Salih Sarpten: Çağdaş eğitim yaklaşımları için bir eğitim politikamız yok
Eğitim Bilimci ve Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği Başkanı Salih Sarpten, eğitim politikalarının, ülkenin önde gelen politikaları haline getirilmesi gerektiğini ifade ederek, “Üniversite adası sıfatına sıkı sıkıya sarılmış olsak da, ne yükseköğretimde ne de genel eğitim sisteminde açık, anlaşılır ve çağdaş eğitim yaklaşımlarını için bir eğitim politikamız yok. Oysa nitelikli bir eğitim için yapılması gereken ilk şey nitelikli bir eğitim politikasına sahip olmaktır” dedi.
Eğitim Bilimci ve Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB) Başkanı Salih Sarpten, 2024 yılının ilk günü olan bugün, 2023 yılında eğitimde kangrenleşen sorunları Kıbrıs Postası’na anlattı, çözüm önerileri sundu.

Eğitim Bilimci ve Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği Başkanı Salih Sarpten, Kıbrıs Türk eğitiminde 2023 yılının, eğitim sisteminde öteden beri eleştiri alan birçok boyutundaki sorunların derinleştiği, sistemin tamamen “kaosa” sürüklendiği ve birçok açıdan “kara” bir yıl olarak değerlendirdi.

Türkiye’de 6 Şubat'ta, Kahramanmaraş merkezli 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerde, Gazimağusa Türk Maarif Koleji (GTMK) ortaokul voleybol takımı kafilesinden 35 kişi kaybettiğimizi anımsatan KEAB Başkanı Salih Sarpten, “En önde, en dinamik, en aktif çocuklarımızı kaybettik. Şampiyonlarımızı, öğretmen arkadaşlarımızı, en yakın dostlarımızı yitirdik. Görevlerini tavizsiz yapan, öğrencileri için her şeyi göze alan meslektaşlarımızı, aydın beyinleri kaybettik” ifadelerini kullandı.

“6 ŞUBAT DEPREMİYLE NEREDEYSE TÜM KAMU OKUL BİNALARININ ÇÜRÜK, ALTYAPISIZ VE GÜVENLİKSİZ OLDUĞU ORTAYA ÇIKTI”
6 Şubat depreminin tüm yüreklerde hiç dinmeyecek bir acı, hiç kapanmayacak bir yara açtığını söyleyen KEAB Başkanı Salih Sarpten, “Ne yazarsak yazalım ne söylersek söyleyelim ne yaparsak yapalım bundan sonrasının asla bundan öncesi gibi olmayacağı günleri ortaya çıkardı” dedi. Salih Sarpten, 6 Şubat depreminin, Kıbrıs Türk eğitiminde de çok derin acıya yol açtığını ifade eden Salih Sarpten, neredeyse tüm kamu okul binalarının çürük, altyapısız ve güvenliksiz olduğunun ortaya çıktığını belirtti ve buna karşın üretilen çözümün ise “çadır sınıflar” olduğunun altını çizerek, “Ne var ki çadır sınıflar oluşturulduğunun hemen ertesi günü yağmura ve çamura yenildi. Bunun üzere yeni bir fikir geliştirildi; ‘konteyner sınıflar’. Bugün konteyner sınıflarda eğitime devam ediyoruz” açıklamasında bulundu.

ANA DİLİ TÜRKÇE OLMAYAN ÖĞRENCİLERİN SAYISI KATLANARAK ARTTI
Farklı ülkelerden Kuzey Kıbrıs’a gelen ancak Türkçe bilmeyen öğrencilerin yaşadıkları sorunlara ilişkin konuşan Salih Sarpten, 2023 yılında ülkedeki okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselere devam eden toplam 57 bin 311 öğrencinin yüzde 10,4’ü yani 5 bin 958 çocuğun ana dili Türkçe olmayan yabancı öğrencilerden oluştuğunu kaydetti. Türkçe bilmeyen öğrencilerinin yaşadıkları sorunların yeni olmadığına da vurgulayan Salih Sarpten, “Uzun zamandır kendini hissettiriyordu. Ancak son 5 yılda katmerlenerek büyüdü ve eğitim sisteminin en önemli sorunları arasındaki yerini aldı. Bu sorun 2023’te sınıflarda nitelikli eğitim yapılamaz bir hal aldı. Ne var ki bu çocuklar hiç yokmuş gibi davranmaya anlayışı devam etti. Şöyle ki; yüzde 10,4 oranı 30 kişilik her sınıfta en az 3 kişinin Türkçe bilmediği anlamına gelir. Girne, İskele ve Gazimağusa bu oranın yüzde 20’ler düzeyinde olduğu düşünüldüğünde bu bölgedeki okullarda etkili ve verimli ders yapmanın mümkün olmadığı da kolaylıkla anlaşılabilinir” dedi.
KALABALIK SINIFLAR
Salih Sarpten, 2023 yılında yeni okulların eğitim sistemine kazandırıldığını ancak ülke genelinde bir okullaşma planının olmamasından dolayı yeni okulların da “kalabalık sınıf” sorununu çözemediğini belirtti ve “Sınıflar o derece tıklım tıkış bir hal aldı ki, verimli ders yapmak imkansızlaştı” açıklamasında bulundu.

