AB çatısı altında mı? Federasyon mu?

Yayın Tarihi: 07/06/19 07:00
okuma süresi: 5 dak.
A- A A+

Hem üniversitedeki işimden, hem de hizmet sektörundeki hergün yaptığım işten dolayı, sürekli gençler ve değişik kesimden birçok kişiyle, gün içersinde muhabbetim olur...

Açık konuşmak gerekirse...

Şu anda insanların çok büyük bir kısmının, en önemli gündemi ekonomi ve işlerini sürdürebilme çabasıdır...

Diğer konular kimsenin çok da umrunda değil...

Umutları kalmadı çünkü çoğu kişinin...

Hem dünya tarafından dışlanmaktan...

Hem de AB tarafından kandırılmaktan...

Avrupalı olmak için hem toplum olarak, hem de Kıbrıs Türk yönetimi olarak, elinden geleni yapacaksın...

Fakat sonuç, kaybeden taraf yine Kıbrıs Türk toplumu olacak...

Toplumun çok büyük bir kısmının, Kıbrıs sorununa bakış açısı bu artık...

2004'deki Annan Planının referendumuna kadar, tüm dünya tarafından, hatta kendi toplumumuzun belli bir kısmı tarafından, Kıbrıs'ta bir anlaşma istemeyen taraf olarak hep Türk tarafı gösterilmiştir...

Suçlananların başını da Denktaş çekti...

"Çözüm istemiyor, işi yokuşa sürüyor... zaten Türkiye'de bu işe tamamen karşıdır" diye yüzlerce itham duyduk...

Günün sonunda, Talat Başkanlığında, Kıbrıs'ın tekrardan birleşilmesi için inanılmaz bir fırsat geldi adaya ve 2 topluma...

Fakat ne oldu?

AKEL tarafından, yani yıllarca federasyonu savunan bir partinin etkin ve fiili uğraşması sonucu...

Annan planı olarak bilinen anlaşma, her iki tarafa eş zamanlı sunulan bu referandum, Turklerın %65 evet, Rumların ise %75 civarı Hayır oyları ile reddedildi...

Rumlar, Avrupa birliğine girdi...

Daha sonra da daha bircok kez, federasyona ulaşılması için zirveler yapıldı, özellikle de son yapılan Crans Montana zirvesinde...

Çözüme o kadar yaklaşıldı ki...

Çoğumuz "bu iş bitti" dedi...

Fakat yine olmadı...

Rumlar yollarına devam etti...

Biz, Kıbrıslı Türkler ise...

Tekrar evimize büyük bir hayal kırıklığı ile döndük...

Fakat bu kez biz de, Kıbrıslı Türkler de, bir kazanım elde etti...

O da, bunca zamandır süren görüşmeler, zirveler, toplantılar, ne derseniz deyin...

Bu olanların sonunda, toplumumuzun %95'i, bu topraklarda bir anlşama olmuyorsa bunda Rumların da çok büyük bir payı olduğunu anladı, acı bir şekilde öğrendi...

Bu bence büyük bir kazanımdır...

Fakat bu büyük, acı, kazanımı öğrenirken...

Diğer taraftan, basiretsiz ve beceriksiz siyasiler yüzünden...

Türkiye tarafından da aşağılanmaya başlandık...

Kıbrıslı Türkler, ya bu adadaki zenginlik, refah ve özgürlüğü bizimle paylaşmak istemeyen Rum ile bir çözüm aramaya zorlandı...

Ya da bize para verdiği, bizi finanse ettiği için Türkiye'nin etkin ve fiili kontrolu altında kılıp, kendi kültürümüzü, kendi karakterimizi kaybetme gerçeği ile yüz yüze geldi...

Biz bu değiliz...

Biz bunu istemiyoruz...

Biz Türkiye ile stratejik ortak olup, gönül bağı ile ona bağlı kalıp, kendi ayakları üzerinde duran, özgür bir toplum olmak istiyoruz...

Biz Rumlar ile 2 bölgeli, 2 toplumlu, siyasi eşitlik içeren bir federasyon istiyorsak da, Rum'a alt yönetim olacak, Rum devleti altında bir azınlık toplumu olmak da istemiyoruz...

Gerçekçi olmamız gerek...

KKTC'nin şu an içinde bulunduğu, siyasi, ekonomik ve demografik sorunlar sürdürlebilir değildir...

Federasyon tezinin sonuna kadar savunulması ve Rumları da siyasi esitlik, 2 bölgelilik ve 2 toplumlu bir anlaşmaya zorlarken...

Bunun olmaması sonucunda da, Rumların da bunun sorumlusu olduğunu tüm dünyaya anlatmalıyız...

Aynı zamanda da, KKTC'nin kendi hayatını idame ettirmesi için gerekli her türlü girişimi de yapma hakkı olduğu gerçeğinin üstünde durmalıyız...

Bunun yapılma gerekliliğinin bir diğer sebebi de, Türkiye ile ilişkilerin daha gerçekçi ve 2 devlet temeline dayalı olmasının, Kıbrıs Türk toplumu tarafından hayati önem içermesidir...

Yani sonuç olarak...

Kıbrıslı Türkler, Birleşmiş Milletler ve AB tarafından kabul gören durumu zorlarken, yine kendi toplumu için, Rumların bir çözüme yanaşmamasından ve Türkiye ile ilişkilerin de sağlam bir zemine oturtulması gerekliliğinden "AB çatısı altında" 2 devletli bir çözümü de seçenek olarak düşünmelidir...

Bu oluşumun, AB çatısı altında olması hayati önem taşımaktadır...

AB çatısı altında ve AB şartları ile...

Toplum mu?

Toplumun çok büyük bir kısmının bu görüşe yakın olduğuna yürekten inanıyorum...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

Diğer Serhan AKTUNÇ yazıları