Bekri Mustafalık bazı bürokrasi örnekleri

Yayın Tarihi: 18/05/12 07:00
okuma süresi: 9 dak.
A- A A+

Bugüne kadar gerek yazılı gerekse görsel medyada veya iştirak ettiğim bilimsel toplantılar da amacın ülkemizi yönetmeye çalışanlar ile onların kılavuzlarına özellikle vergi hukuku konularında vermeye çalıştığımız bilgi, görüş ve önerilerde bulunmak olmuştur. Şayet, ülkemiz halen başta kayıtdışılıkla olmak üzere çeşitli ekonomik olumsuzluklarla karşılıyorsa o ya da bunları düzeltecek yetenek ve/veya yetkileri vardır.

Bazı yazılarımda bürokrasinin kamu hizmetlerinin iflas etme aşamasına gelmiş olduğu bu nedenle "ahbap-çavuş" veya siyasi rant uğruna yapılan çeşitli atamalara, görevlendirmelere ve diğer ulufe dağıtımlarına son verilmesi hususunda görüşler belirtilmiştir. Ancak, bu uygulamalara son hızla devam edildiğini ve hala daha "pembe tablolar" çizildiğini üzülerek görmekteyim.

Hükümetin sözkonusu uygulamaları veya vurdumduymazlığı sonucu bürokrasinin başındaki bazı kişilerin özellikle son zamanlarda yasal düzenlemeler yaparken ne derecede ilgisiz ve bilgisiz olduklarını gördükçe aklıma tarihe malolmuş Bekri Mustafa'nın dünyaca meşhur hikâyelerinden biri geldi. Bu hikâyeyi anlatmadan önce buna neden olan aşağıdaki iki yasal düzenlemeyi örneklerle açıklamaya çalışayım:

ÖRNEK 1: 26 Nisan 2012 tarihli Resmi Gazete'nin 79'un sayısının EK VI 'da 14 sayılı Amme Enstrüman olarak yayımlanan ve her yasa tasarısını da olduğu gibi "KIBRIS TÜRK ESNAF VE ZANAATKÂRLAR BİRLİKLERİ FEDERASYONU YASA TASARISININ" özellikle "Mali Kurallar Kısmını" inceledim. Maalesef böyle bir Kısım'a bu tasarıda rastlamadım. Mali Kurallara ilişkin iki maddeden oluşan düzenlemeleri madde 12'de "Denetim" ve madde 13'de "Gelirler ve Giderler" yan başlıkları ile "Çeşitli Hükümler" başlığı altında aşağıdaki hatalı ve eksik düzenlemelerin olduğunu gördüm. Şöyle ki:

(a) Tasarının "Denetim" yan başlıklı 12'inci maddesinin kelime hataları ile dolu (1)'ci ve 13'cü maddesinin (2)'ci fıkraları aynen aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir.

12(1). "Federasyonun hesapları yılda en az bir kez Genel Kurulun yetkili kılacağı ilgili yasaları tarafından yetkili olan murakıp, muhasip ve/veya denetçi tarafından denetlenir."

13(2). "Federasyon, bu yasa amaçları için harcama yapabilir."

Belli ki bu düzenlemeyi yapanlar "ben her şeyi bilirim ve "ben yaparım olur" mantığına sahip olanlardandır. Çünkü bırakın cümleyi anlamsız kılan kelime hatalarını "murakıp" ile "denetçinin" ayni anlam taşıdığını ve "muhasibin" denetim hakkı olmadığını bilmemenin mazereti olamaz. Maliye Bakanlığı tarafından muhasebe kayıtlarını denetlemek konusunda yetkilendirilen meslek sahiplerine "Bağımsız Yetkili Muhasip Murakıp" unvanı verildiğini de bilmemek ayrı bir bilinçsizlik göstergesidir.

(b) Tasarının 13(2). maddesinde ilgili Federasyon'un harcamalarına ilişkin işlemlerinde hiçbir yetki esas kıstas ve düzenlemenin getirilmemiş olması ile taşınmaz mal edinme ve borçlanma koşulları hakkında hiçbir kural öngörülmemiş olmasının nedeni ve niçin üzerinde durulması gereken diğer önemli husustur. Yönetime koşulsuz ve sınırsız her türlü harcama yetkisi verilmesi çok hatalı olduğu kadar hesap verebilirlik bakımından da çok sakıncalıdır.

(c) Öteyandan, ilgili Federasyonun "Hesaplarının" hangi mali tablolardan oluşacağı, hangi muhasebe kayıt defterleri ile diğer resmi defterlerin tutulacağı, denetim raporu ile hangi tür mali tabloların (Bilanço, Kar Zarar, Basit Usulde Gelir-Gider Envanter vs.) üyelerin bilgisine ne zaman ve hangi şekilde sunulacağı hususlarında hiçbir bilginin olmayışı da dikkat çeken bir başka önemli husustur.

