Talat: ''Pozisyonumuz değişmez değil...''

KKTC Cumhurbaşkanı M. A.Talat'ın KIBRIS gazetesi muhabiri Aral Moral'a yaptığı açıklamalar son derece önemli. Ancak bu konuyu yormadan etrafta dolanan ve bize boyunduruk vurmak isteyenlere temas etmek isterim. Çünkü ''Birleşme hayali'' duyanlarla, birleşmeyi istemeden Kıbrıs Türk Halkını yama yapmak isteyenlerin safları belli olduğu hâlde bizim tarafta politika, etrafa egemen görünüyor.

Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti ve Yunanistan, gerektiğinde ortada görünmeden lobilerini harekete geçiriyorlar. KKTC'yi Schröder ziyaret etti diye etrafı toza dumana boğan Rum-Yunan lobisi, arka kapıdan Güneyde ağırladığı AB yetkilileirni gözden kaçırarak sonuç almaya çaba harcıyor.

Bunun başında AB'ye yeni kapılananlar geliyor.Olayları üst üste koymak istiyorum:

1. Avrupa Parlamentosu AP Dilekçe Komitesi Başkanı Polonyalı Marcin Libicki bu listenin başını çekiyor. Kıbrıs(Rum)Cumhuriyeti'ne geldi. Yedi içti, ağırlandı ve horoz gibi öttü. Hazırladığı raporda, ''Kapalı bölge Maraş'in işgâl altında olduğunu'' belirterek oyuna dahil oldu".
Libicki, taslak raporu görüşülmeden önce Strasbourg'da Avrupa Parlamentosu Kıbrıslı Türkler ile Yüksek Seviyede Temas Grubu üyesi Alman Sosyalist Mechtild Rothe ile biraraya geldi. Libicki, Rothe'a sert çıkmış ve güya 'Niçin rapora Maraş'ın işgal altında olduğunu'' belirtmediniz demişmiş!

2. İkinci notum Brüksel'e ait. AB HABER'e göre, ''AB başkenti Brüksel'deki diplomatlar AB kurumlarındaki yetkililer ve Avrupa Parlamentosu AP'deki siyasiler, Kıbrıs'ta seçimlerden sonra barışçı bir çözüş için yeni bir girişim olmasını bekliyor. Şubat'ta Kıbrıs (Rum)Cumhuriytei'nde yapılacak Başkanlık seçimleri, müzakereler için yeni bir başlangıç olacak gibi görünüyor. AB'deki pek çok gözlemci, bunun çözüm için son şans olabileceğini söylüyor.Brüksel'de Kıbrıs dosyasına hakim Eurokrat ve AP üyeleri Kuzey Kıbrıs'a karşı uygulanan izolasyonların kaldırılmaması durumunda bazı AB üyesi ülkelerin ikili düzeyde Kuzey Kıbrıs'a karşı uygulanan izolasyonları kaldırma eğiliminde olduklarının altını çiziyorlar. Avrupa Komisyonu Genişlemeden sorumlu üyesi Olli Rehn " Kıbrıs'taki seçimleri kim kazanırsa kazansın, Birleşmiş Milletler'in Müzakereler için çalışmalarına yeniden başlaması zorunlu" dedi. Bir BM diplomatı da "BM seçimlerden sonra Kıbrıs'a yüksek seviyede değerlendirme ekibi göndermeyi düşünüyor. Onlar iki liderle bir masaya oturmalı ve onlara ' ya şimdi; ya da hiçbir zaman' demeli" diye konuştu.''

3.Şimdi de trübünlerden konuşanları sunayım: Sonradan AB üyesi olam, eski Ssoyalist şampiyonlardan Igor Sencar'a bakınız. Brüksel'de Avrupa Politikaları Araştırma Merkezi CEPS'te düzenlenen "AB Sloven Dönem Başkanlığının Öncelikleri" konulu konferansa konuşmacı olarak Slovenya'nın AB nezdindeki daimi temsilcisi büyükelçi Igor Sencar,Kıbrıs konusunda Türkiye'nin sorumluluğu bulunduğunu hatırlattı."

İşte bize oynanmakta olan oyunlara yeni örnekler. Bunlara bakarak karşılarında yer almak için hazırlık gerek. Igor Sencar kim ki, Türkiye'ye hesap soruyor? Türkiye'ye görev biçmek için çok bilmiş ve görmüş olmalı.

İşte şimdi KKTC Cumhurbaşkanı M.A.Talat'ın açıklamasının can alıcı noktasını işaret edebilirim: Talat ''Birleşme,Tanrı kelâmı değil. Bugünkü pozisyonumuz değişken değildir...(Anlaşma olmazsa),kaçınılmaz olarak dünya artık başka çözüm yolları arar. Demek ki bunlar birşemez der. Başka yollar arar. Birleşmek Tanrı kelâmı değildir....Ha bi z neden böyle bir politika güdüyoruz? Çünkü uluslararası koşullar ve yerel koşullar bunu böyle gerekli kılıyor da ondan...''

İşte hata buradadır. Sen sana uygun olanı savunacaksın. Dünyanın sana pantolon biçmesini beklersen kaybedersin derim...Rum ve Yunanlının ne yapmak istediği ortada. Oysa KKTC kanadında her itişe rağmen, birleşmeden yana tavır sergilemek, kazanmak için neden olamaz.