EKONOMİ & FİNANS
okuma süresi: 26 dak.

KTTO'nın kriz, yapısal reform ve makro ekonomi politika önerileri

KTTO'nın kriz, önerileri

<P>Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkan ve Yönetim Kurulu üyeleri bugün düzenledikleri basın toplantısında dağıtılan ""Kriz, yapısal reform ve Makro ekonomi politika" önerileri şöyle:</P>

Yayın Tarihi: 01/06/09 11:53
okuma süresi: 26 dak.
KTTO'nın kriz, önerileri
A- A A+

Yeni Dönem, Yeni Hükümet Ve Yapılması Gerekenler
Kuzey Kıbrıs ekonomisinin sürdürülebilir kalkınma hedefi doğrultusunda yönetilmesi bütün hükümetlerin en temel amacı olmalıdır. Bu doğrultuda, yapılması gereken yapısal reformların ivedilikle hayata geçirilmesidir. Ancak, yaşanan ekonomik kriz nedeniyle mevcut olağanüstü koşullar ortadan kalkana kadar, yapısal reformlara yönelik politikalar önceliklendirilirken, krize dönük politikalar da uyumlu olarak hayata geçirilmelidir.

Bu kapsamda, iyi niyetle ve birlikte çalışmak amacıyla Kıbrıs Türk Ticaret Odası olarak, yeni hükümetle yapıcı bir işbirliği içerisinde olmayı arzu etmekteyiz.

Herşeyden önce, hem atılacak yapısal reform adımlarının, hem de yaşanmakta olan krize karşı alınacak tedbirlerin ortak ekonomik akla uygun ve sürdürülebilir yapıda olması amacıyla, makro ekonomik konuları istişare etmek üzere kurulan Başbakan'lığa bağlı Ekonomik Koordinasyon Kurulu'na başta KTTO olmak üzere, ekonomik örgütler ve ilgili diğer sivil toplum örgütlerinin de dahil edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Hükümet ile başta KTTO olmak üzere, ekonomik örgütler ve ilgili diğer sivil toplum örgütleri arasında makro ekonomik konuları istişare edebilecek Başbakan'lığa bağlı kurumsal bir yapı oluşturulması düşüncesi bizler tarafından da desteklenmektedir.

Ayrıca bir Ticaret ve Sanayi Bakanlığı'nın kurulması ve eğitimi ekonomik anlamda bir sektör olarak yönlendirecek yine Başbakan'lığa bağlı bir Yüksek Eğitim müsteşarlığı oluşturulması gibi yönetim yapılanmasında değişiklikler gerekmektedir.

KTTO olarak, görevini doğru ve iyi niyetle yapan bürokratların sırf siyasi nedenlerle değiştirilmesinin kaynak israfına yol açacağı ve işsiz müşavirler ordusunun büyütülmemesi gerektiğine inanmaktayız. Bu bağlamda, insan kaynaklarının etkin kullanımına yönelik olarak yetkinlik ve verimliliği esas alan rasyonel bir kadro oluşturma geleneğinin, UBP'nin siyasi olgunluğu ile de örtüşeceğine inanarak, bunun başlatılmasını arzu etmekteyiz.

Halihazırda başlatılmış olan AB müktesebatına uyum çalışmalarının ve AB Koordinasyon Merkezi'nin işlevinin devam ettirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Ancak, bu çalışmaların uygulamada ekonomiye ve işletmelere külfet getirebilecek boyutları, içerik ve zamanlama açısından dikkate alınmalıdır.


Bu yeni dönemde, üzerinde önemle durulması gereken bir diğer husus da, serbest piyasa sisteminin özüne uygun olarak, Devlet'in üretici ve işletmeci rolünü en aza indirerek, asıl olan denetleyici ve düzenleyici görevlerine dönmesi ve özelleştirme hamlesine hız vermek olmalıdır.

Ayrıca, yatırım ortamını iyileştirmek ve ülkemizde daha çok iç ve dış yatırım yapılmasını sağlamak amacıyla kurulmuş bulunan Yatırım Geliştirme Ajansı'nın (YAGA) görev ve misyonunun güçlendirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.

