EĞİTİM
okuma süresi: 11 dak.

FEMA'dan iki milletvekili adayına açık destek

FEMA'dan iki milletvekili adayına açık destek

Feminist Atölye (FEMA), 28 Temmuz'da yapılacak Milletvekilliği Erken Genel Seçimleri'nde izleyeceği tavır konusunda Kıbrıs Postası'na özel röportaj verdi.

Yayın Tarihi: 15/07/13 07:00
okuma süresi: 11 dak.
FEMA'dan iki milletvekili adayına açık destek
A- A A+

Kıbrıs Postası – Özel

1- Öncelikle Feminist Atölye'nin geçmişinden bahsedelim. Nasıl oluştu? Sizi bir araya getiren süreci biraz detaylandırabilir misiniz? Neden ismi Feminist Atölye?

Feminist Atölye, ilk defa 2008 yılının Ekim ayında, "Kıbrıs'ta kadına yönelik şiddeti konuşuyoruz" adı altında düzenlediğimiz söyleşi ile bir araya geldi. Bu söyleşiye katılan kadınların bir kısmı, daha sonra her hafta buluşmaya ve Kıbrıs'ta toplumsal cinsiyet eşitliğine dair toplantılar yapmaya başladık.

Yaklaşık 8 ay boyunca süren ilk kuruluş çalışmalarında, annelik rolünden cinsel yönelimlere, biyolojik cinsiyet- toplumsal cinsiyet farkına, hayatın içinde normalleştirilmiş eril dilden aile kurumuna, içinde yaşadığımız adanın sol ve sağ siyasetlerine dair toplantılar yaptık.

Zaman zaman çeşitli seminerler de düzenledik. Mesela, Kıbrıs kadın tarihinin önemli uğrak noktalarını, Kıbrıs emek piyasasının cinsiyetini, ataerkil iktidar kalıplarının siyasi arenada, medyada ve sokakta toplumsal cinsiyet temsillerini nasıl belirlediğini dinleyip tartıştığımız seminerler de yapıyorduk.

Anti-militarizm de üzerinde durduğumuz öncelikli başlıklardan biriydi. Nitekim ilk dışa açık etkinliğimiz, 2009 yılının Mart ayında Pınar Selek'in konuşmacı olduğu ve kendisinin o dönem çıkardığı kitapla aynı adı taşıyan Sürüne Sürüne Erkek Olmak adlı konferans oldu.

Bu etkinliğin ardından Pınar ile "nasıl bir feminist örgütlenme?" sorusu etrafında yaptığımız ve amargi deneyimini konuştuğumuz bir toplantı yaptık. İşte bu toplantı sırasında Gülten Göze bugün kullandığımız FEMA logosunu çizdi.

Örgütümüzün ismi içerisinde Feminist kavramının mutlaka olması gerektiğini en başından beri konuşuyorduk. Bizden önce kadın hakları ile ilgili emek veren birçok örgüt olmuştu ama biz feminist politikanın sadece kadın hakları siyasetinden ibaret olmadığını, toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinin anti-militarizm, ekoloji, emek mücadelesi, ırkçılık karşıtlığı vb. birçok siyaset ile ilişkisel olduğunu da anlatmak istiyorduk.

Feminizmin erkek düşmanlığı olmadığını, bir demokrasi, eşitlik ve özgürlük talebi olduğunu anlatma derdimiz vardı. Böylece Kıbrıs'ta adında "feminist" kavramının kullanıldığı ilk aktivist örgütlenmeyi gerçekleştirdik. O günden beri de her 1 Mayıs, her 8 Mart, her 1 Eylül, her 25 Kasım'da ve her türlü ötekileştirmeye, anti-demokratik harekete karşı sözümüzü söylememiz gereken zamanlarda sokakta yerimizi alıyoruz.

2- Öncelikli hedefiniz olan siyasal ve toplumsal dönüşüm üzerinden konuşalım. FEMA'nın temel hedefleri, amaçları nelerdir?

Feminist Atölye başta kadınlar olmak üzere iktidar tarafından yaratılan eşitsiz güç ilişkileri içerisinde sömürülen, ötekileştirilen, ezilen ve yok sayılan bireylere karşı uygulanan ayrımcı uygulamalara karşı mücadele eder.