ÖĞRETMENİ İTİBARSIZLAŞTIRAN UYGULAMALAR
“2023, öğretmenler için de kötü bir yıl oldu denebilir. Bir yandan ‘öğretmen tasarrufu’ politikası ile ders yükü artarken, diğer yanda da anti demokratik, partizan anlayışlarla karşılaşan hızlı bir tükenmişlik yaşadı” diyen Salih Sarpten, özellikle ilköğretim kademesinde çok ciddi sayılarda partizan ve adam kayırmacı anlayışlarla “geçici öğretmen” istihdam edilmesi ve bu kapsamdaki kimi öğretmenlerin pedagojik formasyona sahip olmamasının 2023’ün en önde gelen eğitim sorunlarından birisi olduğunun altını çizdi.
Sarpten, Maliye Bakanı’nın, öğretmeni “para” görseli ile ilişkilendirerek, reklam (PR) çalışması yapması, sınıfta kalan başarısız öğrenciler için ilgili tüzük değiştirilerek önce ek bütünleme sınav hakkı verilmesi, buna karşın yine başarısız olan 271 öğrenci için Bakanlar Kurulu kararı ile bir üst sınıfa geçirilmesi, hem eğitime ciddi pedagojik anlamda darbe vurduğunu hem de öğretmenin itibarsızlaştırılmasının tavan yaptığını belirtti ve şöyle devam etti: “Dahası bu iki uygulama hâlâ görevde bulunan siyasi anlayışın eğitime ve öğretmene bakış açısının ne olduğunu gözler önüne serer niteliktedir.”

ELEŞTİRİ ALAN DERS KİTAPLARI
“2023’ün en önemli eğitim gündemlerinden birisi de Türkiye’de hazırlanıp basılan ders kitapları oldu” diyen Sarpten, ders kitaplarında yer alan kimi içeriklerin ve görsellerin değiştirilmesi, özelde velilerde genelde ise tüm halkta, Kıbrıs Türk kültürüne ve eğitimine dışardan müdahale edinildiği algısını ortaya çıkardığını ifade etti.

