Çin, koronavirüse karşı mücadeleyi ‘sürü bağışıklığı’ ile kazanabilir mi?

Çin yaklaşık üç yıl Koronavirüsü kontrol altında tuttuktan sonra, büyük bir enfeksiyon dalgasına tanık oluyor. 8 Aralık ile 12 Ocak arasında 60 bin can kaybını gösteren resmi rakamlar, yaygın olarak ‘salgının etkisini hafife alındığını’ gösteriyor. Çin Aralık 2022’ye kadar, virüsü yok etmeyi veya aşılama yoluyla yeterli nüfus bağışıklığını oluşturmayı umut ederek, virüsün yayılma şansını azaltmak için kapanma politikalarını kullandı. Dünyanın geri kalanı ölümcül dalgaların yeniden canlanmasıyla karşı karşıya kalırken, Çin uyguladığı son derece katı Koronavirüs politikası ile virüsün yayılmasını durdurmayı başardı.

Ancak, uzayan kapanma önemleri sonucunda bu politika siyasi ve ekonomik olarak sürdürülemez hale geldi ve Çin’in siyasi politikası şu anda enfeksiyonların önlenmesinden ziyade ciddi vakaların erken teşhisini ve tedavisini güçlendirmeye odaklanıyor. Bu da ülkenin artık bir ‘sürü bağışıklığı sağlama’ yaklaşımını izlediği iddialarına yol açtı. Birleşik Krallık’a bağlı İskoçya’nın Glasgow şehrindeki Strathclyde Üniversitesi’nde Matematik ve İstatistik Bölümü’nden Prof. Dr. Adam Kleczkowski “Fakat bu gerçek bir hedef olur mu? Diğer ülkelerin deneyimlerinden alınan dersler, bunu başarmanın uzak bir hedef olduğunu gösteriyor” dedi. 

23 Ocak’ta The Conversation sitesinde yayınlanan bir makalede Kleczkowski, “Sürü bağışıklığı eşiğine ulaşmak, daha önce herhangi bir enfeksiyon veya aşılama ile bağışıklığı oluşan insanların yüzdesine bağlıdır. Bu politikanın başarılı olması için, kapsamlı aşılama veya doğal enfeksiyon yoluyla, nüfusun yüksek bir yüzdesine ulaşmalıdır. Şu anda dolaşımda olan virüs varyantlarının doğası gereği bunu başarmak zor görünüyor” ifadelerine yer verdi.

Ayrıca “Omikron’un BA.5 varyantı ve alt varyantları şu anda Çin’de yaygın. Bu varyantların ortalama çoğalma sayısı 9,5’tir yani enfekte bir kişi virüsü ortalama 9,5 kişiye bulaştırabilir. Bu nedenle, sürü bağışıklığına ulaşmak için popülasyonun yaklaşık yüzde 90’ının tam korumaya ulaşması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Sürü bağışıklığının kollarından birini oluşturan aşılamanın mükemmel olmadığına inanan Kleczkowski, “Çin nüfusunun yaklaşık yüzde 89’unun şu ana kadar iki doz aşı aldığı bildirildi. Ancak destek dozların uygulanma oranı daha düşük. Aynı zamanda Çin aşıları Sinovac ve Sinopharm’ın etkinliği, mRNA aşılarına kıyasla daha düşük. Bu nedenle, aşı tarafından korunan insanların gerçek oranı diğer ülkelerdekinden daha düşük olacaktır, belki de yüzde 5’e kadar düşer” ifadelerine de yer verdi.

Sürü bağışıklığın diğer kolu olan doğal enfeksiyon konusunda da durum oldukça zor. Kleczkowski bununla ilgili olarak şunları söyledi:

“Aralık 2022’den önce Çin, nispeten az sayıda Koronavirüs vakasına tanık oldu bu da enfeksiyona bağlı bağışıklığı düşük olmasına neden oldu. Bu mevcut bağışıklık seviyeleri ile sürü bağışıklığına ulaşmak için gerekenler arasında önemli bir boşluk yaratıyor. Ancak sonunda Çin, beklendiği gibi bir sonraki enfeksiyon dalgasının Mart 2023’te zirveye ulaşmasıyla sürü bağışıklığında geçici bir seviyeye ulaşacak, yine de bu, salgının orada biteceğini garanti etmiyor.”

Zewail Bilim ve Teknoloji Şehri’nde moleküler biyoloji ve viroloji profesörü olan Tamer Salim, Kleczkowski’nin makaledeki ifadelerine katılıyor. Salim Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamalarda, bazı Çinli gençlerin enfekte olmaya çalıştığına yönelik haberlerin, Çin’in yeni politikası aracılığıyla sürü bağışıklığına ulaşmaya çalıştığını doğruladığını belirtti. Diğer yandan, Çinli pop şarkıcısı Jane Zhang’ın Ay Yeni Yılı kutlamaları öncesinde enfeksiyondan korunmasını sağlayacak bağışıklığı kazanmak için Aralık ayında kasıtlı olarak Koronavirüsünü kendisine bulaştırdığına yönelik söylentiler yayıldı. Ayrıca BBC tarafından 6 Ocak’ta yayınlanan bir haberde Çinli gençlerin de bu davranışa yöneldiği aktarıldı.

Salim bu konuda “Çin ile diğer ülkeler arasındaki fark, sürü bağışıklığının sağlanmasının diğer ülkelerde kademeli olarak gerçekleşmesidir. Zira Çin bunu hızlı bir şekilde başarmaya çalışıyor. Bunun bir bedeli olacağının da kesinlikle farkında, ancak politika belirleyicilerin gözünde bu bedel, sıfır Koronavirüs politikasını sürdürmeye kıyasla küçük kalıyor” ifadelerini kullandı. Ayrıca “Ama sonunda, Çin’deki durum tüm dünyadaki duruma benzer olacak, yani endemik bir salgınla karşı karşıya kalınacak. Sürü bağışıklığını yenilemek için zaman zaman destekleyici aşılar yapılması gerekecek” ifadelerini de sözlerine ekledi.