TOPLUM
okuma süresi: 24 dak.

Kuzey Kıbrıs’ta "çocuk istismarı" karanlığı… “Her ay onlarca vaka, yetersiz destek ve tedbirsizlik”

Kuzey Kıbrıs’ta "çocuk istismarı" karanlığı… “Her ay onlarca vaka, yetersiz destek ve tedbirsizlik”

Çocuklara yönelik cinsel suçlarda yargının ve devletin tutumuna dikkat çeken hukukçular ve uzmanlar, yeterli tedbir alınmadığını ifade ederken, yasalarda oluşan boşluklardan dolayı ise her ay onlarca istismar vakasının yaşandığını belirtiyor.

Yayın Tarihi: 09/02/24 16:44
Güncelleme Tarihi: 08/03/24 01:19
okuma süresi: 24 dak.
Kuzey Kıbrıs’ta "çocuk istismarı" karanlığı… “Her ay onlarca vaka, yetersiz destek ve tedbirsizlik”
  • “Bastırılan, yok sayılan her duygu ve dürtü, kendini sağlıksız bir kaynağa yöneltme eğiliminde olacak”
  • “Cinselliğin yaşamın doğal bir parçası olduğunu öğrenen çocuklar, kendi bedenlerine ve başkalarının bedenlerine saygı duyar”
  • “Ahlaki değerlerin dinden bağımsız bir şekilde, bir değer olarak öğretilmesi temel bir gereksinimdir”
  • “Suçların önlenebilmesi için herhangi bir tedbir alınmıyor”
  • “Nüfusunu bile bilmediğimiz ülkemizde, kimlerin ne tür ihtiyaçlar içerisinde olduğunu bilmek imkansız”
  • “Ülkemize sonradan gelen insanların, toplumumuzun yaşam biçimiyle kaynaşması için gerekli koşullar mevcut değil”
  • “İstismarların yüzde 80’i çocuğun tanıdığı kişiler tarafından yapılıyor”
  • “İstismar aynı ev içerisinde vuku bulmuşsa aynı evin paylaşılması kesinlikle engellenmeli”
  • "Uzmanlar haftada 1-2 istismar vakasıyla karşılaşıyor”
  • “İstismarla ilgili yapılan haberler ve içerikler, çocuklarda yeni bir travmaya neden oluyor”
  • “Hükümet, mahkemelerin sosyal hizmet personeli ve psikolog talebine duyarsız”
  • “Çocuk tekrar tekrar sorguya tabi tutuluyor, istismarcı ile yüz yüze gelmek zorunda kalıyor”
  • “Çocuğun cinsel istismar suçunun cezası çok düşük”

Çocuğa yöneltilen, toplumsal kurallara ve profesyonel kişilere göre yapılması uygunsuz olan ve çocuğa zarar veren, ya da çocuğun gelişimini engelleyen her türlü davranışı kapsayan çocuk istismarı vakaları, tedavi edilmesi güç olan travmalara sebep oluyor.

Ülkede son 10 yıllık dönemde ağır ceza mahkemeleri huzurundaki cinsel nitelikli suçların sayısı 2013 yılında 7 iken, 2014 yılında 15'e, 2015 yılında 21'e, 2016 ve 2017 yıllarında 29'a, 2018 yılında 19'a, 2019 yılında 33'e, 2020'de 38'e, 2021'de 36'ya ve 2022 yılında ise 63'e ulaştı. Kuzey Kıbrıs’ta ağır ceza mahkemelerine gelen cinsel istismar davaları son 10 yılda yüzde 900 arttı. Mahkemeler tarafından yayımlanan istatistikler, ülkede cinsel nitelikli suçlarda yaşanan artışı ortaya koydu.

Çocuğa yönelik cinsel suçlarda yaşanan artışa rağmen çocuğu koruyan yasaların Meclis’ten geçmediğini ifade eden hukukçular, yasaların Meclis’ten geçmemesiyle çocukların her türlü tehlikeye açık hale getirildiğini belirtiyor. Avukatlar, mahkemelerin 3-4 yılı aşkın süredir, çocuklara karşı işlenen suçların daha yakından takip edilebilmesi için hükümetten, sosyal hizmet personeli ve/veya psikolog talep ettiğini ancak bu talebin henüz karşılanmadığına da dikkat çekiyor.

