesel bir yok oluştan kurtarmaktır."

Bugün üzerinden tam 70 yıl geçen o acı günün yası hala daha tutulmaktadır.

İnsanlığın keşfettiği bu en ölümcül silah belki o eski soğuk savaş dönemindeki gibi korkutucu olmamasına rağmen hala daha büyük bir tehlike arz etmektedir.

Sonradan 1950'li yıllarda Rusya'nın geliştirdiği mega atom bombası diye adlandırılan 'hidrojen bombasının' sadece 10 tanesinin dünya üzerindeki tüm yaşamı sona erdirmeye yeteceğini söylesem, konunun ne kadar ölümcül olduğu daha iyi anlaşılacaktır.

Bu acı günün anısına yazdığım bu yazıyı Nazım Hikmet'in o çok ünlü şiiri ile bitirmek istiyorum…

Kız Çocuğu

Kapıları çalan benim, Kapıları birer birer.

Gözünüze görünemem, Göze görünmez ölüler.

Hiroşima 'da öleli, Oluyor bir on yıl kadar.

Yedi yaşında bir kızım, Büyümez ölü çocuklar.

Saçlarım tutuştu önce, Gözlerim yandı kavruldu

Bir avuç kül oluverdim, Külüm havaya savruldu.

Benim sizden kendim için, Hiçbir şey istediğim yok.

Şeker bile yiyemez ki kağıt gibi yanan çocuk.

Çalıyorum kapınızı, Teyze, amca bir imza ver.

Çocuklar öldürülmesin, Şeker de yiyebilsinler….

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.