KÜLTÜR-SANAT
okuma süresi: 15 dak.

Grup Yorum: "F Tipi Hapishanelerde birçok insan öldü"

Grup Yorum: "F Tipi Hapishanelerde birçok insan öldü"

Türkiye'de Özgün Müzik denilince ilk akla gelen isimlerin başında Grup Yorum gelir hiç kuşkusuz 1978'de "Sıyrılıp Gelen"le başlayan müzik yolculuğu Grup Yorum üyeleri adına çok da kolay yürünmese de, İnanç ve Kararlılık 28 yılın sonunda onları çizgilerinde tartışılmaz bir numara yapmaya yetti. Yıllardır İnanç ve Kararlılığından taviz vermeden Müzik yapan Grup Yorum bu kez Türkiye'nin acı bir gerçeği olan F Tipi Cezaevlerindeki mücadeleyi anlatan Belgesel türü bir filimle çıktı Grup Yorum severlerin karşısına. Yaklaşık bir yıldır Türkiye'nin çeşitli illerinde gösterimi gerçekleştirilen film bu kez Kuzey Kıbrıs'ta "Motor" dedi.F Tipi Cezaevleri Filminin gösterimi için Ada'ya gelen Grup Yorum'un iki üyesi İnan Altın ve Caner Bozkurt'u filmin gösterimi öncesi Kıbrıs Postası'nda ağırladık.

Yayın Tarihi: 06/12/13 17:00
okuma süresi: 15 dak.
Grup Yorum: "F Tipi Hapishanelerde birçok insan öldü"
A- A A+

İsmet ÖZGÜREN

"F Tipi hapishaneler hücrelerden oluşan hapishaneler. İçerisinde 1 veya 2 kişilik hücreler var. Tutuklular daha önce koğuş halinde kalıyorlardı. Operasyonla birlikte birçok insan hayatını kaybetti"

"Bugüne kadar birçok yöntem denedik ve bir yöntem daha uygulayalım dedik. Bu yöntem de farklı bir sanat dalı olarak insanların görebileceği bir film çekelim dedik. Müziğin dışında sinemanın da gücünü kullanalım dedik"

"Bir senaryo yazıp baştan sona çektiğimiz bir proje olmadı. 9 yönetmen var ve 10'ar dakikalık senaryolarını çektiler. Filmde aslında 9 tane kısa film var. Bu kısa filmler F tipi hapishanesinde bir kişinin yaşantısını anlatıyor ve her yönetmen farklı bir kişiyi anlatıyor. Bunların hepsini birbirini bağladık ve 9 farklı bakış açısıyla F Tipi cezaevini anlatan bir film elde etmiş olduk"

"Film bütün Türkiye'de aynı anda gösterime girdi. Türkiye'de sinema sektörünü yüzeysel olarak biliyorduk ama büyük AVM'lerdeki tekellere ait sinema salonlarının önemli bir kısmı Ali Sabancı'ya aitmiş ve herkes istediği gibi bunlara filmini sokamıyor. Sadece piyasa anlamında geniş kar elde edebilecekleri filmleri alıyorlar. F Tipi filmi büyük sinema salonlarına giremedi"

Önemli bir film, önemli bir belgesel… Türkiye'nin bir gerçeği F Tipi Cezaevleri. Grup Yorum'u hep müzikleriyle tanıdık… Filmden bahseder misiniz?

İNAN ALTIN: 19 Aralık 2000'de açılan F Tipi Cezaevlerini konu alan bir proje. F Tipi hapishaneler hücrelerden oluşan hapishaneler. İçerisinde 1 veya 2 kişilik hücreler var. Tutuklular daha önce koğuş halinde kalıyorlardı. Operasyonla birlikte birçok insan hayatını kaybetti. Bu hücrelere konuldular. Her hücrenin kendine göre bir havalandırması var. 2 kişilik hücrede kalan bir kişi hiçbir şekilde kendisi dışında bir kişi ile görüşmesi mümkün değil.