Uzmanlar, ülkede cinsel istismar olaylarının ve buna benzer olaylarının önlenebilmesi noktasında hemen hemen hiçbir konuda koruyucu ve önleyici hizmetin verilmediğine dikkat çekerken, değişen yapının farkında olunması gerektiğini vurguluyor ve devletin imkanlarının şekillendirilmesi gerektiğinin altı çiziliyor.

Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili, Avukat Ürün Solyalı ve Uzman Psikolog Deniz Erkal, ülkede çocuklara karşı işlenen cinsel suçlarda gelinen noktayı, etkilerini ve bu alandaki eksiklikleri Kıbrıs Postası’na anlattı.

Uzman Psikolog Deniz Erkal, cinsel suçlardaki artışın gerek aile içerisinde gerekse de eğitim kurumlarında yeterli cinsel eğitimin verilememesinde kaynaklandığını vurguladı. Ailelerin, çocuklarını eğitirken cinsellikle ilgili eğitimi çeşitli nedenlerden dolayı önemsizleştirdiğini ve yok saydığını belirten Deniz Erkal, cinselliğin eğitim sistemi içerisinde yeni yeni konuşulmaya başladığını ifade ederek, henüz müfredat içerisinde standart bir cinsel eğitim haline dönüştürülemediğini de vurguladı.

"CİNSEL İSTİSMAR SUÇLARI, EĞİTİMLE VE CEZALARIN DOĞRU ŞEKİLDE VERİLMESİYLE ENGELLENEBİLİR”

Cinsel nitelikli suçların sayısındaki artışın en önemli sebeplerinin birinin de nüfus artışı ve toplumun kültürel yapısındaki denetimsiz değişiklikler olduğunu vurgulayan Deniz Erkal, bu tür suçların önlenebilmesi için diğer pek çok suç türü gibi, öncelikle varlığının inkâr edilmeden, toplumun her kesimine gerekli ve yeterli eğitimler verilerek ve cezaların doğru şekilde verilmesiyle engellenebileceğine dikkat çekti. Erkal, aile içinde ve okullarda ahlak kültürünün, değerlerin muhakkak işlenmesi ve küçük yaştan itibaren içselleştirilmesi gerektiğine değindi.

“KENDİ BEDENLERİYLE İLGİLİ DOĞRULARI BİLEN ÇOCUKLAR İLERİDE, ‘HAYIR’ DEME BECERİSİ GELİŞTİRİR”

“Cinsel istismar mağdurlarının, yaşanan durum hakkında konuşabilmeleri yine, öncelikle aile içerisinde cinsellik ile ilgili konuların bir tabu haline getirilmeden konuşulabilmesiyle ile başlayan bir süreçtir” diyen Deniz Erkal, her yaş gelişim dönemine uygun bir şekilde çocukların cinselliğin doğasını öğrenmesi, neyin uygun olup neyin uygun olmadığını öğrenmesinin önemine dikkat çekti. Deniz Erkal, “Kendi bedenleri ile ilgili doğruları ve haklarını bilen çocuklar, ileride ‘hayır’ deme becerileri geliştirebileceği gibi mağduriyet halinde bunun konuşulması gereken bir şey olduğunu da içselleştirebilir” dedi.

“LTB KADIN SIĞINMA EVİ HARİCİNDE HERHANGİ BİR HALK EĞİTİMİ MERKEZİ VEYA ÖRGÜTSEL BİR YAPI YOK”

Deniz Erkal, cinsel istismar mağdurlarının polisin yanı sıra Lefkoşa Türk Belediyesi (LTB) Kadın Sığınma Evi’ne de her türlü istismar durumunda başvurabileceklerini açıkladı. “Bireylerin daha fazla bilinçlenebilmesi için başka merkezler var mı” sorusuna yanıt veren Deniz Erkal, Sığınma Evi haricinde herhangi bir halk eğitimi merkezi veya örgütsel bir yapının bulunmadığını söyledi.

İSTİSMARA MARUZ KALAN ÇOCUKLARDAKİ DAVRANIŞSAL TEPKİLERİ…

İstismara maruz kalan çocukların davranışsal tepkileri hakkında da açıklama yapan Erkal, çocukların kimisinde içe dönük davranışlar, sosyal izolasyon, depresif ruh halleri, kâbus görme, takıntılar geliştirme gibi pek çok semptomun ortaya çıkabildiğini açıkladı.

