Yüreğinin sesini dinle!
Doktor Sibel Siber, "<STRONG>Yüreğinin sesini dinle!" </STRONG>başlıklı yazısında "Bir adayı desteklerken onun ortaya koyduğu hedefler, bu hedefe ulaşmak için savunduğu politikalar sizin dünya görüşünüze uygun olabilir ve bu adayı destekleme kararı alabilirsiniz. Eğer paylaştığınız görüş ve düşüncelere inanıyorsanız gerçekten, bunları seslendirmekten daha doğal bir şey olamaz" diye yazdı. İşte Doktor Siber'in yazısının tümü:
Yüreğinin sesini dinle!
Onlar yüreklerinin ve beyinlerinin sesini dinleyemecekler Siz onlardan olmayın!
İnsanın yüreğinden ve beyninden geçen düşünceleri seslendirememesi Yüreği ve beyni başka söylerken, dilinin başka söylemesi Kaleminin başka yazması
Acı verir herhalde insana değil mi? Hele bir de herkes farkındaysa bunun Biraz da mahcubiyet verir.
Düşünüyorum da bir nevi mahkumiyet gibi Düşünceleriniz zincire vurulmuş gibi Bu hangi durumlarda olabilir?
Esaret durumlarında İşkence altında Yaşam tehdit altındaysa
Ama bir de politik nedenlerle oluyormuş. Politik nedenlerle iki türlü olabiliyor. Birincisi insanlar üzerine uygulanan politik baskılardan , diğeri politik çıkarlardan dolayı.
Politik baskı altındaki insan belki seslendiremez, dillendiremez düşüncelerini ama kilit vuramazlar iradesine İradesinin sandığa yansımasına.
Şu sıralar gözlemliyoruz bunu Sessiz çoğunluğu Fısıltı ile konuşuyorlar oy vereceği adayın adını söylerken, etrafa şöyle bir baktıktan sonra." Aman kimse duymasın!" diye ilave ediyorlar ardından." Kızım geçici kadroda..."
"İşadamıyım," diyor öteki "Ülkemin geleceğini, çocuklarımın geleceğini düşünen, dünya ile bütünleşme yolunda politikalar üreten ve bunda da başarılı olan adayı destekleyeceğim şüphesiz. Ama sessiz durmak zorundayım Açık açık söyleyemem "
En basit demokratik haktır halbuki, oy vereceğin adaya destek olduğunu gösterebilmek. Biraz da coşku yaşamak ister seçim zamanı seçmen, gönlündeki adayı desteklerken. Sokağa çıkmak, mitinglere katılmak, şarkılar söylemek, alkışlamak ister.
Biraz da güzellik ve renk katar seçim atmosferleri toplum yaşamına. Ama unutturulmak isteniyor ne yazık ki hoşgörü; hoşgörüsüyle ün salmış bizlere. Korkutuluyoruz çeşitli baskılarla Sessizleşiyoruz.
Bir de diğer grup var. Bunlar şahsi çıkarlar veya politik çıkarlar için düşüncelerine kilit vuran, düşüncelerinden farklı sesler çıkaranlardır.
Kişisel politik gelecekeleri için böyle karar alan siyasetçiler olabilir. Ama kendi düşünceleriyle bile çelişkiye düşerken, kendisine inananların iradesini yönlendirmeye çalışmak Hiç etik olmasa gerek.
Bir adayı desteklerken onun ortaya koyduğu hedefler, bu hedefe ulaşmak için savunduğu politikalar sizin dünya görüşünüze uygun olabilir ve bu adayı destekleme kararı alabilirsiniz. Eğer paylaştığınız görüş ve düşüncelere inanıyorsanız gerçekten, bunları seslendirmekten daha doğal bir şey olamaz.
İnsan inandığını paylaşmalı, söylemeli, yazmalı Hiç çekinmeden!
Ama tartışılması gereken kişinin inanmadığı düşünceleri, inanırmış gibi göstermeye çalışması. Buram buram çıkar kokan söylemlerle, demeçlerle, ifadelerle, yayınlarla nasıl bir halkın iradesini etkilemeye çalışabilir ki insan?
Halkın gözü önünde verilmiş birbirine zıt birçok demeçten sonra, "Bu adayı desteklemeye karar verdim," diyor bir siyasi partinin lideri. Çok doğal. Demek ki vizyonunu sonradan da olsa beğenmiş. Ama hemen arkasından da aslında gönlünden geçen aday olmadığını ilave ediyor.
Gönlünüzden geçmeyen bir adayı destekleme kararı alabilirsiniz. Bu tamamen size bağlı. Fakat sizin gönülden onaylamadığınız bir adayı, halkınıza destekleme çağrısı yapmanız ne derece etik? Bunu sorguladığımda aldığım yanıt şu oldu: "Politika!"
Bir değerli akademisyen siyaseti tanımlarken " Siyaset rant dağıtma sanatıdır!" demişti. Bu kadar net çıkmıştı ağzından sözcükler. Düşündürücü bence. Tabii ki siyaset genel anlamda böyle değerlendilemez. Ama halkın gözü önünde cereyan eden siyasi manevraları gördükten sonra, bu sözü hatırlamamak mümkün değil.
Şu veya bu nedenle, düşüncelerinizin ve gönlünüzden geçenlerin seslendirilmesine kilit vurulmak istenmiş olabilir Sizlere korkular salınmış olabilir Üzülmeyiniz! Çünkü iradeniz sizindir ve işte ona kimse dokunamaz.
Ama üzülmesi gereken bir grup var. Ne yazık ki onlar kendi düşüncelerinin ifadesine kendileri zincir vurmuşlardır; birtakım ince hesaplar karşılığında.
Esas üzülüp, düşünmesi gerekenler onlardır. Çünkü onlar hiçbir zaman yüreklerinin ve beyinlerinin sesini dinleyemeyecekler
Yorumlar
Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.