Sözü edilen iktidar kavramı sadece devlet odaklı değildir. Bunun yanında toplum içerisinde üretilen ve içselleştirilen erkek egemen yapıyı da dönüştürmek gerekir. Yani sadece dikey değil yatay iktidar ilişkileri de ataerkilliği yeniden üretmektedir.
Özel ve kamusal alanın birbirinden bağımsız olmadığını ve özel hayatımızın politik olarak şekillendirildiğini söylememizin nedeni budur.

Özellikle aile içerisindeki cinsiyetçi iş bölümü, kadınlara karşı uygulanan ayrımcılığın temelini oluşturmaktadır. Kadının ev içindeki emeğinin görünür kılınması sözü edilen eşitsizliğin ortadan kaldırılması için atılması gereken önemli bir adımdır.

Kadınlara ve lgbtq bireylere karşı uygulanan şiddet bir adalet, demokrasi ve eşitlik sorunudur. Bu alanda oluşan mağduriyetlerin giderilmesi için yasal ve kurumsal düzenlemelerin en kısa zamanda yürürlüğe konulması gerekmektedir.

Ataerkil sistemin temel yapı taşlarından birinin "erkeklik halleri" olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda mücadele ettiğimiz alanlar içerisinde erkekliği yeniden üreten zorunlu askerlik hizmetinin ortadan kaldırılıp yerinde vicdani ret hakkının tanınmasını istiyoruz.

Aynı şekilde milliyetçilik, militarizm ve cinsiyetçilik temelinde örülen eğitim müfredatının değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ülkemizde uzun yıllardır varlığını sürdüren seks köleliğinin durdurulması ve gerekli yasal düzenlemelerin derhal hazırlanması gerekmektedir.

Tüm bunlara ek olarak anti-kapitalist, ekolojist, anti-ırkçı, anti-militarist bir duruşa sahibiz. Bu alanlarda faaliyet gösteren örgütlerle de her daim işbirliği içinde olduğumuzu belirtmek isteriz.

3- Ülkede yeni bir seçim süreci var. Siyasi partilerin özellikle de kendini solda tanımlayan siyasi partilerin söylemlerinde öne çıkan ifadeler dönüşümü simgeliyor. Siz bu dönüşümle verilen mesajı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ne mutlu ki, toplumsal cinsiyet eşitliği meselelerini uzun süre görmezden gelen sol partiler, son dönemlerde konuya dair ilgi duymaya başlamış ve belli politikalar üretme yoluna gitmişlerdir.

Bizler için bu çabaların olumlu olmakla birlikte, hala yetersizdir. FEMA aktivistleri olarak uzunca bir süredir tam eşitliğin fırsatlarda, koşullarda ve sonuçlarda sağlanan eşitlik olduğunu ifade ediyoruz. Sahici bir eşitlik yaratmak için sadece fırsat ve koşulların değil, sonuçların da takip edilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bahsettiğimiz eşitlik, sadece kadın-erkek eşitliğinden ibaret değil tabi, fiziksel engeli, etnik kökeni, doğum yeri, cinsel yönelimi, sınıfsal durumu ya da renginden dolayı kimsenin ayrımcılığa maruz kalmadığı bir ülke yaratmak solda duran partilerin asli görevlerinden biridir.

Solda duran partilerin, emek örgütleri, insan hakları örgütleri ve bizlerle sürekli iletişim halinde olması gerektiğini, "ortak iyi" için geliştirilecek politikaların ancak "ortak düşünce süreçleri" ile mümkün olacağına inanıyoruz.

4- Ülkedeki hakim siyasete ve alternatif olarak üretilen siyaset biçimine yönelik eleştirileriniz var mı? Bu eleştirilerinizin odağında yer alan unsurlar nelerdir?

Ülkemizde siyaset daha çok 'erkeklerin' yapabileceği bir iş olarak görülüyor. Siyaset yapılan mekanların birçoğunun eril mekanlar olduğu ve erkek egemen yapının kodlarına göre biçimlendiği açık bir gerçektir.

Biz Feminist Atölye olarak feminist siyasetçilerin siyaset alanında bulunmalarının çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Bunun en büyük sebeplerinden biri, politik arenamızın toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili sorunları görmezden gelen bir arena olmasıdır.

