DÜNYA
okuma süresi: 9 dak.

Koronavirüs salgını üretimde 'ulusallaşma' eğilimini artırdı

Koronavirüs salgını üretimde 'ulusallaşma' eğilimini artırdı

AB'nin, ilaç şirketleri ile koronavirüs aşı tedarikinde yaşadığı sorunların ardından üye ülkelerdeki tesislerde üretilen aşıların üçüncü ülkelere ihracatını izne tabi tutma kararı, ticarette korumacılığı yeniden gündeme getirdi.

Yayın Tarihi: 02/02/21 10:23
okuma süresi: 9 dak.
Koronavirüs salgını üretimde 'ulusallaşma' eğilimini artırdı
A- A A+

Yeni tip Koronavirüs salgını, küreselleşmenin zayıflıklarını ortaya çıkarırken, ülkelerin, tedarik zincirlerini yeniden düzenlemesini ve üretimin ulusallaştırılmasını gündemlerine almasına neden oldu.

AB'nin, ilaç şirketleri ile Koronavirüs aşı tedarikinde yaşadığı sorunların ardından üye ülkelerdeki tesislerde üretilen aşıların üçüncü ülkelere ihracatını izne tabi tutma kararı, ticarette korumacılığı tekrar gündeme getirdi.

Aşı tedarikinde İngiliz-İsveçli ilaç üreticisi AstraZeneca'yla yaşanan tartışmanın ardından bu kararı alan AB, gelen eleştirilerin ardından ve İngiltere ile İrlanda'dan gelen tepkiler üzerine Kuzey İrlanda'yı Koronavirüs aşısı ihracat sınırlamasından muaf tutma ve Brexit anlaşmasının tedbir maddesini uygulamama kararı aldı.

ÜLKELERİN KENDİLERİNİ DÜNYADAN AYIRMASI "REFAH KAYBI" RİSKİ TAŞIYOR

Koronavirüs salgınının ortaya çıkmasıyla ilaç endüstrisi ve sağlık politikasında tedarik zincirlerinin yeniden düzenlenmesi gündemin üst sıralarına tırmanırken, 2020 baharında uygulanan küresel kısıtlamalar, ABD ve Avrupa'nın Hindistan ve Çin'den gelen sağlık ürünlerine ne kadar bağımlı olduğunu ortaya koydu. Örneğin, ağrı kesici ilaçların yüzde 90'ının Uzak Doğu ülkelerinde üretildiği anımsandı.

Koronavirüs salgını, aşılar, kişisel koruyucu ekipmanlar veya son zamanlarda yarı iletken ürünlerin ticareti başta olmak üzere küreselleşmiş tedarik zincirlerinin zayıflıklarını ortaya çıkarırken, yaşanan ani tedarik sıkıntıları üretimin yeniden ulusallaştırılması çağrılarının yükselmesine neden oldu.

Uzmanlar, ülkelerin kendisini dünyanın geri kalanından ne kadar çok ayırırsa refah kaybının da o kadar büyük olacağı konusunda uyarıda bulunurken, ülkelerin acil bir durumda şantaja uğramaması için de daha bağımsız hale gelmeye çalışmalarını tavsiye ediyor.

ÇİN'İN EKONOMİK BAĞIMSIZLIK İSTEĞİ YABANCI ŞİRKETLER İÇİN ENDİŞE KAYNAĞI

Çin, yüksek iş gücü ve geniş pazarından da yararlanarak "ikili sirkülasyon" olarak anılan yeni kalkınma modeliyle şirketlerin ilgisini çekiyor.

Çin basınında ve uluslararası medya kuruluşlarında son dönemde Çin'in büyüme modelini değiştirecek yeni stratejiyle ilgili haberler dikkati çekiyor.

Komünist Parti Merkez Komitesi'nin son toplantısında, ekonomik gelişmelerden reformlara, teknolojik hedeflerden küresel siyasi gelişmelere kadar birçok gündem maddesinin ele alındığı belirtiliyor.

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in toplantıda dile getirdiği, "Yeni bir kalkınma modeli geliştirmenin en temel özelliği, yüksek düzeyde kendi kendine yeterlilik ve kendini geliştirmedir" sözlerini değerlendiren uzmanlar, ülkede yatırımı olan uluslararası şirketler için alarm zilinin çalmaya başladığını aktarıyor.

Şi'nin ülkesinin ekonomik olarak yabancı ülkelerden daha bağımsız olmasını istemesi, yabancı şirketleri endişelendiriyor.

Şi yönetiminde yıllardır bir ayrıştırma politikası izleyen Çin'in ABD ile yaşadığı ihtilaflar ve Koronavirüs salgını, dışa bağımlı ekonominin riskleri konusunda da soru işaretlerini artırıyor.

ÇİN'İN "İKİLİ SİRKÜLASYON" MODELİ

Çin'in yeni büyüme modeli "ikili sirkülasyon", yurt içindeki ekonomik faaliyetleri temsil eden "iç sirkülasyonu" ve Çin ekonomisinin dünyayla ekonomik bağını temsil eden "dış sirkülasyonu" kapsıyor.

Ülkenin, söz konusu modelle kalkınmasının uluslararası ticarete bağımlılığını azaltarak iç piyasayı güçlendirmesi amaçlanıyor.

