KARPAZ
okuma süresi: 8 dak.

Trende uyduk: Burası Pasifik Okyanusu ya da Kuzey Buz Denizi değil, Karpaz!

Trende uyduk: Burası Pasifik Okyanusu ya da Kuzey Buz Denizi değil, Karpaz!

"80 poşet yutan yavru balina öldü" ya da "Kuzey Buz Denizi'nde çöp adası oluşabilir" veya "Caretta Carettalar'ın yarıdan fazlası plastik yutuyor" şeklindeki başlıklar, artık duymaya aşina olduğumuz haberlerin arasında yer alıyor.

Yayın Tarihi: 26/08/18 09:00
okuma süresi: 8 dak.
Trende uyduk: Burası Pasifik Okyanusu ya da Kuzey Buz Denizi değil, Karpaz!
A- A A+

Kıbrıs Postası - Ertuğrul SENOVA

Bu fotoğraflar, National Geographic fotoğrafçılarının, plastik kirliliğini anlatmak adına Pasifik Okyanusu'nda ya da Dünya'nın en çok plastik harcayan ülkesi Tayland'da çektiği görüntülere çok benzese de, maalesef Karpaz'da, iki dalgıcın objektifine yansıdı.

"80 poşet yutan yavru balina öldü" ya da "Kuzey Buz Denizi'nde çöp adası oluşabilir" veya "Caretta Carettalar'ın yarıdan fazlası plastik yutuyor" şeklindeki başlıklar, artık duymaya aşina olduğumuz haberlerin arasında yer alıyor. Yaşananlar, coğrafik olarak uzak olduğundan, hissiyatı da pek çoğumuza uzak geliyor. Fakat geçtiğimiz günlerde sosyal medyada paylaşılan görüntüler, tehlikenin dibimizde olduğunu gözler önüne seriyor.

Omorfolu Didem Gurdur ve Stockholm'lu Johanna Broo, sadece Kıbrıs'ta değil; İsveç, Tayland ve Bali gibi pek çok ülkede profesyonel olarak dalgıçlık yapıyor.

Geçtiğimiz günlerde Dipkarpaz Halk Plajı'na yakın bir koyda dalmaya karar veren çift, akıl almaz bir görüntüyle karşılaştı. Denize atılan pet şişe, naylon poşet ve benzeri materyaller, su içinde bileşenlerine ayrılarak, adeta plastik bir tabaka oluşturdu. Gördüğü manzara karşısında şok olan Didem, derhal Johanna ile birlikte işe koyuldu. Çevre sakinlerinden yardım istediklerini belirten Didem, torbadan yapılmış bir süzgeç temin ederek, yaklaşık 4 saat boyunca, denizi, plastikten arındırmaya çalıştıklarını kaydetti.

Konuyla ilgili Kıbrıs Postası'na konuşan Didem, bu kötü manzaraya, Kıbrıs'ın herhangi bir bölgesinde de rastlama ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çekerek, "Lefke'de, Girne'de, Karpaz'da, her denizden çıkışımızda naylon poşetler, plastik şişeler, kırık çocuk oyuncakları, inşaat artıkları vesaire toplayarak çıktık" şeklinde konuştu.

"Belgesellerdeki plastik adaları aratmayan, onlardan daha yoğun ve çürümüş…"

Plastik kirliliğinin Kıbrıs'a özel bir problem olmadığının da altını çizen Didem, pek çok ülkede temizlik adına daldığını, fakat Karpaz'da gördüğü plastik kirliliğin, diğerlerinden farklı olduğunu kaydederek şöyle devan etti:

"Ben Japonya, Tayland, Endonezya, Avrupa ve Iskandinavya'da birçok ülkede, soğuk, sıcak deniz, göl ve hatta temizlik amaçlı şehir içindeki kanallarda dalış yaptım. 12 yıldır dalış yapıyorum. Yani temiz ve pis suyla ilgili üç beş şey bildiğimi söyleyebiliriz. Bu fotoğraflardaki manzara beni dehşete düşürdü. Belgesellerde izlediğimiz okyanuslardaki plastik adaları aratmayan plastik yığın, yoğunluk olarak onlardan bile daha yoğun ve çürümüş, çözülmüş durumda."

"Temizlemek zor ve zaten bunu yapan bir kurum da yok"

Yaşananları kişisel sosyal medya hesabından da paylaşan Didem, "İnsan gözüyle görmeyince durumun ciddiyetini fark edemiyor Gördüğümü herkesin gözüne sokmak istedim…" diyerek, plastik kirliliğinin Akdeniz'deki durumunun içler acısı olduğuna dikkat çekti. Plastiğin, görüntülerdeki hali alması için yıllar hatta on yıllar geçmesi gerektiğini belirten Didem, şöyle devam etti:

"Akdeniz sıcak bir iklim ve yüksek tuz oranı nedeniyle bu sürecin kısaldığı bir bölge. Bu sularda bulunan 134 canlı türünün bu büyüklükteki plastik atıkları yediğini biliyoruz. Ben bu gibi bir manzarayı daha önce görmedim, bu kadar küçük parçalara dönüşmüş olması çok tehlikeli. Temizlemekte zor ve zaten bunu yapan bir kurum da yok."