Tamamen yalıtılmış, bütün arkadaşlarından kopartılmış, izole bir yaşama mahkum ediliyor tutuklu. Burada da amaç fiziksel olarak gücünü elinden alarak ardından da ideolojik anlamda çökertmek. Her türlü yaptırımı yaparak, düşüncelerden uzaklaştırmak. Bu cezalar sonucunda sinen, karşısında hazır ola geçen ve Sosyalizme dair bütün inancını umudunu yitirmiş bir kitle yaratmak… Amaç buydu F tipi cezaevlerinde.

"Bu zulmün ortadan kaldırılması için mücadele var"

13 yıldır açık. Biz de Grup Yorum olarak bu hapishanelerin insanlık dışı işkence hapishaneleri olduğunu vurgulamak için müzik grubu olduğumuz için şarkılar söyledik. Birçok albümümüzde F Tipi ile ilgili şarkılarımız var. Bu şarkılarımızın yanı sıra F Tipine karşı yapılan eylemlerde aktif olarak yer aldık. 2007'ye kadar F Tipine karşı ölüm orucu eylemleri yapıldı. Bu eylemlerde bazı kazanımlar elde edildi.

Günün belli saatlerinde 10 tutuklunun bir arada hava almasına dair bir yasa çıkartıldı. Bu yasayı da çeşitli nedenlerden dolayı devlet uygulamıyor. F Tipi zulmünün ortadan kaldırılması ile ilgili bir mücadele var. Bugüne kadar birçok yöntem denedik ve bir yöntem daha uygulayalım dedik. Bu yöntem de farklı bir sanat dalı olarak insanların görebileceği bir film çekelim dedik.

Müziğin dışında sinemanın da gücünü kullanalım dedik. Sinema çok güçlü bir sanat dalı. İlk adımı attık. Bir tane senaryo yazıp baştan sona çektiğimiz bir proje olmadı. 9 yönetmen var ve 10'ar dakikalık senaryolarını çektiler. Filmde aslında 9 tane kısa film var. Bu kısa filmler F tipi hapishanesinde bir kişinin yaşantısını anlatıyor ve her yönetmen farklı bir kişiyi anlatıyor. Bunların hepsini birbirini bağladık ve 9 farklı bakış açısıyla F Tipi cezaevini anlatan bir film elde etmiş olduk. Ezel Akay, Sırrı Süreyya Önder, Reis Çelik, Hüseyin Karabey, Barış Pirhasan, Aydın Bulut, Vedat Özdemir, İlker Altınay ve Grup Yorum olarak biz varız. Hem koordine etme anlamında, yapımcılığını üstlendik ve kendi senaryomuzu yazarak bu kısa filmlerden birisini de biz çektik.

F Tipi hapishanelere karşı tutuklular kollektif bir şekilde direniyorlar ve film de kollektif olsun dedik. Onlarca göz, yüzlerce kişi omuz omuza anlatsın istedik. Geçen sene film Türkiye'de gösterime girdi. İki sinemada gösterime girdi.

"Tam anlamıyla seyirciyle buluşması engellendi"

Filme ilgi nasıldı?

İNAN ALTIN: Avrupa ve Türkiye ile beraber 100 bin kişiye ulaştık. Bazı nedenlerden dolayı daha fazla kişiye ulaşamadık.

CANER BOZKURT: Film bütün Türkiye'de aynı anda gösterime girdi. Türkiye'de sinema sektörünü yüzeysel olarak biliyorduk ama büyük AVM'lerdeki tekellere ait sinema salonlarının önemli bir kısmı Ali Sabancı'ya aitmiş ve herkes istediği gibi bunlara filmini sokamıyor. Sadece piyasa anlamında geniş kar elde edebilecekleri filmleri alıyorlar. F Tipi filmi büyük sinema salonlarına giremedi.