Şua Saraçoğlu

KTTO Yönetim Kurulu Başkanı


KTTO'nun Krize Müdahale Konusunda Politika Önerileri

A. Durum Tespiti

Yaşanmakta olan ekonomik kriz süreci dinamik bir doğaya sahiptir. Dolayısıyla, bu sürecin dinamik bir şekilde takip edilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. KTTO olarak, yukarıda önerilen kurumsal kanal (Ekonomik Koordinasyon Kurulu) aracılığı ile ülkenin uzun dönemli makro ekonomi yönetimi yanında, krize dönük politikalar geliştirme ve uygulama süreçlerinde de görev almaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz.

Mevcut Durum

Ülkemizde, 2007 yılı başından itibaren yüksek büyüme döneminden, düşük büyüme dönemine, hatta durgunluğa ve 2008'de negatif büyüme sürecine geçerken, "efektif talepte şok bir düşüş" yaşanmıştır. Bu şok geçiş döneminde, özel sektörde topyekün bir konsolidasyon yaşanmasına ek olarak, doğal olarak kamu kaynaklı yapısal sorunlarımız da daha görünür hale gelmiştir.
Bu süreçte, ekonomide düşen taleple bozulan nakit akım ve finansman sıkıntısı, topyekün hem reel sektörün kendi içindeki ödemeler çarklarını, hem de reel sektörle mali sektör arasındaki "ödemeler sistemi ve iletişimini" olumsuz etkilemiştir.

Bu koşullara ek olarak, bir süredir devam etmekte olan ve 2008 Ekim ayından itibaren ekonomimiz üzerindeki sarsıcı etkilerini yaşamaya başladığımız küresel ekonomik kriz sürecinde Kuzey Kıbrıs ekonomisinde de koşullar negatif yönde ve önemli ölçüde değişmiştir.
Gerek doğrudan, gerekse dolaylı olarak Türkiye ile aramızdaki yoğun ekonomik ilişkilerden (mal, hizmet, sermaye, kişi akımları) ve TL para sahasında olmamızdan dolayı ülkemiz, bu süreçte Türkiye üzerinden gelen etkilere de maruz kalmaktadır.

Küresel finansal krizin başladığı Ekim 2008'den itibaren doğrudan ve dolaylı olarak ekonomimiz üzerinde yarattığı negatif etkiler "içsel kredi kanallarının kuruması, tüketici ve yatırımcı beklentilerinin ve algılamalarının olumsuz etkilenmesi, yabancı sermaye girişinin azalması, TL para sahasında kur ve kriz başlangıcında faiz gibi parasal etkiler ile dış ticaret" gibi kanallar aracılığı ile ekonomimiz küresel krizin etkilerini derinden hissetmiştir.

Son günlerde de Avrupa Toplulukları Adalet Divanı (ATAD) tarafından alınan Orams Kararı, sadece inşaat, konut ve bağlı reel sektörler değil, mali sektör de dahil ekonominin genelini derinden etkilemektedir.
Bütün bu etkenler neticesinde (i., ii., iii.), ekonomide telafisi zor sıkıntıların ortaya çıktığını gözlemlemekteyiz.

B. Öneriler

Öncelikle, böylesine zor bir dönemde, göreve yeni başlayacak olan Meclis'imizin, sıkıntıların aşılmasını hızlandırmak üzere ivedilikle çalışmaya başlaması ve yaz tatili yapmaması gerektiğini düşünmekteyiz.
Makro düzeyde bir açılım olarak, TC – KKTC Mali Protokolü ve Ekonomik Programı'nın gözden geçirilerek, hem mevcut krize dönük politikaları hem de yapısal reformları kapsayacak şekilde ve ayrıca önümüzdeki yakın dönemde Kıbrıs müzakerelerinin doğal takvimlerini de dikkate alarak yeniden tasarlanması gerekmektedir. İçeriğin revize edilmesi ve öngörülen yapısal reform konularının takvimlendirilmesini de kapsayacak bu makro açılımın gerçekleştirilmesi halinde, uygulamaya konacak ekonomik programla eş zamanlı olarak da, mevcut konjonktürde "tamamlayıcı ve ekonomideki çarkları kısmen tamir edici nitelikte bazı politikaların hayata geçirilmesi" gerekmektedir.
TC tarafından ülkemize kullandırılmak üzere sağlanan ve sağlanacak olan kredilerin ağırlıklı olarak reel sektöre kullandırılması, tamamlayıcı ve tamir edici politikaların işlerlik kazanmasını hızlandıracaktır.
Bu dönemde ayrıca, önceki hükümet tarafından, KTTO görüşleri de dikkate alınarak uygulamaya konan aşağıdaki açılımların güçlendirilerek,revize ederek devam ettirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Talep yaratıcı açılımlar (tapu harçları, otomobil, beyaz eşya ve elektrikli aletlerdeki KDV indirimi gibi)
Çalışma Yaşamının Yeniden Düzenlenmesi Paketi
Merkez Bankası ve Devletin bu yönde birlikte açıkladığı finansman paketi
Konut sektöründe talep yaratıcı ödeme kolaylıklarının sağlanması için finansman bulunması.
Bu tamamlayıcı ve tamir edici politikaların piyasada etkili olabilmesi için, mutlaka yukarıda bahsedilen makro açılımla (Mali Protokol ve Programın revize edilmesi) eşzamanlı yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, makro açılım olmadan bu maddede sıralananların tek başına yapılması, yeterince etkili ve onarıcı olmayacaktır.

