Şimdi de Ruma Su kıyağı (2)

Yayın Tarihi: 30/04/08 00:00
okuma süresi: 7 dak.
A- A A+

Dün Kıbrıs adasının su sıkıntısı ve B.M. Uzmanı Dr.Hold'un"Kıbrıs Cumhuriyeti'nin oluşmasından sonra"sunduğu Türkiye'den su getirilmesine ilişkin öneri üzerinde durdum.1960 ile 1990'lı yılar arasında bu konuda pek ciddi girşim yapılmadı.

Yıllarca sonra 1990'lı yıllarda, Israil'den bir heyet adaya geldi. O günlerde yine "Türkiye'den Kıbrıs'a su taşınmasını" yazıyordum. O yaz Israil'den binlerce turistin getirilmesini de sağladık. Sayın Fehim Kuçuk denizden, ben de Hava yoluyla bunu başardık. İyi ilişki kurduk. Her olumlu girişimde olduğu gibi, Rumların protesto ve engelleri ile karşılaştık. Israil'le sağladığımız bu yakınlık, su konusunda Israil'den bir heyetin, KKTC'ye gelmesine vesile oldu. Israil'de su işlerini o günlerde Kamu İktisadi Kuruluşu olan TAHAL isimli kuruluş yapıyordu. Sonradan bu kuruluş da özelleştirildi. TAHAL'ın b aşında Yönetim Kurulu Başkanı olarak General Bengal ve Genel Müdür olarak da Arie Abir bulunuyordu. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel,Başbakanlığı zamanında ve yine genç yaşlarda stajını TAHAL'da yapmış ve daha sonra işbirliğini sürdürmüştü.

General Bengal, Arie Abir ve İş adamı Nemann ile teknik adamlardan kurulu heyeti, zamanın Cumhurbaşkanı Sayın Rauf Denktaş'a takdim ettik. Öneri masaya yatırıldı. Önce KKTC'nin var olan su kaynaklarının yerden ve uydudan saptanması; Lefke'de kirlenen barajın temizlenmesi ve Türkiye'den borularla su takılması için proje çalışmaları yapılması kararı alındı. Konu Ankara'ya aktarıldı.

O dönemde Başbakan Tansu Çiller idi. Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Onur Öymen ve Yardımcısı İnal Batu idi. Sayın Ertuğrul Apakan da konuyla ilgili üst düzey görevlisi idi.
Bir müddet sonra Ankara'da Dışişleri Bakanlığında benim de dahil olduğum bir toplantı yapıldı. General Bengal, "Özel misyon" olarak görevli idi ve orada sadece su konusu ele alınmadı. Israil'in Türkiye'ye işbirliği teklif ettiği diğer özel konular da konuşuldu ama gizli tutulmasına karar verildi. Bugün de bu konuya değinemem. Nitekim Türkiye ile Israil arasında daha sonraları özel alanlarda gelişen işbirliğini izledim.

Türkiye'den Kıbrıs'a, borularla su taşınması, Kıbrıs'tan da tankerlerle Israil'e su nakli konuşuldu. 450 milyon dolarlık finansmanın sağlandığı, Israil Heyeti tarafından orada açıklandı. Bu, adaya barışı getirecek bir proje idi, öyle bakılıyordu. İleride Rumların da bundan yararlanmak isteyeceklerine inanılmakta idi. Oysa o sırada Rumlar, Türkiye'den su getirilmesine karşı yazılar yazıyor,açıklama yapıyorlardı. Çünkü onlşara göre bu, Türkiye'nin Kıbrıs üzerindeki gücünü arttırmak ve enosisten uzaklaşmak anlamını taşıcakatı. Oysa Ankara'da Israil Heyeti bu projeden ABD'nin de haberdar olduğunu aktardı.