Türkiye'de insanlar özellikle İstanbul'da sinema deyince AVM'lerdeki sinema salonları akla geliyor. Aynı dönem Cem Yılmaz, Ata Demirer'in filmi gösterime girdi ve afişlerde onları görüyor insanlar. Böyle bir yönlendirme var ve bu kapitalizmin bir sonucu.

Anadolu'da ve İstanbul'da sivil polisler filme girenleri taciz etti. Samsun'da bizzat sinema salonunun sahibi ile görüşerek tehdit ettiler. Biz eminiz ki buna benzer birçok şey yaşandı

Filmin DVD'leri marketlere çıktı m?

CANER BOZKURT: Yakında marketlerde olacak. Şu an sinema salonlarında da yok. Yakın zamanda filmin DVD'sini de çıkartacağız. Kampanya ile çok geniş kitlelere filmi izleteceğiz. Bundan sonraki projeler için geniş kitlelere ulaşmayı hedefliyoruz. F Tipi film biraz beklediğimizin altında kaldı. Bunun nedenleri de tekellerin yoğun bir yönlendirmesi, devletin de sansürüyle seyirci üzerinde baskı yaratması.

Grup Yorum'un bu yönde yeni projeleri var mı?

İNAN ALTIN: Bu bizim açımızdan bir ilkti. Fazla bilmediğimiz bir alandı. Çekebileceğimizi gördük ve kitlelere bir şekilde ulaştık. Sinema alanını çok daha etkili bir şekilde kullanabiliriz. Sinema çok güçlü bir resmetme alanı. Dünya halkları kendi tarihinden meseleleri çok güzel anlatıyorlar. Dünyada herkes William Wallace'ı" Cesur Yürek" filmi sayesinde tanıyor. Çok etkili bir alan.

Bizim ülkemiz de sayısız kahramana, direnişe ev sahipliği yapmış bir ülke. Çok fazla anlatılacak şey var. Anlatılmıyorsa biz anlatacağız dedik. F Tipi ilk adımdı ve yeni adımlar atmaya hazırlanıyoruz. İki tane somut projemiz var.

Paylaşalım mı?

İNAN ALTIN: Ülkenin can alıcı sorunlarından bir tanesi. Mahallelerde yeni bir politika var. Devletin yeni politikası polislerle değil, çetelerle mafyalarla mahallenin genetiğini bozmak, uyuşturucuya alıştırarak direnicini kırmak. Fuhuş kumar batağında yok etme politikası var. Gazi Mahallesi'nden Okmeyadını'na kadar çok yaygın bir çete faaliyeti var. Bu çok büyük bir sorun.

Mahalle gençliğinin başı belaya giriyor. Birşeyi sorgulamaktan, ülke sorunlarını konuşmaktan aciz hale getiriliyor. Mahalleleri kentsel dönüşüm projesi nedeniyle ele geçirmek istiyor. Bütün mahalleleri yıkıp, gökdelenleri dikerek, halkı İstanbul'un dışına itmek gibi bir projesi var. Bütün çeteler açıktan polis destekli çalışıyorlar. Devrimciler onlara karşı mücadele ettiği zaman polis onlara karşı bir operasyon yapıyor. Bu meseleyi ön plana çıkartmaya çalışıyoruz. Gülsuyu'nda Hasan Ferit isimli arkadaşımız çeteler tarafından öldürüldü. Tam bir terör estiriyorlar. Mahalleli bunlara karşı mücadele ediyorlar diye gençler operasyonlara uğradılar. Ve mücadele eden bir genç katledildi. Armutlu Mahallesi direnişi kondu anlamında direnişin çok önemli bir sembolüdür. Devrimcilerin mücadelesini konu alan bir film tasarlıyoruz.

"Açılım,uzlaşı diye bir şey söz konusu değil"

AKP iktidarının çok önem verdiği ve son olarak da"Diyarbakır açılımı" dediği, genelde Kürt Açılımı olarak adlandıran açılımı Grup

Yorum destekliyor mu?