CİNSEL SAPKINLIKLARIN SEBEPLERİ: TRAVMATİK DENEYİMLER VE İSTİSMARA MARUZ KALMAK

Cinsel sapkınlıkların birçok sebebinin olabileceğinin altını çizen Erkal, suçu işleyen bireylerin, çocukluk yaşantılardaki travmatik deneyimlerin, kendilerinin istismara maruz kalmış olmaları gibi sebeplerin ilk sıralarda yer aldığını kaydetti.

“BASTIRILAN, YOK SAYILAN HER DUYGU VE DÜRTÜ, KENDİNİ SAĞLIKSIZ BİR KAYNAĞA YÖNELTME EĞİLİMİNDE OLACAK”

Cinsellik konusunda aşırı baskılanarak büyütülen çocukların, cinsel dürtülerini doğal ve sağlıklı kaynaklara yönetemediğini açıklayan Erkal, “Bunun ‘ayıp’, ‘günah’ olduğu yanlışıyla büyütülen kişiler, bu dürtüleri bastırmaya zorlanırlar. Bastırılan, yok sayılan her duygu ve dürtü ise, kendini sağlıksız bir kaynağa yöneltme eğiliminde olacak” dedi.

“CİNSELLİĞİN YAŞAMIN DOĞAL BİR PARÇASI OLDUĞUNU ÖĞRENEN ÇOCUKLAR, KENDİ BEDENLERİNE VE DİĞERLERİNİN BEDENLERİNE SAYGI DUYAR”

Çocukların büyütülürken, cezalandırıcı tutumlara maruz kalmamaları gerektiğinin önemine dikkat çeken Erkal, “Cinselliğin de yaşamın doğal bir parçası, insanın doğal bir ihtiyacı olduğu gerçeği ile büyütülen çocuklar, cinselliği iki insanın birbirini sevmesinin doğal bir parçası olduğunu içselleştirerek büyür. Kendi bedenlerine saygı duyar ve elbette diğerlerinin bedenlerine de aynı şekilde saygı duymayı öğrenir” değerlendirmesini yaptı.

“AHLAKİ DEĞERLERİN DİNDEN BAĞIMSIZ BİR ŞEKİLDE, BİR DEĞER OLARAK ÖĞRETİLMESİ TEMEL BİR GEREKSİNİMDİR”

Okullarda cinsel eğitimle ilgili standartlaşmış bir eğitim içeriğinin olmadığının altını çizen Erkal, çocuk ve ergenlerin kendilerinin ve karşı cinsin bedenlerini tanıması ile, cinsellikle ilgili bilgileri bilimsel kaynaklardan öğrenmeleri, pek çok yanlış bilginin ortadan kalkmasını sağlayabileceğinin bilgisini verdi. Erkal, “Ahlaki değerlerin dinden bağımsız bir şekilde, bir değer olarak öğretilmesi, çocuklara bir ceza alma korkusu olmadan da anlamlı bir hayat sürdürmenin öneminin anlatılması, sadece cinsel suçların değil, pek çok yanlışın ortadan kalkması için çok temel bir gereksinimdir” diye konuştu.

“SUÇLARIN ÖNLENEBİLMESİ İÇİN HERHANGİ BİR TEDBİR ALINMIYOR”

Erkal, ülkede cinsel istismar olaylarının ve buna benzer olayların önlenebilmesi noktasında hemen hemen hiçbir konuda koruyucu ve önleyici bir sağlık veya ruh sağlığı hizmeti hakkı verilerek yapılmadığını ifade ederek, “Bir sorun ortaya çıkmadan önlemini almak, gelecek nesillere eğitim aracılığıyla yatırım yapmak, toplumun gelişimi için çok önemli bir olmazsa olmazdır ancak bizim ülkemizde bu çok önemli bir eksiktir” açıklamasında bulundu.

