Yatırımı iktidar özendirir

Yayın Tarihi: 09/04/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Bugün Kıbrıs sorunundan kaçmak ve kapımızın önünü süpürmek istiyorum. Yani ekonomik ve mali kalkınma konusunu ellemek istiyorum. Bunu başka bir yazıda "Su Projesi" izleyecektir.

YAGA, yani "Kıbrıs Türk Yatırım Geliştirme Ajansı", KKTC'de yapılması olası yatırımlarda girişimciye yardımcı olmak, onu cesaretlendirmek ve ona ortam yaratmak amacıyla kuruldu. Başbakanlığa bağlı olarak çalışmaya başladı. Kuruluş Yasası da eli kulağında Merclisce kabul edilmeyi beklemektedir. Başına da büyük bir isabetle, eski Bakan Sayın Ayşe Dönmezer gibi bu alanda bilgili ve deneyimli yönetici atandı.Yakından baktığımızda da kısa sürede çok özellikli genç bir kadro oluşturdu.

Geçtiğimiz günlerde "Kuzey Kıbrıs Yatırım Stratejisi Arama Konferansı" düzenledi. Katılmakta kararlıydım ama o haftanın programı hayli yüklü oldu. Önce TC Merkez Bankası Başkanı KKTC'yi ziyaret etti ve KKTC Merkez Bankası da güzel bir girişim yaparak onu YDÜ'de KKTC ile tanıştırdı. Mali ve ekonomik değerlendirmeleri son derece ilginçti.

Aynı günlerde TSK Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı bağrımıza bastık.Toplantılara katıldık. Onu yakından tanımak ve TSK'nın ana dayanaklarını birinci elden öğrenmek olanağına kavuştuk.

Bu nedenle YAGA'nın konferansına katılamadım. Ancak elde edebildiğim kadarıyla bol kaynağa ulaştım. Basında çıkan haberleri de birleştirdim. Sayın Dönmezer'le Televizyonda yapılan birden fazla söyleşiyi izledim. KKTC'de kalkınmanın tam olarak yatırım ve ürtetimle olacağına inanan bir kişi olarak konuya bu yandan bakmak istiyorum.

"Siyasi berirsizlik yatırımları engelliyor" demek ve hatta bunun yatırım iklimini olumsuz etkilediğini söyleyerek, olaya tümden olumsuz bakmak, bana göre deneyimsizlikten geçer. Uzun yıllar Bakanlık görevinde bulunan ve her seferinde her türlü ambargo ve olumsuzluğa rağmen yatırımı zorlayan ve de ortaya çıkan fabrika ve işletmeler karşısında ciddi heyecan duyan bir kişiyim. Yatırımın ambargolarla engelleneceği doğrudur ama tümden durdurulabileceği doğru değildir. Dünyaya bakmak ve savaş içinde olan ülkelerde yapılan yatırımları görmek gerekmektedir. Bugün Kuzey Irak'ta savaş ortamında "Petrol Rafinerisi" kuranlar aptal mıdır? Yatırım savaşta veya barışta risk taşır; ama birinde yüksek, ötekinde belirli düzeyde...

Bana göre KKTC'deki bugünkü sorun siyasi iktidarın kararsızlığı, Parti ile Hükümet ve Meclis arasında bocalamasıdır. Parti safında olanların ortaya koydukları tercihlerle, ortaya çıkartılan engeller, Hükümetin ayak bağıdır. Kaldı ki Hükümet edenler de yatırımlar konusunda açık değillerdir. Kesin karar verememekte; verdikleri sözleri bile koruyamamaktadırlar. Hatta verdikleri kararları bile doğru olarak uygulayamamaktadırlar. Bu, siyasi irade yoksunluğu, bürokrat kadronun yetersizliği ve de eskiden olduğu gibi yatırımı yapacak kişilere partili olmak veya başkaca nedenlerle olumsuz bakış ve davranıştır. Bana göre bu ambargolardan da öte büyük bir engeldir. Bir zamanlar UBP de bu hastalığa tutulmuştu. Kendi üyelerinin etrafına bir halka örmüş, gerisine hayat hakkı tanımamıştı. Şimdi CTP ve iktidarın yarım yamalak ortağı ÖP de aynı konumdadır. Onlar da bu sularda ilerlemeye çaba harcamaktadırlar.

KKTC'de öncelikle finansman sorunu yoktur. Anavatan Türkiye yeterince yatırım olanağı sağlamaktadır. Öyle olmasa bunca boş otel varken, yenilerinin inşa edilmesine para akıtılmazdı.Sorun, geriye kalan sektörlere yeterince yatırım ve işletme kredisi sağlamaktadır. Ancak yatırım idiasında iseniz, KKTC dışından bol bol yatırım kredisi ve ortağı bulursunuz. Ambargo gerçek yatırımcıya vız gelir.

O hâlde proje varsa, yatırım finansmanı, sermaye ve kredi olarak sağlanmışsa, devlet niye engelleme yapıyor? Niye ortalarda geziniyor? Niye engel çıkarıyor? Oysa KKTC, yatırım, iş ve aş beklemektedir. İhracata dayalı veya dışa hızmet veren yatırımların, ya da dışta alıcı bulan ürünlerin üretilmesinde, KKTC resmi makamları niye engel koymaktadırlar? Bu ambargonun kendi kendimize uygulanması değil mi? İstenen arazi ise bol bol vardır. İktidarın enerjiyi, haberleşmeyi sağlayacak gücü yoksa özel sektöre ihale etsin.

Yani YAGA elinizden tutacak, destek sağlayacak. Bunu anladım. Ancak 1960'lı yılların eseri olan "Devlet Plânlama Örgütü" Yasası ile bugüne yanıt veremezsiniz. Şunu da söylemeliyim. Zamanında DPÖ Yasasını ben hazırladım ve Meclis Başkanlığına ben verdim. Yasalaşması için ben ve arkadaşlarımla uğraştık. Orada 1960'lı yılların "Türkiye DPÖ Yasası" temel alındı. Ama bugün 2008'deyiz. Dünya değişti, görüşler değişti. Artık "Devletci" yapı, kontrol, devlet buyruğu tarihe karıştı. Ya da devletin yatırım önünde engel olduğu ortaya çıktı.YAGA ne yaparsa yapsın; bu DPÖ yasası kaldırılıp, yenisi günümüz koşullarına uygun olarak adapte edilmedikçe ülkede v erimli ve süratli yatırım yapılamaz.

Yatırım ikliminin oluşmasını beklemek hayâldir. Yatırımcı zorda veya darda kaldığında kâr edeceği yatırımdan uzak durmaz. Ne yapar yapar, o yola girer. Yeter ki "DEVLET "dediğimiz o ağırlıklı taş, engel olmaktan uzak dursun. Sadece yardımcı olsun. YAGA'nın başarılı olabilmesi için DPÖ Yasasının yürürlükten kaldırılması ve sadece devletten istenen teşviklerin o kısmı için konuyu ele alması gerekmektedir. Yatırımcı yatırım için fizibilite yapacaktır. O onun derdidir. Devletten kredi isterse, devletten arazi isterse, devlet o kısmında kendisinin kâr veya zararını ölçebilir. Yoksa parasını, projesini, bilgisini ve de ihracatını hazırlayan bir girişimcinin projesine "Yap veya yapma" demek DPÖ elinde kalmamalıdır. Yıl 2008...1960 'lı yılların kuralları ve düşünceleri ile esir olamayız.

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.