GÜNEY KIBRIS
okuma süresi: 7 dak.

Koumoullis: "Cunta kalsaydı 'kukla devlet' olurduk"

Koumoullis: "Cunta kalsaydı 'kukla devlet' olurduk"

Son zamanlarda Rum basınında artan bir şekilde devam eden ve geçmişle bir nevi 'yüzleşme' niteliği taşıyan makalelere bir yenisi daha eklendi

Yayın Tarihi: 10/08/15 07:50
okuma süresi: 7 dak.
Koumoullis: "Cunta kalsaydı 'kukla devlet' olurduk"
A- A A+

Dünkü Cyprus Mail gazetesinde ekonomist ve politik bilimci George Koumoullis tarafından kaleme alınan "Bazı acı gerçeklerin kabulü" adlı makalede Koumoullis, Rum eğitim sisteminin gerçeklerden değil 'peri masallarından' oluştuğunu belirtti

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın 20 Temmuz ile ilgili yaptığı açıklamayı irdeleyip, konunun kamuoyunda nasıl çarpıtıldığını değerlendiren Koumoullis ayrıca Yunan Cuntası ve Türk müdahalesi hakkında tarihsel gerçeklere de değinmekten geri durmayarak 15 Temmuz olayını 'de-facto Enosis' olarak niteledi

Kıbrıs Postası - Ulaş Barış / Cyprus Mail

"Yetersiz eğitim ve tarihi 'uydurma' Rum toplumunun temel olgusu olarak durmaya devam ediyor. Bugün hala daha Rum devlet ortaokullarından mezun olan çocuklar, örneğin, Osmanlı dönemindeki tüm Başpiskoposların bizzat Osmanlı ile kendi bireysel çıkarları için işbirliği yapmış 'vatan hainleri' olduğu gerçeği yerine, kilisenin gizli 'Rum okulları' kurup kahramanca mücadele ettiği peri masalına inandırılmaktadırlar.

Bugün hala daha 15 Temmuz Yunan işgaline '15 Temmuz darbesi' deyip geçiştiriyoruz. Hala daha (ki bu bence psikiyatristlerin açıklayacağı bir durum) kötüye kötü demekten kaçınıyoruz. İşin doğrusu, Kıbrıs'ı ele geçiren Yunan işgali için deniz, hava ve karadan yapılan bir harekât olmamıştır. Çünkü buna ihtiyaç yoktu. Rum ordusunu tamamen kontrol altında tutan Yunan Alayının adadaki varlığı, böyle bir işgale ihtiyaç duymadan, basitçe, baştaki yöneticileri devirerek bunu gerçekleştirebilir ve yerlerine kendi istedikleri yeni bir cumhurbaşkanı ile bakanları atayabilirdi.

Böyle de oldu.

İşte gerçekleşen bu 'de-facto enosis' sadece 5 gün sonra Türk işgali tarafından alaşağı edildi.

Ve eğer Türkiye müdahale etmeseydi, bugün biz Yunanistan'ın kendi karakteristik özelliklerini taşıyan bir başka vilayeti durumunda olacaktık.

Farklı olarak, başımızda vali yerine Atina tarafından atanmış bir Cumhurbaşkanı ve vilayet meclisi yerine bakanlar olacaktı.

Yani kısacası Kıbrıs bir 'kukla devlet' olacak; bütün egemenliğini de, paranoid-cani ve iflah olmaz bir Türk düşmanı olduğu bilinen Albay Demetris Ioannides'in diktatörlüğüne verecekti.

Ayni Ioannides'in Türkler için bir modern bir 'toplama kampı' kurma hayali içinde olduğu bugün kimsenin reddedemeyeceği bir geçekliktir.

Böyle bir rejim altında Kıbrıslı Rumların -aynen Kıbrıslı Türkler gibi- çok büyük acılar çektiği, birkaç hafta Mustafa Akıncı tarafında çok doğru bir şekilde ifade edilmiştir.

Ve eğer bizler konuyu ayık kafa ile objektif olarak yorumlarsak hangi toplum (Amerikalı, Türk, İngiliz, Rus veya başka bir toplum) Kıbrıslı Türklerin böylesine bir barbarlık tehlikesi altında kalması sorumluluğunu alabilirdi? Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumları bile katletmekten kaçınmayan böylesine sapık, işkenceci faşist bir zihniyetin insafına nasıl bırakılabilirdi?