Düzenlenip, takvimlendirilecek yeni ekonomik programda yapısal reformlar da olacaktır, ama mevcut kriz koşulları altında yapısal reformların daha çok reel sektörün çarklarını döndürmesi ve piyasayı tamir etmeye yardımcı müdahaleler yapmak gerekmektedir.

Tamamlayıcı ve onarıcı nitelikteki politikaların temel amacı, "mümkün olduğunca az işsiz yaratmak (istihdamı korumak), talep yaratıcı açılımlar ile iç talebi çok fazla düşürmemek, mümkün olduğunca dış talebi artırmak ve birey-şirket kredi geri ödemelerini ve taksitlerini baskı yaratmayacak düzeyde vadeye yaymak olmalıdır".

Bu amaçla, yukarıda bahsedilen makro açılımdan sonra ve ona uyumlu olacak şekilde acilen ekonomide çarkları kısmen tamir etmek için aşağıdaki tamamlayıcı ve piyasaları tamir edici politikaların eş zamanlı olarak devreye konulması gerekmektedir.
İstihdam ve çalışma hayatına dönük açılımlar
Mümkün olduğunca istihdamı korumak, az işsiz yaratmak ve yeni istihdam yaratabilmek amacıyla aşağıdaki politikalar uygulanmalıdır.

İstihdam maliyetlerini azaltmak için prim yüklerini azaltmak, asgari ücret politikasını değiştirmek, yerli istihdama prim teşviği vermek, kriz döneminde katı emek piyasası mevzuatlarını hafifleterek esnekleştirmek ve bu dönemde yarı zamanlı ve geçici istihdam uygulamalarını kolaylaştırmak gibi açılımlar gerçekleştirilmelidir.

Bu amaçlar doğrultusunda geçtiğimiz Hükümet tarafından uygulamaya konan "çalışma yaşamının yeniden düzenlenmesi paketinin" KTTO ile de istişare edilerek revize edilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, İş Sağlığı Güvenliği Yasasının yürürlüğe giriş tarihinin ertelenmesi gibi, yukarıda bahsedilen amaçları destekleyen yeni açılımlar da ortaya konmalıdır.

Reel sektörü desteklemek için kredi ve finansman politikaları devreye konulmalıdır.
Hükümet'in Merkez Bankası ile birlikte uyumlu politikalar üreterek aşağıdaki amaçları güdecek politikalar geliştirmesi ve tedbirler alması gerekmektedir.

Para ve kaynak maliyetini düşürücü tedbirler
Likidite artırıcı tedbirler
Kredi kanallarını canlandıran, genişleten ve motive eden tedbirler
Borçların yeniden yapılandırılmasına yönelik tedbirler
Bu maksatla, Merkez Bankası'nın 2008 Aralık ayı sonunda hazırladığı paketin daha etkili olabilmesi ve geçmiş Hükümet'in aynı pakete koyduğu bu konudaki açılımlara işlerlik ve etkinlik kazandırılmasının yanında pakete güçlendirici takviyeler yapılması gerekmektedir. Örneğin, pakette yer alan reeskont kredilerinin bankalar tarafından kullandırılmasını motive etmek için bankalara sağlanan gelir vergisi muafiyeti sürdürülmelidir. Aynı şekilde, pakette yer alan kredi garanti fonunun aktif hale getirilmesi gerekmektedir.