Biz toplumsal cinsiyet eşitliğinin demokrasi anlayışımız ile doğrudan bağlantılı bir mesele olduğunu düşünüyoruz ve bu konudaki politikaların Kıbrıs Sorunu, ekonomi vb. diğer bütün siyasi sorunlarla birlikte ele alınması gerektiğine inanıyoruz. Oysa Kıbrıs'ın kuzeyindeki genel eğilim toplumsal cinsiyet eşitliğinin içinde yaşadığımız diğer sorunlarla ne kadar ilişkisel olduğunu görmemek yönünde.

Eğer kadınlar bu toplumun yarısını oluşturuyorsa, o zaman siyasette kadınlar daha çok yer almalı. Eğer bu ülkede engelli bireyler görmezden geliniyorsa, onlara engel olmak yerine ihtiyaç ve taleplerini daha çok ortaya koyacakları alanlar açılmalı. Eğer lgbtq bireyler ayrımcılığa maruz kalıyorsa, bu ayrımcılığı üreten her türlü koşul bertaraf edilmeli. Eğer azınlıklar ve göçmenler görmezden geliniyorsa, bu körlüğü durduracak ve insanların gözünü açacak politikalar üretilmeli.

İşte bizim Kıbrıs'ın kuzeyine dair temel eleştirilerimiz bu noktadadır ve bu sorunlara çözüm bulunması için sokak siyaseti kadar, meclise feminist adayların girmesini de önemsiyoruz.

5- Seçim süresince tavrınız ne olacak? Birçok sivil toplum örgütü tutumlarını ortaya koyan açıklamalar yaptı. Sizin seçimlerde desteklediğiniz siyasi partiler ve/veya adaylar var mı?

Biz Feminist Atölye aktivistleri olarak, kadının her alanda olduğu gibi siyasette de aktif olması gerekliliğini yıllardır vurguluyoruz. Bununla beraber seçilecek olan vekillerin biyolojik cinsiyet itibarı ile "kadın" olmasının yeterli olmadığını da söylüyoruz.

Mecliste, toplumsal cinsiyet eşitliğine önem veren, ötekileştirmenin her türlüsüne karşı çıkan, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çalışmalar yapacak olan vekillerin yer alması gerektiğini düşünüyoruz.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması, kadına yönelik şiddetin önlenmesi, çocuk istismarının son bulması, lgbtq ve engelli bireylerin toplumdan dışlanmasını ortadan kaldıracak her türlü kurumsal ve yasal düzenlemenin de yapılması şarttır.
Toplumsal cinsiyet eşitliği mekanizmalarının kurulması, kolluk güçlerinde ve sağlık alanında kadına yönelik şiddetin önlenmesi için çalışabilecek birimlerin oluşturulması, eğitim ve sağlık sisteminin de revize edilmesi, seks köleliğinin ortaya çıkardığı insan hakları ihlallerinin engellenmesi ve neo-liberal politikalar sonucunda peşkeş çekilen kurumlarımızı koruyacak icraatlar, yapılacakların başında gelmelidir.

Oyumuzu, seçim programlarında az önce saymış olduğumuz düzenlemelere yer veren partilere vereceğiz. Feminist Atölye'nin kuruluşundan beri aktivist olarak çalışmalarına devam eden Doğuş Derya da vekil adaylarından biridir. Arkadaşımızın adaylığı ile daha adil, demokratik ve eşitlikçi bir ülke arzumuzun gerçekleşmesi için bir umut yakalamış bulunmaktayız.

Doğuş Derya'nın adaylığı, sadece feminist politikanın anlaşılması, görünür kılınması ve feminizme karşı geliştirilen önyargıların da yıkılması için çok büyük bir adım değildir, aynı zamanda uzunca bir süredir görmezden gelinen birçok sosyal grubun hak ve özgürlüklerinin yaşam bulacağı politikalar geliştirmek açısından da önemli bir fırsattır.

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması ve gerekli düzenlemelerin yapılması adına Doğuş'un deneyimlerine, bilgisine ve karakterine güveniyoruz.

Önemsediğimiz bir diğer aday da, toplumsal olaylara duyarlılığı ile demokratik ve adil bir hayat için gerçekleştireceği birçok yatırım olduğuna inandığımız Tufan Erhürman'dır.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.