KATLANARAK ARTAN “AKRAN ZORBALIĞI”
Sarpten, pandemi döneminde yaşanan eğitim kayıplarının giderilmemesi, buna karşın öğrencilerin ekran bağlılığı karşısında eğitim sisteminin neredeyse “hiçbir” uygulamayı hayata geçirememesi, öğrencilerde ciddi davranış bozuklukları, okullarda “akran zorbalığını” katlanarak artmasını doğurduğunu söyledi. Sarpten ayrıca, 2023’te eğitim sisteminin; öğrencilerin sosyal medyadan transfer ettikleri “kanlı para”, “bayılma” gibi oyunlarla birbirlerine ciddi fiziksel yaralanmalara neden olan akran zorbalıklarıyla tanıştığını vurguladı.
Sarpten, 2023 yılında eğitimde birçok sorunun tartışıldığını ancak bu süreçte dünyada bambaşka eğitim gündemlerinin yaşandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
“2023’te Kıbrıs Türk eğitim sistemi yukarıda kısaca bahsettiğim tartışmaları yaşarken o sırada dünyada bambaşka eğitim gündemleri yaşanmaktaydı. Yapay zekayı, kodlamayı, bilişimi, STEM-A, ChatGPT tartışıyordu. Oysa biz 2023’ü;
- Tıklım tıkış sınıflarda,
- Karnı aç mı, tok mu hiç düşünmeden, okula ulaşımı güvenli mi değil mi hiç dert etmedik.
- Pedagoji eğitimi almamış geçici öğretmenlerle,
- Programı, içeriği, yöntemleri, teknoloji kullanımını çağa uygun hale getirip getirmediğimizi doğru dürüst tartışmadan tam gün eğitim yapmaya çalıştık.”
Salih Sarpten, 2023 yılında yaşananlardan ders çıkarılması gerektiğini kaydetti ve en büyük ihtiyacın geleceğe projeksiyon tutan “planlama” ile, eğitimin yeniden yapılandırılması gerektiğinin anlaşılması gerektiğini önemine değindi ve eğitimdeki sorunların nasıl çözülebileceğini 11 maddede açıkladı. Sarpten öte yandan, gerekli önlemlerin alınmaması halinde, sorunların katmerlenerek artmasına ve 2024’te de seyirci kalmaya devam etmemize yol açacağını vurguladı.
Sarpten, “Eğitimde neler yapmalıyız?” başlığıyla sunduğu önerilerde, şu ifadelere yer verdi:
-Öncelikle bir nüfus politikası hayata geçirilmeli. Çünkü eğitim kamusal bir hizmettir ve kamu hizmetlerini nitelikli olarak sunmanın temelinde ülkedeki nüfusun esasları yatmaktadır.
-Bir dil politikası hayata geçirilmelidir. Bu politika Türkçe öğretimindeki temel esasların yanında yabancı dil öğretimi de dahil, öğretme-öğrenme yaklaşım, anlayış ve uygulamaları içermeli.
-Anadili Türkçe olmayan yabancı uyruklu öğrenci örgün eğitim sistemi içerisinde dahil olmadan önce takip etmek, tamamlamak ve Türkçe dil düzeyleri belirlenmiş bir seviyeye getirmek için zorunlu olarak dahil olacakları bir hazırlık sınıfı uygulaması ivedilikle sisteme entegre edilmeli, yasal mekanizması kurulmalı.
-Günümüzdeki eğitim sistemlerin ‘çok kültürlü’ yapıda olması gerektiği gerçeğinden yola çıkılarak ‘çok kültürlü eğitim anlayışı’ benimsenerek, KKTC okullarındaki tüm eğitim-öğretim uygulamalarında bu anlayış etkin olmasına yönelik uygulamalar geliştirilmeli.
-Öğretmenlerin bu anlamda karşılaştıkları sorunları baş etmelerinde onlara yardımcı olarak bilgi ve becerileri kazandırmak için bu konudaki ihtiyaçlarına dönük hizmet içi eğitim faaliyetlerinin organize edilmeli.”
“İNSAN KAYNAKLARININ NİTELİĞİNİ ARTIRACAK BİR ‘İNSAN KAYNAKLARI GÜÇLENDİRME PLANLAMASI’ YAPILMALI”
Sarpten önerisinde, ülke geneli okullaşma planı oluşturulması gerektiğini ve bu plana dayalı olarak; hiçbir eğitim kurumu dışarda kalmayacak şekilde tüm okulların bina, kapasite, altyapı, barındırdığı insan faktörü, güçlü ve zayıf yanlarını içeren “okul kimlikleri” oluşturulmasına gidilerek nitelikli bir bilgi-veri havuzu oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Sarpten ayrıca, bakanlık merkez örgütünde yer alan insan kaynaklarının niteliğini artıracak bir "insan kaynakları güçlendirme planlaması" da yapılması gerektiğinin önemine değindi.

“ÇAĞDAŞ EĞİTİM YAKLAŞIMLARI İÇİN BİR EĞİTİM POLİTİKAMIZ YOK”
Eğitim politikalarının, ülkenin önde gelen politikaları haline getirilmesi gerektiğini açıklayan Sarpten, “Üniversite adası sıfatına sıkı sıkıya sarılmış olsak da, ne yükseköğretimde ne de genel eğitim sisteminde açık, anlaşılır ve çağdaş eğitim yaklaşımlarını için bir eğitim politikamız yok. Oysa nitelikli bir eğitim için yapılması gereken ilk şey nitelikli bir eğitim politikasına sahip olmaktır” ifadelerine yer verdi.
Sarpten, sınavların elemek yerine, yeterlikle ilerleyecek bir mekanizmanın kurulması gerektiğine vurgu yaptı ve sınavların, zihindeki ezberlenmiş bilgileri değil, üst düzey yeterlikleri ölçmesi gerektiğini belirtti. “Aileler, öğretmenler ve öğrenciler bu yeterliliklere göre kendi bulunduğu yeri ve hangi yeterliklerin edinilmesi gerektiğini şeffaflıkla kıyaslayabilmeli” diyen Sarpten, bireyin bir sonraki kademeye ya da iş hayatına geçebilmesi, tanımlanmış olan bu yeterliklere sahip olmasıyla ilişkilendirilmesi gerektiğini kaydetti.