Bilahare, TC tarafından sağlanan kaynakların önemli bir kısmının reel sektörü destekleyip piyasaların canlandırılması amacıyla "Faiz Farkı Fonu" (FFF) uygulamasının devreye konması gerekmektedir.

Faiz Farkı Fonu uygulamasının konusu, amacı ve standartları objektif bir şekilde tanımlanarak, özel bankalar aracılığı ile hem piyasayı onarıcı hem de talep yaratıcı bir amaçla kullanılmalı ve eşzamanlı bir şekilde;

Borçların yeniden yapılandırılması için işletmelere yönelik,
İşletme ve yatırım kredisi olarak,
Selektif tüketici kredisi olarak (örneğin konut piyasasında) kullanılmalıdır.
Bunun yanında, acilen bankaların hem kredi motivasyonunu artıracak, hem de para maliyeti ve risk algılamasını azaltacak hukuki ve yargı sürecini kısaltan ve erken yargıyı sağlayacak eş zamanlı adımlar da atılmalıdır.

Erken talep yaratıcı müdahaleler
Piyasalarda etkili olmak üzere talep artırıcı vergi ve fon indirimleri yapılmalıdır. Bu maksatla;

Hazine kabiliyetinin el verdiği ölçüde bazı vergi, harç ve fonlarda indirimler yapılmalı.
İthalatta alınan stopaj mutlaka kaldırılmalıdır.
Bilhassa varlık değerler üzerinde süreli ve tanımlı vergi indirimleri yapılmalıdır.
Genel perakende piyasalarda uygulanan %16'lık KDV oranı Türkiye'deki gibi %8'e indirilerek bu önemli rekabet dezavantajımız sonlandırılmalıdır.
Devlet sinerjileri devreye konmalıdır.
Kamu – özel sektör işbirlikleri (KÖSİ) ve yap işlet devret gibi modeller kullanılmalıdır.
Doğrudan kamusal yatırımlar artırılmalıdır.
Özelleştirmelere ve deregülasyona hız verilmeli, bu çerçevede bazı piyasalar özele açılmalı, piyasa yaratıcı davranılmalıdır. YAGA'nın uhdesinde olan özel sektör yatırımlarının hızla hayata geçirilmesi ve piyango, hava yolları, enerji – su üretimi ve iletimi gibi konularda özelleştirmelere ivme kazandırılması gibi açılımlar da uygulamaya konmalıdır.


KTTO'nun Yapısal Reformlara Yönelik Makro Ekonomi Politika Önerileri
Ülke ekonomisinin daha iyi yönetilmesi için Ekonomi ve Maliye Bakanlıkları arasındaki koordinasyonun daha iyi sağlanması ve görev – yetki alanlarının netleştirilmesi gerekmektedir.

Önümüzdeki dönemde kamuya yeni istihdam yapmak yerine, birimler, daireler ve bakanlıklar arası yatay geçişe imkan sağlayacak yasal düzenlemeler acilen hayata geçirilmeli, yeni istihdamlar elzem olmadığı sürece durdurulmalıdır. Devletin özel sektöre en haksız rekabet şekli olan kamudaki başlangıç maaşları aşağıya doğru yeniden yapılandırılmalıdır.

KTTO olarak, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu mevcut koşullar altında acil ihtiyaç duyulan yapısal reform alanlarını aşağıdaki temel konularda ortaya konabileceğini düşünmekteyiz.

1- Kurallı Maliye politikasına geçilmelidir.

Ekonomide kamu maliyesi disiplinsizliği önemli bir sorundur. Bu soruna yönelik olarak, Kurallı Maliye politikasına geçilmesi gerekmektedir. Cari bütçe harcamalarının disiplin altına alınması için, bütçe kalemleri hem bütçe içinde, hem de milli gelire nispi olarak (yüzdelik oranlarla) sınırlandıracak yasal düzenlemeler oluşturulmalıdır.

2- Sendikal haklar günün koşullarına uygun rasyonalize edilmeli ve grevler, "devletin temel fonksiyonlarını askıya alacak alanlarda" kısıtlanmalıdır.

3- Devletin emek piyasasında yarattığı sapma ve cazibeyi geri dönülmez bir şekilde ortadan kaldırılmalıdır.