“NÜFUSUNU BİLE BİLMEDİĞİMİZ ÜLKEMİZDE, KİMLERİN NE TÜR İHTİYAÇLAR İÇERİSİNDE OLDUĞUNU BİLMEK İMKANSIZ”

Erkal, cinsel istismar ile mücadele alanında yapılması gerekenler hakkında da açıklamada bulunarak, halk eğitimlerinin yaygınlaştırılması, toplumun her kesimine hitap eden, ücretsiz eğitimlerin verilmesi gerektiğini söyledi ve açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Bunların olabilmesi için ise, öncelikle toplumda yaşayan kesimlerin, değişen yapının farkında olunması, varlığının kabul edilmesi ve ona göre devlet imkanlarının şekillendirilmesi gerekir. Nüfusunu bile bilmediğimiz ülkemizde, kimlerin ne tür ihtiyaçlar içerisinde olduğunu bilmek imkansızdır.”

“ÜLKEMİZE SONRADAN GELEN İNSANLARIN, TOPLUMUMUZUN YAŞAM BİÇİMİYLE KAYNAŞMASI İÇİN GEREKLİ KOŞULLAR MEVCUT DEĞİL”

Ağır ceza mahkemelerinde cinsel nitelikli suçlarda yüzde 900 artış yaşanmasıyla da ilgili konuşan Erkal, son 10 yıl içerisinde ülkenin sadece nüfusunun artmadığını, ayrıca kültürel dokusunun da değişerek nüfus artışını gerçekleştiğini belirtti. “Ülkemize sonradan gelen insanların, toplumumuzun yaşam biçimiyle kaynaşması, kültürümüzü öğrenmesi ve saygı duyması için gerekli koşullar mevcut değildir” ifadesini kullanan Erkal, “Bu denetimsizlik elbette yabancıların da pek çok haktan mahrum kalmalarına ve istismara açık olmalarına neden olmaktadır. Yani bu durum hem yerli halk, hem de misafirler için sakıncalıdır” diye konuştu.

Deniz Erkal, cinsel suçlara maruz kalanların suçlanması, etiketlenmesi gibi kaygıların ise uzun zaman taşıdıklarını bildiklerini sözlerine ekleyerek, şunları kaydetti: “Bunun kırılması yine eğitimle, demokratik ve eğitimli aile yapıları ile mümkündür.”

“ÇOCUĞA YARGI SÜRESİNCE ÜCRETSİZ PSİKOLOJİK DESTEK SAĞLANIYOR ANCAK DAHA SONRA SAĞLANMIYOR”

Erkal, çocuğun yargı sürecinde psikolojik sağlığının genellikle sosyal hizmetler aracılığıyla sağlanmaya çalışıldığını açıklayarak, yargıçların bu konuda oldukça hassas davrandıklarını ve gerekli gördükleri hallerde, çocukların psikolojik tedavilere yönlendirilmelerini sağladıklarına değindi. Çocuğa bu süreç boyunca ve mahkeme sürecinin ardından ücretsiz psikolojik desteğin kesintisiz ve uzun süre sağlanmadığını söyleyen Erkal, “Ne yazık ki ülkemizde henüz gerçekleşememiştir” dedi.

Ürün Solyalı: ÇOCUK İSTİSMARI SORUNU ERTELENEMEZ”

Çocuk istismarı vakalarının hukuki boyutunu değerlendiren CTP Milletvekili, Avukat Ürün Solyalı ise, çocuk istismarının bir suç olarak hukuki bir kategori olmasının ötesinde psikolojik, tıbbi, ahlaki, dini ve toplumsal ve daha pek çok yanları içeren çok katmanlı bir sorun alanı olduğunu açıkladı. İstismarın çeşitli başlıklarda karşımıza çıktığını vurgulayan Avukat Ürün Solyalı, “Cinsel, fiziksel ve duygusal istismar ile ihmale uğramış çocuklar maalesef ülkemizde büyük ve mücadele etmemiz gereken, organize olmamız gereken bir başlık olarak duruyor ve çocuk istismarı sorunu ertelenemez bir başlık” ifadelerini kullandı.

“ÇOCUKTAKİ FARKLILIĞI EN HIZLI FARK EDEBİLECEK KİŞİLER ÖĞRETMENLERDİR”

“İstismarın tespiti ile ilgili özellikle öğretmenlerimize çok ciddi sorumluluklar düşüyor” diyen Avukat Ürün Solyalı, çocuktaki farklılığı en hızlı fark edebilecek, güven duyulması sebebi ile tespiti yapabilecek kişilerin öğretmenler olduğunu belirtti ve bunun için hem kurumsal koordinasyon ve eğitim hem de kişisel eğitimin çok önem kazandığını kaydetti.

