İnanmak ve çalışmak…
![]() | Dr. Ziya ÖZTÜRKLER ![]() ![]() Yazara mesaj gönder ![]() Yazarın tüm yazılarını görüntüle
|
Gökyüzü sisli…
Geçtiğimiz haftayı döviz çıktı, düştü yaklaşımlarıyla geçirdik…
Ekonomik ve siyasal kriz iyiden iyiye kendini hissettirdi…
Ülke olarak yapabildiklerimiz ve yapmak isteyip yapamadıklarımızla da doğal olarak yüzleştik…
Bu hafta kendi iç meselelerimizle daha fazla yüzleşeceğiz…
Hayat her şekliyle akıp devam ediyor…
Nasıl akacağını bazen bilemiyor, önüne geçemiyoruz…
Öğlene doğru yakın bir arkadaşımın eşini kaybettiğini öğrendim…
Bir ameliyat esnasında…
Söylenecek söz bulamıyorum yaşananlar karşısında…
Bugün öğlen cenaze namazında son görevimizi yapacağız kader diye adlandırdığımız hayat yolunda…
Sürekli koşuşturuyoruz, çabalıyoruz bir şeyler elde edebilmek, başarmak için her gün yaşıyoruz…
Peki ya bunların amacı nedir? Mantıklı bir açıklaması yok mudur bu hayatın…
Soğuk bir kış gününde ayakları çıplak, sokakta kalmış bir insan; ilk önce ayakkabı bulup karnını doyurmaya mı çalışır, yoksa neden böyle bir hayat yaşadığını sorgulamaya mı kalkışır?
Düşünmek lazım…
Hayatımızı yaşarken, sevdiğimiz insanlarla birlikteyken kendimizi sorgulamayız…
Yaptığımız işte bir anlam aramayız…
Ama işimiz biter bitmez bir analiz yapar yaptığımız veya yapmamız gereken şeyleri düşünür, geleceğe dönük plan kurarız…
Kısacası sergilediğimiz davranışları her zaman her şey olup bittikten sonra sorgularız…
Bana göre hayat da böyledir…
Her insan hayatının anlamını arar bazı dönemlerde…
Kimisi bulamayacağına kanaat getirir vazgeçer…
Kimisi ise ömrünü hayatını anlamaya adar…
Kesin bir cevap bulamaz ikisi de…
Birisi boşa yaşamış olur, birisi kısa zamanlı ömrünü harcamış…
Hayat, yaşarken yaptığımız işlerin anlamını buluşumuzla aynıdır…
Hayatımızın bittiğini anlamadan hayatı anlamak mümkün değildir…
Geçmişi sorgularız…
Ancak ne kadar geçmişi anlamaya çalışırsak çalışalım ilerde bize bakan ve dünle aynı olmayan bir gelecek bizlerindir?…
Peki ya ölüm anında?
Ölmek üzere olduğunu bilen bir insan, geleceği sizce düşünebilir mi?
Veya vakit bulabilir mi?
Hayatın içinde yatan gizli şey anlamsızlığıdır…
Hayatın anlamını ise hayatta bulmak imkânsızdır…
Arada kalmış olan bizler bu kısa hayatta ne yapacağız?
Aslında basit; değerlerimize ve ahlakımıza sahip çıkacağız…
İnsan olacağız…
Hedeflerimiz ve hayallerimiz tabii ki olacak…
Bu hayatta umut en son ölür boşuna dememişler…
Ama yıkıcı değil, yapıcı olmak lazım…
Değere değerle karşılık vermek lazım…
Sevmek, sevilebilmek lazım…
Hayat kısa bir yol…
Bu yolun sonu belki bugün, belki yarın, belki ilerde…
Ama bu yolun sonu çıkmaz sokak…
Bunu da bilmek lazım…
Hayatta inanmak, çalışmak ve üretmek…
Hala dünyada güzel şeyler olduğunu, güzel insanlar olduğunu, birbirimizi tanımasak da, aynı dünyadan soluk aldığımızı fark etmeli…
Hayata her şeye rağmen daha güçlü tutunmamız gerektiğine inanmak lazım…
Yaşama sarılmak, yapılan işi layığıyla yerine getirebilmek için canla başla çalışmak, uğraşılan, zaman ayrılan işi belki bir oyun haline getirebilip eğlence unsuruna dönüştürmek, kişinin tamamen “istek” duymasıyla doğru orantılı…
Buna kısaca motivasyon da diyebiliriz…
Peki, sizi motive eden güçler neler? Para, kariyer, güç, hepsi ya da aklımıza gelmeyen başka bir şey…
Genel görüş, en güçlü motivasyon aracının para olduğunu ifade ediyor…
Ancak araştırmaların sonuçları, bunun tam tersi yönünde kanılar olduğunu ortaya koyuyor…
Başarılı olma ihtiyacı bireyi güdümleyen en önemli araçlardan bir tanesi…
Her şeyden önce birey bunu, sosyal saygınlık ve özgüvenini sağlamlaştırmak adına yapmak gerekiyor…