Bu sapmaları ortadan kaldırmak için, kamuda yüksek başlangıç ücreti, mali haklar, çalışma şartları, sosyal güvenlik, emeklilik hakları, kamuya istihdam yasağı (en azından ağır şartlar) getirilmesi, üniversitelerden kolay çıkışın engellenmesi gibi birçok konuda eş zamanlı düzenlemeler yapılmalıdır. Devlette, liyakate ve performansa dayalı bir çalışma hayatına geçilmelidir.

4- Sosyal güvenlik reformunun aktüeryal dengeleri sağlamak üzere, geriye doğru mutlaka kademeli olarak uygulanması gerekmektedir.

5- Devletin verdiği "imtiyaz ve izinler (lisanslar)" ile ilgili makro ekonomik bir yönetim ile objektif, şeffaf ve fırsat eşitliği yaratan, piyasanın kendi dinamiklerinin etkin olduğu bir sistem oluşturulmalıdır.

Devletin kontrolünde ve giriş iznine tabi sektörlerde ciddi sorunlar yanında yozlaşma da yaşanmaktadır. Bu alanlarda hem kaynak israfı, hem de sapmalar ve bozukluklar ortaya çıkmaktadır (benzin istasyonları, kiralık araba işletmeleri, taş ocağı, T izni, kumarhaneler, vb.)

6- Serbest piyasa sistemi için gereken hukuki ve yasal değişim paketi hazırlanmalıdır.

Meclis'imizden geçmiş bulunan Rekabet Yasası'nın bir an evvel işlerlik kazanması sağlanmalı, Rekabet Kurulu ivedilikle oluşturulmalıdır. Ayrıca, eşzamanlı olarak tahkim, tüketicileri koruma, gıda güvenliği ve standartları, profesyonel meslek sigortaları, icra-iflas, ticari davalar, çek ve sözleşmeler yasası, mahkeme süreçlerinin kısaltılması, ihale yasası, ihtisas mahkemeleri gibi serbest piyasa ekonomisinin sağlıklı çalışması için bir çok düzenleyici ve denetleyici mevzuata ihtiyaç duyulmaktadır. Leasing ve Factoring Yasaları'nın mevcut yasal mevzuatımızla uyumlu hale getirilmesi ve tamamlayıcı düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Ekonominin önünü açacak yasal düzenlemeler, ivedi olarak KKTC Meclis gündemine alınmalı ve hayata geçirilmelidir.

7- Devlet, üretici-işletmeci olmaktan kurtulmalı ve fiyat tespit etmekten vazgeçmelidir.

Devletin, düzenleyici ve denetleyici rolüne odaklanması gerekmektedir. Oysa, bugün Devlet hala üretici ve işletmeci pozisyonda ve bir çok mal ve hizmetin fiyatını belirleyen konumdadır. Bundan dolayı hem kamu maliyesinde sıkıntılar yaşanmakta, hem de Devlet'in yarattığı suni fiyatlar ve ilişkilerle ortaya ekonomik açıdan önemli sapmalar çıkmaktadır.

8- Ciddi bir liberalizasyon hareketi ve özelleştirme hamlesi başlatılmalıdır.

Bazı sektörlerde "arzı kısıtlayan düzenlemeler ortadan kaldırılmalıdır". Bu tür bir serbestleşme, hem daha önce Devlet'in yaptığı, hem de yapmadığı işler içinde geçerli olmalıdır. Ciddi bir "deregülasyon hareketi" ile enerji, telekomünikasyon, ulaşım, su, hatta eğitim ve sağlık gibi alanlarda deregülasyon politikalarına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca, KİT'lerle ilgili özelleştirme hareketi hızla başlatılmalıdır.

9- Teşvik sistemi yeniden ve baştan aşağıya gözden geçirilmelidir.

Ülke ekonomisindeki mevcut kısıtlı kaynak dağılımının rasyonel biçimde yapılması için kullanılacak olan teşvik sistemi hayati öneme sahiptir. Bu öneme istinaden, ölçmeye ve zaman limitine dayalı, ağırlıklı olarak hizmetler sektörüne dönük ve insan kaynaklarımıza göre teşvik sistemi uygulanmalıdır.

10- Devlet yardımları tek elde toplanmalı ve kimlere yapılacağına karar verilmelidir.