“İSTİSMARLARIN YÜZDE 80’İ ÇOCUĞUN TANIDIĞI KİŞİLER TARAFINDAN YAPILIYOR”

Yapılan araştırmalarda istismarların yüzde 80’inin çocuğun tanıdığı kişiler tarafından yapıldığının ortaya konduğunu vurgulayan Ürün Solyalı, şu şekilde devam etti:

“Çocuk istismarından şüphe eden bir kimse, bu şüphesini kuvvetlendirdiği anda, zaman kaybetmeksizin bir çocuk psikolojisi uzmanı ile görüşmeli, uzman ile birlikte bir avukata ulaşmalı ve polisin gerekli tedbirleri almasının ardından, istismar eğer cinsel bir saldırı/tecavüz ise mutlaka fiziki muayene yaptırılması gerekmektedir. Bu süreçte mutlaka psikolojik veya psikiyatrik kontrol de yapılmalıdır.”

“FİZİKİ DELİLLER KAYBOLMADAN HAREKETE GEÇMEK ÇOK ÖNEMLİ”

Cinsel istismar mağduru bireyin ve yakınlarının, yargı süreci boyunca dikkat etmesi gereken noktalara da değinen Ürün Solyalı, “Yargı sürecinin iyi çalışması için gerçeklerin saklanmaması, herhangi birinin korunmaması, ‘duyulursa rezil oluruz’ gibi düşünceler ile olayı örtmemesi, tanıkların konuşması için ikna edilmesi ve psikolojik bulguların net olması için destek seanslarının doğru takip edilmesi gerekmektedir. Konu anlaşılır anlaşılmaz, fiziki deliller kaybolmadan harekete geçmek çok önemlidir” ifadelerini kullandı.

“İSTİSMAR AYNI EV İÇERİSİNDE VUKU BULMUŞSA AYNI EVİN PAYLAŞILMASI KESİNLİKLE ENGELLENMELİ”

“Çocuğun beyanı esas alınmalıdır ve çocuğa zorlayıcı, baskılayıcı, yanlış yönlendirici sorgulamalar da yapılmamalıdır” diyen Solyalı, çocukların ifadelerinin bir sosyal hizmet uzmanı gözetiminde ve desteği ile alınmasının mutlaka sağlanması gerektiğini, çocuğun yaşına uygun yöntemler ile ifadesinin açığa çıkartılması gerektiğine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Bu süreçte bir avukat vasıtası ile de özellikle savcılık makamı ve polisle konunun derhal ele alınması için sıkı irtibat kurulmasını sağlamak önemlidir. İstismar aynı ev içerisinde vuku bulmuşsa aynı evin paylaşılması kesinlikle engellenmelidir.”

“UZMANLAR HAFTADA 1-2 İSTİSMAR VAKASIYLA KARŞILAŞIYOR”

Mağdur bireylerin hukuki süreç konusunda destek alabileceği özel merkezlerin olmadığını açıklayan Solyalı, devletin, çocuk istismarı ve diğer insan hakları meselelerinde de istatistiki verisinin çok sınırlı olduğunu belirterek, açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Sosyal Hizmetler Dairesi, Kıbrıs Türk Barolar Birliği ve Evrensel Çocuk Hakları Derneği bu konularda yönlendirmeler yapıyor. Devlet şemsiyesi altında bu konu çok zayıf. Bu konu ile ilgili iletişimde olduğum Evrensel Çocuk Hakları Derneği Başkanı Avukat Laden Asilzade; Polis Genel Müdürlüğü’nden, Eğitim Bakanlığı’ndan, İstatistik Kurumu’ndan ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan 2018-2023 yılları arasında ihmal ve istismara uğrayan çocukların verilerini talep etmesine rağmen sadece polisten, mahkemeye sevki yapılan dosyaların verisini alabildiklerini belirtiyor. On da bile sayı 2021-2023 arasında 111 çocuk istismarı dosyası. Korkunç bir sayı. Devlet hastanesinde geçmişte ayda 1-2 istismar vakası gören uzmanlar, artık haftada 1-2 vakayla karşılaştıklarını medyada beyan ediyor.”