Dolayısıyla, sürpriz olmayan bir şekilde, bütün saygın politik analizciler, Türk müdahalesini 1960 Garanti ve İttifak Antlaşmalarına istinaden (bizim hiç hoşlanmadığımız bir şekilde) kaçınılmaz ve meşru olarak görmektedirler.

Hatta BM'nin 20 Temmuz 1974 tarihli 353 sayılı kararında, Türk müdahalesine 'işgal' deme yerine 'Kıbrıs adasına yapılan askeri müdahalelerin sonlandırılması' çağrısı yapılmaktadır ve bu kuşkusuz Yunanistan'ın müdahalesini de kapsamaktadır. Ayrıca hiçbir ülke de Türkiye'yi kınamamıştır.

Sonuç olarak Akıncı'nın açıklamasına muhalefet edenlerin anlamadığı şey, bu yaptıkları muhalefetin aslında faşist darbe rejimine ve de-facto enosis'e destek anlamına geldiğidir.

Akıncı Kıbrıslı Türklerin 50 ve 60'larda çok acılar çektiğini ancak 1974 olaylarından esas acı çekenlerin Kıbrıslı Rumlar olduğu söyledi. Bu açıklamanın kınanacak hiç bir yönü olmamasının yanı sıra tam aksine bizim acı gerçeği kabul etmemiz yönünde cesaret vericidir.

Pek tabii, birçok Kıbrıslı Rum, Akıncı'nın binlerce ölü, birkaç yüz bin göçmen ve kuzeyde yapılan etnik temizlik noktalarına istinaden işgal ile ilgili açıklamalarının çok daha sert ve kınayıcı nitelikte olmasını beklemiştir.

Akıncı'daki 'pozitif' olguları görmeyen, onu enternasyonalist birisi olarak değerlendirip, anlaşmaya ulaşmak için 'yeterince esnek' olduğunu düşünen bizler gibileri 'Rumca konuşmak dışında Rumlukla ilgimiz yok' şeklinde aşağılayanlar vardır.

Doğrudur, biz Rumca konuşuruz ama bu vatanseverler gibi değil.

Bu gerçek Rumca konuşan vatansever arkadaşlar Amerika'da yaşayıp çalışmakta ve bu konudaki pozisyonlarını dogmalar ve küfürler üzerine kurmaktadırlar.

Tüm bunlara rağmen, gelin Akıncı hakkında yaptığımız iyi değerlendirmenin yanlış olduğunu düşünelim ki bu olamayacak bir şey değil. Bu konuda yanlış değerlendirme yapan birisi yine de aşağılama amaçlı sadece 'Rumca konuşan birisi' olarak nitelenebilir mi?

İşte bu gazeteciler kendi vizyonsuzluklarını böyle küstahça bir terbiyesizlikle sürdürmektedirler.

Bu anlayış, cunta yıllarındaki iklime benzemekte ve tam da o yıllarda revaçta olduğu gibi cuntayı hafifçe eleştirenlerin bile Rumca konuşmaktan başka Rumlukla ilgisi yok şeklindeki suçlamaları aratmamaktadır.

Sadece bu suçlama bile bizim 1967-1974 yılları arasında (Yunanistan Cuntası yılları) ne kadar da batağa gömüldüğümüzün ispatıdır.

Bu çok saf 'Helen' milliyetçisi arkadaşlar yaptıkları hatalarla adayı Türkiye'ye tabak içinde sunan arkadaşlardır.

Eğer Çiçero o yıllarda adada yaşasaydı bu durumunu aynen yukarıda yazdığım gibi değerlendirecekti.

Anlaşılan odur ki eğer bir gazeteci ülkesinden millerce uzakta, dünyanın en güçlü ülkesinde, refah ve güven içinde yaşıyorsa bir fanatik milliyetçiye dönüşebiliyor.

Ve oradan bu ülkede yaşayanları 'kanlarının son damlasına kadar' mücadele etmeye çağırmaktan da geri durmuyor…"

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.