Şeffaf, hesap verebilir ve standartları olan devlet yardımları politikası geliştirilmelidir. Toplum, bilhassa transferler kaleminden kime, ne için, ne kadar verdiğini bilmeli ve bütün bunlar, yeniden standartları ile düzenlenmelidir. Tarıma, ne kadar ve hangi standartlarda para verileceği, ya da üniversitelerle bütçe ilişkisinin nasıl olacağı belirlenmelidir. Bu maksatla yasallaşan Rekabet Yasası, acilen hayata geçirilmeli ve Devlet yardımlarının Rekabet Kurulunun denetimi ve gözetiminde yapılması sağlanmalıdır. Zaten, Rekabet Yasası da bunu zorunlu kılan ve önemli bir yaptırım gücü sağlayan bir enstrümandır.

11- Çalışma hayatı, rekabet edebilirliğimizi artıracak şekilde düzenlenmelidir.

Geçtiğimiz Hükümet döneminde uygulamaya konan "Çalışma Hayatı Paketi"nde yer alan olumlu yanlar pekiştirilmeli, eksik kalan yanları ise gözden geçirilerek giderilmelidir. Bu amaçla, hem kontrolsüz emek ve kişi akımlarının sosyo-ekonomik maliyetini azaltmak, hem de ekonomimizin rekabet gücünü artırmak için aşağıdaki politikaların eşzamanlı uygulanması gerekmektedir.


a-Sektörlere göre farklı (selektif) asgari ücret uygulaması

Bu ayırım, yerli ve yabancı farkı gözetmeden, vatandaşlığa göre (sübjektif) değil, sektöre göre genel ve objektif bir selektif asgari ücret politikasını öngörmelidir. Hangi sektörde hangi asgari ücretin uygulanacağı, ilgili sektörün "emek-yoğun, bilgi-yoğun, sermaye-yoğun" gibi özelliklerine, rekabet gücüne ve makro düzeyde mukayeseli avantajlarımıza bakılarak belirlenmelidir.

b- İşgücüne Standartlar Getirilmeli (Standardizasyon)

Standardizasyon, sektöre göre farklı ücretler uygulamasını getireceği için sapmaları minimize edecek, bunun yanında uzmanlaşmayı, kalifiyeleşmeyi getirecektir. Diğer bir ifadeyle, ilgili sektördeki asgari ücret, "eğitim, sertifika, tecrübe" gibi kalifiye standartlarına göre "kademeli bir asgari ücret politikası" çerçevesinde uygulanmalıdır. Bu uygulama bilahare, emek piyasasına derinlik kazandıracağı gibi, eğitim sistemimizi de, ihtiyaca göre istihdam yaratmada olumlu etkileyecektir. Önemli bir yönlendirme etkisi sağlanabilecektir.

Asgari ücret konusunda bu eşzamanlı iki uygulama, hem selektif asgari ücret politikasının sapmalarını minimize edecek, hem de emeğin verimliliğini artıracaktır.

c- Yabancı Emeğin Ailesini Ülkemize Getirmesine Rasyonel Standartlar-Filtreler Konmalıdır

12- En büyük hizmet ihracat kalemimiz olan üniversite sektörünü tek elden, makro akılla yönetebilmek için Başbakanlık nezdinde "Yüksek Öğretim Müsteşarlığı" oluşturulmalı ve sektör temsilcileri ile birlikte ekonomik olarak sektör yönetilmelidir.

13- Turizm politikasının devlet politikası haline getirilmesi ve geliştirilmesi.

Uzun vadeli ve bütünlüklü bir turizm politikasının geliştirilmesi için öncelikle Turizm Örgütü'nün kurulması gerekmektedir. Turizm politikamızın ülke kaynakları ve mukayeseli avantaj alanlarına göre yönlendirilmesi ve sektörde "kumara dayalı büyük otellerden kaynaklanan" sapmaların ortadan kaldırılması için, mutlaka turizm politikalarımızın ve sektörü düzenleyen-denetleyen standartların ve teşvik-motivasyon mekanizmalarının "yatırım ve faaliyet aşamasında" yeniden dizayn edilmesi gerekmektedir. Bu konudaki öneri ve tespitlerimiz, Turizm Master Planı ile ilgili verdiğimiz görüşlerde yer almaktadır.

14- Topladıkları yerel kaynağı krediye dönüştürme motivasyonlarını artırmak için, önceden öngörülebilir şekilde bundan sonra bankacılık sektörüne yeni girişlerde "Faaliyet İzinlerine" dinamik standartlar getirilmelidir.