“İSTİSMAR OLAYLARIYLA İLGİLİ YAPILAN HABERLER VE İÇERİKLER, ÇOCUKLARDA YENİ BİR TRAVMAYA NEDEN OLUYOR”

Solyalı, cinsel istismarla ilgili yazılan yazıların, toplum genelinde yapılan yorumların ve özellikle basında yapılan haberlerin içeriğinin, ele alınış biçiminin ve kullanılan dilin genellikle çocuklarda yeni bir travma ve mağduriyete neden olduğunun unutulmadan hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekti.

HÜKÜMET, MAHKEMELERİN “SOSYAL HİZMET PERSONELİ VE PSİKOLOG” TALEBİNE DUYARSIZ

Solyalı, mahkemelerin 3-4 yıldır, hükümetten özellikle çocuklara karşı işlenen suçlar veya suça itilen çocuklar sorunlarını daha yakından takip edip, destek olabilmek açısından mahkeme bünyesine sosyal hizmet personeli ve/veya psikolog talep ettiğini ancak bu talebinin henüz karşılanmadığını dile getirdi. Çocuğun yargı süreci boyunca ücretsiz psikolojik desteğinin Sosyal Hizmetler ve devlet hastanesinde Çocuk ve Ergen Psikiyatri Servisi tarafından sağlandığı bilgisini paylaşan Solyalı, şunları söyledi:

“Tabii ki yeterli değil. Çocuktan sorumlu kişilerin bu hizmetleri talep etmesi halinde mahkemeler de bu konuda emirler verebiliyor ve devlet kurumlarını yetkili kılabiliyorlar.

BM Çocuk Hakları Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi ve Ek İkinci Protokol, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Uluslar Arası Çalışma Örgütü’nün En Kötü Biçimlerdeki Çocuk İşçiliği Hakkında Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi, İşkence ve Diğer Zalimce, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Davranış veya Cezalandırmalara Karşı Sözleşme, ILO Asgari Yaş Hakkında 138 Sayılı Sözleşmesi iç hukukumuzun bir parçası. Çocuklar Yasası, Çocuk Suçlular Yasası, Ceza Yasası, Evlat Edinme Yasası, Aile Yasası, Vatandaşlık Yasası gibi yasalar içerisinde çocukları özel olarak ilgilendiren hükümler yer almaktadır.

Kuzey Kıbrıs’ta birçok alanda olduğu gibi istatistiki bilgi ve raporlama uluslararası standartlarda olmadığı, planlamaların ve/veya yasal çalışmaların bu projeksiyonlar olmadığı için genellikle kişisel görüş, tecrübe ve çalışmalara dayandığı bir sistem ile çocuk haklarını da kurgulamak zorunda kalıyoruz.

‘MAĞDURUN VE İSTİSMARIN ÇOCUK AÇISINDAN GİZLİLİĞİNİN YETERİNCE SAĞLANAMADIĞI TESPİT EDİLDİ’

Cinsel, fiziksel ve duygusal istismar ile ihmale uğramış çocukların; farklı görevleri ve sorumlulukları bulunan kamu-kurumlan tarafından kendi görev ve yetki alanları çerçevesinde ayrı ayrı değerlendirilmeleri, ayrıca bu işlemler için farklı kamu kurumlarına nakledilerek dolaştırılmaları, çocuk yaklaşımı konusunda uzman olmayan veya bu konuda hassasiyet taşımayan görevlilere yaşadığı istismarı defalarca tekrar etmek zorunda kalması, travmanın tekrarı ve derinleşmesi sonucunu doğurduğu, mağdurun ve istismarın çocuk açısından gizliliğinin yeterince sağlanamadığı tespitleri yapılmış.