“NİTELİKLİ ÖĞRETMENLER İSTİHDAM ETMEK VE ÖĞRETMENİN GELİŞİMİNİ SÜREKLİ KILACAK BİR MEKANİZMA YARATMALIYIZ”
Nitelikli öğretmenleri istihdam etmek ve öğretmenin gelişimini sürekli kılacak bir mekanizmanın yaratılması gerektiğinin önemine vurgu yapan Sarpten, öğretmenlik mesleğinin statüsünü yükseltmek, hazır bulunuş düzeyi en yüksek öğrencilerin öğretmenlik mesleğini tercih etmelerini sağlayan bir istihdam politikasını hayat geçirmenin büyük önem taşıdığını dile getirdi. Sarpten öte yandan, bu politikanın aynı zamanda öğretmenlerin mesleki gelişimlerinin desteklenmesi, mesleki bilgi ve becerilerinin güncelliğinin sağlanması amacıyla eğitim fırsatlarına hem kayda değer yatırımlar hem de sorumluluklar içermesi gerektiğine işaret ederek, “Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde genel olarak öğretmenlik mesleğinin ayrıcalıklı bir toplumsal statüsü bulunmaktadır. Bu ayrıcalıklı toplumsal statü öğretmenlik mesleğine girmek isteyenlerin profilini de etkilemektedir” diye konuştu.
“HESAP VEREBİLİRLİĞİN SAĞLANDIĞI SİSTEMLERDE İNSANLARIN DEĞERLENDİRME SÜRECİNİ ANLAMLI GÖRMESİ VE GÜVENLERİNİ SAĞLAMAK MÜMKÜN OLABİLİR”
Sarpten, eğitim sisteminin her aşamasında denetim ve hesap verebilirliğin sağlanması gerektiğinin önemine işaret etti, öğrencilerin performansına ilişkin veriler; öğretmenler ve okul yöneticilerinin işe devamları, performansları, yenilikçi uygulamaları ve daha etkili çalışma ortamlarında bulunup bulunmadıklarının hesabının verilmesi gerektiğini belirtti ve açıklamasın devamında şunlara değindi: “Bu hesap verebilirlik; öğretmenlerin idari makamlardan önce, diğer öğretmenlere ve öğrencilere karşı hesap verebilir olduğu ve sorumluluk hissettiği, profesyonel öğrenme ağlarının oluşturulduğu yaklaşımı ifade etmektedir. Eğitim sisteminde hesap verebilirlik, güven kültürünün oluşmasını oldukça önemli kılmaktadır. Beklentilerin ve hedeflerin açıklıkla ortaya konmasıyla hesap verebilirliğin sağlandığı sistemlerde insanların değerlendirme sürecini anlamlı görmesi ve güvenlerini sağlamak mümkün olabilir.”

“DAHA ÇOK HARCAMA YERİNE DAHA AKILLICA HARCAMA YAPILMASI GEREKİYOR”
Son olarak rasyonel planlamayla; daha çok harcama yerine daha akıllıca harcama yapılması gerektiğiyle de ilgili konuşan Sarpten, “Eğitim sistemlerinin organizasyonuna ilişkin temel değişiklikler gerçekleştirmek daha fazla para harcamadan sonuçları iyileştirmenin alternatif bir yolu olabilir. Daha küçük sınıflar ve daha iyi öğretmenler arasındaki tercih, eğitim sisteminde harcamaların daha etkili olma adına önceliklendirilmesine bir örnektir. Yüksek performans gösteren eğitim sistemlerinde kaynakların daha çok öğretmenlerin geliştirilmesi için harcanması eğilimi bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.