CANER BOZKURT: Uzun yıllar emek verilmiş Kürt halkının mücadelesinden bahsediyorum. Bu mücadeleyi yürüten kişiler böyle bir süreç başlattı. Kendince haklı birçok nedenleri var. Bizim de ilk albümümüzden bu yana yer almıştır bu halkın mücadelesi.

Emperyalizmle bir uzlaşma bir barış olmaz. Özellikle Amerika'nın 2001'den beri buralarda gözü var. Latin Amerika'da buna benzer ulusal hareketlerin örneği var. Oralardaki görüşmeler hep halkların daha çok acı çekmeleriyle sonuçlanmış. Uzlaşma taraflarına baktığımızda bir tarafta AK Parti hükümeti var. Kimle ve neyle barış.

Diyarbakır'da yapılan gösteri bizce çok komik. Koskoca Şivan Perver'in bu şekilde gelmesi bir sanatçıya çok da yakışan bir şey değil. Kürt halkı da öyle bir konumda gelmesini, ondan böyle bir şey beklemezdi. Bariz AK Parti'nin her zaman yaptığı bir vitrin, kendi politikalarını şirin gösterme çabası… Tesadüf değil tabii ki İbrahim Tatlıses ile beraber orada olmaları. İki sene öncesine kadar yok sayıyordun birşeyleri…

İNAN ALTIN: Söylemler çok daha net. Hala söylediği şu: Hiçbirşey vermeyecek kardeşim. Ne hakkından, ne de özerklikten bahsediyor. Kendi fikrini dayatmaya çalışıyor. O bölgede de at koşturabilelim isteniyor. Diğer yanı da AK Parti'nin demokrasi şovları. Utanmadan kalkıp Ahmet Kaya bizimle aynı tarafta saf tutardı diyor. Onun ertesi günü Gezi sürecinde aktif rol aldığı için Barış Atay'ı göz altına alıyor. Ahmet Kaya ile hiçbir farkı olmayan birisini tutukla ve onun üzerinden propoganda yapmaya çalış. Bu kadar basit bir politika var. Karşısında da sinen, onun yönlendirmesinin dışına çıkamayan bir karşı politika var.

"Kıbrıs'ın geleceğine Kıbrıslılar karar vermeli"

Kıbrıs Türkiye'den nasıl görünüyor? Algı nasıl?

İNAN ALTIN: Kıbrıs bizim bir parçamız gibi bir his var. Oraya da yaklaşımlarda bazı farklılıklar var. Mesela milliyetçi kafayla bir yaklaşım var. Bölüp bir tarafına düşmanlaşan, Yavru Vatan yaklaşımı var. Bu yaklaşım hiçbir şekilde bizim tavrımızı ifade etmiyor.

Bizim nezdimizde Kıbrıs meselesi Kıbrıs halkının Rumuyla Türküyle, buradaki halkların ama sonradan buraya taşınmış olanlardan bahsetmiyoruz. Buranın halklarının kendi özgür iradesiyle çözmeleri gereken bir mesele. Bu ufacık ada üzerinde Türkiye'nin Yunanistan'ın, AB'nin, Amerika'nın herkesin hesapları var. Stratejik bir yer.

Bütün bu hesaplardan kurtulabilmesi, bütün bu emperyalist dengelerden kurtularak, halkın kendi özgür iradesiyle karar vermesi gerekir. Bunun için de Kıbrıslı Türklerin kendi iradesiyle, Türkiye ile bütün bu şeylerini kesebilmesi daha özgür hareket edebilmesi gerekir. Aynı zamanda Güney'de de mümkün olabilir.

Maceralı CD "Halkın Elleri"

Halkın Elleri'nin ilginç bir öyküsü var. Biraz bahseder misiniz?