‘MAĞDUR ÇOCUĞUN SÜRECİ DAHA RAHAT ATLATMASINI SAĞLAYAN MERKEZİN KURULMASINI HEDEFLEYEN YASA, MECLİS’TEN GEÇMEDİ’

Mağdur çocuğa bilinçli ve etkin müdahale edilmesini sağlamak amacıyla Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin öngördüğü üzere ilgili tüm kurumların iş birliği içinde çalışacağı mekanizmayı kurmak ve işleyişini gizlilik esasları içerisinde düzenleyerek, mağdurun bu süreci en az zararla atlatmasını sağlamak amacıyla Çocuk İzlem Merkezi kurulması hedeflenmişti. Bu merkez için hazırlanan yasa maalesef Cumhuriyet Meclisi’nden geçmedi. Son zamanlarda çok büyük bir sorun halini alan çocuk istismarını önlemek adına çeşitli yasalar üzerinde de tartışıyoruz. Çocuk İzlem Merkezi de bunlardan en önemlilerinden. Elbette yasanın bir metin olarak Genel Kurul’dan geçmesinin bir anlamı yok. Yasanın gerektirdiği ve uluslararası sözleşmelerin de öngördüğü yapıyı kurumsallaştırmaz ve derhal çalıştırmaya başlamazsak sorunun önüne geçemeyeceğiz.”

“İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUK TEKRAR TEKRAR SORGUYA TABİ TUTULUYOR, İSTİSMARCI İLE YÜZ YÜZE GELMEK ZORUNDA KALIYOR”

Solyalı, yargı süreci boyunca çocukları koruyan bir sistemin geliştirilmediğini söyledi. Solyalı, istismara uğrayan çocuğun tekrar tekrar sorguya tabi tutulduğunu, istismarcı ile yüz yüze gelmek zorunda kaldığını ve mahkemede çapraz sorguya tabii tutulduğunu dile getirdi.

SOLYALI’DAN ÖNERİ: ŞAHADET YASASI DEĞİŞTİRİLSİN, ÇOCUKLAR, İSTİSMARCI İLE KARŞI KARŞIYA GELMESİN

Solyalı, “Çocuk izlem merkezlerinin oluşturulması, çocuk mahkeme binalarının ve fiziksel koşullarının buna göre düzenlenmesi ve hatta ana binadan farklı bir yerde olması, Şahadet Yasası’nın değiştirilerek çocukların istismarcısı ile karşı karşıya gelmemesini sağlamak ve konuyu tekrar tekrar zor koşullar altında tekrar yaşamasını önlemek zorunluluk” değerlendirmesinde bulundu.

“CİNSEL İSTİSMAR SUÇUNUN CEZASI ÇOK DÜŞÜK”

Ceza Yasası’nda, çocuğa yönelik cinsel istismar ile ilgili karşımıza kötü bir düzenleme çıktığına işaret eden Solyalı, şunları anlattı:

“Fasıl 154 Ceza Yasa’mızın 154. Maddesi’nde ‘Çocuğun Cinsel İstismarı’ suçunun üst sınır cezası altı yıl olarak düzenlendi. Çocuklara yönelik bu kadar çok cinsel istismar vakasının tespit edildiği ülkemizde bu çok düşük bir cezadır.

151. Madde’nin (Ç) bendine göre ise bu suçun 18 yaşından küçük veya zihinsel engelli bireylere karşı işlenmesi halinde iki yıla kadar hapis veya para cezasına veya her ikisine birden çarptırılabilir. Cinsel saldırı suçunda verilebilecek hapis cezası en fazla üç yıldır. 16 yaşından büyük, 18 yaşından küçük veya zihinsel engelli bir kişiye karşı işlenmesi halinde ise dört yıla kadar hapis cezası verilebilir.

Ceza Yasası’nın 153. Maddesi; ‘16 yaşından küçük çocuğa tecavüz’ başlığı düzenlenmiştir. Bu durumda ömür boyu hapis cezasına çarptırılabilir.

Ceza Yasa’mızın bu başlıkta öngördüğü cezalar maalesef yaygın hale gelmiş ve mağdurda yarattığı ve ileride yaratacağı olumsuz etkilerin geriye dönülmez ve giderilemez derecede yıkıcı ve ağır olacağı bir durumda düşük kalmaktadır.

Ceza Yasası’nın diğer büyük bir sorunu da çocuk yaşını 16 olarak belirlemiş olmasıdır. Gerek iç hukukumuza dahil ettiğimiz uluslararası sözleşmeler gerekse bu alanda yapılan çalışmalar çocuk kavramını 18 yaşından küçük olarak değerlendirmektedir.”

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.