SAĞLIK
okuma süresi: 6 dak.

GAÜ’de ‘Kanser hastalarında moleküler belirteçlerin rolü ve önemi’ konuşuldu

GAÜ’de ‘Kanser hastalarında moleküler belirteçlerin rolü ve önemi’ konuşuldu

GAÜ ev sahipliğinde “Kanser Hastalarında Moleküler Belirteçlerin Rolü” konulu online söyleşi, GAÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmi Özer moderatörlüğünde, GAÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Acar, Londra Imperial College Kanser Byolojisi Profesörü Prof. Dr. Mustafa Djamgoz, Oslo Üniversitesi Kanser Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu’nun katılımları ile gerçekleşti.

Yayın Tarihi: 06/03/21 15:37
okuma süresi: 6 dak.
GAÜ’de ‘Kanser hastalarında moleküler belirteçlerin rolü ve önemi’ konuşuldu
A- A A+

Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) ev sahipliğinde “Kanser Hastalarında Moleküler Belirteçlerin Rolü” konulu online söyleşi, GAÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazmi Özer moderatörlüğünde, GAÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Acar, Londra Imperial College Kanser Byolojisi Profesörü Prof. Dr. Mustafa Djamgoz, Oslo Üniversitesi Kanser Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu’nun katılımları ile gerçekleşti.

Prof. Dr. Hasan Acar; trioid kanseri ve meme kanserinde moleküler belirteçlerin önemi hakkında yaptığı açıklamalarda; “Moleküler belirteçler bir canlıdan alınan örnekte bulunan moleküllerdir. Örneğin DNA, Micro RNA, Silküler RNA bunlar birer moleküler belirteç örnekleridir. Son 20 yıldır bir çok kanser türlerinin tanısında, tedavi ve takibinde moleküler belirteçlerin önemi artmıştır.

“TİROİD VE MEME KANSERİNDE “SERUMDA MOLEKÜLER BELİRTEÇLER” TANI KONMASINDA ÖN PLANDADIR”

Acar; tiroid kanserinde moleküler belirteçlerin önemi hakkında yaptığı açıklamalarda;“Tiroid kanserleri, kanser türleri arasında sık görünen bir kanser türüdür. Her 30 kişiden birinde özellikle Akdeniz bölgesinde çok sık ortaya çıkmaktadır. Tiroid kanserlerinin tanısında ultrasonografi, ince iğne aspirasyon biyopsisi çok sık kullanılmaktadır. Fakat ultrasonografide tanı belirtisi görünmesi zordur. İnce iğne aspirasyon biyopsisinde %80'e yakın oranda tanı konulabilsede %20 oranında belirsiz ve yetersiz hücre örneği sonucu alınmaktadır.

Son 10-15 yıldır yapılan çalışmalarda tiroid kanserinin tanısında devrim niteliğinde serumda moleküler belirteçlerle tanı testi ortaya çıkmıştır. Bu araştırmaların sonucunda elde edilen bulgulara göre hem ince iğne aspirasyon biyopsisinden hemde ultrasonografiye göre son derece yüksek doğru tanı oranları elde edilmektedir” dedi.

“TİROİD KANSERLERİNDE TAKİP ÇOK ÖNEMLİ”

Acar; “Hastayı her türlü tedavi yaptınız ama erken dönemde belirtileri bulamadığınız zaman çok ciddi sorunla karşılabiliriz. Moleküler belirteçlerle takipte belli zaman aralıklarında kan örnekleri alarak bunların varlığını orataya koyduğumuz zaman erken tanıları yapıp kısa sürede tedaviyi gerçekleştirip hastanın ömrünü uzatbildiğimiz gibi yaşam kalitesinide son derece arttırabiliriz” dedi.

Acar meme kanserinde moleküler belirteçlerin önemi hakkında yaptığı açıklamalarda; “Meme kanseri çok sık görülen bir kanser türüdür. Dünyada hemen hemen her 8 kadından birinde meme kanseri ortaya çıkmaktadır. Erkeklerde bu oran %1 civarında olsada erkekte çıkan meme kanseri çok daha agresif şekilde ilerlemektedir.

Meme kanserlerinde yaygın olarak kullandığımız tanı testleri ultrasonografi, ince iğne aspirasyon biyopsisi ve momografi yöntemleridir. Buradada ucuzluk, yan etki azaltması ve tanı kolaylığı dolayısıyla serumda moleküler belirteçler birinci derecede ön plana çıkıyor” dedi.

Prof.Dr.Mustafa Djamgöz kolon(bağırsak) kanserinde yeni bulunan belirteçler ve bireysel tıp konusunda yaptığı açıklamalarda; “Kolan kanseri kanser türleri arasında çok sık görülen kanser türleri arasındadır. Dünyada 4.sırada ama ölüm nedenleri arasındada 2.sırada yer almaktadır. Son zamanlarda teşhis yaşı genç yaşlara kadar düşmektedir.

Kolon kanserinin ilk dağılma noktası karaciğerdir. Bağırsak ve karaciğer arasında fiziksel bir bağlam bulunduğundan ve karaciğerin insanın hayati bir organı olması sebebiyle arasında ki bağ çok önemlidir” dedi.

“ETKİLİ MOLEKÜLER BELİRTEÇ MUTLAKA ERKEN TANI YAPMALIDIR”

Etkili bir moleküler belirteçte bulunması gerekenler hakkında yaptığı açıklamalarda;”Etkili bir moleküler belirteç mutlaka erken tanı yapmalıdır. Hastaya acı vermeden, yara açmadan tanı koyarak tedavi bulmayı sağlamalıdır. Tanı belirlendikten sonra ise tedaviyi nasıl gerçekleştirmemiz gerektiği yönünde bilgiler vermelidir.Tümör DNA'sını belirtlemek kolan kanseri tedavisinde de önemli bir öneme sahiptir.

Prof.Dr.Fahri Saatçioğlu prostat kanserinde moleküler belirteçlerin rolü hakkında yaptığı açıklamalarda; “Prostat kanseri bir çok ülkede en sık görülen kanser türleri arasında bulunmaktadır. Pek çok hastada agresif acil tedaviyi gerektirmeyen yavaş büyüyen bir tümördür. Lokalize hastalık için 5 yıllık sağkalım %99, metastatik hastalık için %30 civarındadır. PSA testi, hangi hastaların daha yüksek metastaz veya ölüm riski altında olduğunu göstermeye yardımcı olabilir, ancak PSA testi kullanımı aşırı teşhis ve aşırı tedavi ile sonuçlanmıştır. Temel Pca tedavileri cerrahi, rasyoterapi ve androjen yoksunluğu tedavisidir. İntontinans, iktidarsızlık ve metabolik bozukluklar gibi yaşam kalitesini etkileyen önemli morbitedelere neden olur. 

PCa teşhisi konduğunda, hastalık genellikle klinik ve patolojik kriterlere göre risk gruplarına sınıflandırılır. Bu sistemler büyük ölçüde kendine özgü özelliklere, tümör evresi gibi klinik parametrelere ve tedavi öncesi prostatlara özgü antijen (PSA) değerlerine dayanır. Progonastik sistemler biyolojik olarak agresif tümörleri ayırt etmede yetersizdir. Bu nedenle, şuan orta risk olarak sınıflandırılan bazı kanserler aslında yüksek riskli tümörlerden daha agresiftir.Bu da aşırı ve yetersiz tedaviye yol açar” dedi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.