"Naylon poşet almak yerine arabanıza bez çantanızı atın her seferinde onu kullanın"

Bu konuda Kıbrıs halkına Stockholm'dan mesaj gönderen Didem, şöyle konuştu:

"Halk şuan ekonomik kriz nedeniyle zor günler geçirdiği aşikar. Devletin bu gibi konulara duyarsızlığı da bilmediğimiz bir şey değil. Bir tek denizimiz, sahilimiz değil; dağlar, yol kenarları, şehirlerimiz de aynı durumda. Bu gibi problemleri çözmenin tek bir yolu olduğunu düşünmek saflıktır. Tabi ki devlet buna bütçe ayırmalı, gerekli organları kurmalı ve çalıştırmalıdır. Tabi ki toplumun bilinçlendirilmesi, büyükten küçüğe herkesin doğayla olan ilişkisi tartışılması, gerekli eğitimlerin verilmesi şarttır. Ve tabi ki bu plastikler, çöpler sadece Kıbrıs'ın ürettiği bir problem değildir. Fakat bireysel olarak herkesin yapabileceği çok şey vardır. Markete giderken naylon poşet almak yerine arabanıza bez çantanızı atın her seferinde onu kullanın, plastik şişeler geri dönüştürülmüyorsa onun yerine cam şişe alın, devlet kurumlarından, kuruluşlarından, belediyenizden temiz bir çevre talep edin. Yerde gördüğünüz çöpü almanın görev olduğunu bilin ve öğretin. Yere çöp atmayın, atanı uyarın gibi şeyler demeye utanıyorum inan."

"Deniz sizden bağımsız bir yer değil, bizzat Kıbrıslının kendisidir…"

Didem, mesajına şöyle devam etti:

"Bireysel konularda bencillik yapıp hiçbir katkı sağlamadan hep başkalarından bir şey beklemenin kimseye yararı yok. Belli ki devlet bir şey yapmıyor, yaptıramıyoruz. Ya bunu dert edinin yaptırın, ya da siz yapın yoksa sağlık problemleri artmaya devam edecek, çok sevdiğiniz çocuklarınız, torunlarınınız pis bir çevrede yaşamaya mahkum edilecek. Deniz sizden bağımsız bir yer değil, bizzat Kıbrıslının kendisidir. Bu fotoğraflara bakıp evet bu deniz benim denizimdir, evet bu benim diyebiliyor muyuz? Elimizden geleni yaptığımıza, her gördüğümüzde yerden çöpü aldığımıza, çocuklarımıza bu bilinci verdiğimize, her şeyden öte temiz bir çevre, sürdürülebilir bir çevre programı talep ettiğimize, inanıyor muyuz? Ben inanmıyorum. Bu yaptığımız temizliğin de bir meziyet olduğunu düşünmüyorum. Aksine hepimizin sorumluluğu olduğunu düşünüyorum. Bu yüzdendir ki birçok insan bugün yarın gördüğü çöpleri yerden gururla alıp toplayacaktır diye düşünüyorum. Onlar da paylaşırlar ve bunu bulaşıcı bir hale getiririz diye ümit ediyorum."

Plastik poşetler Kuzey Kıbrıs'ta da ücretli olabilir

Öte yandan geçtiğimiz günlerde Kıbrıs Postası'ndan Rahmican Çalışkan'a konuşan Turizm ve Çevre Bakanı Fikri Ataoğlu, plastik felaketinin başrolü naylon poşetlerin, yapacakları çalışma sonrası, kullanım oranının azaltılması için ücretli olabileceğine dair görüş paylaştı. Güney Kıbrıs'ta geçtiğimiz günlerde yürürlüğe giren ve Türkiye'de de 1 Ekim 2018'den itibaren yürürlüğe girecek olan ücretli naylon poşet uygulamasının, vatandaşı çok kullanımlı bez çantalara itmesi öngörülüyor.

Caretta Carettaların yarısından çoğu plastik yuttu

BBC'nin aktarımına göre, aralarında Türkiye'nin de yer aldığı Akdeniz ülkelerinde yapılan bir araştırmaya göre deniz kirliliği nedeniyle Caretta Caretta kaplumbağalarının yarısından çoğunun sindirim sisteminde plastik bulunuyor.

Avrupa Birliği'nin sponsorluğunda, denizlerdeki çöplerin deniz canlıları üzerindeki etkilerinin incelendiği INDICIT projesi kapsamında yapılan araştırmada 187'si canlı, 424'ü ölü olmak üzere 611 Caretta Caretta incelendi. Caretta Carettaların yüzde 53'ünün sindirim sisteminde plastik kalıntısına rastlandı.

Ölmüş olan kaplumbağaların yüzde 63'ünün sindirim sisteminde plastik bulunurken, canlı olanların yüzde 31'inin dışkısında plastik kalıntısı tespit edildi.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

En güncel gelişmelerden hemen haberdar olmak için

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.