Ülkenin kalkınma modelindeki değişikliğin sebebi olarak, Koronavirüs ile ABD'nin Çin'in ekonomik ve teknolojik gelişmesini engellemeye yönelik çabaları, ülkelerin tek taraflı politikaları ve korumacılığın artması gösteriliyor. Çin'de iç tüketim GSYH'nin yaklaşık yüzde 60'ına denk geliyor.

Çin Avrupa Ticaret Odası ve merkezi Berlin'de bulunan düşünce kuruluşu Mercator (Merics) tarafından 14 Ocak'ta yayımlanan bir rapora göre, Çin'de faaliyet gösteren Avrupalı şirketlerin yüzde 96'sı küresel ticareti bozabilecek Çin ve diğer büyük güçlerle giderek artan "ayrışmadan" endişe duyuyor.

ÇİN EKONOMİSİNDEN BAĞIMSIZLIĞINI ARTIRMA STRATEJİLERİ

Raporda, ABD'nin yeni başkanı Joe Biden döneminde bile Pekin ve Washington arasındaki ilişkilerin muhtemelen gergin kalacağı belirtilerek, Çin ekonomisinin batıya karşı olan bağımsızlığını artırmak için stratejiler geliştirdiğine vurgu yapılıyor.

Biden yönetiminin, Çin konusunda muhtemelen daha yavaş hareket edeceği ve küresel ekonomik düzende daha az sıkıntıya neden olacağı aktarılan raporda, Çin'in ABD için stratejik bir rakip olarak kalmasının beklendiği, bunun da küreselleşmeye ve küresel ticarete zarar vermesinin öngörüldüğü kaydedildi.

Çin, sanayi standartlarının belirlenmesinde ve dijital teknolojide giderek daha fazla yer alırken, Çin ile bağlantılı ayrıştırmanın birden fazla küresel tedarik zincirini etkilemesi bekleniyor.

Ayrıca, Çin'in kendi şirketlerini güçlendirmesi çok daha önemli görünüyor. Bazı uzmanlar, Çin'deki yabancı şirketlerin ürünlerinin kasıtlı olarak yerel ürünlerle "ikame" edilebilmesi konusunda uyarıyor.

"MİLLİYETÇİ POLİTİKALAR VERİMLİLİĞİ AZALTIR, MALİYETİ ARTIRIR"

Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü (PIIE) Kıdemli Uzmanı Gary Hufbauer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, milliyetçi ticaret politikalarının iyi bir siyaset olabileceğini ancak ekonomik anlamda kötü olduğunu belirtti.

Bu politikaların verimliliği ve direnci azalttığına dikkati çeken Hufbauer, maliyetleri ise artırdığını söyledi.

Hufbauer, tedarik zincirinin ulusallaştırılmasının avantaj ve dezavantajlarına değinerek, şunları kaydetti:

"Avantajı, ülkemizin aşı gibi hayati önem taşıyan malzemeler için artık yabancılara bağımlı olmadığı iddiasıdır. 'Kendi işçilerimizle kendimiz yapıyoruz' deriz. Dezavantajı, birçok ülkede yerel firmaların ürünü kendi ülkelerinde üretememesi veya sadece çok yüksek maliyet ile düşük kalitede yapabilmesidir. Hindistan'ın Hindustan otomobilini ya da Rusya'nın Lada'sını hatırlayın. Her ikisi de felaket... Apple, iPhone'larını tamamen ABD'de üretmeye çalışırsa fiyat ikiye katlanır veya daha fazla olur."

Yeniden ulusallaştırma sürecinden faydalanabilecek ülkelere de işaret eden Hufbauer, "Meksika, Fas ve Türkiye gibi ana piyasalara yakın olan ülkeler, Çin tedarik zincirinin bir kısmının yeniden konumlandırılmasından fayda sağlayacaktır." dedi.

"ÜRETİMİ ANA ÜLKELERE GETİRMEK MASRAFLI OLUR"

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü Başkanı (IfW) Gabriel Felbermayr ise Koronavirüs krizinin uluslararası tedarik zincirlerinin savunmasızlığını gösterdiğini, bunun sonucunda üretimi ana ülkelere geri getirmenin son derece pahalı olacağını kaydetti.

Felbermayr, "Örneğin, tedarikçiler açısından daha fazla çeşitlendirme, artan depolama veya geri dönüşüm artırılarak ekonominin dayanıklılığını artırmak daha uygun olacaktır." dedi.

Beklenen verimsizliklere rağmen bazı şirketlerin üretim ağlarını yeniden düzenlemeye başladığını aktaran Felbermayr, "Değer oluşturmanın yeniden ulusallaştırılmasıyla ilgili tartışmada iki bakış açısı var; biri işletmeyle ilgili, diğeri ise ekonomik. Şirketin bakış açısından, kendi üretiminizi daha çok satış pazarına taşımak mantıklı ve ekonomik olabilir. Ancak ekonomik olarak konuşursak, bu her zaman geçerli değildir." değerlendirmesinde bulundu.

Tedarik zincirlerini yeniden yapılandırmanın genellikle siyasi çerçevedeki bir değişikliğin ardından geldiğine dikkati çeken Felbermayr, bugünün tedarik zincirlerinin kalite, teslimat hızı veya verimlilik açısından oluşturulduğunu söyledi.

Felbermayr, "Her yeniden düzenlemede ödünleri kabul etmelisiniz. Şirketler bunu yalnızca devlet teşvikleri olursa yapar." dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.