Bilişim Güvenliği Uzmanı Ömer Suay: Kişisel verilere ne oluyor? Nedir bu WhatsApp meselesi...

Bilişim Güvenliği Uzmanı ve KKTC Engelliler Dayanışma Derneği Başkanı Ömer Suay, gündemden düşmeyen WhatsApp sözleşmesi hakkında bir yazı kaleme aldı.

"AB ülkelerinde yaşamayan insanları gizlilik politikasında değişikliğe zorlamak, dijital dayatmada bulunmak anlamına gelmez mi?" diye soran Ömer Suay, yüzde 100 güvenli bir dijital ortamın da söz konusu olamayacağını belirterek, kişisel verileri, bilinçli kullanıcı olarak en iyi kişinin kendisinin koruyabileceğini vurguladı.

Ömer Suay'ın, "Kişisel verilere ne oluyor? Nedir bu WhatsApp meselesi" başlıklı yazısı şöyle:

"Sosyal medyadaki kişisel verilerin gizliliği hususunda son birkaç gündür çok ciddi bir tartışma söz konusu.

Sosyal medyanın ejderhaları dijital sömürgecilik ile dengeleri kuruyor, ben ne dersem o bakışıyla kararlar alıyor.

Whatsapp, gayrıresmi olarak yaptığı veri paylaşımını belirli ülkelerde yasallaştırabilmek adına gözümüzün içine baka baka, alay edercesine ya izin verecek, kişisel verilerinizi teslim edeceksiniz ya da bu uygulamayı kullanmayacaksınız, diyor.

2016 yılında gizlilik ve veri paylaşımı kurallarıyla ilgili yapılan büyük güncellemede kullanıcılara bazı verilerin Facebook  ile paylaşılmasını devre dışı bırakabilme seçeneği verilmişti. Ancak yeni sözleşmeyle bu seçenek uygulamadan kalkıyor.

Verileri Facebook ile paylaş seçeneğini devre dışı bırakmayan ve 2016 yılı itibarıyla Whatsapp kuran bir milyardan fazla kullanıcının kişisel verileri zaten asıl patron olan Facebook ile paylaşılmaktaydı.

Yine ABD'nin başkanlık seçimlerinde bir İngiliz şirketinin kişisel verileri aldığı gündeme bomba gibi düşmüştü. Yani gizli ya da açık olarak kişisel veriler zaten havada uçuşuyordu maalesef.

İşte bu nedenle de Whatsapp'ın gizlilik politikalarındaki değişikliği doğru noktadan ele almamız lazım.

 Milyarlarca liralık yatırım ve yine aynı oranda bir masraf karşılığında kullanıcılardan herhangi bir ücret talep edilmemesi nedendir sizce?

Düşünün ki operatör aramalarından daha iyi bir ses kalitesi alıyor, üst düzeyde görüntülü görüşmeler yapabiliyorsunuz. Özellikle bu görüntülü görüşmelerin kullandığı protokol ve sunucular, devasa veri merkezlerinde barındırılmaktadır. Bu veri merkezlerinin ve barındırılan sunucuların hem yatırım masraflarını, hem de elektrik, internet, ağ gibi rutin giderlerini karşılamak için milyarlar harcanıyor. Bunca yatırım ve masrafa rağmen son kullanıcı olan bizlerden de herhangi bir ücret talep edilmiyor.

İşte bu ücret meselesi de her şeyi açıklamaktadır. Whatsapp dijital hayır vakfı mı? Yoksa kişisel veri toplayan, topladığı verileri de hem dilediği devletlerle ve para karşılığında bazı şirketlerle paylaşan sanal veri merkezi midir?

Bu soruların cevaplarının farkında olabilmek için teknoloji uzmanı olmaya gerek yok. Düz mantıkla dahi düşünüldüğünde söylediklerimi analiz edebilmek mümkün olacaktır.

Bu gizlilik politikasına izin vererek kişi listenizi, kiminle ve hangi sıklıkta mesajlaştığınızı, görüştüğünüzü Whatsapp ile paylaşmış oluyorsunuz.

Yukarıda yazdıklarım umrunuzda olmayabilir. Ben sıradan bir vatandaşım. Ne olacak? diyebilirsiniz.

O zaman bir de şuradan bakalım konuya.

Kişi listeniz, kiminle ve ne sıklıkta mesajlaştığınız, görüştüğünüz şeklindeki veriler, alışkanlıklarınıza göre dijital reklamlara maruz kalmanız demektir.

Whatsapp işletme hesabına sahipseniz de verilerinizin rakiplerinizle paylaşılması dahi söz konusu olabilir. Yani hangi yönden bakarsanız bakın insani ve etik değerlerden uzak bir duruma, dijital dayatmaya maruz bırakılıyorsunuz.

Evet, ısrarla altını çizmek istiyorum. AB ülkelerinde yaşamayan insanları gizlilik politikasında değişikliğe zorlamak, dijital dayatmada bulunmak anlamına gelmez mi?

Gelen tepkiler üzerine Whatsapp, biz uçtan uca şifreleme kullanıyoruz, verileri biz dahi göremeyiz, diye bir açıklamada bulundu.

Lakin hem 8 Şubat 2021 tarihine kadar verilen süreye, hem de veri saklama ve meta paylaşımı hususlarındaki cömertliğe, işin mutfağında olan biri olarak baktığımda yapılan açıklamayı son derece samimiyetsiz buluyorum.

Bu sebeple de piyasada bulunan Bip ve Telegram gibi diğer popüler mesajlaşma uygulamalarını aktif olarak kullanmaya başladım.

Amacım, sosyal medya ve mesajlaşma alanında hizmet veren uygulamaların hem tekel, hem de tek ülkecilikten kurtulması, bir nebze olsun rekabet oluşmasıdır.

Son olarak da unutmamalıyız ki yüzde 100 güvenli bir dijital ortam söz konusu olamaz. Kişisel verileri, bilinçli kullanıcı olarak en iyi kişinin kendisi koruyabilir.”