Sayın hükümet yetkililerine bir kez daha seslenmek istiyorum. Mali disiplin sadece işletmelere değil, istismarları önlemek ve mali disiplini sağlamak bakımından hertürlü statüdeki sivil toplum örgütleri için de öngörülmelidir. Gerekirse daha önce tescil edilen sivil toplum örgütlerinin her türlü mali işlemleri ile mal varlıklarının etkin ve gerçekçi şekilde denetlenmesinin gerçekleştirilmesi için bu kuruluşların tümünü kapsayacak ve sivil toplum örgütlerinin mali kayıtları ve denetimlerine ilişkin özel bir yasanın ivedilikle yürürlüğe geçirilmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

ÖRNEK 2: Yukarıda örnek 1'de belirtmiş olduğum Resmi Gazetenin son kısmında "DÜZELTME" başlığı altında yeralan başka bir düzenleme ise şöyledir:

6 Nisan 2012 tarihinde yayımlanan "Kamu İktisadi Teşebbüsleri (Yönetim, Denetim ve Gözetim)(Değişiklik) Yasa Tasarısı'nın 1'ci maddesi ilgili Tasarıda yer almadan yayımlanmış bunun ancak 20 gün sonra hatırlanarak düzeltilme yönüne gidilmesi kamu yönetiminin ve denetimsizliğin en açık göstergesidir.

Sayın yetkililer, ilgililer ve kılavuzlar! Devlet yönetmek çok ciddi ve en önemli konudur. Hükümetler ancak ciddiyetleri oranında yücelirler ve yurttaşlarına güven telkin ederler. Yasa hazırlamak ve yüklendiği görev ve sorumlulukları gerektiği gibi yerine getirmek herkesin ve özellikle bugünkü birçok yeteneksiz bürokratın "harcı" değildir.

Bildiğim kadarı ile her türlü tasarı önce "Mevzuat Dairesinin" daha sonra da Hukuk Dairesinin (Başsavcılığın) onayından geçirildikten sonra Tasarı Meclise gönderilerek Resmi Gazete'de halkın bilgisine sunulur. Nasıl oluyor da özellikle Örnek 1'de belirtilmiş olduğum hatalar zincirinin yeralması hiçbir makamın dikkatini çekmemiştir? Hergün ve her konuda hızla artış gösteren hatalı uygulamaların önüne ne zaman geçilip her yönüyle çağdaş normlara dayalı bir kamu yönetimi oluşturulacaktır.

Gelelim yazımın başlığını teşkil eden Bekri Mustafa'nın hikâyesine. Bekri Mustafa 1593 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiş yorgancı Ahmet efendinin oğludur. Beyazıt Medresesine gitmiş ve hafız olmuştur. 18 yaşında annesini kaybettikten sonra arkadaşlarının da teşvikiyle içkiye başlamıştır. İçkiye aşırı düşkünlüğü dolayısıyla ömrü boyunca "Bekri Mustafa" olarak anılmaya başlamıştır. "Bekri" kelimesi Osmanlıcada "çok içki içen" anlamına gelmektedir.

Son derece zeki, nüktedan, hoşsohbet, hazır cevap ve hak bilirliği ile herkesin takdirini toplamış olan Bekri bu özellikleri dolayısıyla zamanın Padişahı IV. Murat'ın koyduğu içki yasağına rağmen kendisinden iltifatlarını esirgememiş ve bir süre de kedisini saraya almıştır. Birçok hikâyesi bugün çeşitli konulara örnek olarak yaygın şekilde kullanılmaktadır. Ders nitelikli hikâyelerinden bir tanesi meşhur "cenaze töreni" hikâyesidir. Hikâye şöyle gelişir. Bütün mahalleli ve Devletin ileri gelenleri Bekri Mustafa'yı içine düştüğü içki bağımlılığı durumundan kurtarmak amacıyla çare ararken akıllarına onu Küçük Ayasofya Camii imamlığına getirmek gelir. Padişah IV. Murat'ın da onayı ile Mustafa'yı bu cami de imam olarak görevlendirirler.

İmamlığa başladığı günün ertesi günü vefat eden bir vatandaşın Bekri Mustafa'nın cenaze törenini ve namazını yerine getirmesi gerekir. Cenaze namazı sonrası meftanın mezara indirilmesinden önce Bekri Mustafa'nın tabuta doğru eğilip kefeni araladıktan sonra bir şeyler söylediğini gören cemaat bu duruma çok hayret eder. Birisi dayanamaz ve ona ölüye neler söylediğini sorar. Bekri Mustafa her zamanki gibi kendinden emin bir şekilde cevap verir ve şöyle der: "Rahmetli öteki dünyaya gittiğinde ondan önce gidenler kendisine memleketin durumunu sorduklarında onlara Bekri Mustafa imam olduğunu söyle onlar memleketin ne hale geldiğini anlarlar" der.

Sonuç olarak son yıllarda aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden vatandaşlarımıza diğer dünyada soracakları "Memleketle ne var ne yok?" suali karşısındaki cevaplarını kısaltmak ancak her şeyi anlatmak için "KKTC'nin kamusal hizmetlerini kimlerin yönettiğini " söylemek her şeyi anlamalarına yetecektir. Tıpkı Bekri Mustafa gerçeğinde olduğu gibi.

İşte bazıları tarafından çok önemsiz görülen bu örneklere bakıldığı zaman hükümet yetkililerinin belirttikleri gibi "ne kadar ciddi iş!!" yaptıklarını gayet net görmekte ve vatandaşın olanlara olan güveninin nasıl kaybedildiğini anlarız. KKTC'ni yönetenler çağdaş düzeyde icraatlarda bulunmak için gerekli önlemleri almamada ve düzenlemeleri yapmamada ısrar ettikleri sürece daha birçok Bekri Mustafa hikâyesine konu olmaya devam edeceklerdir.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.