Ankara'da Dışişleri Bakanlığında yapılan bu toplantıdan sonra TC Dışişleri Bakanlığı,Israil TAHAL'ın KKTC'de varolan suların uydu da dahil, her teknoloji ile saptanması ve Lefke'de kirlenen barajın temizlenmesi için talep edilen 550 bin doların kabul edilerek anlaşma imzalanmasını KKTC Başbakanlığına bildirir. Sayın İnal Batu KKTC'ye gelince bana, bu kararın KKTC'ye gönderildiğini söyler.Haberim olmadığını belirtince, Dome Oteldeki resepsiyonda, Başbakanın da yanına gidilerek yazılı emrin alındığı teyit edilir.Ancak Müsteşar izinde olduğundan işlem yapılamadığı ifade edilir. Müsteşar, şimdiki Ankara Büyükelçimiz Tamer Gazioğlu idi. Gazioğlu izinden dönünce bu kararı anlaşmaya döndürüp ele alacağına, Başbakanlıkta, Su nakil konusunu ele almak üzere "Gazioğlu'nun başkanlığında" karma bir komisyon oluşturulur. Buna suyla ilgili her birimin Müdürü alınır. Sonra hazır olduklarında beni haberdar ettiler. Israil Heyetinin yeniden adaya gelerek görüşmelerin başlamasını sağladık.

KKTC ve Israil Heyetleri, toplanarak konuyu tartıştılar. KKTC Heyeti, yeterince bilgi almaya çaba harcadı. Israil Heyeti, İngiliz Yönetiminde hazırlanan ve daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'nde güncellenen, "Su Haritasını" KKTC yetkililerine verir. Çünkü bu harita KKTC'de yoktu.

Sonuçta KKTC Heyeti kendi raporunu günlerce sonra Başbakanlılğa verdi. Biliyor musunuz vardıkları sonuç ne idi? Bugün her durumda o rapora imza atanların utanç duymakta olduklarını sanıyorum. KKTC Heyeti, DP ve CTP Hükümetinin Başbakanı olan Sayın Atun'a, "Biz Kıbrıs'ta varolan su kaynaklarının sonuna kadar kullanılmasına ve ihtiyaç ileride doğarsa, Türkiye'den su getirilmesine karar verdik" dediler. Yani varolan suyun uydu da dahil, her yolla araştırılmasını ve asitlenen Lefke Barajının da temzlenmesini benimsemediler, karşı çıktılar. Olmayan suyla sol ayaklarına yattılar. Ya da umursamadılar.Ve de bugünün felâketini hazırladılar.

Israil Heyeti bu bilim dışı politika kokan sonucu aldığında hayret etti. Başbakanlık Komisyonu, solcu ayaklarına yatarak "Kendi özgür su kaynaklarını" kullanmaya karar vererek, Kıbrıs Türkünün geleceğini kararttı. Lefke barajı ve yöresinin bugünlere kadar sarkan feci durumuna neden oldu, KKTC'nin su kaynaklarının doğru dürüst saptanmasına engel oldu, uydunun emrimize verilmesini umursamadı ve de 450 milyon dolarlık kaynağın kullanılarak, Kıbrıs'ın suya kavuşturulmasına karşı çıktı. İşte macera ve sorumluları...Başbakanlık isterse o heyeti v e raporunu açıklasın...

Konu yine de Ankara tarafından kapatılmadı. DSİ ve GAP Heyetleri, Genel Müdürlerin başkanlılğında, KKTC'ye ziyaret ederek, "Deniz altından borularla suyun KKTC'ye aktarılması konusunu" inceledi ve tartıştı. Son olarak TC Elçiliğinde yapılan toplantıya, zamanın Büyükelçisi lütfetti ve beni de davet etti. KKTC kanadından tek ben vardım. Orada deniz altı ve buna ait teknoloji tartışıldı ve o arada istek üzerine ben Israil'i TAHAL Genel Müdürlüğünü arayarak, istenen teknik bilgiyi aktardım. Bilhassa genç GAP Heyeti ve Genel Müdürü, bu proje karşısında olumlu ve de heyecanlı tutum sergiledi. DSİ daha fazla bilgi almaya çaba harcadı.

Konu Manavgat'tan borularla suyun Teke yarımadasına aktarılması ve oradan da 40 millik denizi aşarak KKTC'ye ulaşması, Akatu boğazına inşa edilecek barajda toplanması ve dağıtım yollarının yapılarak, sulama suyu olarak da ülkeye hayat vermesi idi. Artık su, uygun limandan Israil'e ihraç edilecekti.

Yarın bu konuya devam edeceğim...

#mesajınızvar
Levent ÖZADAM'dan
#mesajınızvar
Gözden Kaçmadı
#gozdenkacmadi

Yorumlar

Dikkat!
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.