Bu amaçla, bankacılık sektörüne bundan sonraki yabancı yeni girişlerde veya yabancı ortaklılarda verilecek "faaliyet izinlerinin", dinamik koşullara bağlanması gerekir. Örneğin, "yerel piyasadan topladıkları mevduatların % 40'ından daha azını yerel piyasada krediye dönüştürmeyen bankaların (özel koşullar hariç), bankacılık faaliyet izinlerinin yasal olarak gözden geçirilebileceği ve askıya alınabileceği ile ilgili bir düzenleme yapılabilir."

15- Ekonomideki aktörlerin ileriye dönük planlamalarını ve öngörülerini daha rasyonel gerçekleştirebilmesi ve sağlıklı kararlar verebilmesi için Devletin bağımsız bir istatistik birimi oluşturup, düzenli ve zamanında verileri piyasa sunması gerekir.

16- Kamu reformunun önemli parçalarından olan performans yönetimi sistemine geçilmesi, kamu istihdamlarında birimler, daireler ve bakanlıklar arası yatay geçiş sağlanması için yasal düzenlemeler ivedilikle hayata geçirilmelidir.Ülkemizde uygulanan yaz mesai uygulaması kaldırılmalı ve reel sektörle uyum sağlanmalıdır.

17- Tarım sektöründe karmaşık ve kararsız politikalar yerine, net ve kararlı politikalar uygulanmalıdır.

Tarımsal üretim ile teşvik, Devlet yardımları ve alımları arasındaki bağlar kopartılmalıdır. Üreticilere bu yönde güçlü ve kararlı sinyaller verilerek tarım politikalarında ürünü ve toprağı değil, kararlı ve istikrarlı bir şekilde "doğrudan gelir desteği" ile gerçek çiftçi ve hayvancı desteklenmelidir. Bu amaçla, sosyal sigorta kesin kaydını da dikkate alınmalıdır. Tarım politikalarında üreticilere yanlış sinyaller veren hem doğrudan gelir desteği, hem de ürün ve toprak desteği yöntemi bu sektördeki rasyonalizasyonu olumsuz etkilemekte, iyileşmeyi geciktirmektedir. Bu bağlamda, tarım sektörünü düzenleyen Sütek, Cypfruvex ve TÜK'ün bu hedefler doğrultusunda revize edilmesi de gerekmektedir.

18- Tüketici güveni ve sektör sağlamlığının tesis edilmesi amacıyla gerekli bütün sektörler için geçerli olmak üzere ve yasaklayıcı olmadan, sektöre giriş ve faaliyet standartları tespit edilip hayata geçirilmelidir.

19- Kayıtlı ekonomiye geçişi teşvik, yerel gelirleri, üretim motivasyonunu ve bölgesel rekabetimizi artırmak için "beyan usulü" temelinde kapsamlı bir vergi reformu yapılmalıdır.

Bu kapsamda ayrıca, eşzamanlı biçimde kayıtlı ekonomiye geçiş için kapsamlı bir "bilançoya dönüş operasyonu" da yapılmalıdır.

Vergi reformunu gerçekleştirirken:

i- İthal ve yerli ürünlerde ayni oranda KDV uygulanması, KDV oranlarının maksimum 4 kademe olması ve tüketicinin fiş almasını motive edecek uygulamalar da olması gerekmektedir.

ii- Kurumlar vergisi net %10 olarak uygulanmalıdır. İşletmelerin, kar payı dağıtmadığı durumlarda %15 olarak alınan gelir vergisi, kaldırılarak Güney Kıbrıs'taki gibi özsermayeye aktarılmasına ve dolayısıyla işletmelerimizin özsermaye yapısının güçlendirilmesi sağlanmalıdır.

iii- Gelir vergisinde, indirimleri ve istisnaları sosyal devlet anlayışına uygun, objektif, basit ve net bir uygulama ile "tek oranlı (Flat-düz) vergi" sistemine geçilmelidir (örneğin % 20).

Bilançoya dönüş operasyonu için, stok ve aktif affı gibi mali düzenlemelerin yanında, muhasebe – murakabe mevzuatı ve mesleği dahil, birçok alanda eşzamanlı düzenlemeler yapılmalıdır.

20- Siyasetten bağımsız özerk bir "gelir ve vergi dairesinin" oluşturulması gerekmektedir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.