CANER BOZKURT: Beş sene bir ara oldu. Birçok da konser, film gibi üretimler de vardı. Halkın Elleri daha erken çıkacaktı ama 18 Ocak gece yarısı bir polis baskınıyla, İdil Kültür Merkezi'ne yönelik bir polis baskınıyla kayıtlarımızın olduğu albüme el konuldu. Bu sadece bize yönelik değil birçok demokratik kuruma ve halkın avukatlarına yönelik yapıldı. Birçok hukuk bürosu, gazete, dernek eş zamanlı Amerikan filmlerini andıran operasyonlarla basıldı. Tam bir hukuksuzluk örneğiydi.

Albüme el konulması da aslında bir ilk. Çıkmamış albümü yasaklamak oluyor aslında. Albümün kayıtlarının olduğu bilgisayarı istedik, günlerce uğraştık ama bir sene geçmiş olmasına rağmen alamadık. 28 yıldır bizi susturamadılar. Halkın Türkülerine saldırılarınız kar etmeyecek dedik. Herşeye sıfırdan başladık. Bu sefer daha güçlü bir çalışma oldu. Bazı müzisyen arkadaşlarımızla bir dayanışma içerisine girdik. Böyle bir saldırı karşısında daha dik durmak lazım. Albüm çalışmaları tekrar başladığında büyük bir konser verdik ve 53 sanatçı katıldı. Birer Grup Yorum şarkısı söylediler.

İNAN ALTIN: Konser adı 11 kapalı kozmik sahneli konserdi. Bu baskının hikayesi öyle aslında. Kültür merkezine polis 11 çelik kapıyı kırarak girdi, içeride kozmik odaları vardı diye geçti basında. Bunu Tayyip Erdoğan bile söyledi. Herkes gibi bir çelik kapımız var. Stüdyomuza kozmik oda dediler. Stüdyomuzdan tek bir suç aleti ele geçirdiler o da albümümüz. Hiçbir suç aleti yok ortada. Yasa kopyaları götürmeleri gerektiğini söylüyor ama bütün bilgisayarı aldılar.

CANER BOZKURT: birçok müzisyen arkadaşlarımız yardımcı oldu. Onların da dayanışmasıyla daha güçlü bir şekilde çıktı albüm. Şarkılarda bir değişiklik olmadı ama tam o süreçte ayaklanmanın içinde olduğumuz için bir şarkımıza ayaklanma ile ilgili bir kıta ekledik. Lanet isimli şarkımızdı.

Albümün içinde 14 şarkı var. Klasik Grup Yorum şarkıları diyebiliriz. Bir Arapça, Kürtçe ve Zazacı şarkımız var. Arapça şarkıyı Ayfer seslendiriyordu. Stüdyo aşamasında Ayfer bir basın açıklamasına katıldığı için tutuklandı. Ayfer'in bir konser kaydını albümde kullandık. Hem yakın dönemde gündem olmuş, Türkiye'de ve Dünyada ses getirmiş olaylar, örneğin Engin Çeber'in işkencede katledilmesi benzeri, devrimcilerin mücadelelerini anlatan bir şarkımız var. Halkın Elleri'ne isim veren şarkı da budur. Hem halkın sorunlarına isim veren şarkılar var hem de daha genel devrimcilerin kavgasını sevdasını anlatan şarkılar da var. Albümün satışları ve tanıtımları devam ediyor.

Grubun bazı üyeleri hep hapiste. Tutuklu arkadaşlarınız var mı şu anda?

Bir arkadaşımız Ayfer Rüzgar hapiste. Bir elemanımız yurt dışında sürgünde Avrupa'da. Bunun dışında 5 Grup Yorum elemanının yurt dışına çıkış yasağı var. Mahkemeler bunu bir ceza olarak kullanıyor. Grup Yorum elamanının yurt dışına çıkamaması demek konserlerinin yarısında yer alamaması demek. Grup Yorum'un yarısının eksik olması demektir. Bu hem ticari açıdan Grup Yoruma zarar vermektedir hem de manevi olarak Grup Yorumu zedelemeye çabalamaktadır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.